hesabın var mı? giriş yap

  • başar'le pelin'in düğünü için davetli listesinde yorgo 'nun tanıdıkları vardır:

    -(ihsan) ver bakiyim şu listeyi bana. bu ne be, neyin listesi bu! yunan ikinci piyade alayının mı! daha birinci sayfada 10 tane alex, yirmi tane nikos var
    +(feraye) onların çoğu yorgo'nun akrabaları, ihsan.
    -nerde bizim akraba listesi?
    +(sevinç) ne yapacaksın bu saatten sonra listeyi?
    -ekleme yapacagım. askerlik çağına gelmiş, eli silah tutan tüm tanıdıklarımızı.

    bonus:

    -senin için bir türk atasözü var. yorgo gitti kavga bitti.

  • siddet varsa eger, sokakta herkesin ortasinda o eniste denen adami tekme tokat dovmeyi gerektirir. hatta cop bidonlariyla tahta sopalarla. sonra da bi iki arkadasa bunu alin hastaneye goturun diyebilirsiniz. sonny reyis bize oyle ogretti. siddet yoksa kesik at kafasi yollanabilir enisteye. biz boyle gorduk babamizdan.

  • eğer 300.000 liralık evi 500.000 liraya almadılarsa, ülke tarihinin en şanslı insanları olmuşlardır.

  • huawei reklamının etkisiyle yaz ayları gelip insanların akın akın kalabalık oluşturmasından önce nisan ayı içerisinde gidip görme şansına eriştiğim şahane doğal güzellik.

    tam anlamıyla nefes kesici bir etkisi var. şu an için bulunduğu bölgenin milli park olmasının da etkisiyle kısmen bakir ve temiz görünüyor. ancak bu durumun çok fazla böyle sürmeyeceğini düşünüyorum. zira bizim bulunduğumuz nisan ayında birkaç gün içinde bile hatırı sayılır bir kalabalığa şahit olduk. bu tarz konularda ülkemiz bilinç düzeyini düşünecek olursak popüler olmasıyla doğru orantılı olarak ne yazık ki bölge kirletilecek ve tahrip edilecektir.

    öte yandan bu bölgede çadır ile konaklama yapmak isteyecekler için bir önerim var. en az tazı kanyonu kadar güzel ve etkileyici olan, tazı kanyonu'ndan 10 km uzaklıktaki köprülü kanyon'da bulunan köprü çayı' ının kenarında yer alan gökçesu camping'i tercih edip nehir kenarına çadırınızı kurabilirsiniz. kamp işletmesinin çok tatlı, hoş sohbet, oldukça ilgili ve bölgeyle alakalı ne sorarsanız yanıt alabileceğiniz, gezi konusunda sizi yönlendirebilecek nihat isminde bir sahibi var. daha önce bir çok kamp alanı gezmeme rağmen öncekilerde hiç rastlamadığım: sırf dev semaverde sürekli demlenen ve ücretsiz olarak istediğiniz kadar içebileceğiniz çay için bile nihat abiye teşekkür ederim. çaylar serin nisan akşamında şarabımızın yetmediği anlarda içimizin ısınmasına yardımcı oldu.

    kamp alanına yerleşip şöyle güzelce bir dinlenip doğayı ruhunuza çektikten sonra aracınızla tazı kanyonu'nu ziyaret edebilirsiniz ancak yolun bir kısmı araba için çok sağlıklı değil. el yordamıyla tahta parçalarının üzerine yazılmış küçük ve farkedilmesi zor "tazı kanyonu" levhalarını izledikten sonra yol sizi bölgedeki tek gözlemeci olan isa abi'nin tezgahının önüne çıkaracak. bu noktadan sonra yolu aracınızla devam etmek için zorlamamınızı öneririm. aracınızı gözlemecenin önüne park edip yaklaşık 20 dakikalık orman içerisinde bulunan patika yolu yürüyerek devam etmek kanyonun sunduğu görsel hazdan daha da fazla yararlanmaya yardımcı olacaktır. ormanın içinde ağaçların arasından ilerlerken bir anda sonsuz bir uçurum görüntüsünün ayaklarınızın altına yerleşmesine şahit olacaksınız. o anda birazcık nabzınız yükselecek ve ufak bir titreme ruhunuzu saracak. bunun keyfini çıkarın ve anılarınızda çok güzel yer kaplayacak fotoğraflar çekinin. unutmadan dönüşte de isa abi'nin gözlemelerinin tadına bakmayı unutmayın.

