hesabın var mı? giriş yap

  • bir dolu safın ekşi sözlük şikayet butonunu kullanmasına vesile olmuştur. hukuki yola başvuracağını söyleyenler, olayı ciddiye alanlar, aptal aptal konuşanlar. sizin keyfiniz için ben 80 adet mail okumak zorunda mıyım? başvuranların bir kısmının sözlük yazarı olduğu düşüncesindeyim ayrıca.

    şu ana kadar iki şikayetçi facebook hesabını deaktive ettiğini belirtti.
    ayrıca 25i üzerinde(bunu da saymayı bıraktım) şikayetçi, oltaya geldiklerini anladıktan sonra özür mektubu gönderdiler, kendilerini takdir ettim.
    bir şikayetçi internette başka bir sitede kendisini sapık dolandırıcı diye afişe edildiğinden bahisle, o siteyi de kapatın diye talepte bulundu.
    okuduğum kadarıyla(artık okumuyorum) üç şikayetçi ana avrat dümdüz gitmiş, bir adet ölüm tehdidi, bir adet "anasını göndersin" talebi bulunmakta.

    sayı 80' in epey üstüne çıkmış durumda. (400' ü çoktan geçti sanırım an itibariyle)

    bu yazıyı okuyabilecek kadar başlığı takip etmiş sayın şikayetçi okurlar. allah aşkına hemen atlamayın, herkes kendi profilini görüyor, kimsenin bir başkasını afişe ettiği filan yok. şikayetlerin bir kısmı o derece komik, hatta bazıları o kadar feci ki, kitap yazsam en çok satanlara girer eminim.

  • yazmayayım diyordum çünkü kendi hakkımda fazlaca bilgi veriyorum yazarken ama enin'in muhteşem entrysini okuyunca yazmak zorunda hissettim kendimi.

    20 gün sonra 36 yaşına girecek bir ablanız olarak kabul edin sözlerimi.

    ben hayatı tersinden yaşadım. 18 yaşıma basana kadar barlara girmeye çalışıp, reşit olduğum gün duruldum. 19 yaşımda beraber yaşamaya başladığım adamla 21 yaşımda evlendim. 22 yaşımda anne oldum, 24 yaşımda ikinci çocuğum oldu. ikinci çocuğumu emzirirken üniversiteye döndüm. okudum, çalıştım, çocuklarımla ilgilendim. 30 yaşıma gelip yurtdışında burs kazandığımda, 1 yıllığına çocukları anneme emanet edip gittim. döndükten bir süre sonra da boşandım.

    en çok bana veriyorlardı bu mesajı: boşandın, hayatın bitti, orta yaşlısın artık, iki çocuğun var diye... ben de bu durumu kanıksamaya başlamıştım artık. ne de olsa artık genç değildim. bundan dolayı normalde özgüvenim yüksek olsa da hayatımdaki kişiyi memnun etmek için saçma sapan şeyler yaptım.

    şubat ayının sonunda birden bir aydınlanma yaşadım. karşımdaki adam kaşımdan gözüme, kılığımdan kıyafetime, saçımdan makyajıma kadar her şeyimi eleştiriyordu. incir çekirdeğini doldurmayacak bir "ben kıvırcık saç sevmiyorum, o saçların hep toplu olacak!" tartışmasından sonra banyoya gittim. aynaya baktım ve "ne yapıyorum ben?" diye sordum kendime... bütün hayatını kendi dilediği gibi yaşamış, hep seven ve sevilen biri olmuştum. aynanın karşısındaki kişi ise ben değildim artık. yalnız kalmaktan korktuğu için sürekli taviz veren bir kadın vardı karşımda ve ben o kadından hiç hoşlanmadım.

    o aynanın karşısında saçlarımı kökünden kazıdım. o "ne yaptın sen??!" diye bağırırken adamın karşısına geçip eline saçlarımı verdim ve dedim ki "ister fön çek topla, ister kıçına sok bunları, hadi hoşçakal!"

