hesabın var mı? giriş yap

  • gelin hepiniz itiraf edin, sucuklar o yangında nasıl nar gibi kızarmıştır diye ibnece düşüncelere daldınız değil mi? ben daldım valla, inşallah ölen yaralanan yoktur..

  • - ben pelin'e aşığım hacı!
    - ben de
    - ben de
    - ben de
    - ben de
    - biz de (bunlar ikiz)
    - ben de
    - ben de
    - bende (türkçe dersi zayıf bunun)
    - ben de
    - ben de
    - bön dö (şişman evet)
    - ben de
    - bin die (ergenlik dönemi ses inceliği muzdaribi)
    - ben de...

  • a: "down sendromlu bir çocuğa hamile olsaydım ne yapardım bilmiyorum. tam bir ahlaki ikilem."
    b: "aldırırsın ve tekrar denersin. seçeneğin varsa, çocuğu dünyaya getirmek ahlak dışı olur."
    c: "down sendromlular ölsün diyorsun yani?"

    bu diyalogdaki gerizekalıyı bulunuz.

  • anayasal hak olmasına rağmen başaramayacağımız şey. düşün işte hakkın olmasına rağmen kapıda önünü kesip içeri almayacaklar. "burası işletmenin kardeş" diyecekler. istediğin kadar durumu anlat "burası işletmenin"den öteye gitmeyecek konu.

    jandarma ya da polisi aradığında normalde işin çözülmesi gerekecek ama öyle de olmayacak. çünkü polis işini yapmayacak. "10 lira için ne ayak yapıyorsun kardeşim" diye bir de seni suçlu çıkartacak. değil 10 isterse 1 lira olsun, bu senin hakkın ama kafalar çok başka.

    özetle; her alanda olduğu gibi burada da güçlü hakkı olmayan şeyleri senden benden alacak, seni koruması gerekenler de s*kine takmayacak. o iş yaş.

  • lise yılları, bir gün otobüse bindim bakırköy'den avcılar' a gidicem. bir baktım şoför bizim komşulardan biri. selam verdim, cüzdanı çıkarıp pasoyu gösterecektim.

    (yüzünde kıyak yapıyor ifadesiyle, bir de göz kırpıyor)

    - sok onu cebine sok sok.

  • %90 indirim günlerini beklediğim firma. iphone 5 haftasonuna özel 30bin lira yerine sadece 3bin lira dediklerinde almayı düşünüyorum

  • senaryosunu yazdığı dizide bütün kadınları ilk görüşte kendisine aşık olacak şekilde yazmasından, büyük edebi laflar edip sanatçı triplerine girmesine rağmen vücudunu kullanarak para kazanan , lise mezunu tüm yüz estetik , platin saçlı, kendinden 20 -25 yaş küçük bir kadınla ilişki yaşamasından ve kendisini eleştiren herkese tehditvari yaklaşmasından anlaşılacağı üzere. güzel bir pakedin içine girmiş egolu , sığ bir kişilik taşıyordur.

  • malumunuz "de, ki" eklerini doğru yazan veya doğru yazmaya uğraşan kişi sayısı azınlıkta. artık gazetelerde bile bu yanlışlarla karşılaşıyorum ve bir gün bu yanlışların kalıcı hale gelmesinden korkuyorum. topluluğa sunduğumuz yazılarımızdaki kurallara uymamızla gurur duyuyoruz, fakat okuyanların bizim yanlış yazdığımızı sandıklarını farketmiyoruz. kendileri yanlış bildiği için bizi yanlış yazıyoruz sanıyorlar.

    konuyu uzatmadan direkt geçmek istiyorum. ben bazı imla kurallarını akılda kalıcı hale getirecek saçma örnekler vereceğim. sizin de eklemek istediğiniz varsa ister bana mesaj atın ekleyeyim, ister siz alta entry girin.

    - seray sever diye bir kadın var bilirsiniz. biliyorsunuz isim ve soyisim ayrı yazılır. işte sadece bu kadının soyadı ayrı yazılır, diğerseverler birleşik yazılır. örnek hayırsever, yardımsever.

    - şey kelimesi, günlerimizi yirmi kelimeyle idare ettiğimiz için herkesin imdadına yetişen, öyle bir şey ki her şey olabilen bir kelimedir. her şey olabildiği için bu kelime son zamanlarda popülerliğin verdiği duyguyla şımarmaya başlamış ve ayrı, tek başına takılır olmuştur. yani şey kelimesi çok şımarıktır, hep ayrı takılır. kelimelerle hiç birleşmez. örneğin her şey, bir şey.

