ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ayda bebeğin köfte ve ayran istemesi
-
veganlara ders vermiş ağzının tadını bilen kızımız.
hiç ama hiçbir türk'ten çocuk yapmayı düşünmüyorum
çöpten ceket toplayan adamın ekonomi iyi demesi
-
ekonomi kötü diyen kadına ''ekonomi kötü diyorsun ama 100 kilosun'' diyen iğrenç bir varlığın olduğu röportaj.
kalitesizliğin kitabını yazar bu piçler. şununla ne tartışacaksın?
en ucuz gıda olan karbonhidratları yiye yiye insanlar fakirlikten şişmanlıyor ama bu cahillere bunu anlatamazsın, kendileri de makarna, pirinç, ekmek (halk ekmek) yemekten davul gibi geziyorlar sonra hastaneleri dolduruyorlar sonra devletimize şükürler olsun hastaneler bedava diyorlar.
bunlarla tartışılamaz bunlar parazit.
vikings
narkoz sonrası ayılma replikleri
-
(yoğun bakımda gördüğüm ilk insan hemşireydi haliyle, ona hitaben)
- hastalanırsan haber ver, ben de sana bakacağım.
biri olaydi da ağzıma terlikle vuraydı
plaza dili ve edebiyatı
-
biraz önce toplantıda duydugum cümlenin dahil oldugu dil.
- biz bunu as soon as possible review edip size feedback döneceğiz.
döne döne bitin inşallah.
vapurda tanımadığı kişinin saçını yakan adam
-
üreten türkiye projesinde kullanılması gereken kişi.
uçsuz bucaksız tarlalarda çapa yapacak. taş ocaklarında taş kıracak. günde tek öğün yemek. yemeğini, temizliğini kendi yapacak. kazandığı para darüşşafaka'ya gidecek. ürettiği ürünler ekonomiye katkı sağlayacak. bu manyaklar en fazla hapiste yatacaklarını bildikleri için böyle enerji patlaması yaşıyor. madem yaşıyor, o enerjiyi üretime çevireceğiz. yatırmayıp çalıştıracağız. çakmak çakmayı biliyorsa çapa da yapabilir. iktidarımızda tüm suçlular üretime katılacak. norveç refahına kavuşturacağız ülkemizi. "ama bu insan haklarına aykırı" diyen liberallere projenin abd menşeli olduğunu göstereceğiz.
how i met your mother
-
barney kilisede dua ediyor;
-tanrım, biliyorum pek sık konuşmuyoruz ama sayemde bir çok kadın adını haykırıyor.
dünya'da sadece bir kişinin yaptığı meslekler
-
(bkz: dünya liderliği)
aranan nitelikler;
ön koşul: milli irade.
eğitim: ön lisans, lise.
yabancı dil: gerek yok.
boy: uzun.
özel yetenek: yürütme.
12 ekim 2014 kobani'nin düşmesi
ulan istanbul
-
servet abi döktürdü gene.
''eskiden sabah meyhaneden cıkıp dönen adamla, sabah namazına giden adam birbirinin selamını alırdı şimdi kalmadı bunlar ayırdılar bizi ayrıştırdılar. ayrıca bu çocuğu da ekmek almaya gönderme!.''
liberya
-
para birimi dolar. 58 liberya doları = 1 amerikan doları
dünyanın en fakir ülkelerinden. hırsızlık oldukça fazla, üçüncü kattaki evinin balkonuna tel örgü çekenler var. billboard yok tabii ülkede bunun yerine duvarlı gazete var. meydanda bir duvar ve oraya asılı gazete, okumayı bilen gelip okuyabiliyor günlük. pazarlarında tartı yok, takas ya da göz kararı. döviz bürosu yok, bizim ülkedeki seyyar milli piyango bileti satıcıları gibi döviz alıp-veriliyor. berber dükkanı da böyle. oto yıkama yeri gibi bir ucu açık bi ucu kapalı mekanlarda. yetimhane var, berduş yatağı gibi.
unutulmayan garip arkadaşlar
-
üniversite yurdundaki yan odadaki elemandır. cumartesi sabahı o uyurken gizlice oda kapısının üstündeki anahtarını alıp kapıyı üstüne kilitlemiştik. içerde kilitli kalınca kapıyı yumruklayağını, "açın lan .rospu çocukları" diye bağaracağını, yurt görevlisini cepten arayacağını filan düşünüyorduk. heyecanla, uyanıp kapıyı zorlamasını bekliyorduk. saat 10 civarı uyandı ve odasının kapı kolu bir kere inip kalktı. biz dışarıda kıs kıs gülerken devamını bekliyorduk. fakat hiçbir şey olmadı. bekle allah bekle. 1 saat, 2 saat, 3 saat... sıkılmıştık. dışarıyı çıkıp biraz dolaştık, internet kafeye oturduk vs. halen arayan yok. akşam üstü yurda döndük, halen montu kapı askısına asılı, kapı kilitliydi. fakat pes etmedik. akşam yemeği için bir esnaf lokantasına gittik. çıkışta birkaç el batak attık. döndüğümüzde durum aynıydı. şaka maka artık hiç komik bir tarafı kalmadığından kapıyı açıp içeri daldık.
görünen manzara; çocuk yatakta yatıyor, 5 litrelik su bidonu çeyreğine kadar sidik ile dolu, annesinin 3 hafta önce gönderdiği küflenmiş böreklerin hepsi açılıp masanın üzerinde yenmiş. kırmızı ve uyuz gözlerle kafayı çevirip bize baktı ve "siz mi kilitlediniz lan kapıyı" dedi.
bulunduğu durumu bu kadar kabullenmiş, kilitli kapıyı bir kere açmayı denedikten sonra "tüh, artık ömrümün sonuna kadar böyle yaşamak zorundayım" diye içinden geçirdiğinden emin olduğum elemanı hiç unutmam.