    sonrasında pişman olur muyum acaba diye düşünmüştüm ama açıkçası şu güne kadar herhangi bir pişmanlık yaşamadım. 36'ya merdiven dayamış, kocaman çocukları, 1,5 metrelik boyu, subay traşı saçları olan bir kadının bile her gün bir şekilde iltifat alabileceğini gördüm.

    kimseye mecbur değiliz hemşirelerim. hayatımız bitiyor falan değil. özgüveninizi zedelemeye çalışan kara propagandalara aldanmayın. biz kendimizi sevip beğenince başkalarının da beğeneceğini unutmayın. özgüveninizi sağlam tutun, yürüyüşünüz bile değişir.

    30 yaşında kadın genç kızlıktan kadınlığa daha yeni terfi etmiştir. kendini keşfetme sürecinin en başındadır. iyi insanlara karşı iyi ve mütevazi olurken, egosunu zedelemeye çalışan terbiyesizlere karşı da "bastığım toprağı, soluduğum havayı şereflendiriyorum!" mesajını vermelidir.

    ayrıca "30 yaşına gelmiş kadın çok rerörerö!!" diyen adamların hiçbiri bir biscolata erkeği değil, lütfen bunu unutmayın. çoğu benim bakkal hüseyin efendi'ye benziyor...

    - ne yaptın hocam sen ya? yakışıyor mu hiç bu yaşta? bayan dediğin uzun saçlı olur!
    + baymayan olmaya karar verdim.

  • bir yazılım mühendisi olarak, maksat vatandaşa hizmet diyerek bir haftasonumu bu uygulamanın algoritmasını anlamak için harcadım. neredeyse hiç like alamıyorum, ya da like alıyorum ama param yok göremiyorum diyenlerin sorunları için size belgelerle algoritmayı açıklıyorum. algoritmaların tamamı sizi üyelik almaya teşvik etmek için hazırlanmıştır, bunu aklınızda tutun.

    1. ilk iş hesabınızı kapatıp yeniden açın. yeni bir üyelik açtığınızda uygulama sizi bir süreliğine diğer profillere göre daha çok görünür yapıyor. bu süre genelde 15-30 dakika arası oluyor. uygulamanın bunu yapmaktaki amacı şu, siz birsürü like alacaksınız, beni kim beğenmiş hele bir göreyim diyeceksiniz, para verip üyelik alacaksınız.

    2. uygulama ayarlarınızda mesafenizi 20 km'den uzun tutmayın. uygulamada her yeniden hesap açtığınızda belli bir algoritmaya göre en popüler profilleri neredeyse aynı sırayla size göstermeye başlayacak. bu profiller gerçekten güzel, beğeneceğiniz profiller. ama bunlar aynı zamanda günde yüzlerce like alan profiller olacağı için şansınız düşük olacaktır ve like haklarınız boşa gidecektir. işte bu yüzden mesafeyi çok uzun tutmamalısınız ki like haklarınızı verimli kullanabilesiniz. uygulama popülariteye göre ilgi çekici profilleri size gösterecek, siz beğeneceksiniz, like haklarınız bitirecek, bunların çoğu zaten ilgi manyağı olmuş profiller olacağı içiz sizi beğenmeyecekler, ya da match olsanız bile kaldıracaklar durup dururken, siz de paralı üyelik alacaksınız.

    3. şimdi en güzel yere geldik, sizi beğenenleri nasıl göreceksiniz. uygulamada bir bildirim tipi var, sizi beğenen bir profili pas geçerseniz kısa bir süre sonra bir bildirim yolluyor. seni beğeneni geçtin, gel para ver seni üye yapalım kimi geçtiğini gör diyor. işte uygulama sizi bu duruma düşürmek için, birileri sizi beğendiği zaman 2. maddedeki popülarite sıralamasına sizi beğenen profili yüksek bir sıradan ekliyor. şimdi yapmanız gerekenleri sıralayacağım.

    3a. uygulamayı kapatın (hesabınızı veya uygulamayı silin demiyorum, uygulamayı kapatın). telefonunuzun işletim sisteminde kapanmış olsun uygulama.

