hesabın var mı? giriş yap

  • brian may ile athena'nın şeysini bir tutan dürrükleri gösteren haber.

    edit: hala görgüsüzlük diyen var ulan. adam dünya müzik tarihinin sayılı efsanelerinden.

    memleketten manda yoğurdu, acur turşusu getirir gibi kargoya vermesini mi bekliyorsunuz o nadide gitarı?

    ya da yolculuk boyunca koca aleti kucağında taşımasını mı?

    yahut dünya serveti varken ekonomik bilet alayım de iki bileti ucuza getireyim demesini mi?

  • galatasaray'in golcüsüdür. ama gol atmasi icin belli sartlarin olusmasi gerekmektedir.
    -top defansin arkasina sarkacak,
    -burak ofsaytta olmayacak,
    - kaleyi direk karsidan görecek,
    - top ayagindan acilmayacak,
    -gününde olacak.

    bütün bu sartlar olusursa, %50 ihtimalle golu atabilir kendisi.

  • böyle köpek besleyen adamdan* da bu beklenirdi zaten. inşallah o köpekler seni de yer de görürüz.

  • aşırı trajik bir vaka. sevdiğimiz abilerdendi kendisi. ölen kişinin hayat öyküsü de ilginç:

    "hayatını kaybeden hutchins, ukrayna'da doğmuş ve kuzey kutup dairesi'ndeki bir sovyet askeri üssünde büyümüştü. kiev'de gazetecilik, daha sonra da los angeles'ta film okuyan hutchins, american cinematographer dergisi tarafından 2019'da 'yükselen yıldız' seçilmişti."

    dostoyevski yaşasa, yeni bir suç ve ceza yazardı sanırım.
    ps: suç ve ceza'nın tematiği farklı tabii ki ama vakanın trajedi dozajı açısından...

  • sanırım bu yıllar 90'ların sonları ile 2000'lerin ortaları arasında yaklaşık 10 yıl devam eden bir dönemdi. sonra herkes kendi evine bilgisayar almaya başlayınca o güzel dönem de artık mazide kalmış oldu.

    o zamanlar şimdiki gibi kafeler sinek avlamazdı. misal biz oturacak masa bulabilmek için öğlen 12'den önce kafeye ulaşmaya çalışırdık. öğleden sonraları ise kafeler o kadar kalabalık olurdu ki kafe sahibinin tuttuğu sıra kağıdına ismimizi yazdırırdık. sırada bekleme süresi bazen 2 saati bile bulurdu. kafelerin bazıları atariler, normal oyun bilgisayarları ve sadece internet kullanımlık bilgisayarlar olarak bölümlere ayrılırdı.

    yine bu dönemin başlarında kulaklık diye bir icat pek yaygın olmadığı için internet kafelerin içinde son ses açık bilgisayar ortamı mevcuttu. fareler, klavyeler desen kirden kabuk bağlardı tabiri caizse. hele o toplu mekanik fareler... az sinir etmemişti bizi.

    "32 kişilik dust kuruldu, isteyen girsinnn", "pusmak yok", "ekran yapma aq", "rest çek", "impulse'yi aç" gibi efsane counter-strike replikleri inletirdi salonları. 4-5 kişi ile yapılan age of empires ii the conquerors multiplayer'ların ise tadından yenmezdi. tat demişken; o klavyenin yanına serilen gazete parçasının üzerinde yenilen simit ise internet kafe atmosferinin en hoş ayrıntılarından biriydi.

    the settlers'lar, heroes might and magic iii'ler, delta force'lar, red alert'lar midtown madness'lar, cm serileri, fifa 99-2000'ler, vs. en kral oyunlarıydı buraların.

    son olarak leş gibi sidik kokan tuvaletleri de unutmayalım.

    demem odur ki ben bile en az 3-4 yıldır bu yerlere hiç uğramadım. çocukluğumuzun eğlence merkezi olan buraları bu şekilde görmek biraz üzüyor beni. çoğu kafe de zaten playstation salonlarına çeviriyor kafeleri.

    neyse başkan bağırıyor: "17 bittiiii." kalkmam lazım...