hesabın var mı? giriş yap

  • bim'den gelen erzak paketini koca parası yemek zanneden ablamızın cümlesi. güzel ablam normal bir evde onların olması lazım zaten duvarı mı kemireceksiniz amk?

  • kurufasülye-pilava dayalı beslenmemizin doğal sonucu. halbuki elin kriminali kaslı, dövmeli. hapiste benç presini aksatmıyor.

  • bilim ve teknoloji’nin inşaat ve rant ekonomisini nasıl silkip attığının resmidir. o kadar bina yapılacağına 1 tane böyle teknolojik ve bilimsel iş kurulsaydı şuanda böyle olmazdık.

  • şu zor günlerde en çok ihtiyacımız olan sevgi insanı.

    hikayeme gelince;

    25 senelik hayatımda ilk kez bugün rastladım kendisine. okul harcını yatırmak maksadıyla koyuldum yola. çeşitli genişlik ve derinlikteki su birikintilerinin üzerinden atladım, sağından solundan dolandım. amacıma ulaşmak için önümde sadece 15 metrelik bi mesafe kalmıştı. gel gelelim 15 metrelik bu mesafenin sol tarafında duvar, sağ tarafında ise, ortasında şu zamana kadar gördüğüm en heybetli su birikintisini barındıran, tek tük arabaların geçtiği bi yol vardı. kaldırım da en fazla 40cm genişliğinde.

    o esnada pda'ime --objective update-- mesajı geldi: -ekmek al!!*

    daracık kaldırım üzerinde ilk 5 metreyi sorunsuz olarak yürüdüm. önümde koskoca bi 10 metrelik mesafe vardı daha. o sırada köşeyi hızla bi araç döndü. panikledim. kaçacak hiçbir yerim yoktu. hiç bu kadar çaresiz kaldığımı hatırlamıyorum. eğer o hızla gelmeye devam ederse donuma kadar ıslanıcam. duvarla bütün oldum, gözlerimde dehşet ifadesi... artık sadece o sürücünün insafına kalmıştım. zaman yavaşlamıştı o an sanki, bütün algılarım keskinleştiğini hissettim hatta bi ara uzay geometrisinden 1-2 alan formülü bile hatırlar gibi oldum. aracın su birikintisine varmasına bir kaç metre kalmıştı ki artık gözlerimi kapadım. ne olduysa o an oldu işte. ıslanmamıştım... gözlerimi açtım. araba yavaşlamış, içindeki şoför ise bana bakıp gülümsüyordu. gülümsedikçe etrafa ışık saçıyordu adeta. zaman normal seyrine döndüğünde arkasından bakakaldım öylece. medeniyet dediğin böyle bir şey olsa gerek dedim içimden. gittim harcı yatırdım. eve giderken de ekmeği unuttum...

    bu nasıl bir empati yeteneğidir a güzel insan

    (bkz: yağmurlu havada su sıçratan şoförler)

  • daha önce yazmıştım. tekrar yazayım.

    1) işten çıkaracağın elemanı ücretsiz izne yolluyorsun.
    2) işten çıkarmadığın için, tazminat ödememiş oluyorsun.
    3) ücretsiz izne gönderilen kişi işsizlik maaşı yerine işsizlik maaşından kesilmek üzere günlük 39 tl alıyor. işten çıkarılsaydı asgari ücretten fazla alıyorsa bu paradan daha fazla alacaktı.
    4) işveren işten çıkarmadığı için istediği zaman gel diyebilecek. eğer siz gitmezseniz kendi sözleşmenizi fesih etmiş olacaksınız. doğal olarak tazminat alamayacaksınız. dolayısıyla iş aramanızın da önüne geçilmiş oluyor. hatta sözleşmeyi siz fesih ettiğiniz için işsizlik maaşı dahi alamayacaksınız. (tasarıda işçi de istifa edemez diye değiştirilmiş. yani boynunuzu eğip 3 ay kovulacak mısınız kovulmayacak mısınız onu bekleyeceksiniz. para alamıyorum o zaman başka yerde çalışayım deme hakkınız yok)
    5) işveren işten çıkarmadığı için işler düzelince yeni personel aramak zorunda kalmayacak.
    6) işsizlik rakamları artmayacak.
    7) kısa çalışma ödeneği böylece hikaye olacak.
    8) işten çıkarmayacak firmaları bile ücretsiz izne çıkarmaya teşvik ediyorsun.

    kime yaradığını anlamadığım tasarı.

