hesabın var mı? giriş yap

  • darbe girişimi soruşturmalarındaki kilit uygulama.

    15 temmuz darbe girişiminden bu yana görevden alınan ve tutuklananlar hakkındaki en yaygın işlem gerekçesi, bylock kullanmak olarak yansıyor. cumhuriyet halk partisi bilgi ve iletişim teknolojileri genel başkan yardımcılığı’nın erdal aksünger’in başkanlığında bylock uygulamasıyla ilgili bir rapor hazırlandı. teknik özellikleri ve hakkındaki tartışmaları derledik: bylock nedir, kimler kullanıyor, savcılık ifadelerinde hakkında neler söylendi?

    bylock nedir?
    bylock, geliştiricisi tarafından “kullanıcılar arasında askeri seviyede şifrelenmiş, güvenli ve gizli iletişim olanağı sunan bir iletişim uygulaması” olarak tanımlanan mobil uygulama.

    android ve ios işletim sistemleri için geliştirilerek google play ve apple appstore uygulama mağazalarında yayımlanan bylock’un pazara ilk olarak 2014 yılı başlarında, abd’de yaşadığını belirten david keynes isimli bir geliştirici tarafından sunulduğu biliniyor.

    bylock, kullanıcılar ve gruplar arasında şifrelenmiş, güvenli haberleşme olanağı sağlamak üzere geliştirilmiş bir uygulama. bu imkanı sunan diğer uygulamalarda olduğu gibi, uygulamanın sahibi veya sunucularını barındıran taraflar, kullanıcılar arasındaki yazışmaları göremiyor ve konuşmaları dinleyemiyor.

    bugün bu tür iletişimde kullanılan en popüler uygulama olan whatsapp başta olmak üzere tüm mobil uygulamalar şifrelenmiş, uygulama sahibi tarafından dahi görülemeyecek iletişim olanağı sunduğunu iddia ediyor. ancak bylock’un çıktığı günlerde, whatsapp şifresiz olarak çalışmaktaydı ve diğer birçok uygulama henüz kullanıma açılmamıştı.

    bylock’un mit tarafından kırıldığı iddiaları üzerine yapılan incelemelerde, uygulamanın amatör yazılımcılar tarafından geliştirildiği, iddia edildiği gibi askeri düzeyde bir şifreleme yapamadığı, kullanıcılara ait birçok bilgiyi kolayca okunabilir yapıda sakladığı ortaya çıkmıştı.

    internet arşivlerine göre, bylock 2014 sonbaharında geliştiricisi tarafından uygulama mağazalarından kaldırıldı. geliştirici david keynes o tarihte;

    -1 milyon civarındaki “beklenmedik sayıdaki” kullanıcının yüküyle başa çıkmakta zorlandığını,
    -orta doğu kaynaklı zararlı trafiği önlemek amacıyla bu bölgeden gelen bağlantıları engellediğini,
    -bağlantı sorunları yaşayan kullanıcıların vpn (sanal özel ağ) üzerinden bağlanmaları gerektiğini, bylock++ adını verdiği yeni uygulama üzerinde çalıştığını açıklamıştır.

    uygulamanın bilinen en son versiyonu 26 aralık 2014 tarihlidir. bylock++ olarak isimlendirilen uygulamanın pazara sürüldüğüne dair güvenilir bir kaynak bulunamıyor, ancak haziran 2015'te bazı internet sitelerinde bylock++ uygulaması olarak dosyalar yayımlandığı görülüyor.

    halen google play ve apple app store’da bylock veya bylock++ uygulaması bulunmuyor. bylock’un sahibi olarak görünen david keynes ismi araştırıldığında, yazılım ve uygulama dünyasında hizmet gösteren kişiler tarafından sıklıkla kullanılan linkedin, github, stackoverflow, twitter gibi sosyal ağ ve geliştirici sitelerinde hesabının bulunmuyor. david keynes tarafından yapıldığı kabul edilen sadece iki açıklama bulunmakta, bunlar da wordpress.com üzerinde açılmış ücretsiz bir blog sayfasında bulunmaktadır.

