ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
taksim karakolunda polisin tecavüz ettiği kadın
-
devletin başbakanı*, "kürtaj cinayettir" der.
devletin polisi*, gözaltına aldığı kadına tecavüz eder.
belki kadın gebe kalır ve kürtaj yaptırmak zorunda olur.
devlete göre bu kadın, artık cinayet işlemiştir, dolayısıyla katildir.
nereden bakarsan bak, işin içinden çıkamazsın.
böyle bir paradoksun yaşandığı ülke, 2012 yılının türkiye'sidir.
kaybettiğim şirket telefonumu almamın istenmesi
-
istersen toplanıp biz alalım sen zahmet etme
asude defne özkan
-
acımasız olmak istemem ama;
ekonomisi rezalet bir ülkeden abd'ye gitmeye çalışıyorsan zengin olacaksın o kadar.
türkiye'de sığınak olmaması
-
afet toplanma alanlarını avm yapan zihniyet sığınakları ne yapardı kim bilir? iyi ki yok!
(bkz: afet toplanma alanlarında avm yapılması)
edit: şu entarime bile sözlüğün katıksız bilinen trolleri savunmaya geçiyor ya daha ne yazayım? kendisine yazdığım mesajın sonunu buraya da yazayım hepsine cevap olsun.
" umarım bir gün o toplanma yerlerine ihtiyacın olur da gittiğin zaman yerine avm yapmış olsunlar. olmadı cami de olur. ne de olsa ikisinden de çok var. "
eve misafir gelince odaya saklanmak
-
özellikle bayram zamanları hayat kurtaran eylem. az önce mutfakta geniş geniş çayımı içerken aniden kapı acı acı çaldı, ben de çayımı kaptığım gibi odaya konuşlandım. baktım 5 dakika sonra falan cep telefonum çalıyor; arayan babam. yanlışlıkla mı aradı acaba diye düşünürken baktım ısrarla arıyor açtım telefonu tabi. "bu gelenler kimmiş sen gördün mü? bi de çocuk falan var galiba sesleri geliyor. çok oturmazlar heralde? " diye içerideki odadan beni arıyor o da. hadi ben saklanırım tamam da baba da misafir gelince odaya saklananlardan lan.
kitap isimlerini pompa ile değiştirmek
-
(bkz: daha adil bir pompa mümkün)
ludovico ii
-
bundan 15 yıl önce, bir pesimistin gözyaşları albümünü dinlerken hissettiğim duyguları, 2019 yılında bana yeniden hissettiren albüm.
dinlerken insanın tüyleri diken diken oluyor. türkçe rap'e böyle bir albüm kazandırdığı için şanışer'i alnından öpmek istiyor insan.
türkçe rap'in şaheserlerinden sayılabilecek bir albüm. açın dinleyin, dinlettirin.
mad dog and glory
-
--- spoiler ---
türkçesiyle "hediyelik kız", richard price'ın senaryosunu yazdığı ve john mcnaughton'ın yönettiği 1993 abd yapımı romantik film. robert de niro, uma thurman ve bill murray gibi ünlü oyuncuları bir araya getiren film, chicago polis departmanında fotoğrafçı olarak çalışan "mad dog" lakaplı utangaç ve orta yaşlı bir adam olan wayne dobie'nin (de niro), frank milo (murray) adlı mafya babasının hayatını kurtarması sonrasında, milo tarafından kendisine hediye olarak 1 hafta süreyle glory (thurman) adlı bir telekızın gönderilmesini ve bu kızla yaşadıklarını konu almaktadır. ancak milo'ya borcu nedeniyle bu teklifi kabul etmek zorunda kalan glory, dobie ile tanıştıktan sonra aşkı keşfedecek ve değişecektir.
imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt0107473/
wikipedia - https://en.wikipedia.org/wiki/mad_dog_and_glory
trailer - https://www.youtube.com/watch?v=3bfxafdut3i
--- spoiler ---
konya ssk hastanesi hasta sırası
-
yıllar önce konya'da saray çarşısı'nın oradaki akbank'ta sıra bekliyordum. bankada inanılmaz bir kuyruk vardı. müthiş sıcak bir yaz günüydü. bankada klima çalışmıyordu, leş gibiydi ortalık. en az 4-5 vezne olmasına rağmen, 1 veya 2'si aktifti. işin en çileden çıkartıcı tarafı ise, şubede mevcut q-matik denen sistem kurulu olmasına rağmen, banka yönetimi niyeyse sistemi çalıştırmıyordu. herkes ayakta, kıç kıça bu kuyruğu bekliyorduk. artık sabredemediğim ve önümdeki ihtiyarın epey zorlandığını anladığım bir an, "ne biçim iş bu, şu q-matiği bari çalıştırın, neden bütün vezneler çalışmıyor" minvalinden söylenmeye sesimi yükseltmeye başladım. anında bütün yüzler, tüm içerideki insanlar, hepsi birer mirket refleksiyle bana döndü. gişe memuru vızırdanırken, "yok mu senin müdürün?!?" dedim, hay huy falan bir tartışmadır sürerken ve bu mirket konya insanları yüzüme bön bön bakıp hiç bir söylemde bulunmazken:
sırada arkamda bulunan bir karabıyıklı 35-40 yaş adamı "ne var birader? bi sen mi sıra bekliyon? bak hepimiz bekliyoruz, ne gonuşup duruyon??" diyerek bana çıkıştı. bu gücetapan kardeşimize dönüp "birader soyadın sabancı mı?" diye sordum. "yııoo" diye karşılık verdi. "lan o zaman asdaicaaewadazxc!!!!!" şeklinde çıkışmaya başlamıştım ki, önümdeki ihtiyar kolumu tuttu, "diklenme, dik dur. hoo diyecen altını kürüyüverecen" nasihatlarine girişti ve ben de bu kalabalıkta hak aramanın manasızlığını gördüm...
işte o insanların beklediği sıradır. anlayamazsınız.