hesabın var mı? giriş yap

  • bugünkü yazısında şu ifadeleri kullanmış

    --- spoiler ---

    üç bakanın sel felaketinin vurduğu
    giresun’un dereli ilçesinde bir mahallede mahsur kalan vatandaşlarla görüşmek için iş makinesinin kepçesinde gittikleri bir görüntü var.

    ilk gördüğümde bana “işte devletimiz bu” dedirten görüntüden söz ediyorum. hani nâzım hikmet, “sen mutluluğun resmini yapabilir misin abidin” diyor ya, o kepçedeki üç bakan bize özlediğimiz devletin resmini çizdiler. ayaklarında çizme, ne koruma var, ne protokol, operatörün kepçesine binip vatandaşın ayağına giden üç bakan. işte özlediğimiz devlet bu. bravo üç bakana. bize bunu yaşattıkları için içişleri bakanı süleyman soylu’ya, tarım ve orman bakanı bekir pakdemirli’ye, çevre ve şehircilik bakanı murat kurum’a yürekten teşekkür ediyorum. bana “özlenen devlet nerede?” diye sorarlarsa, “giresun dereli’de, o kepçenin içinde” diyeceğim.

    --- spoiler ---

  • eeeh, başlayacağım ayaz atanıza da, kadim kültürünüze de, arapların kültürünüzün içine nasıl sıçtığına da. türkler bir kabile değildir, binaenaleyh 21. yüzyılda hiçbir millet bir kabile değildir. kimse birlikte hareket etmek zorunda değil. ben yılbaşı kutluyorum çünkü benim kültürümde var, bizim evde kendimi bildim bileli kutlandı, aile toplandı, yenildi içildi sohbetler edildi, hediyeler alındı verildi. görselliği hoşuma gittiği için çam ağacı da süslendi. 20 km ötedeki fatih çarşamba mahallesi'nde hatta 2 arka sokakta yaşayanın da yılbaşı hakkındaki görüşü beni hiç ilgilendirmiyor, keza ortak bir kültür paylaştığımız filan da yok. reina saldırısında ölenlere içten içe oh olsun ahaha diyen adamlara ayaz diyince buz kesmiş ihtiyar olarak hayal ettiğim ayaz ata diye bir adamı örnek göstererek size keyif veren basit bir zevkiniz için gizliden gizliye onay ve izin almaya çalışmanız artık çok yoruyor. herkes haddini bilecek, ben yeni bir yıl geldi diye masaya çıkıp oynarım, beriki yeni bir yıl geldi ölüme çok yaklaştık ühühü diye evinde ağlar. kimse kimseye karışamaz. yılda 1 güncük eğlenmek için iskenderiye kütüphanesi'nin yanık molozlarında didik didik kadim türklerin gelenekleri makalesi aramanızdan bıktım.
    yılbaşı kutlamak benim kültürümde var çünkü öyle istiyorum. canım isterse halloween de kutlarım, diwali de kutlarım. ortalama 80 senelik sayılı ömrünüzde her masum arzunuz için 10 yere ispatlı dilekçe verecekseniz ohooo.

  • yetmez ama evet! uçaklarda sadece kürtçe, lazca, rumca anonslar yetmez, uçağın motor sesi de kürtçe çıkmalı. itiraz edenlerin hepsi faşist ırkçılardır peşinen söyleyeyim.

    edit: über, ileri demokrat ve demokratik cumhuriyetçi yazarlar abd'nde hispaniklerin ana dil tecrübesini bir öğreniverseler de, biz de artık bu geri zekalı ayrışma başlıklarını okumaktan kurtulsak. unutmadan söyleyeyim; abdullah öcalan dan farklı olarak, kürtçeyi anadilim gibi konuşuyorum.

