ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
direksiyon başında sigara içenlere 88 lira ceza
-
yasaklarini avrupadan, ozgurluk ve demokrasiyi ortadoğudan alan bir ulke icin sasirtici değildir
edit: typo
patates kızartmasını üst noktaya taşıyan detaylar
-
başkası tarafından hazırlanıp önünüze getirilmesi.
1112211.com
-
eğer sitesine reklam alırsa ssg den daha zengin olabilir, artık sümer ailesinden para almaz, ailesine para atar, ayda 5 bin tl gönderir. amerikanın 2500 doları.
seni seviyoruz sümer.
mercimek çorbası
-
babam, sabah işe gitmeden önce yapıyordu mercimek çorbasını. o gittikten sonra ben yavaştan hazırlanıyordum okula gitmek için. mavi önlüklü zamanlar...
tencereden bir kaseye doldurup içine ekmek doğruyordum biraz. sonra elimde tepsiyle annemin yanına gidiyordum. yatağında hasta hâlde yatıyordu. " hadi anne bunu yiyorsun bak! hepsini... " diyordum ve kendime de koyuyordum biraz. sabahları çorba içmeyi o vakitlerden beri severim.
hep besmele çekerek başlardı babam her işine, hâlâ öyle. " sen şifâ kat içine allah'ım " derdi gözleri dolardı annemin hâline. ben de öyle izlerdim ayağının dibinde ki çok iyi yemek yapıyorum artık ben de.
öğrendim ki şifâ bazen gerçekten bir kaşık mercimek çorbasında dahi saklı olabilirdi.
annem iyileşmişti artık. inanılmaz cömert bir kadındır. kapıya gelen dilencilere çorba, yemek vs. verirdi; yanında ekmek ve ayran. neredeyse her zaman yapardı bunu. ben de izlerdim.
gönüllü refakatçilik diye bir şey vardır duydunuz mu?
üç beş kez yapmışlığım vardır kimsesi olmayan amcaların yanında. hastaneler sürekli mercimek çorbası veriyor sanırım. " bunu içiyorsun, sonra ameliyat bile olmadan fırlayıp gidiyorsun burdan genco " derdim refakatçisi olduğum hastalara.
" inşallah " derlerdi hafif bir tebessümle...
ekim ayı yaklaştı artık ve soğudu istanbul.
sabahları çorbacıya gidin ara sıra. sokakta yanından öylece geçtiğiniz evsizlere çorba ısmarlayın.
güzel bir mercimek çorbası, pilav, salata, tavuk falan yapıp yoksul olduğunu bildiğiniz komşularınızı çağırın evinize yemeğe. yoksul değilse bile çağırın. verdikçe artar insanın malı mülkü.
ayrıca belki de kalbimizin şifası, birinin bizim sayemizde boğazından geçecek bir kaşık mercimek çorbasında gizlidir.
bunu düşünün.
" hiç kimseyle işim olmaz " diyorsanız kendinize yapın. sıkın limonu için iki kase.
rabb'im açlıkla sınamasın kimseyi.
doğum yapan kadın aslında vatani görevini yapıyor
-
o zaman doğum esnasında ölen kadının ailesine şehit aylığı bağlansın, ölü doğan çocuk için de gazi maaşı bağlansın...
öyle fantastik beyanlarla olmaz, gerekeni yapın...
edit: (bkz: bir vatani görev olarak doğum yapmak) bu başlık daha önce açılmış ve debe listesine bakarken ancak anlayabiliyoruz...
aramaya inanmak
başlık birleştirmeye güvenmek
körling
-
2 dakikada öğrenilebilecek spor
(bkz: https://www.youtube.com/watch?v=iok9svzqhsk)
lionel messi
-
istatistiğine soktumunun.
olaya gelin hele;
bu sene ligde gol attığı her maçta 2 ve üstü gol atmıştır.
1 taneye tenezzül etmemiş, "hiç atmam daha iyi amk" demiştir.
