hesabın var mı? giriş yap

  • içten ve güzel gözlerle söylendiğinde insanın içini sıcacık yapan tatlı bir şurup gibidir.

    her sabah ofise gelirken süt alıyorum. yolumun üstündeki carrefour'da süt 25 kuruş daha ucuz, olsun ben yine de sütü bakkaldan alıyorum. akbilimde 25 kuruş eksik olduğunda otobüse binme şansım yok, yani 25 kuruşu küçümsemiyorum. kapitalizme karşı küçük esnafı desteklemek diye bir kaygıdan dolayı da yapmıyorum bunu. ofisime gelmeden önceki son bakkalda çalışan karı-koca, herhalde en az 40 yıllık evliler, insana kocaman gülümsüyorlar. sabahları haberleri tartışıyorlar aralarında, gelen kapıcıyla geyik muhabbeti çeviriyorlar. her sabah güne muhabbetle başlamaya 25 kuruşluk bir bağış yapıyorum. ofise kocaman bir sırıtışla geliyorum. günüm o bakkal dükkanında ayıyor.

  • öncelikle (bkz: chuck norris facts).
    gavurun olur da bizim olmaz mı? gençler üşenmemiş en bir güzel chuck norris fact'lerini adapte etmişler.

    ibrahim üzülmez iki kaleye bir gol atabilir.

    ibrahim üzülmez sonsuza kadar koşabilir. hem de iki defa.

    ibrahim üzülmez'in çalım yediği sağ açık yoktur, geçmesine izin verdiği sağ açık vardır.

    top ibrahim üzülmez ile rakip oyuncu arasındaysa, top ibrahim üzülmez'dedir.

    messi'nin dünyanın en iyi futbolcusu olmasının sebebi, ibrahim üzülmez'in bu dünyanın dışından olmasıdır.

    einstein'ın görelilik teorisine göre, ibrahim üzülmez bir sonraki pozisyonda gireceği kademeye, dün girmiştir.

    adil bir oyun olması için ibrahim üzülmez gözleri kapalı oynar.

    ibrahim üzülmez, "ronaldo mu? messi mi?" sorusunun cevabıdır.

    "tsubasa mı? benjamin mi?" sorusunun cevabı da ibrahim üzülmez'dir.

    ibrahim üzülmez'in teri kanseri iyileştirebilir, keşke terleseydi.

    duran ibrahim üzülmez yorgun değildir, sadece bekliyordur.

    dünya'da iki tip insan vardır: ibrahim üzülmez'den çalım yemeyenler ve profesyonel futbolcular.

    ibrahim üzülmez hayatında bir defa ofsayta düşmüştür, o da kendi attığı pasa koşarken.

    ibrahim üzülmez dirseğini yalayabilir.

    (bkz: daha gider bu)

  • son yıllardaki yazılanlara baktım da çoğunlukla kendisini döneminde takip edememiş gençler yazmış. size şöyle örnek vereyim bugün yaşasaydı mültecilerin ve yasadışı göçmenlerin ülke için ne kadar faydalı olduğundan bahsederdi. oradan anlayın durumu.

  • bana bir hayat seçme şansı verseler. 1920'de doğar, hayatımı sana aşık olarak geçirirdim sevgili tanya. seni her sabah aynı sever, seninle savaşa gelir seninle ölürdüm.

    korkma, asamadılar 190 milyonu. ardından niceleri savaştı senin adına, seni anarak.

    geriye bir foton bir de yaktığın o ateş kaldı. ateşin karanlıkta kalanlara ışık oldu.

    hoşcakal tanya.

  • bence bu fıkrayı anlatarak bitirmeli:

    büyük köpek maması fabrikatörü, şirketinin bütün müdürlerini, fabrikasının bütün şeflerini, amerika’nın tüm eyaletlerine dağılmış satış temsilcilerini, reklam, halkla ilişkiler görevlilerini toplamış.

    kürsüye çıkmış..

    “bu ülkenin en büyük köpek maması fabrikası kimin” diye bağırmış..

    yüzlerce kişi bağırarak cevap vermişler: “bizim..”

    patron yine sormuş: “besin değeri en yüksek köpek mamasını kim üretiyor?”
    “biz” diye haykırmış kalabalık.

    “en çarpıcı, en göze batan paketi, kutuyu kim yapıyor?.”

    “biz” diye haykırmış kalabalık.

    “en büyük reklam kampanyasını kim yapıyor” diye bağırmış patron..

    “biz” diye yanıt gelmiş yine hep bir ağızdan..”

    en büyük süpermarketten en ücra köydeki bakkala en iyi dağıtımı kim yapıyor?” diye bağırmış patron..

    “biz” diye haykırmış salon.. “o zaman” diye gürlemiş patron..

    “o zaman niye satamıyoruz bu mamaları?!..” salondaki ölüm sessizliğini arka sıralardan gelen cılız bir ses bozmuş..

    “lanet olası köpekler yemiyorlar ki!

  • konu ile ilgili temel somut bilgilerin anlaşılmadığını gördüğüm başlık;
    bu bilgileri öğrenin de sonra ne savunacaksanız yine onu savunmaya devam edin;

    1) 1959 öncesinde yıl içinde türkiye çapında 2 organizasyon var. milli küme (1937-1950) ve türkiye futbol birinciliği (1924-1951) adlarıyla. yani her yıl 2 şampiyon oluyor.

    yani bugüne uyarlarsak hem türkiye kupası hem türkiye süper ligi gibi.. hangisinde şampiyon olursanız o yılın şampiyonu olarak yıldız hesabına katılmayı talep ettiğinizi düşünün..

    kaynak:

    2) 1905-1959 arasında oynanan istanbul ligi: milli küme ve türkiye futbol birinciliği organizasyonları 1950-1951 de sonlandırıldıktan sonra da devam ettiği görülüyor.

    bu şunun için önemli, daha köklü daha tarihsel olması itibari ile takımlar belli dönemlerde bu turnuvayı en prestijli turnuva gibi algılamışlar. eş zamanlı diğer turnuvalardaki kadro seçimlerinden bu durumu görmek mümkün.

    şampiyonları için

    --- neden 1959 sonrası profesyonel bir lig kurma süreci yaşanıyor?

    çünkü 1955 ile başlayan şampiyonlar ligi (şampiyon külüpler kupası) organizasyonunda uefa türkiye şampiyonu kim diye soruyor ve istanbul ligi şampiyonu galatasaray olduğu için galatasaray ülkeyi temsil ediyor.

    uefa türkiye şampiyonunu doğru kriterlerle seçilmesi gerektiği konusunda bastırınca ve sonraki yıl türkiye temsilcisini kabul etmeyince 2 yıl federasyon kupası şampiyonu olarak beşiktaş türkiye'yi temsil ediyor. 1959 ile birlikte artık lig şampiyonları ülkeyi temsil eder hale geliyor.

    1980'leri hatırlayan biri olarak takımların şampiyonluk sayıları her zaman 1959'da başlayan profesyonel futbol ligindeki şampiyonluk sayıları oldu. medya'da futbol kulübü yöneticilerinin konuşmalarında 1959 öncesinin de 1959 sonrası şampiyonluklarla aynı kategoride sayılması mevzu dahi edilmedi.

    1959 öncesi sadece derbi söz konusu olduğunda, iki takım arasındaki mücadelede şu kadar galibiyet bu kadar beraberlik vs gibi geçti..