hesabın var mı? giriş yap

  • eşi kumaş pantolonunda çift ütü çizgisi yaptı diye pantolonunu salonun duvarına çiviyle çakarak eşini ve pantolonunu cezalandıran bir emekli astsubay tanıyorum. topunu ahşap boyama kursuna göndermek lazım bunların.

  • türkiye'dir. rte hangi okulun hangi bölümünü bitirdi, kaç sene okudu belli değil. yarın bir gün cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında o kerameti kendinden menkul diplomanın sayılıp sayılmayacağı da meçhul. gerçi sayılmaması durumunda yaşanacaklar gözümün önüne geliyor :

    seevggilii kardeşlerim. buunnlaar benim diploma-ma-mı geçersiz saydılar. benim cumhurbaşkanı olmamı haaaazmede-me-diler. o kooooltukta bir imam hatipli görmek istemediler. işte buunlar hep cehape zihniyeti. bunlar dağdaki çobanla benim oyum bir olamaz diyen insanlar. bunlar önceki seçimde de abdullah kardeşim için de 367 diye ucube bir kural uydurmuşlardı. ama inşa-allah halkımız bunlara cevabını her zaman olduğu gibi yine sandıkta verecektir. camileri ahıra çeviren, ezanı türkçeleştiren bu zihniyete teslim olmayacağız. bu gibi kısıtlamaların önüne geçeceğiz, cumhurbaşkanlığı seçilme şartlarını toptan kaldıracağız, herkes muhtar adayı olur gibi cumhurbaşkanlığına aday olacak. bunun olabileceğini daha önce tahayyül edebilir miydiniz ? işte değerli kardeşlerim bunu ancak ak parti yapabilirdi.

  • ilk 2 bayramda kimse kapımı çalıp şeker istememişti. bu duruma istanbul’da geçirdiğim 4 yılın sonunda alışmak zorunda kalmıştım ama yeni taşındığım bu semtte diğer semtlere göre ‘eski bayramlar’ geleneğinin çok daha az olduğunu bilmek içimdeki heyecanın sönmesine yetmiyordu. tüm bayramı evde geçirdiğim halde kapıma kimse gelmemişti. gerçi önceki 8 bayramdan acı bir biçimde tecrübe edinmiştim alınan şekerlerin kullanılamayacağını. benim de şekerle aram pek yoktu. bu yüzden artık şeker almayı da bırakmıştım.

    sonraki bayram da aynı şekilde yalnız geçmişti. ist.da komşuluk ilişkisi gibi bir kavram yok. hele bekarları/öğrencileri kimse komşu olarak bile görmüyor. bu çok umrumda değildi aslında benim için önemli olan çocukluğumdaki bayramları hatırlatan ve bayramı bayram yapan şeker toplama ritüeliydi.

    bir sonraki bayram(oturduğum semtteki 3. bayram) kapı çalındı. diafonda “kim o?” soruma verilen “bayramınız kutlu olsun” cevabıyla içime neşe dolmuş ve tek basışta sorunsuz açılıyor olmasına rağmen garantiye almak için defalarca otomatiğin düğmesine basmış ve kapıya dikilmiştim. çocuk kapıya gelip “bayramınız kutlu olsun” deyince evde artık şeker almayı bıraktığım için şeker olmadığını hatırlamış ama bu fırsatı kaçırmamak için çocuğa para vermiştim. sanırım bu ikimize de mutlu etmeye yetmişti.
    bir sonraki bayram yine ve sadece o çocuk geldi. bu defa tedbirliydim, şeker almıştım. ondan başka kimsenin şeker toplamaya gelmeyeceğini bildiğim için tüm şekerleri ona verdim. çocuk 3. yıl yanında 6 yaşlarında (sanırım) kardeşini de getirmişti. bu, mutluluğumun iki katına çıkmasını sağlamıştı.

    şimdi oturduğum semtteki 7. yılıma giriyorum. bugün geleceğinden hiç şüphem yok. dün gece marketten şekerlerini aldım ve bekliyorum çocuk. bu defa adını da öğrenmek istiyorum. artık senden “çocuk” diye bahsetmek istemiyorum!

    edit: çocuk tekrar geldi mi diye soranlar oldu. evet! çocuk geldi. ama büyünün bozulmasından korktuğum için adını sormadım. sonraki yılda da yurtdışına taşındım. benim için o hep "çocuk" olarak kalacak.

  • özkan uğur türk rock tarihinde önemli bir yere sahiptir. mfö öncesinde yaptığı işlerden bahsedeyim. 70'li yıllarda psikedelik ve progresif rock altyapılı gruplarda bas gitar çalmıştır. erkin koray, barış manço, edip akbayram, seyhan karabay, selda gibi isimlerle çalıştı.
    kaygısızlar'ın son zamanlarında bas gitarist olarak gruba dahil olmuş, ardından kurtalan ekspres'ilk kadrosunda yer almıştır. foto1
    ölum allahın emri / gamzedeyim deva bulmam 45'liğini 1972 yılında çıkartan barış manço ve kurtalan ekspres 1973 yılında ise gönül dağı / genç osman 45'liğini çıkardı. foto2
    1974 yılında ise barış manço&kurtalan ekspres nazar eyle, nazar eyle / gülme ha gülme 45'liğini çıkardı. basta yine beter ali'miz özkan uğur vardı...

