hesabın var mı? giriş yap

  • iki çeşidi vardır.

    biri, sevgililiğin resmiyete kavuşmasına kadar geçen süredir. tadından yenmez, bolca heyecan barındırır, insanı karşısındakini mutlu edebilmek için yaratıcı olmaya iter, ilişki başladıktan sonra en çok anılan ve bolca gülümseten süreçtir.

    bir diğeri ise, bitmeye yüz tutmuş bir ilişkinin son zamanlarıdır. cehennem azabıdır. büyük sıkıntıdır. bu kez yalan söylemek için yaratıcı olmaya iter. alışkanlığa dönüşmüş bazı eylemler dışında hiç bir şey yapma isteği kalmaz. taraflardan biri ayrılmak istediğini fark edinceye veya belirtinceye kadar devam eder.

    ilkinde yaşamak, ikincisinde ölmek istenir.

  • ulan, adam istese sil baştan bugün bir üniversite açar, yarın tek mezunu olur, ertesi gün kapatır. öyle bir konumda. hala önlisans, falan filan.

    (bkz: ahahaha deli)

  • istiklal'de sevgilinizle öpüşürken "boş ev var kııızz" diyecek kadar samimi, düşünceli insanlardır ayrıca..

  • 27 kasım 2007 günü prens charles ile tuvalet çıkışı konuşmam hayatımda yaşadığım en ilginç ünlü ilişkisi olabilir sanırım..

    ulan 3 saatlik data structure dersinden çıkmışım, sıkışmışım zaten hadi bir tuvalete gireyim dedim, bu arada etrafımdaki insanların %90 ı takım elbiseli tuvalette..tam tuvaletin çıkışına geldim bir kalabalık, kamera ışıkları, fotoğraflar falan filan derken aradan 2 ,3 saniye geçmeye kalmadı prens charles ile karşı karşıya geldik..ben ne olduğunu anlamadan bir de bana soru sormaz mı? olayı algılamam zaten bir kaç saniye sürdü..ondan sonra cevaplayabildim sorusunu..soru da şuydu "okuldaki eğitimden memnun musun?" bendeki cevap sadece "evet" olabildi tabiki.. sonra sorular devam etti, ben yine girdiğim şokun etkisiyle kısa cevaplar verdim,ardından yürümeye devam etti..tabi ben olayın şokunu belirli bir süre atlatamadım.. düşünsene lan tuvaletten çıkıyorsun karşında prens charles dersler nasıl diyor.. hatırladıkça ara ara gülüyorum hala..

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)

  • 3.5 yıllık mühendisim. geçen müdür kenarıya çekti. sadede gelecek olursak bey maaşınıza 500? zam geldi dedi. yani dedim 3500? oldu. evet dedi. sustum. ne düşünüyorsun diye sordu. dedim ki elimden geleni yapıyorum, yapacağım. doğru ya da yanlış bir iş etiği vardır, bunu çiğnemem. ama az dedim. biliyorum dedi. sustuk. onluk bir iş olmadığını biliyorum. onun da elinden bir şey gelmiyor.
    maalesef ki beterin beteri var. gelecek adına pek bir ümidim yok. onlar da biliyor daha iyi bir iş bulsam bırakacağımı.
    şu anda tüm birikimimi kendime harcıyorum ve kenarda bir ay yetecek param yok. kendimi geliştirip gitmek istiyorum ama annemi bırakmak da zor. türkiye’de aha böyle başlıklara içimi dökerek ömrümü tamamlayacağım.

  • bu vitesten nefret eden ne sennalar ne schumacherler varmış da haberimiz yokmuş. 250 ms tepki süresiymiş, sürüşün temposuymuş. mahmutbey - maslak arası gidip geliyorsun, havan kime yabancı?

  • bakırköy'de poliklinikte çalıştığım yıllar. eşimin poliklinik koridorun sonunda. aramızda 3 oda var. zemin kattayız. o dönem sigara yasakları yok ama küçücük odada saatlerce kalmaktan bunalıp arada sigara içmek için pencereden dışarı çıkıyorum. çıkınca da belki hastası yoktur, birlikte tüttürürüz diye onun odanın penceresinin önüne gidiyorum.

    o gün kenardan baktığımda manzara şu:
    bizim kantinin kedisi girmiş, çömez asistanların arada muayene öğrenmek için gelip oturduğu kenardaki sandalyeye kurulmuş. tüm dikkatiyle hastayı dinliyor. hasta da - artık şaşkınlıktan mı başka bir şeyden mi bilmiyorum - eşime değil kediye bakarak şikayetlerini anlatıyor.

    gel de bu kediyi ve bu hastayı sevme, gel de gülümseme şimdi.

  • aynı olay beşiktaş'ın başına gelse, haftalarca gündemde tutacak galatasaraylı yazarların geçiştirmeye çalıştığı olay.

    başka zaman her olayda avrupa'yı kıstas olarak alırlar, ama şimdi diyorlar ki " bizdin kırkın ilgilizlir ". lan ölü arsenal geldi 4 attı gitti 4 attı, ne korkacak?

  • bu katil velet müebbet alsa en azından 60 yıl vergilerimizle beslenecek yiyecek içecek ısınacak. onun yerine bu ve bunun gibi mahlukatlar ya nükleer tesislerde atık bölümüne verilsin, derin madencilikte zincirle bağlanıp çalıştırılsın, veya idam edilsin organları ihtiyaç sahiplerine gitsin leşi de bilimsel araştırmalarda kullanılsın.