ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hayatta az rastlanılan kız isimleri
-
(bkz: garip kız isimleri)
(bkz: gubidik insan isimleri)
(bkz: yeni yazarların sözlüğü üç günlük sanması)
dağ evi + netflix + şarap + hatun + ufo soba
yaran olaylar
-
ev arkadaşım telefonla konuşmaktadır. söylediği bir model anlaşılmayınca, kodlamaya başlar.
+ yaz abi. adana'nın a'sı
(bir şeyin bir şeyi... bir şeyin bir şeyi...)
+ yeni zelanda'nın z'si
akrabalarıyla ayda yılda bir görüşen insan
-
sırf arada kan bağı var diye normalde hiçbir şey paylaşamayacağı insanlarla mecburiyet dışında pek görüşmeyen insandır. (bkz: herkes yerinde sağolsun)
doktor hasta diyalogları
-
altı yaşında şımarık bir velet... muayenesini yaptım. ilaçlarını yazarken bi türlü durmuyor. türlü şımarıklıklar yapıyor.
ben: hişş, uslu dur.
anne: doktor amca iğne yazar bak, uslu dur oğlum.
azıcık durur gibi oldu, yine bozdu.
ben: iğne yazıcam haa...
velet: şaka yaptığını biliyom ki...
ben: afferim bee... yemedin haa... süpersin...
velet: yemem ki...
ilaçları yazdım. annesine nasıl kullanılacağını anlattım ve ifadesiz bir suratla:
ben: iğneyi de karşı odaya geçiyosunuz, hemşire hanıma yaptırıyosunuz.
anne: (şaşkınlıkla) iğne mi yazdınız doktor bey???
ben: evet, iki saattir ne diyorum?
velet: (dolu gözlerle) neee??? iğne miii???
ben: (elimi velede doğru yumruk yaparak) yaaa, nası yediiiiin!!!
anne: ben bile yedim doktor bey!
ben: nihohahhaaa...
akşam bilgisayarını açık bırakamayan memur çocuğu
-
acının vücud bulmuş halidir kendisi. bilirsiniz hepimizin msninde gece gündüz oturumu açık insanlar vardır. "uyuyorum... zzzz" (allahım ne iğrenç efekt), "okuldayım" yazar bunların iletilerinde. işte bu duruş buram buram burjuvazi kokuyor dostlarım. bana kızmayın ama böyle. çünkü akranlarım gece ordan burdan film indirirken bilgisayarlarını açık bırakabiliyorlar. ama benim ebeveynlerim makinanın çalışmasının hemen ardından kıpır kıpır oluyorlar. iki saat sonra gelip "hadi biraz kapat da dinlensin bilgisayar" diyorlar. gece açık bırakmaya kalksam fişini çekiyorlar. neden çünkü ben tasarruf yapması gereken bir memur çocuğuyum. bilgisayar çalıştırılmamalı, kombi sıcak su yüzünden alev gibi olmamalı... neyse ben gidip makinayı biraz dinlendireyim. size de diyeceğim tek şey şudur. "şekerleme yapmaca...zzzz..." *
bu bir sevgi olayı ercan
-
tanju çolak'ın ercan taner'e söylediği, sevenlerine ''evet futbol asla sadece futbol degildir'' dedirtmiş laftır.
olay galatasaray paris saint germain macında hagi'nin skor 4-2 olduktan sonra fatih terim tarafından taraftarlarlara alkışlatılması için oyundan alınması sırasında cereyan etmişti.
(bkz: 17 ekim 1996 galatasaray psg maci)
sevgili tanju ağabeyin bu maçta collina'yı ilk gördügü anda tepkisi de takdir edilesidir.
-bu hakem senelerdir saçlarını böyle kestirir..
altınını darphaneye getirene sertifika verilecek
-
dünyanın hiçbir yerinde vatandaşının bireysel tasarrufu ile bu kadar ilgilenen bir siyasal iktidar olmamıştır.
ismi berkecan olan ilk tc başbakanı
-
(bkz: işte biz o gün tükeneceğiz)
migros'ta içki satılıyor diye çeki oradan vermiş
-
anlatayım da içiniz soğusun.
20 - 25 dakika önce evinde lazım olduğu için bizdeki ufak taş motorunu istemeye geldi mahalleden bir komşu. ayaküstü de muhabbet ettik beş on dakika.
bu komşunun çalıştığı fabrikanın sahibi kendi şahsî hesabından bütün işçilerine 1000'er liralık migros alışveriş kartı vermiş.
tabii ki çok güzel bir davranış. yüzlerce çalışanına gönlünden kopmuş yardım etmiş adam bu salgın döneminde kullansınlar diye. gelin görün ki bizim bu komşu abi fabrikada " migros'tan alışveriş çeki vermiş çünkü orada içki de satılıyor " gibi laflar etmiş.
bir de bize anlatırken öyle sinirli, öyle kendini haklı görür bir hâlde ki!
bu konuşmalarını patrona iletmişler tabii ve adam da verdiği kartı geri almış.
utanacağı yerde hâlâ kendini haklı görüyor bizimki de.
babam, " kendin kaşınmışsın. cuma'ya bile gelmiyorsun, sonra olur olmadık yerlerde adamlık yapmaya çalışıyorsun! " diye cevap verdi de " iyi akşamlar " dedi gitti adam öylece motoru alıp.
zerre acımadım.
bre malın önde gideni! evinde çoluk çocuğun var. ne güzel 1000 liralık alışveriş hakkın olacaktı durduk yere.
ne diye şov yapıyorsun?
toplumda artık çok var bu tipler o yüzden gerçekten iyi olmuş diyorum.
böyle sert tepkilerle akıllanırlar belki.
dipçe: yine okuduğunu anlamayanlar doluşmuş başlığa! adam, " ben içki satılan yerden alışveriş yapmam! " demiyor. böyle dese kimse laf edemez ben de dahil. sonuçta adam buna mecbur değil. hatta böylesi iyi niyetli bir patrona durumunu doğru dürüst açıklasa idi eminim o patron o kartın yerine 1000 liralık normal bir çek bile verirdi gitsin istediği yerden alışveriş yapsın diye.
yalnız bu komşumuz hem kartı kabul ediyor hem de patronun arkasından sallıyor! bu ikiyüzlülüktür! bunu eleştiriyorum. " adam neden içki satılan yerden alışveriş yapmıyor? " demiyorum!
akıllı ile zeki arasındaki fark
-
nicola tesla zeki, thomas edison akillidir.