    chp’nin yayınladığı raporda “kısa sürede 1 milyona yakın kullanıcıya hizmet verdiği söylenen bir uygulamanın, kişisel çabayla sürdürülmesi ve finanse edilmesi, bu işin doğasına aykırıdır. normal şartlarda bylock’un bu alanda hizmet veren bir şirket tarafından satın alınması veya yatırımcı alarak büyüme yoluna gitmesi beklenirken, uygulama mağazalarından çekilmiş ve küçülmek amacıyla çeşitli teknik önlemler alındığı söylenmiştir. bu durum sıradışıdır, dikkat çekicidir.” deniliyor.

    bilim, sanayi ve teknoloji bakanı faruk özlü, eylül 2016 tarihli aa editör masası mülakatında, ‘bylock’ mesajlaşma yazılımına ilişkin, “o kriptolu bir yazılım, onun bile bizim işten çıkardığımız eski tübitak çalışanları, yani fetö yapılanmasına mensup kişiler tarafından geliştirilmiş olacağı yönünde kuvvetli tespitlerimiz var. yaklaşık 215 bin kişinin haberleştiği bir ağ ve kriptolu bir yazılım bu. bu yazılımı tübitak’ta çalışan malum yapıya mensup kişilerin geliştirdiği yönünde elimizde ciddi veriler var” açıklamasında bulundu.

    15 temmuz öncesine bakıldığında, bylock hakkında uluslararası basında da haber yapılmadığı ve uygulamanın teknoloji haber sitelerinde konu edilmediği görülüyor. chp’nin raporunda konuyla ilgili “oysa 1 milyon kullanıcıya ulaşan bir uygulamanın en azından teknoloji haber sitelerinin ilgisini çekmesi beklenirdi.” ifadesine yer veriliyor.

    15 temmuz sonrasında bylock hem türkiye medyasında hem de uluslararası basında hızla ilgi görmeye başladı. konuyla ilgili ilk haber, 29 temmuz’da wall street journal tarafından yapıldı. mit kaynaklarından alınan bilgilerle yapıldığı ifade edilen haberde;

    -türk istihbarat birimlerinin darbe girişiminden aylar önce internetteki sohbet odalarında milyonlarca gizli mesajı deşifre ettiği,
    -darbe girişimiyle ilgili herhangi bir bilgiye denk gelmedikleri,
    -mit ile işbirliği içinde çalışan abd istihbarat birimlerinin de darbe girişimini göremedikleri,
    -gülen hareketi mensuplarının 2014 yılından itibaren şifreli mesajlaşma uygulaması bylock’u kullanmaya başladıkları,
    -2015 sonunda mit’in bylock’u keşfettiği, sistemin kırılmasıyla milyonlarca mesajın deşifre edildiği, 40.000 ismin tespit edildiği, bunların 600 kadarının fetö ile ilişkili olduğundan şüphe edilen yüksek rütbeli subaylar olduğu,
    -mit’in bylock sistemine girmesinden kısa bir süre sonra cemaatin durumu fark ederek “kırılamaz” nitelemesi yapılan başka bir uygulamaya geçtikleri,
    -mit’in deşifre ettiği dosyaları bahar aylarında hükümet ve diğer türk istihbarat birimleriyle paylaştığı ifade ediliyor.

    milliyet’ten tolga şardan’ın haberine göre, “fetö/pdy” soruşturmalarında bylock kullanımıyla ilgili 24 aralık 2014 tarihi bir milat olarak kabul ediliyor. bylock’un bu tarihten önce herkes tarafından kolayca indirilebilmesi nedeniyle bu tarihin milat olarak seçildiği belirtiliyor. bu tarihten sonra telefonlara yapılan program yüklemelerin ise soruşturmada konu edilen suçlamalarda şüphe unsurunu güçlendirdiği savunuluyor. bu tarihten sonra asıl veritabanı kanada’da olan programın türkçe’ye güncelleyip cemaat tarafından kullanılmasının sağlandığı ifade ediliyor.

    anadolu ajansı muhabirinin emniyet kaynaklarından aldığı bilgiye göre, izmir’deki “fetö/pdy” soruşturmalarında ifade veren kişiler, “bylock” kullanımına ilişkin önemli bilgiler verdi. 17–25 aralık sürecinden sonra telefonlarının dinlenebileceği düşüncesiyle tedbir almaya başladıkları, üst düzey mensupların ise güvenli iletişim konusunda cemaat içi seminerler verdiği bilgisi yer aldı.