    değinmek istediğim başka bir konu da: kanyonda son derece temkinli olmanız gerektiği; çünkü henüz yeni yeni bilinmeye başlayan bu bölgeden devletin dahi haberdar olmadığını düşünüyorum. çevrede köylülerden başka kimse bulunmuyor ve ziyarretçilerin tamamı bölgeye yabancı ayrıca ziyaretçiler için herhangi bir güvenlik önlemi yok. dolayısıyla aşağı düşme riski bulunuyor. biraz dikkatli olmanızda fayda var.

  • ben erkeğe hakverdim. daha evleneceği adamın basit bir isteğini yerine getirmeyen, önemsemeyen kadın evlenince neler yapar kimbilir.

  • favori hayvanım. boyuna rağmen bir mermi hızında vurabildiği yumruğu kendisini bambaşka bir kategoriye sokmaktadır. yumruğu o kadar hızlıdır ki anlık olarak etrafındaki suyu kaynatır ve hatta bir parça ışık bile ortaya çıkar.

    ama beni en çok etkileyen özelliği görüşü. 11 farklı renk konisini algılayabiliyor bu hayvancık ve biz sadece rgb skalasını algılayabiliyoruz yani 3 tane. köpeklerde ve renk körlerinde 2 tane bulunuyor bu yüzden normal insanlara göre çok daha az renk görebiliyorlar. bu arada yanlış anlaşılmasın bunlar renk sayısı değil koni sayısı. bizim gördüğümüz 3 ana renk var (kırmızı, yeşil, mavi) diğer hepsi bunları envai çeşit karışımından oluşuyor. hatta bilgisayarlar ve diğer ekranlar da zaten bu durumu kullanılıyorlar. eğer bir büyüteç ile ekranınıza bakarsanız, şöyle şekiller göreceksiniz. bütün dijital görüntüler bu piksellerden oluşur. yani ekrana baktığınızda sarı rengini görüyorsunuz ya, aslında sarı değil o. sarı ve kırmızı subpixelleri yanan, mavileri sönen piksellerden oluşan bir görüntü o sadece. ekranın hiçbir yerinde sarı yok yani aslında.

    neyse konumuza dönersek, gördüğünüz gibi 3 ana renkten milyonlarca farklı renk elde edebiliyoruz ve gözlerimiz de böyle çalışıyor. köpeklerde 2 tane koni var sadece ve onlar bizden çok daha az renk görüyor. düşünün 11 tane olsaydı neler görebilirdik. işin en güzel tarafı da düşünememeniz. olmayan bir rengi hayal edebilmesi imkansız insanın ama sadece bunun üzerine düşünmek bile çok zevkli.

    bu da zae frank'in bu hayvanı anlattığı videosu.

  • bakıyorum da bu özellik iyi bir şey gibi algılanmış. arkadaşım bir canlının kafası kopunca yaşamaya devam etmesi bildiğin eziyettir. yemek yok, görmek, duymak, vs. yok ama 9 gün yaşıyorsun. mal gibi ortalıkta dolanıyorsun bu ne kazandırıyor sana? kaldı ki hamam böceğisin bi de. lanet girsin böyle özelliğe.

