hesabın var mı? giriş yap

  • doğuştan sahip olduğu yeteneğe, kazandığı kamyonla paraya, etrafında pervane olan kızlara, 7/24 kendisine dalkavukluk eden menajerlere rağmen zerre şımarmayıp hala it gibi çalışan, en büyük yıldızı olduğu takımın aynı zamanda en çok çalışan oyuncusu da olan, takımın yenik olduğu maçın 90. dakikasında bile 70 metrelik deparlar atan ve tüm bunların karşılığını alan saygı duyulası adam.

    böyle adamları görünce, türklere futbolun yasaklanması gerektiğini düşünüyor insan. şampiyon olan takımın ilk onbirinde selçuk şahin diye bir adam var lan..

  • 5 yıl önce bizzat mehmet şimşek'e söylemiştim. daha şimdi mi akılları başlarına geldi. hehe.
    https://twitter.com/…slek/status/104788887444008960

    11 yıldır casino sektöründeyim. 2005'te kıbrıs'ta başladım. kurpiyerliğe girince önüm açıldı, hayatım değişti. hatta bir dönem istanbul'da büyük illegal kumarhanelerde işletmecilik bile yaptım. şu an 11 casinosu olan bir grubun satış pazarlama müdürlerinden biriyim. istanbul'da yaşamayı sevdiğim için istanbul'da holding ofisindeyim uzun zamandır, haftasonları ve yogun dönemlerde gidiyorum kıbrıs'a casinolara, o da eğer çok müşterim varsa...

    diyeceğim şu ki bu sektördeki dünya çok farklı. türkiye'den her haftasonu kıbrıs'a, bulgaristan'a, gürcistan'a, karadağ'a, belarus'a, las vegas'a giden binlerce kişi var. bunların en az oynayanı 5.000 usd kumar oynamakta (yoksa kumarhane misafir olarak kabul etmez) bir gecede yüzbinlerce dolar verenler de var tabi. sadece benim kendi portföyümün son 1 yıldaki net kaybı 2 milyon doların üstünde. bu şekilde ülkeden bir yılda çıkan milyarlarca dolar haricinde; türklerden daha büyük miktarlarda kumar oynayan arapların, iranlıların ve yeni zengin ırak kürtlerinin kıbrıs'a daha fazlasını kazandırdığını söyleyebilirim.

    1998'de türkiye'de kumarhaneler kapatıldığında 50.000 kişi işsiz kalmıştı. şu an türkiye'de casinolar açıldığında sağlayacağı istihdam ve döviz girişinin ülkeyi ne derece ihya edeceğini tahmin bile edemezsiniz.

    ekşi sözlükte pek çok arkadaşa yardımcı da olmuştum bizim sektörümüze girmeleri için. ülkemizde güzelim üniversite mezunları 2bin lira maaşa iş bulamazken casinolarda en kötü garson 3bin lira maaş alıyor. ortada böyle bir fırsat varken değerlendirilmeli.

    ayrıca buraya gelip de ''kumar süründürür'' diyen çok bilmişlere şunu söylemek isterim. sizin o bildiğiniz süründüren kumar şu an türkiye'de her köşede dar gelirlilerin 300-500 lirayla oynayacağı tombala , zar , çanak varvar gibi pis kumarlar var. bunları oynayanlar kazanma ihtimali olan paraya ihtiyacı olan dar gelirliler. buralarda insanlar borçlandırılıyor. zorla tahsilat yapılıyor.

    casino kumarı belli sistemleri olan, dar gelirlilerin istenmediği, kimsenin borçlandırılmadığı, kimseye zorla tahsilat yapılmadığı yerler. ve buralara gelen kişiler buradan para kazanıp kendini rahatlatma derdinde değil. bunlar zaten kaybedeceğini bile bile eğlenmeye geliyor. kendisini etkilemeyecek miktarda parayla oynuyor. adam milyon dolarları var. ticari zekasıyla senin gibi binlerce işçi çalıştırıyor. bu adam senden benden daha iyi akıl eder kumarda batmamayı merak etme. 11 yılda hiç görmedim kıbrısta kumar yüzünden batan.
    batan 3-5 salak olursa da batsın amk, bu sektörle öbür yandan 200-300bin kişi ekmek yiyecek.

    debe editi: debe editinin de, yapanın da , teklif edenin de... bıktırdınız ya...

