hesabın var mı? giriş yap

  • turkiye'de enstruman yardimi olmadan notalari dogru soyleyebilen tek kisiymis.. yani enstruman akort edeceginiz zaman "zeki muren bir la cikartir misiniz?" derseniz adam la yi cikartiyomus size..

  • içeriğinde asetilsalisilik asit bulunan, birkaç haftada ya da ayda bir bu başlık altında akşamdan kalmalık durumu için kurtarıcı olduğu sürekli ifade edilen aspirin türevi bir ilaç.

    alkol aldıktan sonraki sabah bu ilacın alınmasını da geçtim, bir dolu alkol alındığı gecede yatmadan hemen önce, yani alkol damarlarınızda fink atarken alınması gerektiği ile ilgili* yığınla entrye rastlayabilirsiniz. yapmayın dostlar, arkadaşlar, romalılar. alkol yapısı gereği antiagregan yani kan sulandırıcı bir özelliğe sahiptir. bu ilacın içerisinde bulunan asetilsalisilik asit de bir antiagregan. siz bu iki maddeyi vücudunuza alarak, kanınızdaki trombosit miktarını önemli ölçüde azaltıyorsunuz. pıhtılaşmayı sağlayan bu küçük pulcukların yapışkanlıklarını ellerinden alarak başta onlara, sonra kendinize eziyet ediyorsunuz. kanadığınız zaman pıh-tı-la-şa-mı-yor-su-nuz. beyin kanamasına, mide kanamasına hatta hemorajik inmeye davetiye çıkarıyorsunuz. vücudunuzda kalıtsal bir yatkınlığınız ya da o an için sekteye uğramış bir durumunuz da varsa, eyvahlar olsun. vücudunuzda antiagregan durumunun tavan yaptığı bir anda, başınıza gelebilecek herhangi bir kaza sonrası kanama yaşama ihtimalinizden ise hiç söz etmek istemiyorum. bu riski ne siz alın ne de buraya gelip insanlara tavsiye verin.

    son olarak akşamdan kalmalık durumunu en aza indirebilmek için alkol alımı öncesinde, sırasında ve sonrasında uygulayabileceğiniz çok basit yöntemler (bkz: #79840035) var. eğleneceğim derken hayatı kendinize zehir etmeyin.

  • --- spoiler ---

    bıktım bu fasfakir olup canını verebilecek durumdayken milyarder olunca paranın önemi yok diye tribe girip paraya dokunmayan karakterlerden. olum sen orda neyin ne olduğunu görüp kaçmışsın sonra başlarım böyle hayata diyip geri dönmüşsün 450 kişinin ölümünü görmüşsün cidden 3 5 kişinin ölmesiyle baştaki durumundan çok mu şey değişti deliricem. ayrıca kızın ailesini unuttun şrfsz

    diziye puan 8.5/10
    --- spoiler ---

  • cogu kisinin kacirdigi nokta, odul teslim alinir, telsim eden sahneyi kazanana birakir ve odulu kazanan kisi konusmasini elinde odulu ile yapar. nihal hanim seyirciyi selamlayip odulu teslim almasi gerekirken dogrudan konuusmaya baslayip tamer karadagliyi arkasinda figuran bekci durumunda birakmistir.

    tamer karadagli gercekten oduluyle komusmasi icin vermis olmasa nihal hanimin tepkisine bu kadar hizli yanit veremezdi.

  • hala bu adamı savunanlar katıldığı programları izlemiyor herhalde, adamın salladığı/bilmediği ama kesin konuştuğu konulara doğru cevaplar gelince olayı nasıl saptırdığı programlardaki gerçek diyolaglardan örnekleyelim (video olarak burada):

    oytun: virüs dediğin şey küçücüktür, corona virüs her türlü maskeden geçer, hepa filtreden ve n95'ten bile geçiyor, yani ben maskenin hiçbir koruyuculuğu olmadığını biliyorum.
    prof ateş kara: oytun... korona virüs virüsler arasındaki en büyük virüslerden bir tanesi, hepa filtreden geçmesi imkansız, maskelerin koruyucu özelliği vardır.
    oytun: hepaların boyutu değişebilir hocam tabii. bir de eliyle maskeleri oynuyor insanlar, ondan geçirebiliyo bazen

    oytun: deniz suyu ya da tuzlu su corona'ya iyi gelir, virüsü öldürür.
    prof mehmet ceyhan: tuzlu suyun corona'ya hiçbir etkisi yok, öyle bir yayın da yok (who da önermiyor ek bilgi)
    oytun: hocam zaten corona için demiyorum, burnu açar temizler rahatlatır... di mi?