    - de bağlacından iki tür vardır. bazıları şey gibi şımarık bazıları sevecendir, canayakındır, hep sırnaşır, evinize gelir gitmez mesela. orada olur hep. orada bulunur. mesela kitabınız onlarda (orada bulunuyor) kalmışsa arar sorarsınız, kitap nerede (orada) lan dersiniz, abi kitap bizde (onlarda) kalmış gel al der size.

    - ayrı yazılan de'de ise durum tam tersidir. yani bulunma durumu yoksa o ayrı yazılır. kitabınızı unuttuğunuzda (unutma durumunda bulunuyorsunuz) de'yi aradığınız zaman size artistlik yapıyor, madem kitabı unuttun kendini de (bakın orada bulunma durumu yok) unutsaydın evladım diyorsa de ayrı yazılır.

    - ki'de de durum aynıdır. kitabın onlarda kalıp kalmadığını sorduğunuzda yok lan bu benimki (ona ait, orada, onun) diyorsa kitapla aynı yerde oldukları için birleşik yazılır. tersi durumda ise ayrı yazılır. yine kitabın kalıp kalmadığını sormak için aradığınızda bu kitap senin mi ki beni arıyorsun, seninki olsa söylerim diyorsa ayrı yazılır.

    bazı kelimeler ise kalıplaşmıştır, bunları ezberlemekten başka çareniz yoktur. bu kelimelerle ki eki hep birleşiktir. klasik sınav ezberi şeklinde vereceğim. som bahçemi diye ezberleyeceksiniz, baş harflerini de hatırlayacaksınız. yapacak bir şey yok.

    sanki
    oysaki
    mademki
    belki
    amcanınki (yok tabi, şaka)
    halbuki
    çünki, çünkü
    ebeninki (şaka)
    meğerki
    illaki
    ( a ve e'de bir kelime yok, boş kalmasın diye yazdım)

    biraz saçmalamış olabilirim, ama belki aklınızda kalır da (orada olma, bulunma durumu yok, ayrılar yani orada değil) bir işe yarar.

  • efendim bu güğüm sabahtan doldurulur , soba yakıldıktan sonra sobanın üstüne yerleştirilir.
    akşama kadar o sıcak su her işe kullanılır.
    en son akşam bulaşıklar kalan suyla yıkanır.
    ekstra olarak sobanın ağzını kapatmak için, ateşin durumunu ayarlamak için de kullanılır.

  • bu entry de nasıl tarot bakılabileceğini, nelere dikkat edilmesi gerektiğini ve kendi deneyimlerimi paylaşacağım. mini eğitim niteliğinde bir yazı olacak. eğer tarot bakmayı öğrenmek istiyorsanız, burada yazanları uygulayıp bol bol pratik yaptığınız takdirde siz de iyi bir tarot okuyucusu olabilirsiniz. şimdi madde madde anlatmaya başlayalım:

    1-) öncelikle, kartların anlamlarını tek tek yazmayacağım, zaten internette kart anlamlarını bulabileceğiniz pek çok kaynak mevcut. ben ilk başladığımda kartların genel anlamlarını şu siteden * öğrenmiştim. sayfanın en altına indiğinizde kart listesi mevcut, oradan tek tek tıklayıp okuyabilirsiniz. tarota ilk başladığım zamanlarda henüz kart anlamlarını bilmiyorken bu siteyi bol bol kullanırdım. ama dediğim gibi pratik yapa yapa artık ezberler hale geliyorsunuz ve zamanla siteye ihtiyacınız kalmamaya başlıyor.

    2-) link verdiğim sitede tarot kartlarının karakter özelliği olarak ne anlama geldiği, iş hayatı, kariyer, ilişki durumu, vb. gibi gündelik ihtiyaçlarımızın anlam listesini bulacaksınız. ama hayat tabi ki sadece bu konulardan ibaret değil. diyelim ki doğaüstü bir deneyim geçti başınızdan ve bunun anlamını sormak istediniz. veya diyelim ki bir hisseyi araştırıp yatırım yapmaya karar verdiniz, dur bir de tarota sorayım dediniz. bunlar gibi farklı alanlarda soru sorduğunuzda verdiğim link pek işinize yaramayabilir. bu tür durumlarda kartları iyi okuyabilmek için ezoterik sembollere hakim olmak gerekir, çünkü gördüğünüz üzere kartlar sembol dilini kullanır. profilimde onlarca sembolden bahsettim, anlamlarını uzun uzun yazdım. entry lerimi ciddiye alarak okuyan biriyseniz, bu noktada pek zorlanmazsınız diye düşünüyorum. sembol dili olarak önereceğim kaynak sorarsanız da, öyle bir kaynak yok. çünkü ezoterizmde sembol dilini kullanmanın amacı zaten hakikati bilmeyi hak etmeyen insandan hakikati saklamaktır. saklama ihtiyacı olmasa sembole gerek duyulmazdı, herkes herşeyi açıkça anlatırdı. keza yazdıklarımı da görüyorsunuz, 10 tane biliyorsam buraya 1 tanesini yazıyorum, herşeyi paylaşmıyorum. sembol dili size inisiye olup öğrenim derecenizi arttırdıkça açılır. bunun için de öğrenme tutkusu, emek ve zaman gerekiyor, öyle bir günde olacak iş değil.