  • niye ingilizler federeri tutuyor ya da çoğunluk federeri niye tutuyor diye isyan edenler bir alıcı gözüyle baksınlar adama, bu kadar mı estetik olunur, adam rönesans döneminden çıkmış gelmiş sanatını icra ediyor gibi.

  • ampute milli takımı ankara büyükşehir belediye başkanı mansur yavaş'ın daveti üzerine 8 kasım'da kendisini makamında ziyaret etmişti.

    geçtiğimiz ay tarihinde ilk kez dünya şampiyonu olan ampute milli takımı oyuncuları, ankara büyükşehir belediye başkanı mansur yavaş'ı ziyaret edince disiplin kurulu'na sevk edildi.

    kaynak

    türk halkının seçimiyle başa gelmiş, başkentin belediye başkanını ziyaret etmek neden suç unsuru ? mansur yavaş yabancı bir ülkenin belediye başkanıda bizim mi haberimiz yok ?

    yada ekmek üreticileri sendikası genel başkanı (bkz: cihan kolivar) “ekmek aptal toplumların temel gıda maddesidir. dediği için neden hapiste ?

    aynı şekilde türk milletinin oyu ile seçilen türkiye'nin en büyük şehirinin belediye başkanı (bkz: ekrem imamoğlu) neden siyasi yasak davası görüyor?

    son soru akp ne yapmak nereye varmak istemektedir?

  • bundan beş ay kadar önce sputnik v hakkında ekşi sözlük yazarları atıp tutarken, rusları hafife almamak gerektiğini, bu adamların kalaşnikof'u üretmiş millet olduğunu, üstelik yayınlanan faz 1-2 çalışmasının son derece olumlu gözüktüğünü yazmıştım.

    o zamanlar adı da yoktu sanırım, rus aşısı denip geçiyordu. ne espriler, ne komiklikler gidip geliyordu.

    sadece bizde de değil, tüm dünyada durum benzer bir şekildeydi.

    söz gelişi, new yorker gazetesinde yayınlanan ve o dönemde rus aşısına karşı yaklaşımı özetleyen şu anekdot, batı medyasının sputnik v'e nasıl yaklaştığını özetler nitelikte:

    "eylül ayında "the daily show" da yayınlanan bir bölümde, abartılı bir rus aksanıyla bir anlatıcı seyirciye sordu: "covıd-19'un putin'in şansı olmadan seni öldüreceğinden korkuyor musun? o halde rusya’nın yeni covid-19 aşısını deneyin. "

    "devam ediyor, “bu aşının güvenli ve etkin olması garantilidir. nasıl mı biliyoruz? çünkü bir ayı üzerinde, aynı zamanda bir ayı olan bir bilim insanı tarafından test edildi. "

    ***

    yine beş ay kadar önce sayın cumhurbaşkanının putin ile yakın ilişkilerinden yararlanarak bu aşının türkiye'de üretilmesinin son derece mantıklı bir seçenek olacağını tahmin ettiğimi yazmıştım. şu aşamada bu yönde bir gelişme var ve umuyorum yakın gelecekte sputnik v türkiye'de de üretilecek.

    neden rus aşısına ihtiyacımız var?