    emniyetteki ifadesinde telefon dinlemeleri konusunda 17 aralık 2013'ten sonra tedbir alınmaya başladığını belirten bir kişi, şunları söyledi:

    --- spoiler ---
    “17 aralık 2013'ten sonra telefonlardaki dinlemelerle ilgili tedbir almaya başladık. türkiye’de bulunan tüm telefonların güvenlik zafiyetleri bilindiği ve dinlenmesinin de çok kolay olduğu sohbetlerde anlatılıp toplantılarda görüşmelerimizi lıne, whatsapp, viber, hi, kakoa talk, coverme benzeri programlar üzerinden yapmamız söylendi. sonra bu programların da güvenlik zaafiyeti olduğu gerekçesiyle kullanımından vazgeçildi. sonrasında kritik noktalara bakan herkes bu bylock denilen programı kullanmaya başladı. herkes bize mutlaka kullanmamız gerektiği söylenen bu bylock üzerinden mesajlaşarak bilgi alışverişini sağladı.”
    --- spoiler ---

    bir başka kişi ise, gülen’den geldiğini belirttiği “tüm üyeler bylock programı üzerinden görüşmeler yapsın, normal telefonla görüşme yapanlar hizmete ihanet etmiş olur” talimatıyla bylock kullanımının örgütte zorunlu hale getirildiği, başlangıçta ingilizce olarak yazılan uygulamanın sonrasında “turquoise” adlı güncellemeyle türkçeleştirilerek, türkiye yapılanmasında da yaygınlaştırıldığını ortaya koydu.

    bylock programınının appstore ve google play gibi kamuya açık mobil uygulama mağazalarında bulunmadığı, ancak telefona dışarıdan flaş bellekle yüklenebildiği bilgisine ver verilen ifadelerde, programın tercih edilmesinin nedeninin başlıca nedeninin ise “sanal ağ bağlantısı sağlayan vpn programlarıyla çalışan yapısı nedeniyle, görüşmelerin yurt dışı serverler üzerinden yapılmasını sağlaması, bunun da örgüte istihbarat çalışmalarına takılmama imkanı vermesi” olduğu ayrıntıları yer aldı.

    bir başka kişi ise bylock’un yüklenmesi ve çalışmasına ilişkin, ifadesinde şu bilgileri aktardı:

    --- spoiler ---
    “kendimiz bir isim ve bir adres belirliyoruz. bu adres hotmail, gmail veya yahoo gibi bir adres olmamakla birlikte kısa bir isim ve rumuz olarak belirledikten sonra bir rakam, bir harf ve bir karakter kombinasyonundan oluşan en az 8 karakterli bir şifre oluşturmanız gerekiyor. şifre oluşturulduktan sonra sisteme türkiye haricinden başka bir ülkenin serverı üzerinden bağlantı sağlanıyor. bu bağlantı genellikle abd üzerinden gerçekleşiyor. bylock veri tabanı kanada’dır. bylock üzerinden gönderilen mesajlar, mesajı gönderdikten sonra alıcı tarafından silinmemiş ise 24 saat içerisinde sistem tarafından otomatik olarak siliniyor. yine gönderici mesajı gönderdikten sonra mesajı telefonundan silerse, alıcı mesajı okuduktan sonra sistem mesajı otomatik olarak siliyor. bylock içerisinde gelen mesajlardan telefonların özelliklerine göre ekran görüntüsü kopyası alınabiliyor. bir de bylock ana sayfada bir kişi bir başka kişiyi eklemediği sürece birbirleri ile mesajlaşamazlar. bu sistem üzerinde grup kurma özelliği mevcut değildir. birbirlerini ekleyen kişiler sadece dm (direkt mesaj) şeklinde görüşme yapabilmektedirler. bu program üzerinden fotoğraf, pdf dosyası veya video paylaşımı yapılamaz sadece mesajla yazışma programıdır.”
    --- spoiler ---

    fethullah gülen cemaati ile ilişkilendirilen hesaplardan @gultekinbibar, 25 aralık 2014 tarihinde twitter hesabından paylaştığı tweet’te “bylock kullananlara tavsiyem bunu çizin” diyerek uygulamanın giriş ekranındaki çizim alanına arapça allah yazılmasını önerdi.