    3b. uygulamayı kapatıp yeniden açtığınız zaman, uygulama popüler profiller listesini yenileyecektir. ve sizi en son beğenen profili ilk 3 sıraya koyacaktır. bu genelde 1. veya 2. sıradaki profil oluyor.

    4. ve son bölüm. eğer ilk 1 saat içerisinde 4-5 tane like aldıysanız uygulamayı en az 1 gün daha kullanın. 1 günün sonunda eğer beklediğiniz işlerin iyi gittiği bir match alamadıysanız, ya da 15-20 like alamadıysanız hesabınızı silin ve yeniden oluşturun. çünkü uygulamanın çok fazla paralı kullanıcısı var ve uygulama bu kullanıcıları sizden daha önce gösteriyor. 1 gün içerisinde 30-35 like aldıysanız eğer siz de popülarite listesine giriyorsunuz, öbür türlü çok altlarda kalıyorsunuz ve sizi fazla kimse görmüyor. uygulama da gel para ver sana boost satayım herkesler seni görsün diyor. o yüzden en iyisi silip yeniden başlamak.

    eğer ileride vakit harcar da farklı algoritmalar bulursam bu listeyi güncellerim.

  • sdflşgajşdlhjaihşsjdha ortalama bir lisede fen bilgisi dersi ödevi olabilecek bişeyi baya baya arge projesi gibi anlatmış adamlar. güneş enerjili mobil istasyonlarda aküler maliyetsiz olarak şarj edilecekmiş. güneş enerjili şarj istasyonu beleşe kuruluyor sanki.

    her modelin başka bir özelliği varmış. cumhuriyet adlı model tahtadan olduğu için ekolojikmiş. ekolojiden anladıkları bu asldjgah.

    öbürkü modeli doğa şartlarına uygun ve sportifmiş. aşdlsgjşaldshşlajh

    hadi çocuklar saf ve hevesli okey de koca koca hocalar nası böyle şeylere alet oluyor anlamıyorum aq. saatte 50 kilometre yapıyomuş lan tahtaya teker takmışsın iki kişi ittirse zaten elli yapar o aşslfdgja

  • efendilik, beyefendilik, zeka falan değildir.

    piçliğin, fırlamalığın, şişkin egonun üzerine biraz para serpmektir.

    ha, biz parayı da bulsak, bi türlü o piç adam olamadık. ince ruhluluğumuz ve düşünceliliğimiz, özgüvensizliğimizle üst üste binince, bok oldu ortalık. bazen "-mış" gibi yaptık. ama reçeteyle olacak iş değildi; tutmadık, tutulmadık; çok eğreti durdu. kimse fark etmediyse de, kendi kendimize fark ettik bu eğretiliği; içimize içimize utandık.

    neyse, namussuz bi fırlama olmadığıma üzülecek değilim. sadece adaletsiz dünya, bu kadar fazla adaletsiz olmayaydı, iyiydi.

  • entry'lerin altına şükela favori butonlarının ayrı ayrı gözükmesine sebep olmuştur.
    (bkz: neden acaba)

    edit: bunun en beğenilen entrylerimden biri olmasıyla ne kadar sikimsonik yazılar yazdığımı öğrenmiş oldum. bu gerçekle yaşayamam.

  • toplu taşıma aracında ön kapıya çok yakın bir amca, inmek için orta kapıya yanaşmaya çalışıyor.

    x: amca ön kapıdan inersin acele etme.
    amcadan cevap : ön kapı yasak. ben sadece devletin koyduğu kuralları çiğnerim. halkın koyduğu kuralları çiğnemem, çünkü onlar halkın iyiliği içindir.

  • yabancı gerizekalı değil böyle bir vaade kanıp gelsin. yabancı bilir ki bugün kendisi için değiştirilen kanun yarın tekrar değiştirilip kendisine silah olarak döner. ekonomiden anlamıyorsunuz onu anladık bari biraz konuşmayı da bilseniz.