    çünkü alman/amerikan biontech, ingiliz astra zeneca ve amerikan moderna aşılarının neredeyse tüm üretim taahhütleri daha 2020 yılının ortalarında satılmış, bitmiş durumda. bize gelmiş olan coronavac (çin aşısı) ise, atenue bir aşı olduğu için üretim hızı yavaş bir aşı. ilk aşamada üretilmiş olan coronavac stokları sayesinde ulusal aşı kampanyamıza hızlı bir başlangıç yapabildik, fakat 2021'in ilerleyen dönemlerinde çin tüm türkiye'yi aşılamaya yetecek kadar aşı üretmeye muvaffak olamayacak gibi görünüyor.

    işte tam bu aşamada, faz 3 çalışma sonuçları son derece olumlu (beklenenden bile çok daha iyi) gelen sputnik v'in türkiye'de üretilmesinin önemi net bir biçimde ortaya çıktı.

    işin hoş tarafı, başlarda çok ciddi biçimde karalanan bu aşı, maliyet, etkinlik, güvenlik, kullanılan bilindik teknoloji, saklama ve taşıma şartlarının olumlu olması gibi tüm faktörler hesaba katıldığında, mevcut aşılar arasında en iyi profile sahip aşı gibi görülüyor.

    bu sebeple sadece doğu bloğu ülkeleri değil, biontech ve oxford aşılarının avrupa birliği üyelerine zamanında ve yeterli miktarlarda temin edilememesi üzerine birçok avrupa birliği üyesi ülke de sputnik v tedariki için sıraya girmiş durumda.

    ***

    yukarıda soruluyor, e bu aşı iyi bir aşı işe, neden rusya'da bugüne kadar sadece bir milyon kişiye uygulanabildi?

    çünkü rusya da, bizim gibi bir ülke. halk ne yazık ki şaşırtıcı bir biçimde cahil, aşının güvenliğine inanmıyor. rus devleti de bu açıdan hatalı. geçmişte olduğu gibi, günümüzde şeffaf olmayan devlet uygulamaları ve zorlamaları, devletin sıklıkla vatandaşa yanlış bilgi vermiş olması, kapalı kapılar ardında yürütülen işler, rus vatandaşın güvenini kendi ürettikleri ve son derece başarılı olduğu klinik çalışmalarla teyit edilmiş bir aşıya karşı kırmış durumda.

    eylül ayında rus halkının sadece yüzde 14'ü, aralık ayında ise sadece yüzde 42'si sputnik v'e güveniyordu. aşının bedavaya uygulandığı klinikler bomboş. bir klinik, günde 10-15 kişiye aşı yapılabilirse, kendini şanslı sayıyor.

    ve bu dönemde rusya'da insanlar coronavirüse yakalanmaya ve hatta ölmeye büyük bir hızla devam ediyor. üstelik daha çok da aşı yaptırma şansı olan ve aşı yaptırması gereken yaşlılar ölüyor.

    gençler, internette gördükleri saçma sapan aşı karşıtı karalamalara inanıyor ve yaşlıları bu zihin virüsleri ile zehirliyor. asıl acı olan, gençlerin oynadığı bu acımasız oyunun kurbanlarının yaşlılar olması.

    vatandaş ile devlet arasındaki bağların zedelenmesi durumunda ortaya çıkan sonuçlara çok acı bir örnek.

    ***

    yukarıda alman biontech ile rus sputnik v aşılarının, atenue aşılardan (coronavac) farklı olarak vücuda bağışıklık yanıtı vermeyi öğrettiklerini, bu yüzden benzer bir etki mekanizmasına sahip oldukları yazılmış.

    aslında tüm aşıların amacı bu. sadece kullandıkları yöntemler farklı. sputnik v kullandığı teknoloji açısından ingiliz (oxford) aşısına daha çok benziyor. etkisiz hale getirilmiş bir adenovirus vektörü aracılığıyla, vücuda covid ana proteini sokuluyor ve vücudun bu proteine bağışıklık yanıtı vermesi öğretiliyor. (sputnik v diğer tüm aşılardan farklı olarak ikili farklı vektör aşıları uyguluyor, ilk doz ile booster doz birbirinden farklı. oxford işe tekli, şempanze adenovirüsü chadox1'den yararlanıyor).

