hesabın var mı? giriş yap

  • bakın açık söylüyorum.
    doktoram bitti.
    ikinci master bitmek üzere.
    işime de tapıyorum.
    ama hiçbiri beni "kod yazan kadın" olmak kadar havalı yapmıyor.
    yeni başladım, keyifle devam ediyorum.
    resmen "girl talk"tan sıyrılıp "man talk" olayına giriyorsunuz.
    masaya onlarla birlikte oturuyorsunuz.
    "man the maker"a kafa tutuyorsunuz.
    "solu birleştirecek kodu buldum:
    <div style="text-align:left;">"
    gibi salak geyikler bile yapabiliyorsunuz.
    buradan tüm hemcinslerime sesleniyorum:
    yo kızlar bunu hak etmiyoruz!
    yo kızlar bunu kabul etmeyelim.
    yıllarca "teknolojiyi getiren erkek" miti ile uyutulduk. persil yeşil adam ve mr. muscle bile bu fikri ekti beyinlerimize.
    inanın kolay!
    inanın salak diziler izlemek, popüler edebiyat okumak yerine buna zaman ayırsanız dünyayı değiştiririz.
    avm tipi aile kadını olmayın nolur!
    tüketen değil, üreten biz olmalıyız.
    hepimize güveniyorum.

    edit: hepiniz çok tatlısınız! ayrı ayrı mesaj atacağım akşama.
    (bkz: minik ilayda'ya yardım kampanyası)

  • valla 10 yıl oldu neredeyse çok mızmızlanacak bir şey yok aslında. yalnızca yaz olunca şöyle gönül rahatlığıyla koca bir karpuz alıp evimde yiyemiyorum ya ona canım sıkılıyor. minik karpuz üretilsin, tek kişilik. başka da bir derdim şikayetim kalmayacak bak söz.

  • 3 lira maaş alıyor diye her türlü pisliğe katlamalı gerektiği düşünülen insan. amk paranın köpeği olmak böyle bir şey, gel veriyim maaşını akşama kadar taciz edeyim, ayağımı koklatayım.

  • bana göre tek bir şey gerekli, o da: en nihayetinde ölüp gideceğimizin sürekli farkında olmak, bunu hiç aklından çıkarmamak ve böylece dünyaya ve dertlerine çok saplanmamak. şurada max 50-60 yıl sonra ölüp gideceğiz ve her şey bitecek, anlamını yitirecek; bu gerçeğin karşısında diğer tüm dertler sıkıntılar anlamını yitiriyor. en azından bende böyle işliyor.