  • oecd istatistiklerine göre gelir adaletsizliğinde meksika'nın ardından ve amerika'dan önce 2. sırada olduğumuz bile ufak bir google araştırmasıyla bulunabiliyorken "utanmadan yalan söyleyebilen şeref yoksunu bir yaratık olduğum için" şeklinde ifadesi daha doğru olacaktır sanırım. ha havalimanı da sana girsin bu arada.

    edit: tam da tahmin ettiğim gibi "gelir adaletsizliği demedim gelir adaletsizliğinin en çok azaldığı dedim" diye kıvıranlar da geldi. aynı raporada gini indeksine göre 1980lerden bugüne 0,43 olan gelir adaletsizliği parametremiz 0,41 olmuş. o kadar muhteşem bir şey ki bu aklınız almaz yani o kadar muhteşem. adeta akepe helikopterle fakirlere çuval çuval dolar saçsa ancak bu kadar etkili olur öyle bir rakam. lakin bu artış bile gelir adaletsizliğinde 2. olduğumuz gerçeğini değiştirmemiş ne hikmetse.

    edit 2: link ve kendi adamın gol diyor linki

  • bekar evine sonunda bir dvd player alınmıştır. artık bilgisayarda -aman takıldı, ay bunu açmadı, alet kilitlendi. ctr+alt+del yapalım- gibi problemler ortadan kalkacaktır. uzanıp insan gibi film izlemek nasip olacaktır. ilk kez dvd tecrübe edilecektir. iki arkadaş yere attıkları minderlerin üzerine uzanırlar. filmin yaklaşık 20. dakikasında şu diyalog yaşanır;
    -abi niye dürtüp duruyorsun kumandayı?
    -ne dürtmesi?
    -e ittirip duruyorsun aleti
    -haaa ekran koruyucu girmesin diye
    -??????

  • 2000 slam dunk contest'te yaptığı efsanevi smaçların 21. yılını kutladığımız ustadır. hala (bence) gelmiş geçmiş en iyi smaç yarışması performansıdır her açıdan. birkaç ilginç ayrıntı vereyim:

    * 1998'deki smaç yarışması yerine yapılan saçma bir organizasyon ve 99'daki lokavt sebebiyle iki sene ara verilmişti yarışmaya ve 50'lik smaç yapma potansiyeli olan dört oyuncu vardı yarışmada (vc, steve francis, t-mac ve ricky davis). toplamda ise altı yarışmacı.

    * o sene zaten herkes maçlarda carter'ın yaptığı smaçlardan büyülendiği için bu yarışmayı dört gözle bekliyordu. bir de 2000 yılının kendisinin getirdiği ekstra bir hype vardı.

    * yarışmanın sponsoru nba.com idi. evet nba'in resmi sitesi. internetin yeni yeni global olmaya başladığı o dönemde zaten başka sponsora gerek var mıydı bilmiyorum. ayrıca, her smaççının yerden ne kadar yükseğe zıpladığı falan verilecekti yarışma esnasında.

    * smaççıları getiren otobüs geç kaldığı için doğrudüzgün ısınamadan yaptı smaçlarını bütün yarışmacılar. carter, "ne yapacağımı bilmiyordum," diye özetler olayı.

    * daha sunucu (marv albert) "carter ilk smacını yapıyor," derken tarihin en iyi smaçlarından birini yapar vince: 360 derece değirmen. "let's go home" der kenny smith, çünkü yarışma daha ilk smaçta bitmiştir aslında.

    * ikinci smaç, hem 180 derece hem de baseline'dan gelinerek yapıldığı ve bir de ilkinin aynısı (değirmen) olduğu için biraz sönük kalır ki ona rağmen 49 alır. 9 veren ise kenny smith'ten başkası değildir.

    * üçüncü smaç, o zamana kadar hiçbir resmi smaç yarışmasında yapılmamış "2 feet eastbay off bounce" smacıdır. t-mac'in yardımıyla yapılan bu smacın ilk denemesinde t-mac topu yükseğe sektirdiği için vince topu tutamaz. ama ikincisinde tam kıvamında seken topu alıp bacak arasından geçiren carter, o meşhur ikonik pozunu verir. t-mac aynı zamanda rakibidir yarışmadaki ama orada figüran olduğunun farkındadır. kenny smith ise bu sefer "it's over" diyerek olayı özetler.