  • birisi birleşik krallik'ta konuşulur, diğeri ise birleşik devletler'de. ikisi arasında ayırım yapabilmek için birkaç anahtar nokta var. bunları şöyle bir inceleyecek olursak:

    - kelimenin sonunda yer alan r harfleri amerikalıların ezici bir çoğunluğu tarafından atlanmadan telaffuz edilir. ancak ingilizler r harfini çoğunlukla atlamayı seçer. (bkz: rotasizm) örnek olarak flavor, father ve warrior kelimelerine bakalım.

    amerikan:fleyvır
    ingiliz: fleyva

    amerikan: fathır
    ingiliz: fatha

    amerikan: woriyır
    ingiliz: woriya

    - genelde kelimenin ortasında yer alan r harfleri de ingilizler tarafından telaffuz edilmez. ancak aynı harfler amerikan aksanında es geçilmeden söylenir. park ve barber kelimelerini ele alalım:

    amerikan: park
    ingiliz: pa'k

    amerikan: barbır
    ingiliz: ba'ba

    - amerikalılar "dance" ve "past" kelimelerindeki a harfini a ve e karisik (a" diye gösterelim) bir biçimde okurken, ingilizler bu kelimelerdeki a harfini direkt a olarak telaffuz eder.

    amerikan: da"ns
    ingiliz: dans

    amerikan: pa"st
    ingiliz: past

    - o harfi de ingiliz ve amerikan aksanını ayırt etmede dinleyiciye cok yardımcı olan bir harftir. "box" ve "john" kelimelerini ele alırsak eğer:

    amerikan: baks
    ingiliz: boks

    amerikan: can
    ingiliz: con

    - şimdi ilk madde ile bir üstteki maddedeyi "honor" kelimesinde birleştirelim:

    amerikan: anır
    ingiliz: ona

    - son olarak da t harfinin kelimenin ortalarında yer aldığı birkaç kelimeye bakalım. hatta yanında bir de iskoç aksanı verelim ki tam olsun. kelimelerimiz şöyle: later - utter - scottish

    amerikan: leydır
    ingiliz: leyta

    amerikan: adır
    ingiliz: ata

    amerikan: sıkadiş
    ingiliz: sıkotiş
    iskoc: sıko'iş

    - ve ilk maddeyle bir üstteki maddeyi birlikte uygulayacağımız better kelimesine bakalım:

    amerikan: bedır
    ingiliz: beta

    genel olarak yukarıda örnek verdiğim kelimelere ve benzer kelimelere dikkat ederek konuşulan ingilizcenin hangi aksana ait olduğu hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. iki aksan arasında daha bir çok farklılık bulmak mümkün, ancak en genel özellikleriyle aklıma gelenleri yukarıda belirtmeye çalıştım.

    not: bu da amerikalıların ingiliz aksanını kaybetmeleri, ya da başka bir deyişle ingilizlerin aksanlarını değiştirme kararı hakkında tarihi bir kaynak okumak isteyenlere gelsin.

    edit: amerikan klavyede yazmıştım, i'leri ı'ları düzelttim daha anlaşılır olsun diye.

  • kötü niyetli ama ondan daha da büyüğü cahil.

    inönü'ye hakaret eden paylaşımıyla ilgili olarak:

    1. libya, oniki adalar, balkanlar vs lozan'dan evvel, hatta 1. dünya savaşından evvel elden çıkmıştı.

    2. birinci dünya savaşı'nı kaybeden bir ülke zaten o toprakları elinde tutamazdı. zaten daha evvel imzalanan sevr de bunu gösterir.

    3. bahsi geçen 129. maddedeki alan ingiliz askerlerinin mezarlığı toprak türkiye'nin ama mezarlığın kullanımı ingiltere'nin.

    bir de türkiye oraya inşaat yapamaz ne demek? ölü asker mezarına avm mi dikecekti bunlar? şunların yapmak istediğini ingilizler portsmouth'taki türk şehitliğine yapsalar dünyayı ayağa kaldırırlar diyeceğim ama diyemiyorum şehitlik falan salladıkları yok pek zira.

    78 milyonluk ülkede bizi temsil etsin diye seçtiğimiz 500 kişiden biri, bu tarihinden bihaber cahil işte. ondan sonra çıkıyor diyor ki devrim silahla değil sandıkla yapılır.

    bununla mı yapacaksın. bununla birlikte yapsan yapsan sahanda yumurta yaparsın.