    moderna ve biontech ise gelecekte kanser tedavisinde de yaygın olarak kullanılacağını tahmin ettiğim, tıp açısından büyük umutlar içeren yeni bir teknoloji olan ve hakkında çok spekülasyon yapılan mrna teknolojisinden yararlanıyor.

    gerek mrna teknolojisinin, gerekse şempanze adenovirüs teknolojisinin geçmişte yaygın kullanımda olan aşılarda mevcut bir örnekleri yok.

    rus ve çin aşıları ile aynı teknolojide üretilmiş geçmiş örnekler mevcut ve uzun dönemde endişe edilecek bir yan etki ortaya çıkarmayacakları tahmin ediliyor

    bunu daha yeni teknoloji kullanan aşılara güveni sarsmak için söylemiyorum, hatta şahsi fikrim, şu aşamada on milyonlarca kişiye uygulanan bu aşıların da uzun vadede güvenli olduklarının ortaya konulacağı yönünde.

    tek şahsi, sübjektif şüphem mevcut, o da moderna aşısı. çünkü bu şirket tam bir kapalı kutu ve kaynağı nereden geldiği belirsiz bir para ile bir anda kurulmuş ve büyümüş bir firma. aşı çalışma sonuçları halka yakın zamana kadar açık değildi ve nedense pfizer'in her sonuç açıklamasından sonra, bir basın bülteni ile kendi aşılarının bir oran daha iyi sonuç verdiğini duyuruyorlardı. bu bende ciddi şüphe uyandırıyor. heyhat o aşının da ciddi halk kitlelerine uygulanması sırasında herhangi bir ciddi sorun şu aşamaya kadar bildirilmedi. bekleyip göreceğiz.

    ***

    son olarak, sputnik v'in taşınması ve depolanmasında soğuk zincire ihtiyacı var. fakat bu soğuk zincir, biontech aşısının eksi 70 derece ihtiyacı gibi ulaşılması güç bir değer değil. aşının iki formu var:

    1) eksi 18 dereceye ihtiyaç duyulan dondurulmuş (frozen) form

    2) eksi 2-8 dereceye ihtiyaç duyulan liyofilize (freeze dried) form. bu, nescafe üretiminde uygulanan teknoloji ile, aşının soğuk zincir kurulması zor olan ücra yerlere taşınması planlanıyor.

  • iki tarafını sık meşe ağaçlarının süslediği taşlı bir yoldan caddebostan plajına doğru gidilince , sağ yanındaki yüksek duvarla deniz arasında kalan 27 dönümlük bahçe ve içinde ki saray yavrusu beyaz köşk ragıp sarıca paşa'ya aitti.paşanın ahvadından olan sarıca paşa kosova savaşlarında beşinci gruba kumanda etmiş, orada 1811 tarihinde ölmüştür.

    ragıp paşa iki metreye yakın uzun boylu , mütenasip vücutlu sivil paşa idi.uzun yıllar sultan hamid sarayının mabeyinciliğini yapmıştı.paşa halen yunan hudutları içerisinde bulunan eğriboz'da 1857 yılında doğmuş ve mülkiye mektebini bitirdikten sonra devlet hizmetine girmişti.1908 yılına kadar yıldız sarayı'nın güvenilir bir mensubu olan ragıp paşa, devlet memuriyeti yanında ticaretle de uğraşmış,beyoğlunda birbirine yakın anadolu,rumeli ve afrika hanlarını yaptırmış,umurca rakı fabrikasını kurmuştu.debdebeli yaşantısı,büyük bir serveti vardı.son derece zevkli ve bilgili olan paşa, yaptırdığı büyük binalarda zevkini ve kültürünü simgelemiştir.

