ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kazı kazan'dan 2 tl çıkınca para alan adam
-
zirvede bırakmasını bilen kişidir.
bir kadından duyulan en iyi iltifat
-
"başım omuzunda olsun. ne ekmek isterim, ne su.."
evlendik sonra. sözünün eriymiş.
istemedi.
***
arkadaşlar bu mesajı artık editlemem gerekiyor. şöyle ki boşanma aşamasındayız. istemediği bir tek eflak ve boğadan kaldı. bir de kulağımın arkası.
boşandıktan sonra çocuğuyla ilgilenmeyen baba
-
değerli arkadaşlar burada yazılan yorumların çoğu duygusal ve gerçek dışı. boşanma deneyimini yaşayan babalar dışında bu konuyu anlamak kolay değil. medeni insanlarda olması gereken boşanırken mal paylaşımı, nafaka, çocuğa karşı yükümlülükler, görüş süreleri gibi konularda anlaşıp ortak velayet düzenlemektir. ancak bazı kadınılarımız ile boşanma sırasında maddi konularda anlaşmak mümkün değildir. çünkü boşanırken bazı kadınlar, boşandığı adamı yolunacak kaz olarak görmektedir. buna boyun eğmeyen babaya karşı en etkili silah çocuktur. boşanma bu çekişmeye girdimi böyle kadınlar çocuğun psikolojisini düşünmez. çekişme başladığında olan baba çocuk ilişkisine olur çünkü çocuk anneye yakın ve ilgisine muhtaçtır. küçük yaşta annenin dolduruşuna açıktır. unutmayınız ki her baba için çocuğu dünyadaki en değerli şeydir. ve bu da aynı zamanda kadının silahını güçlü yapan şeydir. bir baba-çocuk ilişkisini bitirecek kadar güçlü ve zalimce kullanmaya elverişli.
peki madem babalar için çocuk bu kadar önemli neden istenen şartlara boyun eğip ortak velayet alamıyor babalar diye soruyorsanız, çevrenizde boşanma süreçlerindeki kadın taleplerine bakmanızı öneririm. erkek kadın eşitliğini dilinden düşürmeyen, benim de kazancım var, ekonomik özgürlüğüm var kimseye ihtiyacım yok diyen türk kadınını birde avukat bürosunda görün. (anlaşma için önce oraya gidilir).
velayet çekişme sonrasında anneye verilir. baba kanuni (maddi) haklarını, hakimin belirlediği nafaka yükümlülüğünü alır. sadece 2 haftada bir (+ tatiller) çocuğu görme halkı vardır. çocuğun ikameti, eğitimi, sağlığı dahil hiç bir konuya karışamaz. bu süreçten sonra babanın psikolojisini ve çocuğun babaya karşı doldurulmasını da buna ekleyiniz.
peki, anne boşanma sırasında yasal hakkı olan imkanlarla (mal paylaşımı+nafaka) yetinseydi ve ortak bir velayet anlaşması yapsaydı, yaşanan sorunları çocuk üzerinden cezalandırmayacak medeni seviyede olsaydı, boşanma sonrası nasıl bir baba-çocuk ilişkisi nasıl olurdu dersiniz?
eşler arasında yaşanan çekişmenin derinliği dışarıdan bilinemez. bu çekişmenin sonuçlarını çocuklar yaşar. sürecin bu duruma gelmesini önlemek sadece babanın elinde olan bir şey değildir. annenin işbirliğini gerektirir.
tamam ilgisiz babalara saydırın da arada bir "nasıl bir anne ki boşanma sonrası baba-çocuk ilişkisini sağlayamamış " gözü ile de değerlendirin.
edit: kızgınlıkla yazdığım bu entri'deki bazı genellemeri düzelttim. incittiğim kadınlar olduysa af dilerim.
doğum yapan kadının 57 del acıya dayanabilmesi
-
başka milletten kadınların 10-10.5 del acıyla doğurduğunu sananların ilgisini çekmiş. 57 del acı türk kızlarına özel.
hoşlanılan kızın whatsapp'tan gönderdiği son mesaj
-
"entry girme eylemi en az bir tuş basımından ibaret olmalıdır"
boş entry girilmiyormuş ya.
hurriyetemlak.com'da 1 milyar dolar istenen saray
-
(bkz: tayyibinden.com)
birinin ilk tanıdığın halini özlemek
-
o değişimler öyle devasa ki, aynı yüzde iki farklı durumu, iki farklı kişiyi görmek çok yaralayıcı. biliyorum, ikincisi gerçek olan, ilkel hali, aslında öz kısmı o. diğeri toplum süsü, nezaketle süslenmiş bir maske. iyi insan olma çabası. ilgili insan, sevgi dolu insan. ama öz öyle mi?
bir aslanla karşı karşıya kalırsan ne yaparsın? ya da açlıkla sınansan mesela, ne yaparsın? içindeki vahşiyi salarsın dışarıya. çünkü ayakta kalman lazım, hayatta kalman lazım. safaride olsan aslan öldürürsün. ama bu toplum içinde ayakta ve hayatta kalmak için insan kalbi öldürmek gerekiyor. çünkü herkes içinde doyumsuz bir aslan besliyor.
sonra bir bakıyorsun, aaa, ilk tanıdığım adam/kadın bu değildi. bu kim? sen de içindeki aslanı saldın, sen de dalına bastırmadın. o da diyor bu karşımdaki kim?
ama üzülüyor insan. elimizde bir umut, biye de sevgi kaldı. bunlar kırılınca üzülüyor insan...
duşakabin kelimesinin ortasındaki anlamsız a
-
"douche à cabine" olduğu için anlamlı bir a.
---
2023 edit'i: fransızcada neredeyse kimse "douche à cabine" demiyormuş, doğrusu "cabine de douche" imiş. çok az sayıda sonuçta (bugün itibarıyla google'da 1900 civarı) "douche à cabine" ifadesiyle karşılaşılıyor.
konuyu gündemimize taşıyan ertunga'nın şuradaki isyanı haksız değil: (bkz: #138806596)
şu açıklamanın marka olarak tescil edilme kısmı makul geldi. türk'ün biri yarım fransızcasıyla böyle bir marka tescil ettirmiş, oradan yayılmış olabilir dedim. ama türk patent enstitüsünde sorgulama yapınca bu orijinal markayı bulamadım. teyit eden olup haber verirse burayı güncellerim.
konuyla ilgili, emrah safa gürkan'ın şöyle bir tweet'ini buldum: https://twitter.com/…lan/status/1612437675004366853
sonuç olarak, hatalı ya da neredeyse hiç rastlanmayan bir kullanım da olsa, hâlâ kelimenin douche à cabine'den geldiğini düşünüyorum.
---
euro 2008
-
feci bir balla katıldığımız turnuva. kupayı başka takım alsa uçaklarından bizim ülkeye düşer şerefsizim.