  • kadının tek düşmanı kadındır lafını doğrulamış başlıktır. hakaret edenlerin çoğu kadın. vallahi rezillik.

  • takımla maç yapma kısmına takıldım bu ödüllerde.
    türkiye'de yenilmedik oluşum kalsın istemiyorlar herhalde.

    edit büdüt: şimdi editlemek istemezdim ama takımla deplasman gezisi de sıkıntılı. düşünsenize uçakla gittiğiniz yerden takımın yediği gol sayısına göre otobüs, minibüs, zeplin bilimum araçlara dönüyorsunuz. artık fark fazla olursa otobüsü çekin diye önüne mi sürerler köle gibi bilemedim. futbolcuların gerçek hayattaki zekası oyun zekası gibiyse orada unutulmanız da ciddi bir olasılık. olmadı 11 kişi + siz para toplayıp özel araç falan tutulur, adamlar zengin.

    bu arada ben de fenerbahçe'liyim ama en son chelsea maçına gittim, zirvede bıraktım.*

  • 1 otobüsün deposu 500litredir. full depo için 10.000tl ödüyorlar.

    travego 100kmde ortalama 21-25 arası yakar.

    istanbul-ankara 3. kopru nedeniyle su an 500km civarı.

    bu hatta otobüs 21x5x20tl den 2100 tl yakar. bu hattın otobüsleri 2+1 düzende 39 kişi kapasiteli. hadi 40 olsun.

    52.5 tl sadece kelle başı yakıt masrafınız.

    600 lira da 3. kopru+otoyolları+ tem öderler. sırf otoyol ücretiniz 600/40= 15 tl kelle başı.

    toplam 67.5 tl deyiz ve daha sadece maliyet.

    otobüs sürekli dolu gitmez, mecbur bunu da paylaştırırlar. yanılmıyorsam 39 kisilik bir otobüsün aylık düşündüğümüz sefer başı ortalama yolcu sayısı hafta içi + hafta sonu 25 civarıdır.

    maliyetleri 25'e bölmek gerekli. 2700 toplam yakıt + yol maliyetleri 25 dolulukta kelle başı 108 tl.

    sadece akp'yi doyuracağınız maliyet bu.

    şimdi sefer başı 500tl de 2 şöfor 1 muavin emekçi + ikram maliyeti ekleyelim.(500 cok iyimser daha fazladır ya neyse)

    3200/ 25 = 128 tl ye henüz firma para kazanmadı. bu hava parası.

    şimdi siz maliyetlere bakım-onarım(b segment arabanın periyodik bakım ücreti 2000tl şu an) + otogar ayak bastı ücretleri vs de ekleyin. muhtemelen 160-170lere geliriz.
    motor yağının litresi de 200 oldu bu arada.

    otobüslerin leasing+kredi ödemeleri, diğer isletme maliyetleri var.
    seyahat kaza sigortası zorunlu, o var.

    hatta dur daha vergi var, devlet orayı bırakır mı hiç, mazot köprü yetmez oradan da alacak. hem senden alıyor bilet için, hem de firmadan gelir vergisi alıyor

    şimdi bu hatta 1 bilet 300 tl ye satılıyor. bence 300 e batarlar yakında haberiniz olsun.

    otobüs biletleri hala ucuz, akp doymuyor arkadaşlar, bunlar hala iyi günler. dolar yeniden 18lere gelecektir. o zaman bu biletin fiyatı rahat 600 olur