hesabın var mı? giriş yap

  • ben yanlış mı anladım, yoksa bazı yazarlar hdp meclis dışı kalırsa chp-mhp koalisyonu kurulacak hayali mi görüyor dedirtir. lan aktrollseniz bizi yiyonuz, değilseniz birileri sizi feci yemiş. hdp baraj altı kalırsa akp 300+ mv, ortalığı bulandırmaya hiç gerek yok şimdi.

  • 1. yavru ahtapot olmak çok zor
    yavru ahtapot nino, ahtapot olmaktan hiç memnun değil.
    her sabah sekiz kollu kazağını giymek, sekiz eldiven takmak ve sekiz kolunun sebep olduğu karmaşayla uğraşmak onun canını çok sıkıyor.
    annesi, bu durumun geçici olduğunu, büyüdükçe ahtapot olmayı çok seveceğini söylüyor ama söyledikleri nino'yu rahatlatmaya yetmiyor.

    bakalım bir sabah okul yolunda yaşadıkları nino'nun ahtapot olmayı sevmesini sağlayabilecek mi?

    2. zogi
    minik ejder zogi okulun en zeki öğrencisiydi. prenses inci'yle tanıştı, hayatı değişti...

    3. değnek adam
    değnek adam ailesiyle birlikte ormanda mutlu bir yaşam sürüyordu.
    bir sabah dışarı çıktı ve başına gelmeyen kalmadı.

    değnek adam çocukların doğa ve aile sevgisiyle ilgili düşüncelerini geliştirmek için yazılmış eğlenceli ve eğitici bir hikâye.

    4. bekçi amos'un hastalandığı gün
    hikayesi kadar resimleri ile de insanın içini ısıtan bir kitap.
    arkadaşlık ve fedakarlık üzerine yazılmış bu hikayede hayvanat bahçesi'nde çalışan amos, dostları fil, kaplumbağa, penguen, gergedan ve baykuşa daima zaman ayırıyor.
    bir gün hastalanınca işe gidemiyor ve evde perişan halde yatarken beklenmedik misafirleri kapısını çalıyor. her daim vakit ayırdığı dostları bu sefer onun için ellerinden geleni yapıyorlar.

    5. iyi yürekli dev memo
    memo hep “keşke kentin en pasaklı devi olmasaydım” derdi. sonra bir gün devler için giysi satan yeni bir dükkân gördü ve artık iyi giyinmenin zamanı geldi diye düşündü.
    güzel pantolonu, güzel gömleği, şeritli kravatı ve gıcır gıcır ayakkabılarıyla memo tepeden tırnağa değişti.
    ?ama evine dönerken kendisinden yardım bekleyen çeşit çeşit hayvan çıktı yoluna.
    memo onlara yardım edeyim derken yeni giysilerinden oldu.

    6. mutlu suaygırı
    bir zamanlar, suaygırı olduğu için hiç mutlu olmayan küçük bir suaygırı varmış.
    suaygırı olmak istemiyorum. yo! yo! yo!
    zebra ya da bufalo lo lo lo,
    ağaçta şarkı söyleyen maymuuun,
    suaygırı yerine maymuuun olsaaam,
    küçük suaygırıyla birlikte şarkı söyleyip,
    tropik ormanlardaki macerasına katılmaya ne dersin?

    7. kütüphanedeki aslan
    günlerden bir gün kütüphaneye bir aslan gelir. koca cüssesiyle etrafta salınıp, kitap koridorları arasında kaybolduktan sonra okuma köşesindeki minderlerin üzerinde uyuyakalır.
    başta görevliler olmak üzere herkes biraz şaşırsa da kimse ne yapması gerektiğini bilemez.
    çünkü kütüphane kuralları arasında aslanlarla ilgili hiçbir madde yoktur. kısa sürede kütüphaneyi benimseyen ve ortama ayak uyduran aslan, çalışanların işlerini kolaylaştırmakla kalmayıp kütüphaneyi ziyaret eden çocukların da sevgisini kazanır.
    günler geçtikçe kütüphanenin maskotuna dönüşen sevimli aslan hiç usanmadan kütüphaneye gelmeye devam eder.
    taa ki, karşılaştığı kötü bir olay nedeniyle kütüphane kurallarını ihlal etmek zorunda kalana kadar.??amerikalı yazar michelle knudsen, kütüphaneye bir aslan sokarak küçük okurları kütüphaneyle, oradaki kitaplarla ve kütüphanede bulunmanın gerektirdiği kurallarla eğlenceli bir şekilde tanıştırırken, kevin hawkes ise göz alıcı resimleriyle bu büyüleyici ortamı çocukların hayallerinde daha iyi resmetmelerini sağlıyor.??yaşı kaç olursa olsun, herkesin yüzünde sıcacık bir gülümseme bırakan kütüphanedeki aslan, insana okuma sevgisi aşılayan mucizevi kitaplardan…

    8. üç kedi, bir dilek.
    beyoğlu macerası - bilgi avcıları gizli görevde kitabıyla çocukların sevgilisi olan sara şahinkanat ve ayşe inan alican'dan çok güzel bir kitap daha: üç kedi, bir dilek.
    ?damda üç kedi: piti, pati ve pus, sırtüstü uzanmış gökyüzünü seyrediyorlar.
    peki ne bekliyorlar? belki de bir dilekleri var yıldızlardan.
    ?sara şahinkanat'ın yazdığı üç kedi bir dilek'e hayranlık uyandıran resimleriyle varlık kazandıran ayşe inan alican eşlik ediyor. bu kitabı okuduktan sonra bir kediniz olsun isteyeceksiniz…

