ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
özel okulların dolup taştığı kriz ülkesi
-
eğitim sistemi dipleri gördüğü için anne-babalar gerekirse boğazından kesip çocuklarını iyi okullara göndermeye çalışıyorlar.
kafanı nereye çevirirsen özel okul görmenin sebebi milletin zenginliği değil, senin gibi kafaya sahiplerin ülkenin eğitim sistemini getirdiği noktadır.
volkan demirel vs onur kıvrak
-
hiç düşünmeden volkan demirel dediğim karşılaştırma. çünkü biraz düşünsem onur kıvrak derim.
ebru gündeş'in taktığı 85 bin tl değerindeki saat
-
türkiye'de devrin, alışkanlıkların, utanma duygusunun ne kadar değiştiğini gösteren saat.
80'lerin başında elimde tereyağlı ekmek ile sokağa kaçmaya çalıştığım çocukluk yıllarımda annem bana "oğlum, öyle dışarı çıkılmaz, onu alamayanlar var, hem diğer çocukların da canı çekebilir" şeklinde uyarılarda bulunurdu.
şimdi iste gösteriş, sonradan görmelik ve yüzsüzlük prim yapıyor.
sürekli teşekkür edip özür dileyen kibar insan
-
kykc mecidiyeköy'de bir alışveriş merkezinin en üst katındaki kahvecinin terasında kız arkadaşıyla birlikte oturmaktadır.
k: kykc
g: garson
a: kaba adam.
k: afedersiniz beyfendi, biz iki türk kahvesi alabilir miyiz?
g: (hiç bir ses çıkarmaz. bakışlarıyla duyduğunu ifade eder.)
yaklaşık 20 dk. sonra...
k: beyfendi bizim iki türk kahvesi vardı.
g: (gene ses yok, haa tamam hatırladım tarzı bi bakış.)
2 dk .sonra kahveler gelir.
k: beyfendi kusura bakmayın ama bu kahveler soğuk lütfen değiştirir misiniz?
g: (her zaman ki gibi sessiz modda. kahveleri alır. bsg bakışı atar.)
5 dk. sonra kahveler gelir. tabi ki tam sıcak değildir. ama en azından soğuk da değildir.
yaklaşık yarım saat sonra içeriye kykc'den yaşça daha genç olduğu her halinden anlaşılan biri gelir ve yakın bir masaya oturur.
a: garson bana bir kahve getir. orta olsun.
g: tabi efendim hemen getiriyorum. başka bir şey ister misiniz efendim. (o yarım saattir gıkı çıkayan adam bülbül amk.)
a: yok sadece kahve.
3 dk. geçmeden kahve gelir. adam yudumlar kahveyi ve ta bizim masadan, tüten dumanı gözüken kahve için;
a: garson bu ne be böyle, buz gibi kahve getirmişsin bana.
g: çok özür dilerim efendim. hemen değiştiriyorum.
2 dk. sürmez kahve gelir.
g: kusurumuza bakmayın efendim. bu kahve bizim ikramımızdır.
a: tamam olmasın bir daha.
konuşmayı işiten kykc ile sevgilisi bir süre bakışır.
sahne biter.
not: allah benim belamı versin.
hemşirelere hekimlik yolu açılsın
-
torbacılar da eczacı olsun aq
minik berra'nın göz kamaştırıcı mevlidi şerifi
-
sadece sosyal medyadan paylasabilmek için yapılmış etkinliktir. black mirror dizisinin içindeyiz. büyük çaplı bir sosyal deneyin kobaylariyiz bence. artık ikna oldum.
size, ateist olmama rağmen islam peygamberi muhammed'in cok sevdiğim bir sözünü hatırlatmak istiyorum: "komşusu aç iken tok yatan bizden değildir."
tc bakanının ingiliz bayraklı mont giymesi
-
aslinda onemsiz bir detay ama sunu yapan chp'li siradan bir milletvekili bile olsaydi beyaz tv'ye 2 haftalik malzeme cikmisti. bizim tosun osman da cok onemli bir seyler bulmus gibi "bu cehape zihniyeti" diye baslayan cumlelerle zirvalardi aksamlari.
yiğidin harman olduğu yerden geldim'in ingilizcesi
pegasus hava yolları'na ait uçakta doğuran kadın
-
göbek bağını keserken makas kesmiyor diye bahşiş istemişlerdir kesin.
kod yazmayı bilmeyen yazılım mühendisi
-
önce web tasarım şirketi kurup, sonra tasarım kursunda öğrenmeye gelen adam gördüm ben.
soruyordum; ''abi iş geliyor mu?'' diye, ''arada geliyor'' diyordu. ''e nasıl yapıyorsun?'' diyordum, ''kurs bitince yapacağız inşallah'' diyordu. sonra battı o abi...
ekşi sözlükçüler delikanlıysa adlarını açıklar
-
(bkz: adım samuel 25 yaşım)
ağrı'da 30 bin kişilik after party
-
insanlar eğlenmeye hasret. insanlar gülmeye hasret. bu ülkede güzel şeyler de oluyor.
doya doya eğlenin ağrılı kardeşlerimiz.
debe editi: şu gencecik yaşımızda gezip eğlenmek varken sinir ve stresle boğuşuyoruz.
ruhsar'dan akılda kalanlar
-
hatırladığım, birkaç kere rastladığım bir bölümünde mazhar'ın çalıştığı reklam ajansına ürettiği vıcık markalı saç jölesinin reklamını yapabilmek için bir girişimci geliyordu. bu girişimci aslında peruk takan kel bir adamdı. vıcık saç jölesinin reklamları çıktıktan ve yayıldıktan sonra bu jölenin kullanan herkesi kel bıraktığı ortaya çıkmıştı. jöleyi üretip yayan kel adam da kel ortaklarıyla birlikte bununla ilgili çıkan haberleri izleyip eğleniyorlardı "bütün dünya bizim gibi kel olacak! yaşasın kellik! nihaha..." diye. sonrası pek aklımda değil ama mazhar ile ruhsar bu adamlara karşı duruma el koyuyorlardı sanki.