ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
29 ağustos 2021 cafede gelen hesap
-
ekonomimize göre normal, bana göre kol gibi hesaptır orası ayrı da masaya tespih koyup, kart oynadığın mekanda san sebastian cheesecake yemek nedir lan? sen asıl onun hesabını ver*
5 nisan 2019 recep tayyip erdoğan açıklaması
-
kendini bitirecek hareketleri desteklemesi basiret bağlanmasıdır.
edit: değil istanbul'u iktidarı da kaybedeceklerdir, umut vermektedir, destekliyoruz.
muhalefet uyuma.
keçi otlayan ege'deki 18 ada için savaş mı yapalım
-
şimdi ben bu kadına hakaret etsem beni bulur buldurur mahkemeye verir, kendisi vatan toprağına kaya parçası der. adalet?
yalan dünya
-
"sahnede eğer bir silah varsa mutlaka patlar." bunu hepimiz biliyoruz.
gülse birsel de bunu o kadar göstere göstere, gözümüze soka soka yapıyor ki, bir sonraki sahnede ne olacağını anlamak hiç de zor olmuyor.. hatta ne olacağını çözdüğümüz için devamını izlemesi ziyadesiyle sıkıcı geliyor.
misal;
orçun, eylem'e içirmeyi düşündüğü kızları coşturduğu söylenen içkiyi cebinden çıkarıyor, eylem'e sesleniyor. birden annesi gelince, o elinde dursa bile görünmeyecek küçücük şişeyi panikle baharatların arasına atıveriyor. (ki cebine geri koyması daha kolay bir hamle olabilirken)
hee bu demek oluyor ki, onu oradan alamayacak ve annesi onu yemeklere koyacak.
peki yanıldık mı? hayır? aynen düşündüğümüz gibi de oldu.
bu kadar mı? tabi ki değil..
emir hasta yatıyor. rıza'nın deniz'e hediye ettiği orkideden oldukça rahatsız. çiçeğin ortamki oksijeni aldığını ve bu yüzden rahat nefes alamadığını söylüyor. çaktırmadan, deniz görmeden çiçeği terasa koymak için hızlıca çiçeği kapıp terasa çıkıyor. çiçeği masanın üzerine koyuyor. sonra da ne alakaysa çiçeği sulamaya kalkıyor. (çiçeği koy içeri gir, çiçek sulamak da neyin nesi) derken deniz'in sesi duyuluyor. panik yapan emir elindeki suyu nereye koyacağını bilemezken su yere dökülüyor ve koşarak içeri giriyor.
hee, yere su döküldüğüne göre biri bu suya basıp düşecek.
bi'şeyler bi'şeyler oluyor, diş ağrısı çeken bora terasa çıkıyor. "heh! suya basıp, kayıp düşecek kişi de geldi" diyoruz hepimiz.
neden bora? çünkü tüm uğraşlara rağmen dişi çekilemedi, ayağı kayıp düşsün ki, diş kendiliğinden çıksın.
eee yanıldık mı, hayır!
çünkü gülse birsel, bir sonraki sahnede ne olacağını şıp diye çözmemizi sağlayacak basit oyunlar kurguluyor. ve bu da bildiğimiz, sevdiğimiz gülse birsel'e hiç yakışmıyor. kendisinden daha yaratıcı kurgular bekleyen bizleri hayal kırıklığına uğratıyor.
şahsen ben uğruyorum.
savcı odasında poz veren avukat
-
her an güzellik merkezi zinciri kurabilirmiş gibi duruyor.
kalori sayarak kilo vermek
-
nasıl kilo verilir ve kilo vermenin alınan kalori ile ne kadar alakası var?
yediklerini değiştirirsen (bu kısmı çok önemli) kilo verirsin. bu da temelde aldığın kalori ile alakalı mıdır? tabi ki. ama işleyiş ve süreç, `kalori sayımına fokuslanıp diğer her şeyi yok sayarsanız, kesinlike doğru noktaya varamayacağınız kadar handikaplı.
neden kalori saymak bu kadar bilimik şekilde bize enjekte ediliyor?
kilo vermenin eşittirinin, sadece kalori saymak olduğunu araştıranların arka planına biraz bakmak lazım!! hangi şirketler, ne için bu araştırmaları yapmış?
çünkü şöyle bir şey düşünüyorum, kapitalle az buçuk alakası olan biri olarak? farkında mısınız abur cuburların üzerlerinde kalorileri yazıyor (yazmak zorunda), ama bazı abur cuburların kalorileri, paketlerinin üzerinde daha belirgin bir şekilde yazılıyor. neden?
çünkü, sen bakacaksın, diyeceksin ki "ben kilo vermek için kalori sayıyorum, günde 1500 kalori almam lazım (kilo vermek için), bu cips 80 kalori, o zaman ben bu cipsi yiyeyim ve günde almam gereken 1420 kalori kalsın"... owww :)
şimdi, araştırmaların bizleri bu derece "kalori sayma" işine fokuslandırmasının nedenini umarım anlatabilmişimdir.
karayel
-
bim'de satılan kolonya. adını tersten okuyunca anlam kazanıyor, taşlar yerine oturuyor.
metrodan inenleri beklemeden binmeye çalışmak
-
istisnasız her defasında geri itileyerek tepki koydugum durum.. özellikle taksim metrosunda girenleri geri iten 1.85 boylarında biri görürseniz muhtemelen benimdir.