  • eklemek istediğim bir kaç önemli başlığı olan öğütlerdir. şöyle ki;
    - akıllı olun, aklınız başınızda olsun. öyle size her asılana yüz vermeyin. ama sırf bu yüzden insanlara kötü davranmayın... bir kıza talip olacak çok fazla adam vardır. olacaktır da ömrünüz boyunca. beğenmediğiniz bir adam sırf sizi beğeniyor diye onunla beraber olmayın. hayatınıza girecek adamlar sizi seçmesin, siz onları seçin, tercihler karşılıklı uyuşsun.
    - karşınızdaki insanları değiştirmeye çalışmayın, aşık olduğunuz adam size çiçek böce almıyor diye sorun yaratmayın. beklentileriniz olabilir ama karşınızdaki sizin bu tarz beklentilerinizi karşılamadığı için onu yargılamayın, herkesi kendi içinde değerlendirmek gerekir. bazı adamın sizi günde 5 kez araması bile sizin için kafi olmasa da aslında onun yapabileceğinin en iyisi bu olabilir. bunu göz önünde bulundurun. ama bunlar size uymuyorsa da olayları uzatmayın, incelen yerden koparın.
    - daha önce de belirtildiği gibi; aşıksanız, güveniyor, seviyorsanız sonuna kadar yaşayın. beraber yapabildiğiniz her şeyi yapın, gezin tozun, hiç bir konseri kaçırmayın... aşk insana sihirli bir dokunuş adeta ve bunun getirdiği enerjiyi hayatınızın her alanına yayın.
    - aşk acısı çekin. üzgünseniz bunu da dibine kadar yaşayın ama her şeyin bir gün normale döneceğini de bilin. her şeyin geçeceğini unutmayın.bugün üzüldüğünüz her neyse iki sene sonra aklınıza bile gelmeyecek... bi adam için üzüldüğünüzde arkanızı dönüp de değmezmiş bile demeyin bence, hayata nötr bakmaktansa midenizde uçan, çırpınan, oraya buraya konan kelebeklerin yok olmasının verdiği acıyı yaşamak da güzel...
    - kimseyi değiştirmeye çalışmayın. bu bi anlamda insanları olduğu gibi kabul etmek anlamına da gelebilir, ama bi insanın hoşunuza gitmeyen bir tarafı varsa yol verin ona, gitsin... bazen çok istesek bile insanları değiştiremiyoruz...
    - eski sevgili sigara gibidir, bıraktım derken her an yeniden bir nefes çekilebilir. baş döndürür, ama sonra alışırsınız ve rahatsız olup yeniden bırakırsınız...
    - okuyorsanız eğer, kimseye not vermekten kaçınmayın. sadece kendi başarınızı düşünecek kadar bencil olmayın. ' o derse gelmedin sana not veremem' gibi cümleler sarf etmeyin. başarılı olmak için başkalarının da başarısını düşünmek güzeldir çünkü...
    - salak kızlar gibi ' ıyy, ne giymiş yaaa ' demeyin kimsenin üstüne başına bakıp. çoğu kızın yaptığı gibi görünüşe bakarak yargılamayın insanları. zevklerini yargılamayın insanların. aslında insanları hiç yargılamayın, çünkü kimsenin bir başkası için bunu yapmaya hakkı yok günlük- öğrencilik- hayatında.
    - insanlara iyi davranın.
    - size asılan adamların adını hiç bir zaman orta yerde açık etmeyin.
    - sigara içmeyin. sigara içmeyin. sigara içmeyin.
    - alkollü araba kullanmayın. evinize taksiyle dönün. dönecek paranız yoksa içmeyin.
    - eğlenmenin sınırı yoktur, olmayan sınırları zorlamayın. bu konuda ciddiyim, gezin tozun ama vizeler finaller geldi mi oturun ders çalışın. sonradan gezmeyip de çalışmak zorunda kalırsınız çünkü.
    - her türlü müziği dinleyin. rock, pop, metal, jazz ... aklınıza gelen her şeyi... sevin ya da sevmeyin ama sevmediğiniz şeyleri de neden sevmediğinizi bilin.
    - güzellik pahalı bir şey değildir, güzelliğin bugünlerdeki en önemli kuralı bu sanırım. yaratıcı olun, pazarlardan toplanan en ucuz penyeleri giyiyor o güzel dediğiniz sokaktaki kızlar, marka kotlarının üstüne. hiç bir zaman çirkin olduğunuzu da düşünmeyin. sizin vücudunuzda şekillenmiş en güzel insan olmaya çabalayın. güzellik bu kadar önemli mi? evet. kendinizi bu şekilde iyi hissedersiniz. nasıl güzel olduğunuzu düşünüyorsanız, öyle olun, öyle davranın.
    - her zaman erkekler teklif etmez. birini çok istiyorsanız, bundan onun da haberi olabilir, eğer isterseniz tabi.
    - tırnaklarınızı yemeyin. illa ki güzel elleriniz olmak zorunda değil. ama ellerinize yazık.
    - kız arkadaşlarınızın size öğüt vermesiyle, ilişkinize müdahale etmesi sınırını belirleyin. biz kızlar bu sınırı pek bilmiyoruz.
    - adamları boş yere peşinizde koşturmayın, olmayacaksa olmayacak deyin, kimse zaman kaybetmesin. onlar da insan evladı.
    - kıskanç olmayın. hayat zaten yeteri kadar karışık. adamların canını, orda mısın? burda mısın? nerde misin? diyerek sıkmayın. bırakın herkes istediği yerde istediği insanla olsun. rahat olun. kimin nerde olduğu değil, sizin nerde olduğunuz önemli. gece kafanızı yastığa koyduğunuzda huzurlu olmak için yaşayın sadece.
    edit:
    - unutmadan ekleyeyim, dünyanın en güzel kızı siz olursunuz adamların yanında, hep sizi arayıp bulamamış olurlar, sizin elinize diken batsa onların canı yanar. yerseniz...
    - bana noluyosa, öğüt deyince söyleyecek bir şeylerim olmalı diye düşündüm her türk insanı gibi. 30 yaşında değilim kiiii

  • biraz garip bir şekilde yaşadığım olaydır.

    2 sene öncesiydi. gezi parkı protestoları yeni yeni bitiyordu. ama insanlar pencerelerde tencere tava çalmaya, yolda yürürken alkışlamaya, arabadayken kornalara basmaya devam ediyordu az da olsa.

    çocukluk mahallem olan zeytinburnu kazlıçeşme'den bir çocukluk arkadaşım askere gidecekti, mahallede onun eğlencesini yaptıktan sonra herkes şahinlere doluştu. 10 araba varsa 8 şahin 1 kangoo 1 peugeot 207 falan vardı. şahin hegemonyasının olduğu bir mahallede büyüdüm yani.

    arabalara binildikten sonra başladık zeytinburnu'nu tavaf etmeye. semtin her yerini inlete inlete dolaştık. her kırmızı ışıkta inip meşale yakıyor, tezahürat yapıyorduk. zeytinburnu'nun bize dar gelmeye başladığını hissettik ve rotayı bakırköy'e çevirdik. orası bizim semtimize en yakın ve en elit semtti. zeytinburnu'nda büyüyen çocuk kız arkadaşıyla ilk bakırköy'e gider örneğin. bakırköy bir markadır zeytinburnulular için.

    sahilden bakırköy'e doğru yardırıyorduk. ataköy sahildeki gelik restaurant'ın karşısındaki benzinlikte indik arabalardan başladık 'askerin kralı zeytin'den çıkar!' diye bağırmaya. arabaların hepsinde türk bayrakları dalgalanıyor. camlardan insanlar alkışlamaya tencere tava çalmaya başladı.

