hesabın var mı? giriş yap

  • cicero, yaşlı cato veya yaşlılık üzerine kitabında "insanın içinde iyi ve mutlu yaşamaya dair en ufak bir istek yoksa, her yaşı ona ağır gelir." der.
    bana göre yaşamak bir heves, bir iştah meselesi. sorun yaş olsaydı kendilerini öldürme eğilimi en yüksek olan yaşlar 15-30 arası olmazdı. diğer taraftan belli bir yaşı aşabilmiş olmak da mutluluğu garantilemiyor.
    hep bir bekleme halindeyiz. şu an yaşadığımız hayatın geçici, asıl olması gereken hayatın ileride bir yerde olduğu ve onu beklememiz gerektiği fikrine inanarak günleri, ayları, yılları geçiriyoruz. çok emin konuşmayayım ama çoğumuz için bizi bekleyen bir şey yok.

    insan fiziksel olarak dünyada yer kaplamaktan öteye geçmek ister. buna da kısaca yaşamak diyoruz. o yüzden aslolan beklemek değil, harekete geçmek. bunu bir yol gibi görüp yaşamı yoldan ibaret olanlar var. hayata bir amaç için gönderildiğini düşünüp onun peşine düşenler var. dünyaya ancak üreterek katkı sağlayabilirim diyerek aralıksız çalışanlar var. iz bırakmak için uğraşanlar, keşfedenler, zevk sürenler, kazananlar, kaybedenler, acı çekenler, acıyı sevenler, mutluluğa bağımlı olanlar, korkaklar, zayıflar, haddinden fazla cesurlar, iyiler, kötüler, var da var.

    zamanın bunları yaparken geçmesi bana daha anlamlı geliyor. bekleyerek geçirenlerden bir fark var mı bilemiyorum. hiç de bilemeyeceğiz. çünkü maalesef böyle davranmıyor olsak da bir kerelik bir hak bu.

    bir videoda izlemiştim, abbas kiyarüstemi hastanede ölüme doğru giderken, hasta yatağında çok sevdiği bir şarkıyı, nobahari'yi dinlemek istiyor. güzel sesli bir kadın hem çalıyor hem söylüyor. şarkıda geçen bir söz var. diyor ki "ölümümüzden sonra bir ömür daha lazım, çünkü bu ömrümüzü sadece umutlanmakla geçirdik."
    o sırada kamera kiyatüstemi'nin yüzüne yakın çekim yapıyor. o meşhur koyu renkli camlı gözlüklerini biraz kaldırıp gözyaşlarını siliyor.
    76 yıllık hayatına 60'tan fazla film sığdırmış, iran sinemasının en büyük isimlerinden olmuş, ünü dünyaya taşmış bir adam, ölümün nefesini hissederken bir ömür daha isteyecek kadar seviyor yaşamayı. beli ki hala yapamadığı bir dolu şey var, bir 76 daha verseler yaşayacak. işte bu iştah bir lütuf bence ve bunun bir son kullanım tarihi yok.

  • umarim bu basliga bakarak karar veren yoktur. basliga yazanlarin yuzde 90'ni daha universite ogrencisi cok belli. hani maas nedir bilmeyen ellerine bin lira para gecse kac sise bira alabilecegini hesaplayan tipler. neyse belki ciddi ciddi okuyan varsa o civarda paraya fiat punto linea tarzi arabalar uygundur. hem servis hem parca hem yakit konusunda kafaniz rahat eder. audi bmw hatta golf al diyen ergen salaklara bakmayin onlarin arabaya bakis acilari gaza basinca ne kadar hizli gittigine bakmaktan ibaret.

    edit : imla yazim yanlisi vs.

  • bu nasıl bir umursamazlıktır aklım almıyor artık. seçimden beridir halkta inanılmaz bir durgunluk var. zam üstüne zam yağıyor ve kimsenin sesi çıkmıyor.
    erdoğan istediği gibi at koşturuyor istediği yeri satıyor peşkeş çekiyor. ülkeyi babasının malı gibi kullanıyor ve hiç kimse bir şey yapmıyor.
    güzelim ülkemin bunların elinde çürümesi beni delirtiyor artık.
    muhalefetten bir şey beklemiyorum onlar da aynı bokun laciverti. başka bir kurtuluş yolu olması lazım.

  • amerika'da iki genç adam ot içerken yakalanır ve mahkemeye çıkarlar.
    yargıç, "sizler iyi insanlara benziyorsunuz, size hapse girmeden önce ikinci bir şans vermek istiyorum. bu hafta sonu dışarı çıkıp, insanları uyuşturucu kullanmamaları için ikna etmeye çalışacaksınız" der ve mahkeme pazartesi gününe ertelenir.

    pazartesi günü gelir ve yargıç ilk adama ne yaptığını sorar.

    -sayın yargıç, 17 insanı sonsuza dek uyuşturucuyu bırakmaya ikna ettim.
    + 17 mi? harika. bunu nasıl yaptın?
    -diyagram kullandım sayın yargıç. şunun gibi iki daire çizdim: 0 o ve dedim ki, büyük olan uyuşturucu kullanmadan önceki beyniniz, küçük olan uyuşturucu kullandıktan sonraki.

    bunun üzerine yargıç "bu takdire şayan bir yöntem" der ve ikinci adama döner "ya sen ne yaptın?"

    -sayın yargıç, 156 insanı sonsuza dek uyuşturucuyu bırakmaya ikna ettim.
    + 156 mı?!! bunu nasıl yaptın?
    -benzer bir diyagram kullandım sayın yargıç. şunun gibi iki daire çizdim: o 0 ve dedim ki, bu hapse girmeden önceki g*t deliğiniz...

  • doktora gitseler yok karımın saçını gördü yok şöyle oldu böyle oldu diyecek ve arıza çıkaracak, belki de doktora saldıracak tipler bu hocalara hiç seslerini çıkarmıyorlar. adam, kadına başka bir şey yapsa hiç itiraz edecek gibi görünmüyor. cidden şu zihniyeti anlamak mümkün değil.

  • yere düşen hesap makinesinin bozulup bozulmadığını anlamak için 2'yle 2'yi toplamak. 5 çıkarsa düştüğü için olcaktı heralde.

  • -üreticinin bile ilk maddeye koyduğu kol ağrısı için entry girmek.
    -neredeyse herkeste gözlemlenen kırgınlık, ağrı, ateş için entry girmek.
    -öncelik grubunda olmanın bir manası varmış gibi entry girmek.

    aynı şeyler yüzlerce kez yazıldığı halde aynı şeyi tekrar, tekrar, tekrar yazmak. bıkmamak, yine yazmak.