    mhp genel başkanı devlet bahçeli, 22 eylül 2016'da yaptığı açıklamada bylock’ta 215 bin kişinin sistemde olduğunu, ancak bunların 50 bininin bilgilerinin bulunduğunu belirtti. bahçeli, operasyonlarda düzenlenen baskınlarda tespit edilen dolar banknotlarının üzerindeki seri kodlarının bylock sistemine giriş şifreleri olduğunu iddia ederek şu değerlendirmeyi yaptı:

    --- spoiler ---
    “bylock kullanan kamu görevlileri görevlerinden atıldı. 160 bin kişinin kim olduğu merak konusu, iş çevresi, siyasetten isimler olabilir. bunların açığa kavuşturulması gerekiyor. bylock sisteminin kurulmasından itibaren referans sistemi kullanılıyormuş. tanıdık olmayanın sisteme girmesi imkansız. örgüttekilere verilen f serisindeki bir dolarların seri numaraları ise bylock sisteminin giriş şifresi olarak kullanılıyormuş”
    --- spoiler ---

    bylock kullananların durumu
    eylül 2016 sonu itibariyle, ohal kapsamında işten el çektirme, memurluktan ihraç ve tutuklama işlemlerinin önemli bir kısmının “bylock yüklemek” iddiası üzerinden yürütüldüğü görülüyor.

    hakkında işlem yapılan kişilerin bir kısmı uygulamadan habersiz olduğunu belirtmekte, bir kısmı da telefonlarına başkaları tarafından yüklendiğini anlatmaktadır.

    yerel emniyet birimleri, savcılar ve hakimler, tc kimlik no—telefon numarası şeklinde hazırlanmış ve soruşturmanın gizliliği nedeniyle şüpheliler ve vekilleri ile paylaşılmayan listeler üzerinden arama, gözaltı ve tutuklama işlemleri yapıyor.

    ekim 2016'nın başında hatay 2. ağır ceza mahkemesi’nin bylock isimli haberleşme programında kaydı olduğu belirtilen bir şüpheli hakkında verdiği karar sosyal medyada tartışma konusu olmuştu. mahkeme, kararda savcılığın iddianameyi yeterince delillendirmediğini gerekçe göstererek iddianameyi savcılığa iade etti. kararda, “kişilerin lekelenmeme hakkı ve eksiksiz soruşturma ve tek celsede duruşma” prensiplerine değinildi ve “soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarının makul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkumiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yani bir nev’i filtre görevi yapmaları gerekir.” denildi: https://haber.140journos.com/7ee3c2b2e1be

    whatsapp’ın 5 nisan 2016'da uçtan uca şifreleme güvenlik duyurusunu yayınlamasıyla birlikte güvenlik nedeniyle farklı uygulamaları kullanan birçok kullanıcı, whatsapp kullanmaya başladı.

    darbe girişiminin ertesi sabahı ise, 16 temmuz 2016'da anadolu ajansı’nın yayınladığı görüntülerde, darbeci bir askerin ele geçirilen telefonunda darbecilerin irtibatlarını whatsapp üzerinden kurduğu görülmüştü.

    chp genel başkan yardımcısı erdal aksünger başkanlığında yayınlanan bylock konulu, 5 ekim 2016 yayın tarihli dosyaya 140journos web sitesinde ulaşmak için: https://haber.140journos.com/b0cef225641c

  • ankete katılmayana asgari ücret kadar ceza kesmek. o değil de ne memleket ama , kapıya gelen dolandırıcı olmasa bile 1000 lira giriyor vatandaşa. dolandırıcı yine insaflı olur , bakar hane halkı fakir diye çeker gider.

  • bu videodaki hadiselerin yaşandığı yıllarda arcopal diye bir yemek takımı markası vardı. gazete promosyonlarının, süper, mega kuponların havalarda uçuştuğu yıllardı. bu dediğim tabak, çanak ve kaşık-bıçak takımını yanılmıyorsam milliyet gazetesi veriyordu.

