hesabın var mı? giriş yap

  • tanım: yaptığı şey de artık dönüşü olmamak, her şeyi bütün sonuçlarıyla göze almak anlamında kullanılan deyim.

    her deyimin kendine özgü bir hikayesi olduğu gibi bunun da ilginç bir hikayesi var elbet. zamanında emevi komutan tarık bin ziyad, ordusuyla birlikte cebelitarık’tan ispanya’ya geçmiş, eh ispanya kralı durur mu, daha büyük orduyla bunların üzerine doğru gelmeye başlamış ya da askerler arasında böyle bir dedikodu almış başını gitmiş, gerçek olduğuna inanılmış. orduya korku salınmış bir kere. tarık bin ziyad da bunun üzerine, ordusunu yüksek bir tepeye çıkarmış, aralarından seçtiği kişilere de geldikleri gemiyi yakmalarını emretmiş. şaşkın askerler ve tarık bin ziyad, koskoca geminin alev alev yanmasını izlemişler hep birlikte. gemi yanıp kül olduktan sonra, bu deli yürek komutan, askerlerine dönüp, askerlerim gördüğünüz gibi artık geri dönüşümüz yok, gemileri yaktık, ya gelen ispanya ordusunu yeneceğiz ya da öleceğiz, ona göre savaşın! demiş. sonuç olarak tarık bin ziyad’ın ordusu ispanya kralını yenip endülüs emevi devletinin temellerini atmışlar.

    gün içinde kullandığım deyimlerin hikayesini okumak, araştırmak hoşuma gidiyor bu da etkilendiğim hikayelerden biridir.

    insanın hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan, gerekirse ölümü göze olabileceği durumlarda kullanılan anlamı derin bir deyimdir.

  • videonun çekildiği yer çin, video tagleri "china, chinese, fish, chop". yani japonların bundan haberi bile yok muhtemelen.

    benim sorularım var:
    1. okuma zorluğu mu var?
    2. çin ve japonyayı aynı yer zannedecek kadar cahil misin?
    3. alakasız bir konu ile bir savaştaki katliamı karşılaştıracak kadar gerizekalı mısın?

  • m.h anlatıyor (emekli bir rallici):
    arkadaşın annesinin cenazesi, babasının yanına gittim. hal hatır sorduktan sonra "hatice teyze nasıl?" diye sordum. aldığım cevap da "iyidir arkanda yatıyor"

  • devletin saçma sapan işidir. allah aşkına kendinizi bu kızın ailesinin yerine koyun. 23 sene boyunca emek veriyorsun, canından can katıyorsun, ona iş güç kazandırıyorsun ama ceberrut devlet kızcağızın diplomasına el koyuyor ve diyor ki; "benim için 1-2 yıl çalışmazsan o diplomayı alamazsın."

    ulan cizre dediğin yerde kimsenin güvenliği yok, şehrin ortası bir anda çatışma yeri oluveriyor ama devlet buna rağmen oraya seni atıyor. orada bir savaş var ve devlet seni sivil halinle, diploma almamakla tehdit edip oraya git çalış diyor.

    siz kendi kızınızı cizre'ye gönderir misiniz? bu nasıl iştir? bu nasıl adalettir? bu nasıl devlettir?

    8 yıl sonra gelen edit: çok yanlış ve çok duygusal düşünmüşüm, kabul ediyorum hatalıyım.

  • babanın bir bacağı kesilmiştir. en başta kendisi, başına gelen bu durumu büyük bir metanet ve hatta esprilerle karşıladığı için; ailece iyi atlatabilmişizdir. yani ne kadar iyi atlatabilirsek. protez takılana kadar babanın daha rahat dolaşabilmesi için, kendisine bir tekerlekli sandalye alınmıştır. baba, anne ile birlikte yaşamaktadır ve anneden bir telefon gelir.

    - kedi, naber?
    - ne olsun annem. almanca çalışıyorum. münih'e gideceğim ya.
    - aa! ne güzel. bir şeyler öğrenebildin mi bari?
    - öğrendim. du bist meine lokomotive andreas!
    - ne demek?
    - asdfghjk! boşver! babam nasıl?
    - çok iyi. şimdi deniz kıyısındayız, çay içiyoruz. hava almaya çıktık. babanın fotoğraflarını çektim arabasıyla. hatıra kalsın diye. yakında ihtiyacı kalmayacak ya nasıl olsa. (gülüşmeler...)

    işte bu cümleden sonra, telefonun ucundan gelen babanın kahkahasını duymak...sizin için pek bir şey ifade etmiyordur ama, benim için nasıl güzel bir detaydır anlatamam.

  • amatör ruhlu bi' uzaylı. yok efendim şurayı işgal edeyim vay efendim dünyayı ele geçireyim demiyor. geliyor efendi gibi tarlaya inip üçgenini dairesini, efendime söyleyeyim beşgenini çizip gidiyor. gerçek bir uzaylı. evet.