hesabın var mı? giriş yap

  • türk kadınları gitsin, yerine italyan erkekleri gelsin ona bile razıyım. en azından muhabbet ederiz.

  • "le cola'yı fransız malı zannedip arkadaşlarla bim'i bastık, feyizli bir abi bizle sohbet etti. şimdi namaza gidiyoruz. nereden nereye."

  • insanların iç çatışmalarının dışarıya vurulmasını gösterir. normalde sol beyin her zaman sağ beyni baskılar çünkü mantık sol beyin tarafından kontrol edilen bir olgudur. korpus kallosum denilen iki beyin arasındak köprü yok edildiği zaman sağ beyin kafasına göre takılmaya başlar ve zaten sol beyne göre daha içgüdüsel ve bilinçaltının etkisinde takıldığı için insanın baskıladığı düşüncelerini falan gerçekleştirmeye başlar. örneğin sabah işe gitmek zorundayken gömleğinizi iliklerken sol el eliniz o düğmeleri çözmeye çalışır çünkü içten içe işe gitmek istemiyorsunuzdur. çok hazzetmediğiniz bir insanla konuşurken sol eliniz birden adama yumruk atabilir. sigarayı bırakmışken birisi teklif ettiğinde sol eliniz sigarayı almaya uzanabilir, süpermarket alışverişi sırasında aldığınız ürünleri sol el geri koyabilir hatta almayı düşünmediğiniz şeyleri uzanıp alabilir. sol el bu durumda düşmanınız falan değildir, o da sizsinizdir ama sizin bilinçaltınızın bilince dökülmesidir. genel olarak primitif bir yapıda olduğu için de ihtiyaçlarını ilkel ve kaba yöntemlerle belli eder.

    house'un bir bölümünde de vardı bu olgu. hastanın sevgilisi bir deodorant getirdiğinde sol el alıp deodorantı fırlatıyor sonra da kadına tokat atıyordu adamın iradesine karşı. bölüm sonunda adamı hasta edenin o deodorant olduğu, sağ beynin bunu biliyor olduğu ancak mantıksal bir şekilde bunu sol beyine söyleyemediği için primitif bir şekilde rahatsızlığını dile getirdiği ortaya çıkıyordu. aynı adama çeşitli kelimeler gösteriyorlardı, sağ gözle adam kelimeleri söylerken, sol gözle baktığı zaman nesnenin ne olduğunu söyleyemiyor ancak kağıt kalemle direkt olarak şeklini çizebiliyordu.

    belki de en ilginç tıbbi olgudur yabancı el sendromu. insanların çift kişilikli olduklarını ve medeniyet kisvesi altındaki zorunluluklardan kurtulduklarında sıkıntılardan kurtulduklarında neler yapabileceklerini gösterir.

  • tahmini örnek bir diyalog:

    yarışmacı: ben parayı alıp çekilmek istiyorum
    ilber ortaylı: son kararınız mı?
    yarışmacı: son kararım
    ilber ortaylı: bu cehaletle, buraya kadar yine iyi geldiniz, takdir ettim.

  • doğru demiş. sen kopya cekemeyesin, sınava sen mi yoksa başkasi mi giriyor diye kontrol amaçlı açılıyor.

  • bir önceki entry'de çok güzel şekilde özetlenen, yeni çağın dinamiklerinin beraberinde getirdiği, ileride yaşadığımız döneme dair hatırlanacak / öne çıkanlar listesinde kendine yer bulacak olan taze kavram.

    aşağı yukarı iki yıllık bir geçmişe sahip olsa da, şimdiden `hipsturbia` (kendisinin bir bakıma tam zıttı olan bu kavrama da, ayrı başlık açmak gerek) ile 2020'lere damgasını vuracağı öngörülen yaşam tarzı.

    evet, hedef kitlesi y kuşağı namı değer millenials mensubu, young urbaners da denen expatler. kısaca, mümkünse farklı ekollerde lisans+ eğitime sahip, dünya ve farklı kültürlere karşı fazlasıyla açık ve meraklı, genel şartlara göre iyi para kazanıp, american dream'i en büyük kabusu olarak gören, parasını ev, araba vs. yerine gezip görmeye, deneyim yaşamaya harcayan/ harcamak isteyen duracell tavşanı enerjisine sahip insanlar.

    co-living'ler bu insanlara ev ve otel konforunun iyi dengelenmiş bir karışımını sunar. şehir merkezinde,özellikle -paradan bağımsız- ev bulmanın çok sıkıntılı olduğu popüler metropollerde- gösterişli, görece lüks ve bavulunu al gel ve hiçbir şeyin derdine düşme konseptli, ama hala -hedef kitlesi bazında- uygun fiyatlı evler.

    "e bu zaten yok muydu?uygun fiyatlı rezidans?" dediğinizi duyar gibiyim, işte tam bu noktada co-living'lerin alametifarikası ortaya çıkıyor.

    co- living'ler üyelerine, ilk dakikadan itibaren kapsamlı ve tatmin olma vaadli bir network ve event ağı sunuyor. böylece, yepisyeni ve az biraz paralı sudan çıkmış balığa eşit konumda olduğunuz, şehir/ ülkenizde anında sizi destekleyen ve kendinizi yalnız hissetmemenizi sağlayan kafa dengi bir sosyal çevreye girmiş oluyorsunuz.

  • gates - ne sıklıkta güncelleniyor bu sözlük?
    ssg - her saniye
    gates- wow! kaç kişi çalışıyor?
    ssg - 30.000'den fazla.
    gates - (öhh!) ne kadar ödüyorsun onlara?
    ssg - hiç.
    gates - ulan üçüncü dünya ülkelerinde sömürü nereye varmış be höh bee!