    benzinliğin yanından geçen bi taksi bi anda benzinliğe doğru kırdı ve durdu. içinden uzun boylu, hatta dev gibi heybetli, yaşına rağmen dünya yakışıklısı bir adam indi. bi baktık tarık akan. orada bulunan herkesin çocukluğuna en az birkaç kere misafir olan büyük adam. herkes şok geçirdi, bazısı adamı göremedi hala 'bu vatan bizimdir bu böyle biline' diye tezahürat yapıyorlar. tarık akan bize doğru koşup 'gençler sizinle gurur duyuyoruz sizi çok seviyoruz' diyerek sarıldı. hayır ulan biz seni daha çok seviyoruz moduna girip biz de sarıldık adama.

    evet, tarık akan bizim asker uğurlama eğlencemizi gezi protestosu zannetmişti. ama işin ilginç kısmı benim o akp'li çocukluk arkadaşlarım tarık akan'a sarıldıktan sonra 'hükümet istifa' diye bağırmaya başladı. çok garip şeyler oluyordu. arkada kalıp tarık akan'ı farketmeyen arkadaşlar onu görünce 'kovaladıkça kaçan ateşböceğim misin?' diye şarkı söylemeye başladılar hep bir ağızdan. adam da gülerek alkış tuttu. sonra koşarak taksiye döndü. biz de yola devam ettik.

    anlatırken sanki saçma bi rüyaymış gibi geliyor ama gerçek valla.

    edit: seni ve dimdik duruşunu çok seviyorum, çok özleyeceğim.

  • ahkâm kesen insanlar.

    evlenmemiş: evlilik şöyle olmalı, böyle olmalı. aşk evliliği yaparsan muhteşem olur. sorun yaşıyorsan demek ki yanlış insanı seçmişsin...

    çocuğu yok: çocuklar gürültü yapıyorsa kötü ebeveynsin. çocuk öyle yetiştirilmez. özgür bırak duvarı boyasın. bakıcı bakmasın, kreşe gitsin. kreşe gitmesin sen bak. dışarıda emzirme...

    iş hayatına yeni başlamış: patronla böyle konuşulur. iş arkadaşıyla öyle iletişim kurulmaz. maaş şöyle olmalı. bu kadar yıl çalışınca şu pozisyona gelinmeli...

    erkek: kadın böyle yapmalı. böyle giyinmeli. kadın dediğin çalışır. kadın dediğin evde oturur...

    kadın: erkek dediğin güçlü olur. erkekler ağlamaz. bunu giyene/diyene erkek denilmez...

    içim şişiyor dinlerken, içim.

  • iş bilgisayarıdır. facebook'da candy crush oynayın diye yapılmamış. bunu alan adamın sermayesi zaten bu bilgisayar. alışveriş sitesinde görülen en absürt fiyatlı ürünü bugün de sözlüğe taşıdık, görevimizi yaptık çok şükür.

  • aslında çok kolay hayatımdan insan çıkaramam ama şöyle oldu

    çocukluk arkadaşım telefonla çok sık görüşürdük yalnızca yaz aylarında yan yana gelebilirdik. biraz patavatsızdı ama son zamanlarda iyice zıvanadan çıkmıştı.

    genellikle bar çıkışı gecenin bir yarısı eve dönerken ( ya da normal bir saat eve giderken yolda köpek varsa ve etrafta kimse yoksa ) arar uykumu böler beni konuşmaya mecbur eder sonra " ben eve geldim. " deyip bir sağ ol bile demeden telefonu suratıma kapatırdı. bu bence bir insanla ilişkinizi kesmek için yeterli bir neden olabilir ama biz eski dostuz.

    sürekli yalnızlıktan şikayet ediyordu ( hangimiz etmiyoruz ki ) bir gün yine aradı çok sinirliydi ve

    - ya bi adam var yazıp duruyor. neyine güveniyor anlamıyorum ki. hadi sen olsan neyse de... ( burdan sonrasını pek dinlemedim. sen olsan derken ya kendini çok ciddiye aldı ya da beni çok hafife.) ( bu benim ondan biraz uzaklaşmama neden oldu.)

    sonra birgün benim konuşmaya ihtiyacım oldu hep o beni esir alacak değil ya aradım. olanları anlattım ( o zaman hayatımda biri vardı benden annesine bahsetmişti annesi de ona " oğlum o boşanmış aile çocuğu onun aile kavramı olmaz." demişti ve bu beni çok üzmüştü. gerçekten çok üzüldüm yani. birine anlatmak istedim.) aldığım cevap

    - hahahaha ay gerçekten öyle mi demiş ya aslında annenle babanın hiç evlenmediğini duysaydı.

    ( destek olmadığı gibi arkadan yaptıkları dedikoduları asılsız pis iftiralarını da ağzından kaçırmış oldu.)

    resmen koyunda beslenen yılan. bence bu nedenler çok bile.