    * dördüncü smaç, üçüncüyü de geride bırakan ve insanların ağzını açık bırakan "honey dip" veya "arm in the rim" denen muhteşem smaçtır. bu smaç vince'in sadece atletizm olarak değil hayal gücü ve yaratıclık açısından da herkesten bir-iki gömlek üstün olduğunun ispatıdır. smaç öncesi sağ pazısını ovalayan carter, dirseğine kadar çembere girer ve dirseğiyle tutunarak orada bir-iki saniye asılı kalır. salonda adeta ölüm sessizliği vardır; çünkü herkes "biz şimdi ne gördük?" modundadır. jason kidd, shaq (ve devasa kamerası), kg, c-webb, antawn jamison, hatta white chocolate jason willims ve diğerleri şaşkınlıkla potaya ve carter'a bakmaktadırlar sırayla. kenny smith "can ı take a timeout?" diyerek gülmeyle karışık şaşkınlık krizine girer. diğer bir jüri isiah thomas kalbini tutar. böylece vince carter, çıtayı adeta arşa yükseltir.

    * son smacın ise kendisinden ziyade öncesi muhtşemdir. kazanmak için sadece 42 puana ihtiyacı olan ve o ana kadar 49'dan aşağı almayan vince ne yapsam diye en az bir 10-15 saniye düşünür öncesinde. sonra "açılın" hareketi yaparak sahanın diğer ucuna gider. ama o gidiş sırasında sahanın o ucundaki tribünlerdeki herkesin ve saha kenarındaki nba yıldızlarının ayağa kalkması, yarışmayı ikinci bitirecek olan steve francis'in houston'dan takım arkadaşı cuttino mobley ile yere tamamen uzanarak seyretmeyi seçmesi, fotoğrafçı ve kameramanların en güzel pozu alacak şekilde kendilerini ayarlamaları zaten yarışmanın çoktan bittiğini ifade eden ipuçlarıydı. geri kalanında carter'ın koşup serbest atış çigisinin bir adım içinden iki elle 48'lik bir smaç vurmasının hiçbir önemi yoktu aslında. insanların orada "muhteşem bir şey geliyor" beklentisine girmesi zaten başlı başına tarihi bir andı.

    * daha sonra nba live ve 2k oyunlarına girecek pek çok sözü bu yarışma meşhur etti. "half man, half amazing," "let's go home" ve diğerleri bu yarışmanın her yönden adeta bir çağı kapatıp yeni bir çağı açan bir yarışma olmasını sağladı.

    * o yarışmada başka güzel smaçlar olmasına rağmen (francis bir 50, bir de 48'lik, t-mac, bir 50, bir 49'luk, davis de bir 48'lik smaç yaptı), meraklıları haricinde bu smaçların hiçbiri aklımızda kalmadı; çünkü vince carter o gün, aynı "salary cap'e takılan süperstar basketbolcu maaşı" gibi 50'lik tavana takıldı. yoksa herkes o gün carter'ın smaçlarının 60'lık olduğunun farkındaydı.

    2000'lerde 2020'lerin smaçlarını yapan vince carter için yapacağımız en alçakgönüllü iltifat kendisinin en iyi smaççı olduğudur.

    https://www.youtube.com/watch?v=-ojmlcf5ok4

  • bu ortamda ne yapsam, rapor mu alsam diye düşündüren. rapor alsam nereye kadar alacağım. bugün rakip şirketler home office kararı vermişken, biz haftada bir gün home office yaparak mücadele edeceğiz. çalışana sıfır değer veren bir şirkette çalıştığımı öğrendim. şu korona belası bir gitsin, ilk işim iş değiştirmek olacak...

    edit: dm mesajlarına yetişemiyorum çok sayıda mesaj gelmiş. şirket bilgisi paylaşamıyorum afişe olmamak için, ama yalnız değilmişim. herkesin geç kalınmadan gerekli adımları atması dileğiyle...

  • "tavuklu omlet" diye bir şey var amk. düpe düz vahşet.! sen annelerini öldür, kes, sonra çocuklarının içinde pişir, ye.! zalimler..

  • elinizi pantolonunuzdan içeri daldırıyortunuz. takın fazla daldırmayın, tadece birazcık daldırın. eliniz ıtlak olmatın. biliyortunuz ki tu en büyük dütmanınızdır. yavat yavat indirin elinizi, bir tertlik hittedecektiniz, itte o tiktir. tutun tutun, korkmayın. itte tiki tuttunuz.