    3-) nasıl ki giyim zevki, dekor zevki, vb. gibi kendi tarzlarımız varsa, tarot okuma konusunda da herkesin kendi tarzı olur. o yüzden iç sesiniz ve vicdanınız sizi ne şekilde tarot bakmaya yönlendiriyorsa o yöne gitmeniz gerekir. mesela ben kartlara ters olarak bakmam, hepsini düz anlamıyla okurum. ayrıca kelt açılımı, cart açılımı, curt açılımı, bunlara da bağlı kalmam. o an canım ne sormak istediyse ve kaç soru sormak istediyse o kadar sorar geçerim. bazen içimden tek kart çekmek gelir, bazen yeterli bulmam, üç kart çekerim, vs. ben kafa rahatlığı severim. kaynaklardaki açılım modelleri bana dayatma gibi gelir ve itici bulurum, darlanmaya gelemem. benim böyle bir tarzım var, ama bu size uymak zorunda değil. her yaptığı açılımda kelt modeline sadık kalıp dedikleri isabet çıkan okuyucu da çok gördüm mesela. özetle zevkler ve renkler tartışılmaz. tarot bakım tekniği olarak içinizden nasıl geliyorsa onu yapmalısınız. hatta kendi yaratıcılığınıza göre kendi bakım tekniğinizi de oluşturabilirsiniz isterseniz, size kalmış.

    4-) eğer sorduğunuz soru geçmiş & şimdiki zamana yönelikse ve gelen kartları da iyi okuduysanız, istisnai bir durum da yoksa, yorumlarınız %100 isabetli veya ona yakın şekilde çıkar. çünkü yaşanmış bütün olayların bilgisi akaşik kayıtlarda gizlidir. evren, bu tür konularda bir internet tarayıcısının mantığıyla çalışır. tarayıcıda hangi saatte hangi sitelere girilmiş, hangi dosya indirilmiş, vs. bütün bilgilere ulaşabiliyoruz. akaşik kayıtlar da buna benziyor.

    5-) eğer sorduğunuz soru gelecek zamana yönelikse, ne kadar iyi bir tarot okuyucusu olursanız olun, hiçbir zaman %100 isabet beklememeniz gerekir. (veya bekleyin, siz bilirsiniz) doğruluk oranınız maksimum %70-80 olacaktır. bu yalnızca tarot için değil, bütün kehanet araçları (astroloji, pandül, i ching, vs.) için geçerlidir. çünkü gelecek dediğimiz kavram özgür iradeye bağlı olarak değişime uğrayabiliyor. misal veriyorum, bir insan 10 sene aynı davranıp 11. sene karar değiştirebiliyor. o yüzden kehanet araçlarını kullanıp "vay be, ben çok iyi tahmin ettim, şöyle iyiyim, böyle profesyonelim" diyen tipleri ciddiye almaya gerek yok. onların amacı şov yapmak ve kitlelerin dikkatini çekerek ego tatmin etmektir. geleceğe dönük tarot okuması konusunda eğer benim izlediğim yolu sorarsanız, şahsen ben gelecek temalı sorularımı direkt nokta atışı değil de, olasılık alternatifleriyle sorarım. bir olay gerçekleşmiş ve bunun sonuçları neler olabilir? olasılıklar nelerdir? ne tür riskler ve fırsatlar bizi bekliyor? vs. şeklinde net olmayan soru kalıpları kullanırım ve kartlarda önüme çıkan bütün alternatif senaryolar için kafamda bir strateji belirleyip bunları lazım olduğunda uygulamak üzere hazırda tutarım. benim tarzım bu şekilde. siz yine de kartlarda %100 doğru çıkacağını saplantı haline getirip isterseniz kendinizi kandırmaya devam edebilirsiniz, bu da kişisel bir tercih.