    9. iyi geceler farecikler
    bu farecikler yaramaz mı yaramaz!
    iyi geceler, farecikler aile sıcaklığı ve sevgiyle dolu bir kitap. akıllıca düşünülmüş bir ritimle çocukları o tatlı uykuya hazırlıyor. çizer judy watson'un detaylı çizimleriyle, bu minik fare ailesi âdeta can buluyor. öp babayı bir kere.
    sarıl anneye iki kere,
    iyi geceler,
    anne ve baba iyi geceler, farecikler iyi geceler deme vakti çoktan geldi ama hoplaya zıplaya, etrafta koşturarak yatağa giden bu dört arsız farenin hiç uykusu yok gibi. bu sıcak, sevgi dolu hikâye, tüm ailenin birlikte keyif alabileceği, mükemmel bir uyku vakti kitabı.

    10. en güzeli benim evim
    en güzeli benim evim – ışıl ışıl bir uyku masalı
    çocuklar doğayı, mevsimleri ve yuva kavramını öğreniyor.

    ilkbahar geldi ve minik tilki ormandaki arkadaşlarını ziyaret ediyor. herkes bahar temizliği telaşında. kimileri yeni yuva yapıyor, kimileri ise eski yuvalarını temizleyip yeniliyor. acaba minik tilki ile babası yeni yuvalarını nereye yapacaklar?

  • 20 yıl kadar önceydi. internet falan yok, bizim dünyadan haberimiz yok. amerika'da iyi koşullarda yaşayan işi nedeni ile dünya'yı gezen bir arkadaşımız vardı. bir gün bir sohbette türkiye'de sitelerin olmamasının çok güzel bir şey olduğundan falan bahsetti. anlamadık biz ne demek istediğini.

    şöyle açıkladı, toplumda fakirlik arttıkça site yaşamı çoğalıyor. sen insanlar seni görmesin, görüp de kıskanmasın, kıskanıp da sana zarar vermesin diye yüksek duvarların arkasına saklanmak kendini diğerlerinden soyutlamak zorunda kalıyorsun. o parayı son derece legal ya da illegal bir şekilde kazanmış olabilirsin. bu önemli değil önemli olan birileri açlık sınırındayken senin yaşamının onlara batma ihtimali. hindistan, güney afrika gibi örnekler verdi yanlış hatırlamıyorsam. sonra gelişmiş ülkelerden örnekler verdi. ne kadar az site olduğunu insanların cadde binalarında yaşadığını anlattı. bu yüzden de türkiye'nin gelişmiş ülkelere benzediğini bunun da daha kaliteli bir yaşam olduğunu anlattı.

    biz tabi o zaman henüz burnumuzun ucunu görmemiştik. geldiğimiz noktada dedikleri çok daha anlamlı geliyor. her gün yükselen siteler ülkedeki gelirler arasındaki uçurumun göstergelerinden biri aslında. sen ekmeğini hakkınla da kazansan, yoksulluğun artması onlarla arana duvar örmek zorunda bırakıyor.

    ne kadar yoksulluk o kadar duvar.

  • anlamsız polis şiddetinin bir diğer halkası. gün itibarı ile bu ülke bunu da görmüştür.
    zamlara karşı evden getirdikleri yiyecekleri okul arkadaşlarıyla paylaşarak kantini boykot eden lise öğrencilerini okul yönetimi engellemek istedi; yönetimin çağırdığı polis üç öğrenciyi göz altına aldı.
    http://www.milliyet.com.tr/…akika&articleid=1331891

    işin garip tarafı, bir müdür yardımcısı önce yiyeceklerin satıldığını öne sürüp öğrencilere müdahale etmek istemiş de sonra öğrenciler satış yapmadıklarını söyleyince "bu simitlerin içinde uyuşturucu satmadığınızı nereden bileyim?" diyerek boykota son verilmesini istemiş ve masayı dağıtmaya çalışmış. beceremeyince de polis çağırmış.. küçük bir manga halinde gelen polis de, darp ederek o taze beyinleri göz altına almışlar.

    ben senin gibi eğitim neferinin de, göz yumanın da, gelip müdahale edeninde... ya ben lan neyse bir şey demiyorum

  • dedikodu yapandan uzak duracaksın. uyanık olacaksın. salağa yatmayı öğreneceksin. iş yerindeki insanlar normal arkadaşın değil bunu unutmayacaksın. her an kuyunu kazabilirler.

  • bizim hastalığımız bu işte!!

    hiç yaşamadığımız durumlar için yargıyı dağıtmak/eleştirmek/hüküm vermek!!!

  • oha abi, ekşi sözlükte hata yapanın yaşamaya hakkı yok. adam hata yapmış ve ölmeyi hak etmiş. 8 çocuk arkada kalmış ama olsun adam risk almış ve sonucuna katlanmış. üzülmüyoruz, öyle diyorlar...

  • cumhurbaşkanımızın şiddet dilini kullanması gerçekten de başta biz olmak üzere herkesi üzdü ki avustralyalılar tepki gösterdi.

    nefreti nefretle yenemeyiz.

    karikatür

    edit: ingilizce bilmeyen bir arkadaşımızın isteği üzerine çeviri

    --- spoiler ---

    "dedeleri gibi tabutta dönerler" diyor rte

    "...evlatlarınız bizim bağrımızdadır. huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır..." diyor mustafa kemal atatürk.
    --- spoiler ---