hesabın var mı? giriş yap

  • babaları tarafından evlatlıktan reddedilme tehlikesi geçirmiş, harçlıklarına haciz konmuş kuşaktır.

  • hiç izlemediyseniz bu diziyi ve ne menem şeydir diye merak ediyorsanız, işte şöyle bir şey:

    bir iş arkadaşım var, bu diziyi izlemeye yeni başladı. şu sıralar en çok kıskandığım insanlardan biri kendisi. arada gelip "ya bahar ne gıcık karı di mi" filan diye soruyor. ben düşünüyorum, bahar'ı son görüşümün üzerinden epeyce zaman geçmiş... ağladığım olmuş izlerken, güldüğüm olmuş. hepsini yaşamış bitirmişim. o ise bunları şimdi yaşıyor. negzel!

    elimde olsa, behzat ç.'yi hafızamdan sildirir, yeniden izlemenin mutluluğunu yaşarım.

  • kendilerini seçim sonrası işten çıkartılır, yerlerine kimse alınmazsa iş gücünde zerre kayıp olmaz, mali olarak da kazanç sağlanabilir.

    ekrem başkan 24 haziran günü ilk bunlardan başlayabilir.

  • elini tutmak isterse, sen çekersen,

    çekmene şaşırırsa, şaşırmasına şaşırırsan

    şaşırdığına üzülürse, üzüldüğüne üzülürsen, üzüldüğüne inanmazsa,

    üzüldüğüne inansın diye alttan alırsan, alttan alınca acındığını sanırsa,

    acındığına inandığına kızarsan, kızdığına kızarsa, kızmasına kızarsan

    artık sevgili olur musunuz bilinmez ama sadece arkadaş olunmadığı ortaya çıkar.

    bu durumda, o anla ilgilidir.

    bazı çeşitlemeleri olabilecek andır bunlar gibi.

  • spikerin olcan hakkında şöyle dediği maç:

    "kısa boyuna rağmen golü kokluyor."

    kısa boyluysa ölsün mü adam amk, gol de mi koklamasın.

  • adam otuzsekiz yıl önceki ilkokul öğretmenini parkta görünce utanarak yanına yaklaşır ve "hocam beni tanıdınız mı?" der. ihtiyar adam, ''hayır tanımadım'' der.

    bunun üzerine adam:
    ''hocam beni nasıl tanımazsınız? ben ilkokul öğrenciniz mustafa. sınıfımızda bir arkadaşın saati kaybolmuştu, ben almıştım. siz de 'herkes kalksın ve ellerini tahtaya dayasın, arama yapacağım' demiştiniz. ben utanmış ve çok korkmuştum. sizin ve arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım diye soğuk terler döküyordum. sizden bir komut daha geldi, 'şimdi herkes gözlerini kapatsın.' ortalarda bir yerdeydim. aranma sırası bana gelmişti. saati cebimden sessizce almış, devamında aynı sessizik içinde son arkadaşa kadar aramayı sürdürmüştünüz. sonra bizi yerimize oturtup bana ve hiç kimseye hiçbir şey söylemeden saati sahibine vermiştiniz. büyüdükçe içimde büyüttüm bu davranışınızı. hocam ben şimdi elli yaşındayım. düşünüyorum da şu hayattaki en büyük dersi o gün sizden almışım. her aklıma gelişinde sarsıldım ve her aklıma gelişinde kendimi sizden kalan erdemin koruyucu gölgesinde hissettim.
    çünkü 'utancı bilerek yaşamak korkunç, daha da korkuncu bilerek yaşatmaktır.'
    der edip cansever. hocam işte siz bana o utancı yaşatmadınız. yaşasaydım unutur muydum doğrusu bilmiyorum ama beni utandırmamanızı hiç unutmadım hocam.
    şimdi hatırladınız mı beni?''

    ihtiyar öğretmen yanyana oturdukları banktaki öğrencisine yaklaşarak:
    ''o olayı ertesi gün ben de unutmuştum. şimdi sen anlatınca hatırladım. sizlere 'gözlerinizi kapatın' dediğimde ben de gözlerimi kapatmıştım. o yaştaki
    her çocuğun düşebileceği yanılgıya düşen öğrencime karşı içimde bir yargı
    oluşsun istememiştim. o sen miydin? bilmiyordum nasılsın?''

  • babası bu yöntemi uygulayan bir arkadaşım geçen hafta 35 yaşına girdi.

    bu yaştan sonra geri de çekemiyorlar.