hesabın var mı? giriş yap

  • bir kere boynuz tenine çok yakışıyor mu öncelikle kontrol edin. elin kızı/herifi gidiyor almanya fransa vs ülkelere ilk hafta her zaman seni çok özledim demelerle geçiyor. ardından oraya alıştıkça ya biliyor musun burada çok güzel yerler varmışlar başlıyor.

    maksimum 1 ay. 1 aydan sonra o mesajlaşmalar haftada bir güne düşüyor. burada bana insan gibi davranıyorlar dediği zaman hemen uzaklaşın çünkü seni birisiyle boynuzlamak istiyordur. valla ben boynuzlarımı alman bir çocuk ile sahip oldum ve şu an boynuzlarımı clear men ile yıkıyorum. boynuzlarım adeta ahenkle dans ediyor.

  • evi değerinde satabiliyorsanız mantıklıdır. evi 300 bin usd'ye sattınız diyelim. bir sene sonraki kur beklentisi ve faiz getirisi arasındaki makas + %7 - 10 civarı olacağı için vade sonunda 330.000 dolarlık bir paranız olacak ve aynı zamanda şu an 300k usd olan ev muhtemelen 250k usd olacak.

    buraya koskocaman bir eğer koymak istiyorum. eğer "mevcut ekonomi yönetiminin işine karışılmazsa" bunlar gerçekleşir.

    adettendir ytd.

    istanbulda ev fiyatları dolar bazlı en az %50 şişik durumda. para aklayanlar, araplar ve parasını nereye koyacağını bilmeyen yurdum insanı suni bir talep yarattı ve bu duruma geldik. para aklayanların tamamını bitirmeseler de taleplerini bitirdiler. yurdum insanı bir iki ay sonra komple mevduat'a döner tek sorun bu araplar onları hükümet istiyor halk istemiyor haliyle onlarda da bir talep daralması olacaktır.

    acı not : sizin bağcılardaki sikimsonik dairenizin ederinin 150k usd üstü olma ihtimali yok arkadaşlar. bu bir gerçek ister kabul edin ister etmeyin. he o daire'ye daha fazla veren enayi varsa verip geçersin o da başka konu.

  • yakuza'nın "japon mafyası" olduğunu bilmeyen yoktur. peki bu adamlar ilk nereden çıktı, nasıl palazlandı?

    yakuza'nın kökenine dair izleri 1600'lü yılların başına kadar sürebiliriz. kabukimono denen, abartılı kıyafetleri ve saç kesimlerine sahip bazı samuraylar, nodachi denen uzun kılıçlarıyla japonya'nın köy ve kasabalarında kafalarına göre terör estiriyor, hatta insanları zevk için öldürdükleri oluyordu. genellikle shoguna doğrudan bağlı olan ve hatamoto-yakko (shogunun hizmetkarları) olarak da adlandırılan bu kabukimonolar, şehirlerde kendi kurdukları irili ufaklı gruplar hâlinde gezerlerdi. kendi güruhlarından olmayan insalara karşı son derece kabaydılar, argolu konuşurlar, itip kakarlardı; fakat kendi gruplarından insanlara oldukça sadık ve saygılıydılar. birbirlerini el üstünde tutar, bu çarpık "ailelerinin" başına gelecek olası tehlikelere karşı birbirlerini koruyup kollarlardı. ancak edo döneminin başlamasıyla gelen barış ortamında işsiz kalan bu kalabalık kabukimono güruhları çoğunlukla ronin (efendisiz samuray) olmuş, hatta büyük bir kısmı haydutluğa başlayıp japonya'nın dört bucağında köyleri yağmalayıp terör estirmekteydi.

    tahminleriniz tutmadı; kabukimonolar, yakuzaların ataları değildi. hatamoto-yakkoların zulmünden yaka silken köylüler, kendi kentlerini koruma amacıyla silahlanmaya başladılar ve milita bir oluşum hâline gelerek "kentin hizmetkarları" anlamına gelen machi-yakko adını aldılar. samuray kökenli kabukimonoların aksine çiftçiler, demirciler, esnaflar hatta evsizler gibi basit köylülerden oluşmalarına rağmen kabukimonolara karşı başarılı mücadeleler veren machi-yakkolar, bu sayede bir süre sonra halk kahramanları olarak görülmeye başladılar. taşrada kabukimono varlığını sonlandıran machi-yakkolar, zamanla güç sarhoşluğuna yenik düşüp onlara alternatif oldular. hatamoto-yakkolar ile aynı kaderi paylaşmamak için de normal halka sırnaşmak yerine kendi aralarında takılıyor, sadece birbirlerine efeleniyorlardı. (bugün bile yakuza örgütleri sivillere pek bulaşmaz.)

    edo döneminin ortalarına doğru iki alt kola ayrıldılar. düzenli ücret karşılığında dükkanların güvenliğini sağlayan ve sokaklardaki satış tezgahlarının güvenliğini sağlayan "tekiya" grubu ve kast sisteminde tüccarların bile altında bulunan, yasadışı kumar oynatan "bakuto" grubu. shogunluk, kendilerine ekonomik bir yük oluşturmadan halkın güvenliğini sağlayan tekiya gruplarına, katana ve wakizashi taşıma hakkı verdi. (edo döneminde kılıç yasağı vardı.) bu grupların "oyabun" denen liderlerine de soyismi bahşetti. öte yandan tekinsiz yerlerde kumar oynatmak başta gelmek üzere yasadışı işlerle uğraşan bakuto grupları, namuslu halk arasında hoş görülmüyordu. "yakuza" kelimesi de bakutoların oynattığı oicho-kabu isimli kart oyunundaki kaybeden elin adından gelir.