    caddebostan köşkünü 1906 yılında önce kagir olarak inşa ettirmiş, üzerini ahşap kaplatmıştı.köşkün mimarisi çok değişik ve kaliteli olup, o nispette pahalı idi.odaların döşemeleri önce on santim kalınlığında pres edilmiş kömür plakalarıyla kaplanmış, üzeri kalın bir mantar tabakasıyla örtülmüş, üstü de viyana'dan getirilen çok kaliteli bir parke ile döşenmişti.tavanlar ince altın varaklarla süslü idi.ilerki yıllarda bu altın malzemenin satıldığı öğrenildi.bina kırk bin altına malolmuş, dört katlı köşkün adalar tarafına bir de kule yapılmıştı.mehtaplı gecelerde paşa içkisini bu kulede alırdı.bu bilgileri aktaran nahide sarıca, binayı a. jasmund isimli bir mimarın yaptığını söylemişti.

    köşkün geniş salonları, renkli camları, aradan yüzyıl geçtiği halde bütün ihtişamlarını koruyan kapıları vardı.binanın iç ve dışındaki mermerlerin hepsi italya'dan gelmişti.

    bahçedeki arabalıkta birbirinden şık landola ve landon arabaları, ahırlarda ise çok kıymetli ingiliz atları bulunuyordu.bahçedeki tarhlar her mevsim renkli çiçeklerle dolar, taşar, en güzel çam , çınar ve kestane ağaçları tabii bir orman görüntüsü verirdi.buna rağmen göztepe ve erenköy'deki köşk bahçelerinde anane haline gelmiş üzüm bağları ragıp paşa konağı'nda yoktu.

    paşa çiftehavuzlar'a özel istimbotla gelir, bazende arabayı tercih ederdi.

    ragıp paşa özenerek yaptırdığı köşkte yılın pek az ayında sadece ilkbahar ve sonbaharda kalır, daha çok sarıyer'de, halen yanmış olan yalıda ve yıldız'da otururdu.
    köşkün caddebostan yoluna açılan çift kanatlı büyük, oymalı deniz tarafında en şiddetli lodosların bile bozamadığı beyaz mermerden yapılmış sağlam bir rıhtımı vardır.

    bahçe kapısının karşısında birisi hala duran iki güzel bina yaptırmıştı.selamlık olarak kullanılanıson yıllarda yıkılıp, yerine apartmanlar yapıldı.yaverlerin oturmasına mahsus olanı ise durmaktadır.köşkün bitişiğindeki büyük beyaz köşk ise ragıp paşa'nın kızı tevhide hanım'a aittir.bugün hala bakımlıdır.gerek ragıp paşa'ya gerekse tevhide hanım'a ait köşklerin içerlek oluşu, etraflarında yüksek duvarlarla çevrili bulunması nedeniyle caddeden iyi görülmemesine rağmen, denizden bakılınca muhteşem bir manzara arzetmektedir.

    sultan hamid döneminin bu varlıklı ve zevkli paşası 1908 meşrutiyeti!nden sonra padişahın selanik'te alatini köşkü'ne gönderilmesini müteakip rodos'a sürgün edilmiş, orada mide kanserine yakalanmıştı.tedavi için isviçre'ye gitti.dönüşte çok yaşamadı, çiftehavuzlar'daki köşkünde 1920 yılında vefat etti.

    ragıp sarıca paşa'nın ölümünden sonra konak önce avukat ibrahim ali bey'e daha sonra sait çiftçi'ye satıldı.bir süre yacht kulubü bir süre de askeri nekahathane olarak kullanıldı.caddebostan yolu genişletilince, duvarların ve kapının yeri değişti.bahçenin bir bölümü parsellendi, bazı ağaçlar kesildi.buna rağmen ragıp paşa köşkü çiftçi ailesi'nin mülkiyetinde güzelliğini korudu

    kaynak: bizans metropounde ilk türk koyu kadıköy - dr. müfid ekdal
    kadıköy belediye başkanlığı kültür yayınları

    suser notu : birebir olarak kitaptan aktarılmıştır.yazara saygı olarak özetlemektense tamamının aktarılması daha doğru bulunmuştur.migros tarafından yürüyüş yoluna girip denize ulaşırken sağ taraftaki köşktür.ilerdeki diğer köşk için :

    (bkz: caddebostan tevhide hanım kosku)