ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sıfırdan tanışılıp sabaha kadar konuşulan o gece
-
işte belanızın sikileceği gün
türklerin ürettiği ve taklit olmayan şeyler
-
arabayı arkadaşın üzerine sürerek selam vermek.
hayata dair gülümseten detaylar
-
debe entry'sini (bkz: #123265009) görünce epey şaşırdım.
ilaç represantı (ama elitlik de vurgulanıyor, bugünküler gibi pis kaka değil) doktor babayla kanka. neden acaba? hatta söylenene göre babanın bir sürü represant kankası var.
bu represant babayı ve anneyi o kadar çok seviyor ki(!) ta ingiltere'den çocuğuna eşşek kadar oyuncak getiriyor.
ama nedense yıllar sonra bu “kanka” respresant olayı bile hatırlamıyor. e yapması gerekmiş yapmış, muhtemelen de patronu yaptırtmış işte diye düşünülmüyor da neymiş, çocuk mutlu etmek bu kadar kolaymış.
yahu ben amerika'dan airpods isteyene bile getirirken eriniyorum bu adam kendine/çocuğuna değil sana getirmiş. kolay mı olmuştur gerçekten? valizin yarısını kaplamış oyuncak ama şehzademiz çocuk sevindirmek bu kadar kolay işte diyor.
ve bu entry debe'ye giriyor. arkadaşlar yolsuzluğu beyaz yaka yapınca cici mi oluyor?
ilaç endüstrisini bilmesek bu represant-doktor arkadaşlığına da inanacağız. o kadar iyi arkadaşlar. tanısan sen de seversin...
dünyadaki en iyi kendini savunma cümlesi
işsiz olmak
-
tarif edemeyeceğim kadar iğrenç bi durum. umutlarla okursun, ingilizce öğrenirsin. uğraşır didinirsin. staj falan yaparsın. ondan sonra hastalanır 1,5 yılın tedaviyle geçer askerlik ve yüksek lisans yapayım der ve bitiremezsin geçer 3 sene, hadi 5-6 ay kpss kasayım dersin olmaz. sonra tekrar özel sektörde basvurmadığın firma kalmaz. karşına 3 senedir neden işsizsin? gibi bir soru gelir doğal olarak anlatırsın. önyargıyla yaklaşırlar. eve gelirsin aileyle aranda soğuk savaş başlar. eş dost akraba ziyaretine gitmekten çekinirsin, çünkü o malum soru gelecektir yüzüne. ailenin yanında tedirgin cevaplar vermeye çalışırsın olmaz. utanırsın sanki senin suçunmuş gibi. cebindeki bozuk parayla otobüse mi binsem ya da simit yiyip açlığımı mı bastırsam diye düşünürsün.
bizim gibiler ne yapmalı? ne yapacak yani? işsiz olmaya devam mı etsinler? günden güne sağlıksız bireyler haline mi gelsinler? herhangi bir güçlü referansı olmadan, amiyane tabirle torpilli de olmayan bizler iş bulmak için ne yapmalı? zor gerçekten zor, aynı durumda olan bir ben değilim biliyorum ama. bu çözümsüzlük süreci arttıkça da daha mutsuz ve çevresine daha da mutsuz bir elektrik yayan biri haline geliyorum. ailesine destek olacak yerdeyken, ailesinden utanarak üç kuruş harçlığı alırken hem de bu yaşta, insan içine çıkmaya utanmak neden?
çalışan arkadaşlarla görüşürken, "olsun be oğğlum ne güzel var ya bütün gün yatıyon keşke ben de öyle olsam çalışınca anlarsın bak çok zor" diyen ego dolu açıklamalarına, güleryüzle cevap vermek zorunda hissetmek koyar adama. ortamdaki antipatik adam da olmayayım bari düşüncesi yer bitirir. sana gerçekten yardımcı olmak isteyen arkadaşlarının sayısı gün geçtikçe azalır ve umutsuzluk artar.
