hesabın var mı? giriş yap

  • ancak gerizekalıların kurşunlanma olayına bağlayabileceği tshirttür. en fazla hande yener'in balondun söndün gibi bir şarkısı vardı ona bağlayabilirsiniz bak ama kurşunlanma olayına bağlamak için tekrar söylüyorum ağır gerizekalı olmanız yada sürekli kendinize mağduriyet aramanız gerekmekte.
    tahrike ve ağlamaya yer arayan taraftar yine iş başında anlaşılan, yine bir gün kendilerine mağduriyet çıkarıyor.

    ciddi olmak gerekirse tshirt fenerbahçe'nin 5 yıldızlı tshirtüne gönderme yapıyor, verilmek istenen mesaj sizin 5 yıldızınız balondan ibaret ve galatasaray tek tek söndürüyor. ama siz ağlamaya devam edin tabiki yinede anlayacağınızı sanmıyorum.

    edit: bak hala iğneyi kurşun olarak gören öküzler var.

  • lütfen bir tarafımızdan element uydurmayalım.

    "they is" veya "they was" diye bir kullanım yoktur, yanlıştır.
    çoğuldaki gibi "they are" ve "they were" olarak kullanırsınız.

    diğer tüm fiil çekimleri de çoğul they ile aynı yapılır.

    yani tekil they ile çoğul they kullanımlarında gramer açısından bir fark yoktur.

    sadece tekil they için themselves yerine themself kullanılabilir. ama themselves kullanımı da yanlış değildir.

    ayrıca hiç yeni bir şey de değildir bu kullanım. belirsiz zamir için he kullanıp istemli/istemsiz cinsiyetçilik yapmaktan uzak durmaya çalışarak akademik makale yazma hassasiyeti taşıyan insanlar onyıllardır kullanıyorlar tekil they'i. kaldı ki, akademik metinlerle sınırlı kalmadan yazılı anlatımda kullanımı yüzyıllar öncesine dayanır.

  • bir arkadas gecenin bir yarisi esi tarafindan durtuklenerek uyandirilir:

    - hisst! tulay uyan... uyan tulay uyan...
    - hii?
    - hisst! tulay, uyan!
    - ahmet?
    - uyandin mi tulay? sakin kipirdama... uyan...
    - ahmet, nooluyo ahmet?
    - tulay uyan, sakin kipirdama!
    - ahmet, nooluyo ahmet? ustumde bisey mi var?
    - uyandin mi bak iyice? kipirdama sakin...
    - uyandim... kipirdamiyorum... nooldu? ne var ustumde?
    - hah! tulay allahaskina kipirdamadan kafani kaldir da bi senin yattigin yere bak bi benim yattigim yere bak.
    sana bi avuc yerde yatiyorum diyorum, inanmiyosun.
    - ???...!!!...???...!!!...

  • ana hikayeden açılan ve uçları kapatılmayan yan hikayeler yüzünden puan kırdım. onun dışında genel hali fena değil ama daha iyi alternatifleri varken tercih edilmez.

    imdb : 6.5/10
    tür: biyografi/dram

    edit : silip kaçmış. kötü değildi lan :(

  • 12 yıldan fazla süredir hem satış hem de ithalat yapan biri olarak söyleyebileceğim ilk şey artık burada herkesin haklı olduğu gerçeği. enstrümanların türkiyede pahalı olduğu kesin ancak bu hem alan hem de satan mutlu demek değil. burada tüm kazanç net bir şekilde devletin. pandemi öncesinde gelen ilave gümrük vergisi üzerine sonradan bir daha yüzde 25 gelmesi bir de bu tutarın üzerinden tekrar kdv, gelir vb vergilerin alınması... bu işin kazananı belli ve o kişi ne alıcı ne de satıcı. bu düzeni kuran kazanıyor. son bir sey daha söylemek isterim, avrupa'dan, amerikadan uygun fiyat doğrudur, sonuna kadar da kullanın ama unutmayın lütfen, çoğu kalemde yurtdışında olan bu meslektaşların kazancı bize göre çok daha fazla. ve olması gereken de bu. umarım hayatı sevdiren bu ürünler için adil, rekabet edilebilir ve herkes tarafından ulaşılabilir bir çözüm üretilir.
    edit: anlatım bozukluğu

  • 90'lı yılların ergenleri hatırlar emre aşık ve aysun kayacı uzun yıllar (7 yıl) büyük bir aşk yaşamış fakat emre'nin ailesinin o yılların moda tavrı olan manken gelin istemeyiz tavrı sebebiyle evlenemeyip sonunda da ayrılmışlardı.

    umarım gelinlerinden memnun kalmışlardır. asfjgxdyujg

  • nikah memuru: "... 'yı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
    gelin : "evet!"
    nikah memuru: "peki siz damat bey ... 'yı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
    damat : "evet!"
    nikah memuru: "ben de evet diyorum ve 3 evetle uğurluyoruz''

  • bu sayfanın paylaşımlarını beğenen ve paylaştıklarına yorum yapan arkadaşlarım olduğundan uzun zamandır haberdarım bu olaydan. kızlar bi de paylaşılan evin fotoğraflarına yorum yapıp üzerinde tartışıyorlar. hatta geçen lüks sayılabilecek bir ev gördüklerinde kadının kocası ne iş yapıyor diye yorumlar vardı. yine böyle bir sayfada kızın biri 20 yaşındaymış kendisini isteyen adam 30 yaşında olduğunu anlatıp yardım istiyordu sizce ne yapmalıyım, evlenmeli miyim diye.

    toplumun çürümesi tam da böyle bir şey. öncelikle bu genç kızlar sanki hayatlarının en büyük amacının hemen evlenip güzel bir evde oturmakmış gibi olması umut kırıcı. eğitim, kendi ayaklarının üzerinde durmak gibi şeylerden habersizler. diğer bir konu ise özel yaşamlarını herkes ile paylaşarak hem fikir almak hem de güzel evleriyle nispet yapmaları var ki beni benden alıyor.

    ülkede o kadar hırsız, katil, vicdansız varken bu genç arkadaşlar mı göze batıyor diyenler olacaktır elbet. lakin neden daha 20 yaşına gelmemiş gençler ev kurmak çocuk yapmak için bu kadar çabalıyor anlam veremiyorum. gördüklerim içinde en azından üniversite bile akıllarında yok. ben kendi adıma üzülüyorum açıkçası.

  • insanı ezik hissetiren şey. yani tamam bolca okuyorum ediyorum ama bunların arasına kendi orijinal fikrimi koyamıyorum, varsa yoksa sağda solda beğendiğim insanların fikirlerini paraphrase etmeç. inanır mısınız benim bu şikayetim bile orijinal değil, reddit'te gezerken gördüm "harbi lan ben de böyleyim" dedim o yüzden açtım bu başlığı. ya...