    6-) kart çeşitlerinden biraz bahsedelim. gerçi bunu bir entry mde yazmıştım ama kısaca tekrar üzerinden geçelim. tarot dediğimiz şeyin orjinali 78 kartlık raider-waite destesidir. bu destenin haricindeki tasarım destelere "oracle" denir, onlar tarot değildir. ama insanlarda ağız alışkanlığı olmuş, bütün bakımlara tarot bakımı diyorlar. bunu özellikle belirtme ihtiyacı hissettim, çünkü internetten orjinal desteyi satın alacaksanız ürünün isminde özellikle "raider-waite" yazmalı. veya "klasik tarot destesi" olarak da geçer. satın aldığınız ürün beklediğiniz gibi gelmeyebilir diye bunu belirtiyorum. bazı tarot okuyucuları sadece raider-waite e bağlı kalmayıp diğer oracle kartlara da soru sorabiliyor, eğer kendinize uyumlu hissediyorsanız tabi ki oracle kartlarıyla da açılım yapabilirsiniz. oracle ürünlerinde beraberinde kullanım kitapçığı gelir, oradan kart anlamlarını öğrenebilirsiniz. kart adedi ve kart anlamları klasik desteden farklı olur. piyasada birçok oracle çeşidi mevcut; kimi animal spiritlere göre şaman destesi tasarlamış, kimi melek destesi yapmış, kimi katina destesi yapmış, vs. sizler de kendi yaratıcılığınızı kullanıp kendi oracle destenizi tasarlayabilirsiniz. yurtdışından sipariş verecekseniz "oracle deck" veya "oracle cards" diye aratabilirsiniz.

    7-) kartlarınızı satın aldınız ve kargodan geldi diyelim, şimdi ne olacak? gerek tarot destesi olsun, gerek başka malzeme olsun, fark etmez, dışarıdan başkasının elinin ve emeğinin değdiği herhangi bir majikal malzeme, o kişi veya kişilerin enerjisi ile yüklüdür. dolayısıyla yabancı enerjilerin o materyalden temizlenmesi gerekir ve materyali kendi enerjimizle uyumlandırmamız gerekir. ben yabancı enerji arındırması için adaçayı tütsüsü kullanırım, siz de isterseniz bu metodu uygulayabilirsiniz. sonrasında materyali avuçlarınıza alabilir, kalp hizanıza yakın tutabilir, gözlerinizi kapatarak meditatif hale geçebilir ve materyalin size uyumlu davranacağını imajine edebilirsiniz. zaten kartları kullandıkça kartlar ile aranızdaki bağın daha kuvvetlendiğini ve daha nokta atışı tespitler geldiğini göreceksiniz. ayrıca bir kere kendinize uyumlandırdığınız materyalinizi mümkünse bir daha kimseye göstermeyin, dokunmasına izin vermeyin. iyi niyetli kişilerde çok sorun olmayabilir ama özellikle art niyetli kişiler tıpkı sokağın ortasına çöp bırakır gibi maji malzemenize kendi toksik enerji atığını bırakır ve dolayısıyla bu durum tarot okumalarınıza zarar verir.

    8-) şimdi de kartlara nasıl davranmamız gerektiğinden biraz bahsedelim. tabiatta her varlığın astral alemde bir karşılığı olması gibi, tarotun da astral tarafta bir karşılığı vardır, dolayısıyla tarotun evrende bilinç sahibi olduğunu bilerek hareket etmek gerekir. her bilinç sahibinin vereceği doğal tepkileri tarot da size verir. siz kendiniz nasılsanız, tarot da size öyle davranır. mesela tarotu eğlence ve alaya alma olarak görüyorsanız, tarot da size dalga geçer gibi kartlar verecektir. tarota şüpheyle yaklaşıyorsanız, o da size ne idüğü belirsiz cevaplar verecektir. samimi olarak hakikati duymak istiyorsanız, tarot sizi ciddiye alacak ve hakikati olduğu gibi söyleyecektir. fakat yalanlarla kendini kandırmayı seven bir yapınız varsa veya hakikatleri duymaya henüz cesaretiniz yoksa, tarot sizi oyalayacaktır.