24 mayıs 2021 ismail saymaz'ın bitişi
-
ne alakası var.
adam sırası gelince sorularını çatır çatır sordu.
türkçe futbol tezahüratlarının ingilizceleri
-
fountain head fold fold
darling darling darling darling aman,
when summer comes my crane bird sings
leylim leylim leylim amman
ı found you in the meadow
ı dont give you to strangers
let me take you to myself
let me cuddle you in my bosom
oooooooo
boy is ours girl is ours
hey hey hey
boy is ours girl is ours
getir'in avrupa ve amerika pazarından çekilmesi
-
vallahi böyle giderse yakında zaten tamamen çekilirler yani türkiye'de de olmazlar
yaklaşık bir saat önce 800'lü bir numaradan arandım. getir'in telefon numarasıymış.
dedi ki '' 200 lira hediyeniz adınıza tanımlanmıştır, kampanyalar kısmından bakarak, yararlanabilirsiniz''
2 seneyi aşmıştır getir'den sipariş vermeyeli. dur bir bakayım dedim, nedir ne değildir diye.
evet 200 lira indirim hakkı verilmiş, 600 tl alışveriş yaparsam kullanabileceğim.
iyiymiş dur yapalım madem dedim, ama ne göreyim
'' ay çiçek yağında kullanamıyorsun, kolada kullanamıyorsun, et ürünlerinde kullanamıyorsun, süt ürünlerinde kullanamıyorsun, kullanamıyorsun da kullanamıyorsun''
kullanabildiğimiz ürünleri yazsalar daha kolay ve zahmetsiz olur. ben kullanabileceğim bir şey bulamadım açıkçası.
olur da yetkilileri burayı okur ise, onlara söyleyeceğim '' sizin yapacağınız kampanyaya tüküreyim''
ben bunu zamanında nasıl giymişim denilen şeyler
-
babam yüksek belli, bacakları bol, paçası ise dar açık mavi renkli bir kot pantolon almıştı. üzerine rengarenk kazağımı da belinden içeri geçirip giymiştim. en alta da spor ayakkabı olarak, o zamanların çok modası konçlu ve beyaz temalı ama rengarenk desenli bir basketbol ayakkabısı (tabii ki ipleri bağlı değil ). saçlar italyan (ense kısmı nispeten uzun) idi. hatta bi bayram zamanı abartıp kollarını dirseğime kadar katladığım bir spor ceketle bayramda kız tavlamaya çıkmıştım...
..ve evet, o kadar karizmatiktim ki(!), bu halimle fotoğraf bile çektirmiştim.
(sonradan akla gelen ekleme: gözlerimde kolormatik gözlük de vardı amk ya)
yaran fıkralar
-
amerika'da yasayan bir cocugun istedigi bir oyuncagi alabilmesi icin 100 dolara ihtiyaci olur. bu 100 dolara sahip olabilmek için günlerce, gecelerce dua eder. sonunda, sahip olamayinca da tanriya mektup yazmaya karar verir. amerikan posta idaresi, üstünde yazili adres olarak sadece "tanri, abd" olan mektubu baskana vermeye karar verir.
baskan mektubu alinca cok hoslanir, cok duygulanir fakat 100 dolarin kücük bir cocuk icin fazla oldugunu düsündügü için; 100 dolar yerine 5 dolar koyar. cocuk gercekten de 5 dolara sahip olmakla tatmin olur ve tanrıya tesekkür mektubu yazmaya koyulur:
- sevgili tanrim, parayi yolladigin için tesekkürler. ama mektubu beyaz saray üzerinden yollamissin ve tabii her zamanki gibi oradaki ibne de 95 dolarini kesip silah almis olmali. bana 5 dolar ulasti. yine de tesekkürler.
nihat hatipoğlu gibi para kazanma rehberi
-
-sahabe hikayelerini pehlivan tefrikası gibi uzatmayı öğrenin
-hak, adalet, doğruluk gibi kavramların üzerinde durmak yerine, uhud, kerbela gibi üzücü olayları anlatıp, insanları ağlatın
-tasvirlere önem verin, anlattığınız olaya şahit olmuşsunuz gibi, ayrıntılara girerek anlatın
-yolunuz açık, şeytan yar ve yardımcınız olsun