    çok uzatmayayım. bu ürünün reklamı televizyonda öylesine etkileyici ve vurucu bir şekilde döndü ki, birçok insan gibi benim ailem de ayaklarına kadar gelen bu büyük fırsata kayıtsız kalamadı. süper kuponu kaçırma hadsizliğini gösterse bile birkaç gün sonraki telafi ultra kuponu reddetme cüreti gösteremedi. tabaklar dünya'nın en kaliteli porseleniydi. ünlü fransız markasıydı. çok kaliteliydi, en iyisiydi, arcopaldi, fransızdı, inanılmaz kaliteliydi, tabaktı, ama harika kaliteliydi.

    aldık bunu. annemde halen birkaç tabağı duruyordu son gittiğimde.

    bunu benle aynı kuşaktan birkaç kişiye hatırlattım. arcopal diyince hepsi hatırladı. hatta annelerinde de varmış bazısının. sence arcopal nasıl dedim. hepsi güzel abi, kaliteli diye yanıtladı. açık olmak gerekirse aradan geçen 20 seneye karşın bana da halen dünya'nın en kaliteli porselen markası gibi gelir, arcopal. tek referansımız, 20 yıl önce, günlerce ve her program arasında defaatle dönen o reklam filmi.

    yazılanları okuyorum, sadece yazılanlar değil, kendime de dönüp bakıyorum. maruz kaldığımız manipülasyon ve şartlandırılmışlık sadece bu bahsettiğim tabak markasından ibaret değil. bu belki en masumu. milliyet bana arcopal konusunda hangi işlemi uyguladıysa, devlet de bize milli güvenlik dersinde aynı işlemi uyguladı. hem de bunu misliyle yaptı, acımadan. çünkü devlet acımaz, medya acımaz. sizi kaçırır, yatağa bağlar, kolunuza zorla eroini zerk eder, defalarca ve defalarca yapar bunu. sonunda kollarınızı çözer. serbest kalırsınız, ancak bu defa da siz uyuşturucu ararsınız.

    şu görüntüleri izledikten sonra bile gelip burada milliyetçilik kusuyorsunuz. birçoğunuz gezi direnişini tecrübe ettiğiniz halde yapıyorsunuz hem de. ama gözlerinizin altındaki morluğu, kolunuzun ne hale geldiğini görseniz, neye benzediğinizi bir görseniz yapmazsınız. o yüzden kafanızdaki arcopalleri kırın arkadaşlar, reklamlarda kırılmaz dediklerine bakmayın. kırın.

    (bkz: arcopal)

  • muhtar köye gelen milletvekiline “iki büyük problemimiz var.” der.
    milletvekili: “lafı mı olur muhtar, söyle halledelim.”

    “birinci sorun” der muhtar “köyde sağlık ocağı var ama doktor yok.”
    “hemen sağlık bakanını arayıp hallediyorum.” der milletvekili. cep telefonuna çıkarıp birisiyle konuşur.

    “tamam, doktor yarın sabah burada olacak. ikinci sorun neydi?”
    muhtar: “köyümüzde hiçbir cep telefonu çekmiyor.”

    debe editi: du bist eine komplette enttäuschung.

  • şimdi polis kimseye göz açtırmaz, gördüğüne yapıştırır cezayı ciddi bir algı oluşturur nefes aldırmaz burada da gerekeni yapar o zaman bir şey diyemem ne yapalım derim. yine her zamanki gibi garibana yüklenen polistir. bunu burada gündem yaparsak bu gereksiz ceza iptal edilir. daha önce de olmuştu. ekşi'de gündem olunca iptal edilmişti.

  • kimine göre kapitalizmin bug'ı olarak adlandırılan bir oran. bir ekonomide çalışanlar, yarattığı katma değer nispetinde bir maaş alarak toplumunun ekonomik gelişiminin ilerlemesini sağlarlar.

    meritokrasi öyle buyurur ki, bir ekonominin en hızlı gelişimi her spesifik iş kolunda gereken en kalifiye çalışanın işe alınması durumunda gerçekleşecektir. bu durumda bile, piketty iddia eder ki eğer bir yatırımın kendini amorti etme süresi ekonomik gelişim oranından düşükse er ya da geç miras kalmış olan refah ekonomiyi domine edecektir.