    9-) tarot bakımlarında "aynı ırmakta iki kez yıkanmaz" sözü fazlasıyla geçerlidir. yani şunu kastediyorum; tarot bakarken bilimsel ispat yapar gibi test yapılmaz. çünkü tarot, güven sorunu olanlar için ve aşırı materyalist eğilimli şüpheci insanlar için uygun bir alan değildir, gelen cevaplar saçma sapan olacaktır. nitekim böyle biri kendisiyle çelişir. keza ben de olsam aynısını yaparım. birisi bana hem bir konuda akıl danışıyor ve hem de sözüme güvenmiyorsa, o kişiye cevap vermek için neden vaktimi harcayayım ki? güvenmiyorsan soru sormazsın. tarotta da aynı mantık var. zaten tarotu da geçtim, direkt evrenin kendisine güvenmeyenlerin ruhsal gelişimde aşama kaydetmesi çok zordur.

    10-) tarot bakımlarında bir diğer önemli husus da, enerji sıkışmalarına dikkat edilmesi gerektiğidir. bazen peş peşe o kadar çok soru sorabiliyoruz ki, orada artık biraz mola vermeye ihtiyaç duyulabiliyor. yani islamdaki "tebdil-i mekanda ferahlık vardır" sözünün mantığı burada da geçerli. bişeyin peşinden aşırı hırsla koştuğumuzda bizden kaçabiliyor, ama sıkışmış enerjiyi serbest bıraksak ve bir müddet dikkatimizi dağıtacak başka aktivitelere yönelsek, o sıkışmış enerji artık çözülmeye başlıyor. sıkışmış enerjilerde gelen kartlar yüksek ihtimalle yanıltıcı olacaktır, bunu unutmamak gerekiyor. enerjiler ırmak gibi rahatça akmalıdır, baraj seti gibi patlamaya hazır halde tutulmamalıdır.

    10-) tarot bakımlarında özellikle bakan kişinin duygu durumu çok önemlidir. aşırıya kaçmış duygular kartları manipüle edebilir ve yanıltıcı cevaplar gelebilir. aşırı stresli, aşırı öfkeli, aşırı depresif, vb. ruh hallerinde ya bir başkasına bakım yaptırılmalıdır veya duygu durumu dengeli hale gelene kadar beklenmelidir. duygu durumunun dengelenmesi için duş alınabilir, su insanı rahatlatır. veya çeşitli nefes egzersizleri ve meditasyon çalışmaları da duygu durumunu dengelemek için yardımcı olur. bir ağaca sarılmak veya ona yaslanmak da insanın stresini alır, veya bir hayvanı sevip onunla oynamak. artık hangisi size uyarsa.

    11-) tarota evet-hayır olarak soru soracaksanız, kartların ne anlama geldiğini şu siteden * öğrenebilirsiniz. ilgili kartın "read more" kısmına tıkladığınız zaman açıklamalarında göreceksiniz. bazı kartlar "likely yes, most likely yes, maybe" gibi net olmayan anlamlar içerir. öyle zamanlarda "neden net cevap alamadım?" diye sorup tekrar kart çekmeniz gerekecektir.

    12-) tarotun bize verdiği bilgilerin kaynağının akaşik kayıtlar olduğunu söylemiştik. fakat akaşik kayıtlardan öğrenilmesi izin verilmeyen yasaklı bilgiler soruluyorsa, böyle durumlarda tarotun cevapları yanıltıcı olacaktır. bunu yaşamamak için "falanca bilgiyi öğrenmeme izin var mı?" şeklinde önden soru sorulmalıdır.

    13-) tarotta majör arkana, minör arkana, kartların astrolojik karşılıkları, kartların elemental karşılıkları, vs. şeklindeki bilgileri zaten kaynaklarda bulabileceğiniz için bu kısımlara çok değinmeyeceğim. fakat açılımlarda yorum yaparken bu bilgileri de göz önünde bulundurmak gerekiyor. mesela minör kartlar elementlere temel alarak 4 gruba ayrılmıştır ve misal veriyorum, açılımlarınızda gelen kartın su elementini temsil etmesi ayrı bir anlamdır, ateş elementini temsil etmesi ayrı bir anlamdır.

    14-) son olarak, tarot pratiğini nasıl yapacağımızı anlatıp bitirelim. bana göre bunun en güzel yolu, hali hazırda gerçekleşmiş ve ne olduğunu kesin bildiğimiz olayları sormak ve kartların tepkilerini gözlemlemektir. yani hangi olayı hangi sembol diliyle özdeşleştiriyor, bunu öğrenmeye çalışmaktır. mesela önceden izlediğiniz bir filmin senaryosuna dair sorular sorabilirsiniz. burada niyetiniz öğrenmek olduğu için tarot dalga geçer gibi cevaplar vermeyecektir, bakan kişinin niyeti önemli zaten.