  • hamit altıntop sakatlandığında halama akciğer kanseri teşhisi koymuşlardı.

    halam, onca kemoterapi gördü akciğer kanserini yendiğini öğrendim bugün, bu hamit hala iyileşemedi.

    bacağı komple koptu yeni bacak mı diktiler bu adama nasıl bir sakatlık bu amk.

    edit: adam yılda bi kere aklıma gelir entry yazarım, bileğini kırar. adını anmamı istediğiniz kaynananız filan varsa söyleyin yani.. biraz okkalı anarım adını direk mefta.

  • bi yürüyün gidin. başımızda bunca dert varken bir de hırlıyı hırsızı sokağa salıp yağma mı yaptırtacaksınız. allah'ın fırsatçıları..

    onun %77 hata dediği, mesela alkollü araba kullanıp 200 km hızla bir aileyi komple yok eden suçluların 6-7 ay sonra salınmasıdır herhalde.

    edit: başlığı green king nickli yazar açmış. sonra silmiş kaçmış, başlık da başa kalmış.. yazdığı entry'nin ekran görüntüsünü iyi ki almışım...
    görsel

  • kim tarafından, nasıl inşa edildiği bilinmemekle birlikte inşa eden insanların ilkel insanlar olmadığı kesinliğini korur aksine eski mimar ve inşaatçıların becerileri ve zekalarının güzel bir kanıtıdır.
    yapının içerisinde herhangi bir yazı ve ya resim bulunmuyor fakat imza niteliğinde 3 lü spiral oymalar var.

  • sizler nasıl yalancılarsınız gerçekten inanılır gibi değil. ingiltere’de yaşıyorum. arabalar pahalı falan değil. kendim audi tt kullanıyorum ki türkiye’de 2 milyon fiyatı. eşimde de volvo xc60 mevcut. ben üst düzey yönetici değilim, sırf buraya gelmek için kariyerimde geri gitmeyi göze aldım. iyi ki de yapmışım.

    ingiltere'nin araç alım-satım sitesi autotrader.co.uk'dir. türkiye'den erişim açık mı bilmiyorum, girip bakabilirsiniz.

    not: bazı yazarlar özelden hava atmaya çalıştığımı vs yazıyorlar. arkadaşlar bu arabaların değeri sizin türkiye'de clio aldığınız fiyata. ayrıca kredi faizleri çok çok az. maaşlar türkiye'de üst düzey yöneticilerin aldığı seviyede. neyin havasını atacağım ben bununla?

  • geçen hafta kalabalık bir halde ezel izlerken;

    -ya bu şey değil mi? hani elveda rumeli'de de oynamıştı, berrak tüzünatak.
    +yok berrin panik atak.
    /berna kontra atak.
    -belgin kontraplak.
    +billur karabatak
    /belma ikiz yatak.
    ...
    ...
    ...
    epey gitti bu böyle.

  • bununla dalga geçen ülkü ocağı kaçkınları hayatları boyunca bir kişinin karşısına tek başına çıkamamıştır.

  • çoğu zaman bana nasıl bu kadar sabırlı, sakin, tahammüllü olduğum soruluyor. sanıyorum bunun sebeplerinden biri üniversite okumamış olmam. türkiye'de sarsılmaz ast üst ilişkisiyle, statükocu yapısıyla, kraldan çok kralcılığı ile, kayırmalarıyla, kaydırmalarıyla, entrikalarıyla tam bir ortaçağ derebeyliği zihniyetiyle yönetilen bu kurumlarda örselenmediğimden cebimde bolca tahammül kaldı diye tahmin ediyorum.

    savcılığa verdiğim her 10 ifadeden 7'si öğretim üyelerinin şikayetleri üzerine oluyor. asker değil, adnan hoca değil, milletvekili değil. bu öğretim görevlileri "eleştirel düşünce", "fikir ifade özgürlüğü", "mantıksal çözümleme" öğretecekler.

    siz kimsiniz yahu? kendinizi ne zannediyorsunuz? kim sizi bu kadar havalara çıkardı? paper'larınızı alsam, önce intihalleri ayıklasam, sonra da yerel, ucuz, parayla makale yayınlayan mecralardaki yayınlarınızı elesem, h-index'inizi hesaplasam bir avuç düzgün insan kalırsınız. onlar da zaten öğrenciyi düşmanıymış zannetmeyenler çıkar. geri kalanınız hayata daha iyi bir akademisyen, daha iyi bir eğitim adamı, daha iyi bir insan olarak tutunmak yerine zamanında bedelini biat ederek ödediğinizi düşündüğünüzden aynı bedeli ödetmeyi hak gördüğünüz o çürük sistemin boktan çarklarını yağlamaktan başka bir iş yapmıyorsunuz.

    o çarkın içinde onunla beraber kül olup gideceksiniz. yerinize yepyeni aklı beyni açık bir nesil gelecek. sizi ne kimse hatırlayacak ne de kimse size minnet duyacak. tarih sizi ufak puntoyla ufak utanç dolu bir paragrafa sıkıştırdığıyla kalacak.

    sizin vereceğiniz eğitimin bende eksik olmasından dolayı da son derece memnunum. gelecekteki tercihlerimi de sizin gibilerin olmadığı bir dünyadan yana yapmaya devam edeceğim.