4 ağustos 2022 istanbul metro rezaleti
-
istanbul’da 9.56’da metroda olup işe gecikme kaygısı yaşamak enteresan.
kaldı ki yazarın bahsettiği arıza süresi 12 dakika.
istanbul’da bir yerden bir yere gitmek için yolda 12 dakika kaybetmek öyle aman aman bir sorun da değil.
evet teknik bir arıza olmuş, geçmiş olsun.
her boka ibb’nin zammını yapıştıracağınıza brent petrol 100 doların altına inmesine rağmen akaryakıta indirim yapmayanlara yüklenin azıcık.
emekleyerek denize giden bebeği kurtaran köpek
-
radikalde okuduğum haberin baş kahramanı köpek.
anne köpeğiyle ilgileniyor, bebeği de oynasın diye kuma bırakıyor. bebek tabi bu, denizi merak ediyor, şöyle bir bakayım derken gidiyor da gidiyor. dalgalar da habere göre yarım metre falan. köpek görüyor bebeği, koşuyor, önüne yatıp denize gitmesini engelliyor, havlıyor falan, böylece anne çocuğunu hatırlayıp kucaklıyor.
aha fotoğraflar:
çocuk gidiyor, kimsenin ruhu duymuyor: http://i.radikal.com.tr/…09/20/fft22_mf1658302.jpeg
köpek fark edip koşuyor: http://i.radikal.com.tr/…09/20/fft22_mf1658303.jpeg
köpek yetişmek üzere: http://i.radikal.com.tr/…09/20/fft22_mf1658304.jpeg
köpek yetişmiş, çocuğun önünde, denizin dibindeler, anne kişisi geliyor: http://i.radikal.com.tr/…09/20/fft22_mf1658305.jpeg
köpek anneyi fırçalarken: http://i.radikal.com.tr/…09/20/fft22_mf1658306.jpeg
olayı çeken zat neden çocuğu kurtarmamış diye sorguladım bir an.
törende şiir okurken gülme krizine giren çocuk
-
güldürmüştür.
umarım ilelebet tüm çocuklar gülsün bu ülkede.
bayram hepsine kutlu olsun...
1923-1959 arası şampiyonlukların tescil edilmesi
-
konu ile ilgili temel somut bilgilerin anlaşılmadığını gördüğüm başlık;
bu bilgileri öğrenin de sonra ne savunacaksanız yine onu savunmaya devam edin;
1) 1959 öncesinde yıl içinde türkiye çapında 2 organizasyon var. milli küme (1937-1950) ve türkiye futbol birinciliği (1924-1951) adlarıyla. yani her yıl 2 şampiyon oluyor.
yani bugüne uyarlarsak hem türkiye kupası hem türkiye süper ligi gibi.. hangisinde şampiyon olursanız o yılın şampiyonu olarak yıldız hesabına katılmayı talep ettiğinizi düşünün..
kaynak:
2) 1905-1959 arasında oynanan istanbul ligi: milli küme ve türkiye futbol birinciliği organizasyonları 1950-1951 de sonlandırıldıktan sonra da devam ettiği görülüyor.
bu şunun için önemli, daha köklü daha tarihsel olması itibari ile takımlar belli dönemlerde bu turnuvayı en prestijli turnuva gibi algılamışlar. eş zamanlı diğer turnuvalardaki kadro seçimlerinden bu durumu görmek mümkün.
şampiyonları için
--- neden 1959 sonrası profesyonel bir lig kurma süreci yaşanıyor?
çünkü 1955 ile başlayan şampiyonlar ligi (şampiyon külüpler kupası) organizasyonunda uefa türkiye şampiyonu kim diye soruyor ve istanbul ligi şampiyonu galatasaray olduğu için galatasaray ülkeyi temsil ediyor.
uefa türkiye şampiyonunu doğru kriterlerle seçilmesi gerektiği konusunda bastırınca ve sonraki yıl türkiye temsilcisini kabul etmeyince 2 yıl federasyon kupası şampiyonu olarak beşiktaş türkiye'yi temsil ediyor. 1959 ile birlikte artık lig şampiyonları ülkeyi temsil eder hale geliyor.
1980'leri hatırlayan biri olarak takımların şampiyonluk sayıları her zaman 1959'da başlayan profesyonel futbol ligindeki şampiyonluk sayıları oldu. medya'da futbol kulübü yöneticilerinin konuşmalarında 1959 öncesinin de 1959 sonrası şampiyonluklarla aynı kategoride sayılması mevzu dahi edilmedi.
1959 öncesi sadece derbi söz konusu olduğunda, iki takım arasındaki mücadelede şu kadar galibiyet bu kadar beraberlik vs gibi geçti..
türklere sorulan salak sorular
-
almanya'daki exchange sırasında:
alman: - türkiye'de itfaiyeci var mı?
türk: - hayır dev battaniyeler var onlardan örtüyoruz biz yanan binalara ormanlara..
sürekli ertelendiği için huzur kaçıran işler
-
(bkz: tez)