    oytun: ...hepatit a'da bu çok sıktır, yüzde 5-10'lardadır.
    prof ateş kara: oytun, aksine hepatit a'da bu çok nadirdir, rakam 1000'de birin altında.
    oytun: tamam hocam, sözlüde sorsanız kalırdık ehehe.

    kaan yılancıoğlu: dediklerin akademik değil
    oytun: akademik tartışmaya gerek yok, halkımız ciddiye almaz, dinlemez.

    mehmet ceyhan: türkiye ile iran'ın genetik faktörler farklı dediniz ama türkiye'deki insanların yüzde kaçının dna'sının iran'la büyük benzerlikler gösterdiğini biliyor musunuz?
    oytun: hocam şöyle zaten öyle bir çalışma yok zaten, öyle bir çalışma yok.
    mehmet ceyhan: nasıl yok? var öyle bir çalışma yok demeyin, benim kızım (kızı genetikçi ve ödüllü bir çalışma) yaptı, var.

    ender saraç: demir eksikliği varsa kişinin demir takviyesi yapması lazım, şunları yemesini tavsiye ederim...
    oytun: yok buna katılmıyorum demir fazlalığında 'şöyle şöyle' olur!
    ender: evet de zaten demir eksikliği olanlar için dedim en başta
    ateş kara: evet demir eksikliği olanlar için uygulanabilir takviyeler
    oytun: demir tamamlanmalı evet eksik olan için

    oytun: ben eve gidince hep çeşme suyuyla beş kere ağzımı çalkalıyorum, mekanik önlem.
    mehmet ceyhan: onun hiçbir faydası yok, virüs öyle gitmez, temizlenmez.
    oytun: hocam ağız sağlığı için faydalı en azından!! (konuyla alakasız bir manevra gene)

    dara düşen bonus oytun: hocammm bilimde doğru yanlış yoktur !!! yorum vardır yorum!! bir kere de olumlu bakın!

  • zapping yaparken tekrar bölümlerine denk geldiğim, kısa süre izledikten sonra şu soruyu sormama vesile olan dizidir. "arkadaş, neden herkes sürekli ramazan bayramının birinci günü gibi giyiniyor?"

  • 'ham' kelimesinin ingilizce'deki anlamı "domuzun bacağının üst kısmından tuzlanarak ve kurutularak yapılan yemek" demektir. (vallahi) ama hamburger domuz etinden yapıldığı için bu ismi almamıştır. hamburgerin tarihi orta asya'ya tatar diye bilinen türktoplumlarına kadar uzanır. o zamanlar savaşçı tatar atlıları çiğ et yitorlardı. zamanla bu eti eğerlerinin altında koyduklarında, uzun seferlerde atın hareketleri sonucunda bu etin bir şekilde az da olsa piştiğini ve daha kolay çiğnenebilir hale geldiğini keşfettiler.
    yıllar geçtikçe, asya steplerindeki uzun seferlerinin sonucunda bu eti eğerin altından çıkarttıklarında ona tuz, biber ve soğan da ilave ettiler ve sonunda bugünkü bilinen tatar bifteği ortaya çıktı.
    almanya'nın hamburg şehrinden bir tüccar, ticaret amacı ile gittiği orta asya'da 19. yüzyıl ortalarında tatar bifteğini görür ve almanya'ya getirerek hamburg bifteği olarak sunar eşşolueşşek. daha sonraları bir aşçı bu eti kızartarak servise sunar ve ona "hamburg'a ait" anlamında "hamburger" adını verir.
    hamburger almanya'yı iki yolla terk eder. yine 19. yüzyılda bir fizikçi ve aynı zamanda yemek geliştirme uzmanı olan dr. j. h. salisbury hamburgeri ingiltere'ye getirir. salisbury sağlıklı bir yaşam için günde üç kere, önceden sıcak su ile yıkanmış biftek yenilmesi gerektiğine inanıyordu. bu şekilde hazırlanan hamburgere ingiltere'de "salisbury bifteği" adı verildi. dikkat ederseniz tatarların adı bile anılmaz oldu....
    diğer yolla ise, 19. yüzyılın sonlarında alman göçmenleri ile amerika'ya gitti. hamburger etinden yapılan köftelerin ismi burada hamburger olarak yerleşti. yani tarihin hiçbir safhasında hamburgerin içinde domuz eti olmadı. gerisin geriye türkiye'ye dönüldüğünde ise tarihinin atalarımıza dayandığını bilmeyenler geleneksel damak tadımıza uygun olmadığını öne sürdüler.
    bu arada belirteyim ki, birinci dünya savaşı sonrası amerika'da ingilizce'deki alman kökenli kelimeleri ayıklamak için yapılan çalışmada, hamburgerin ismi de "salisbury bifteği" olarak değiştirilmeye çalışıldı, ama tutmadı.

    bir dahaki sefere büyük seçim isterken umarım bunlar aklınıza gelir...