    1972 yılında barış manço askere gidince grup kısa bir süreliğine dağılmış ve özkan uğur, aydın çakuş ve nur yenal ile birlikte "ter" grubunu kurarak erkin koray ile birlikte çalmıştı. 1972 yılında erkin koray&ter-hor görme garibi / züleyha isimli 45'liği yayınlandı. ter, kurtalan a göre daha progresif, sert bir gruptu. züleyha deyip geçmeyin. yutup link babalar efsane çalmış.
    sonra dostlar grubuna katılarak edip akbayram ile birlikte 1973 yılında degmen benim gamli yasli gönlüme / yakar ınceden ınceden 45'liğinde çaldı.

    barış manço askerden dönünce 74 yılına kadar kalarak kurtalan ile birlikte yukarda bahsettiğim plakları çıkarttı ve gruptan ayrıldı.
    1975 yılında dadaşlar grubundan taner öngür ayrıldı ve onun yerini aldı.
    ersen ve dadaşlar ile ilk plağı olan dostlar merhaba / ne sevdiğin belli ne sevmediğin 45'liğini çıkarttı. bu grupta 2. plağını ise yine 1975 yılında çıkarttı. gafil gezme şaşkın / güzele bak güzele 45'liği. foto 4

    özkan uğur sonra kardaşlar grubuna geçti. yıl 1975...
    seyhan karabay&kardaşlar ile kan davası / dam üstüne çul serer 45'liği çıkartan özkan uğur 1976 yılında ayhan sicimoğlu'nun da aralasında bulunduğu mazhar'lı fuat'lı ve galip boransu'lu "ipucu beşlisi"ni kurdu. sonra 1978 yılında galip boransu ve cengiz teoman ile grup karma'yı kurdu. eurovision yarışmasında imkansız adlı parça ile 4.lük elde edildi...(türkiye finali)

    sonra mfö kuruldu ve olaylar gelişmeye devam etti. *

    büyüksün özkan abi, seviyoruz seni.

    edit: dostlar ile çıkan 45'likte basta vecdi ören yer almıştı. parliament night blu ray uyarmadan editleyeyim. *
    kendisine yine tesekkurlerimi sunuyorum,
    ozkan, garip/kaslarin karasina 45'liginde calmis. sene 1974...

  • alman halkının geri kalanının nefretini kazanmış en güneydoğu eyaleti. sorduğunuzda nedenleri şöyle sıralarlar.

    zenginlik
    almanya'da eyaletler birbirlerini desteklemek zorundadırlar. almanya'daki en zengin eyalet bavyera'dır. kırk sene öncesine kadar ikinci dünya savaşında en az hasarı aldığı için ve alp dağlarının kuşatması altında olduğu için turistik bir mekandan fazlası olmayan bavyera daha sonraları -neden biz endüstriyi buraya çekmiyoruz ki diyerek gelişip mercedes, porsche başta olmak üzere birçok firmayı bünyesine katmış ve zenginleşmiştir. bu nedenle her para alış verişinde türlü mırın kırını etmektedir. ayrıca tüm eyalet bir özellikle münih bir açık hava müzesidir. neredeyse tüm evler tarihidir.

    krallık
    taninmis, dunya capinda bilinen krallari hatta evliligi serefine kutlamalar yapilan kraliceleri vardir (bkz: oktoberfest)

    burnu havadalık
    bavyeralılar kendilerini alman olarak nitelendirmezler çoğu zaman. onlar ilk olarak bavyeralılıdırlar. sonra işlerine gelirse alman da olabilirler. almanlardan farklı sözcükler ve aksanla konuşurlar. diğer almanlarla anlaşamazlar. almanyadan ayrılmayı bile zaman zaman talep ederler. başbakana gerekirse kafa tutabilirler. bmw porsche mercedes harici araba görmek çok zordur. hele leopoldstrasse'de imkansıza yaklaşır. bi rhein'a ya da main'a sahip değildirler ama münih'te yapay göletleri vardır.* bu gölete uzanan bir dere kolunda gerektiğinde sörf yaptıkları bile görülmüş b.kunu çıkardıkları tescillenmiştir.

    oktober fest
    ülkenin en güzel festivali ekim festivali adı altında burada yapılır. eylülün son iki haftası gerçekleşir. herkese burnuna kadar doluncaya kadar içer* ve ertesi gün işlerine devam ederler.

    bayern münchen
    almanya'nın en güçlü takımı da bu eyalettedir. 66.000 kişi kapasiteli allianz arena stadı bu eyalettedir. bu takıma tahsis haldedir. evet örneğin düsseldorf'taki ltu arena stadı 45.000 kişilik kapasiteyle yapımı tamamlanmıştır ancak içinde oynatacak takımı yoktur.
    (bkz: fortuna düsseldorf)

    bira
    birasının en ünlü olduğu eyalettir.
    (bkz: hofbrau)
    (bkz: löwenbrau)
    (bkz: franziskaner)
    (bkz: pauliner)
    (bkz: augustiner)

  • futbol oynadığı yıllarda beşiktaş'ın ceza sahası civarında serbest vuruş kazanmasıyla, hınca hınç dolu semt meyhanelerini sessizliğe boğan adamdı.

    topun başına geçtiği zaman, kafa kıyaklığından sandalyelerinde yamuk oturanlar kendilerine çeki düzen verirdi. herkes yerlerinde şöyle bir doğrulurdu. garsonlar servise ara verir, ocakçılar televizyona doğru döner, gözlük kullananlar gözlüklerinin camlarını silerdi. meyhaneye bir sessizlik çökerdi. saygı duruşu bir nevi. öyle nadide bir yetenekti sergen.

  • iskoçlar akşam 10 dan sabah 8 e 4.200.000 oyu sayamazken bizim 3-4 saatte 50 milyon oyu saymamız heraldi gelişmişlik göstergemiz...