    aslında bu durum, kriz dönemlerinde fakirin daha fakir, zenginin daha zengin olmasını da açıklıyor. benim açıklamak istediğim şeyse biraz daha farklı. sonuçta ister gelişmiş, ister gelişmekte olan olsun her ekonomide belli bir potansiyel büyüme oranı mevcut. türkiye gibi bir ülke için bu oran %5 olarak kabul edilebilir. yani kısaca %5'lik bir gdp artışı türkiye'nin temel makroekonomik göstergelerini sabit tutacak, bunun altındaki kötüleştirecek, üzerindeki ise iyileştirecektir.

    fakat bu kabul edilen oran bile, zaman içinde artmak zorunda kalacaktır. mesela hayali bir ekonomi düşünelim potansiyel büyüme oranı %5 olsun ve her sene %6 büyüsün. bu durumda gini katsayısı her sene düzenli olarak düşecektir. bunun temel nedeni de insanların yeterli iş bulma ve kendini geliştirme şanslarının daimi olmasıdır. lakin, çok değil bir nesil sonra, ki yaklaşık 35 sene eder, o çalışan nesilin bütün birikimleri de sonraki nesile aktarılacak ve sistemin sürdürülebilmesi için gereken potansiyel büyüme oranını yukarı çekecektir.

    iyi de ekonomik büyüme oranı sürekli yukarı çekilemeyecektir. bunun temel nedeni gelir arttıkça geliri daha çok artırmak için daha çok katma değer yaratmak zorunluluğudur. başka bir deyişle, çin için senede %7-8 büyüme çok matah bir şey değilken almanya için imkansızdır. optimizasyonla bir aracın verimini yükseltmeye çalışıtığınızı düşünün bir noktadan sonra verimi %1 artırmak için bile milyonlarca dolarlık arge yatırımı yapmanız gerekecektir.

    bu noktada da, aslında devreye miras maaş oranı dediğim oran giriyor. anne babanız, 30-40 sene boyunca yaptıkları tasarrufları size miras olarak bıraktığında sizin bu mirasın karşılığı olan parayı çalışarak ne kadar sürede elde edebileceğinizi belirten bir oran aslında bu ve kardeş sayısına da bağlı olmakla beraber bence bir çarpan da gerektiriyor. bu çarpan ise, eğer maaşlı çalışan olarak devam edecekseniz yapacağınız birikimlerin senelik ortalama faiz getirisini de içerdiği için ekleniyor.

    mirasın birikim süreci ekonomi geçmişte hızlıyken geliştiği için, ekonomi yavaşladığında geçmişten gelen birikim toplam refah içindeki payını artırmış oluyor. kısacası bunun önüne geçebilecek olan tek durum, ekonominin büyüme oranından çok büyüme oranının ivmesinin pozitif kalmasıyla mümkün olabilir. yani sürekli artan ivmeyle büyüyen bir ekonomi. ama bunun mümkün olmayacağını da optimizasyon örneğiyle ispatlamıştık. bir ekonomi büyüdükçe tam tersine büyüme hızı azalır almanya-çin örneğinde olduğu gibi.

    bu durum bende de, farklı düşünceler yaratıyor. ailemden bana kalacak olan mirası şu anki maaşıma böldüğümde yaklaşık 620 çıkıyor. yani yemeden içmeden 52 yıllık maaşımı biriktirsem o miras kadar para biriktirebiliyorum. bir yatırıma girişsem bile return of investment değeri, ev alsam ortalama 30 yıl, riskli bir yatırıma girersem belki daha kısa ama o da risk almayı gerektirdiğinden dolayı kolay değil. gelecekteki kariyer hedefime ulaşsam bile bu 52 yılın 26 yıl olması için enflasyondan arındırılmış maaşımı ikiye katlamam gerekiyor ki bunu da yapmak hiç kolay değil.

    bu durumda benim iddiam şu, eğer miras maaş oranınız 30 yıldan yüksekse çalışmanızın ekonomik açıdan bir anlamı yok. bu noktada devreye giren de insanın sosyal bir canlı olması ve çalıştıkça kendini değerli hissetmesi, yani çalışan olmanın getirdiği psikolojik faktörler.

    her ekonomi bir gün bu oran yüzünden batmaya mahkumdur. bunu engellemenin tek yolu ancak miras ve gelir sistemine okkalı vergiler getirilmesiyle mümkün olabilir ki sosyal refah yönüyle tanınan avrupa ülkelerinde olan da bundan çok farklı değil.