ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dişini çektirdikten sonra ölen 5 yaşındaki çocuk
-
ben ölüyorum, çok kötüyüm' dedi. ateşi var, titriyor, eşim bağırdı doktora 'hocam böyle bir şey var' diye. 'her şey normal, sıkıntı yok bunda. anesteziden dolayı böyle, geçecek' dedi. çocuk daha fazla titremeye başladı, ateşi daha da yükseldi. eşim bir kez daha söylüyor ama doktor dışarıdan kalkıp, çocuğun yanına gelip, çocuğun kanaması da var ağzında, gelip şöyle gözüne baksa, ağzına baksa zaten ben eminim, diş doktoru olmasına rağmen onun eğitimini almıştır. bir anormallik olduğunu hissedecek ama yerinden kalkıp çocuğun yanına asla gelmedi. orada iş yeri kameraları da var zaten, gelmediğini görebilirler.
gelip bakmamış bile yazıklar olsun.
viskiye tek mi çift mi buz atma sorunsalı
-
mutlak bir çözümü olmayan sorunsaldır, yani viskisine göre değişir. genel olarak (viski standartlarına göre konuşuyorum tabi ki) ucuz ve nispeten dandik bir viski içiyorsanız isterseniz 10 tane atın, damak tadınıza nasıl uyuyorsa. ama daha iyisi viskinin içine çok az miktarda (alkol oranını %35'lere düşürecek kadar) soğuk su katmaktır. bu sayede alkolün keskin tadı bir nebze azaltılıp viskinin içindeki farklı aromalara erişmek kolaylaşır.
hatta viski tadımı yapılıyorsa viskinin kalitesine bakılmaksızın bu soğuk su olayı uygulanır ama tabi tadım olayının başka detayları da var.
daha üst kalite viskilere ise buz atanı döverler zira buz viskinin sıcaklığını fazla hızlı düşürüp tadının eksilmesine neden olur.
not: "on the rocks ne o zaman amerikyum?" dediğinizi duyar gibiyim, hemen cevapliim: "on the rocks" terimi viskiyi veya içine konacak suyu soğutacak herhangi bir teknolojik zamazingonun olmadığı zamanlarda nehir yataklarından toplanan soğuk taşların kullanılmasından gelir.
ha viskimi buzlu içerim derseniz, atacağınız buzu dondurmadan önce kaynatın ve internette satılan küre buz kalıplarından (google'a sphere ice mold yazarsanız bir çok örneğini bulabilirsiniz) kullanın. donduracağınız suyu önce kaynatmanız daha şeffaf ve saf bir buz elde etmenizi (görsel ve işlevsel fayda), küre şeklinde dondurmanız ise yüzey alanını küçülterek buzun daha yavaş erimesini (işlevsel fayda) sağlar.
imla: edit
edit 2: gelen mesajlardan görülüyor ki entry'mi okuyanlar 2'ye ayrılıyor:
1. beni viski konusunda engin bilgi sahibi zannedenler.
2. "sen kim köpeksin lan ne anlarsın viskiden, öyle şey mi olur su mu katılır viskiye" diyenler.
efendim viskiden çok anladığımı filan iddia etmiyorum. viskiyle ilişkim ara sıra canım çektiğinde iş dönüşü evde bir duble viski yuvarlamaktır. bütün bilgim aha bunun gibi videolardan gelmektedir. bu videonun benzerleri internette gani gani bulunabilir, izleyiniz efendim.
2 mayıs 2016 mecliste biji serok apo sloganı
antidepresan kullanan kişiye kullanma diyen kişi
-
bi bok bildiği yoktur,
çünkü hayat ona güzeldir.
bilmez ki depresyon, anksiyete ve panik atak aslında güçlü insan hastalığıdır, fazla yükten, sabretmekten, hassasiyetten olur.
nasıl başın ağrıdığında ilaç kullanıyorsan, ruhun için de kullanmakta hiç bir sakınca yoktur.
kar yağıyor bugün işe gelmeyin diyen patron
-
şirketim varken bendim bu. evden çalışmak diye bir şey var, deneyin çok güzel oluyor. fakat şirket piyasada tutunamadı, ne kadar başarılı bir yaklaşım olduğunu tartışabiliriz.
ışid'in elindeki 49 rehinenin 46'ya düşmesi
-
49-46-39-26-16-6-0 formülüyle ta-ma-men sı-fır-la-na-cak-tır.
maaş ödenmedi diye iş bırakan çalışan
-
kardeş, sen şirket sahibi olarak kendi kasanda çalışanlarının maaşını ödeyecek kadar kötü gün parası tutmuyorsan kapat git zaten.
bir de adamlara hain demiş utanmadan. tam kafayı yemelik amk.
boğaziçi is the best university in turkey
eskişehir
-
anadolu'nun taçsız kralıdır.
bu küçük şehirle üniversitede tanıştım ve beni 4 yıl misafir etti. insanlarıyla, yönetimiyle, hoşgörüsüyle burası nasıl türkiye dedirtmiştir.
bir anımı anlatacağım müsadenizle.
yıl 2009 ya da 2010. okul çıkışı otobüse bindim. elimde kocaman teknik resim çantası, beynimde günün tüm yorgunluğuyla koridor tarafında bir koltuğa oturdum. ilerleyen duraklarda otobüs tıklım tıklım dolmaya başladı. bu sırada yaş ortalaması artmakta ve bu da beni ciddi derece de husursuz etmekteydi. koltuk sevdasına kapıldım. bu koltuktan kalkamazdım. aklımda bu keskin hesapları yaptığım sırada masmavi gözleriyle tontiş bir teyze benim yanımda dikildi. artık vakti gelmişti. kalkmak için yeltendiğim sırada o güzel türkçesiyle "otur oğlum otur, akşama kadar derste zaten yoruluyosunuz, ben gezmek için bindim bu otobüse seni rahatsız etmek için değil" dedi. eskişehir böyle bir yer işte. eskişehir süper bir yer.
debe editi : (bkz: minik eymen'e yardım ediyoruz kampanyası)
nike katar 2022 dünya kupası reklamı
-
adam tam sözlük formatına uygun şu başlığı (bkz: nike katar 2022 dünya kupası reklamı) açıyor tutmuyor.
sonra dangalağın biri sözlük kurallarına uygun başlıkların yerine saçma sapan bir başlık açıyor ve tutuyor. sözlükte herkes böyle aşırı yorumlu paylaşsın artık başlıkları madem.
iyice sosyal medya çöplüğüne benzetin burayı da. neyin ne olduğu karışsın hiç bulmayalım. nike'ın reklamını aramak istersek, böyle dangalakların açtığı alakasız başlıklar yüzünden hiç bulamayalım mesela.
edit: başlık düzeltilmiş.