hesabın var mı? giriş yap

  • ufo konusunu takip ediyorum uzun süredir. ve bu günlerde gündeme gelenlerin casus balonlar / drone'lar veya benzeri araçlar olduğunu düşünüyorum. şimdi detaylar:

    amerikan ordusunun hava gözlem araçları yanılmıyorsam yalnızca füze ve yabancı uçakları gözlüyordu. bunu da yazılımsal olarak yapıyordu. yani otomatik olarak diğer her şey eleniyor, yalnızca füze ve yabancı uçaklar tespit edilip raporlanıyordu.

    ufo konusunda çok büyük bir hareket var son yıllarda. takip edenler bilir. eski bürokratlar, bizzat pentagon tarafından kurulmuş ufo araştırma programının eski yöneticileri, bilim adamları vs baya baskı yapıyor hükümete. senatodan da gillbrand, burchett gibi konuya ilgi duyan senatörler vasıtasıyla ciddi mesafeler alındı. bu sayede ordu senatoya resmi açıklamalar yapmak zorunda kaldı. konuyla ilgili yasalar geçti vs. bir yandan harvard astronomi profesörü avi loeb galileo projesini başlattı ve dünyanın pek çok yerine ufo gözlemi için özel yazılımlı gözlem noktaları kurmayı planlıyor. ilkini kurdu diye biliyorum hatta.

    neyse, bu ufo tartışmaları sırasında baskı kuran chris mellon, lue elizondo gibi isimlerin söylediği şeylerden biri de şuydu: birçok savaş pilotu ufo gördüğünü raporluyor. hatta bizzat penatagon'un yayınladığı, videolu olanlar da var: https://tr.wikipedia.org/…i/pentagon_ufo_videoları. bu kadar ufo gözlemi varken neden gökyüzünü daha iyi taramıyoruz? neden (o ilk bahsettiğim) yazılımsal filtreyi kaldırıp havadaki her şeyi gözlemiyoruz? bu soruyu sordular ve okuduğum kadarıyla bu filtre kaldırıldı.

    ilk tespit edilen çin balonu bu şekilde tespit edildi ve düşürüldü. daha sonra tespit edilen 3 tane daha obje var ve her gün devam ediyor. bunların ne olduğu bilinmiyor fakat amerikan yetkililer "henüz uzaylı ihtimalini eleyemeyiz" gibi garip açıklamalar yapıyorlar. çin de, uruguay da, kanada da benzer gözlemler yaptıklarını belirtiyor.

    ben çin - amerika arasında bir casus - gözlem savaşı olduğunu düşünüyorum. çünkü okuyabildiğim kadarıyla bu objeler pentagon'un yayınladığı videolardaki gibi inanılmaz hareketler yapmıyorlar. tek ilginç ayrıntı bazı pilotların radarda gördüğü, bazılarının göremediği.

    ama asıl güzel olan, artık bu objelerin gözleniyor olması. amerikan hükümeti ve pentagon gerçekten dünya dışı bir araç tespit etse bunu halkla ne kadar paylaşır, bilmiyorum. neyse ki avi loeb reis var da galileo projesi umut veriyor.

  • yıllar önce muhalif denilen insanlar "yanlış yapıyorsunuz, betonla ekonomi dönmez, üretim lazim" dediğinde, "ekonomi çok iyi, 3. havalimanını almanlar kıskanıyor, dünya lideri, super güç olduk" diye böğüren ve muhalefet eden herkesi fetöcü, pkklı ilan edenlerin bu başlıkta duyar kasmaya hakkı yoktur. kaldı ki kimsenin ülke batıyor diye sevindiği de yoktur. işler iyiyken, küp dolarken aynı gemideydik de şimdi biz muhalifler filikalara mı doluştuk. beraber batıyoruz.

    tanım: yüzsüzlük barındıran ifade.

  • arkadaşla kadıköyde akşamüstü vakti bir mekanda buluşulduktan sonra taksime geçilmiş, gece uzadıkça uzamış ve kalabalık olunmuştur.

    sabaha karşı taksim taraflarında başka bir arkadaşın evinde kalınır, öğlene kadar uyunur edilir..

    ertesi günü aynı şekilde geçer, zaten taksimde herkes, akşama doğru çıkılır evden yine içilir eğlenilir dans edilir, taksimde oturan aynı arkadaşta kalınır..

    3. gece taksimde içilirken ilk gün kadıköyde buluşulan arkadaşın cep telefonuna mesaj gelir;
    "ekmeğe gerek kalmadı."
    arkadaş bi duraksar, bi dalar ve bi anda suratı renk değiştirir..

    haliyle meraklanıp sorulur "ne oluyor lan ?"
    cevap : "abi ben ekmek almaya diye çıkmıştım."

  • her sene 10-15 japon turistin major depresyon geçirmesine sebebiyet veren psikolojik rahatsızlık. 1980li yıllarda japon bir bilim adamı tarafından literatüre sokulan ve stendhal sendromunun bir türevi olan bu rahatsızlık bir kaç faktörün birleşmesi neticesinde vuku bulmakta sevgili sözlük:

    birincisi aşırı yorgunluk, ikincisi dil bariyeri ki dünyanın en kötü ingilizce konuşan iki milletini (franko-capon) bir araya getirirseniz anlaşmalarını beklemek imkansız haliyle, üçüncüsü ve en önemlisi ise japon turistlerin bütün hayatları boyunca hayalini kurdukları ve idealize ettikleri parisle modern gerçekliğin birbirinden radikal bir biçimde ayrılması. tahminim paris sokaklarında yürürken gördüğünüz ve üstüne bastığınız köpek boku adedini sayarsanız bunu anlamak çok da zor olmasa gerek. hatta 9. metro hattının son duraklarından birinde inip o enfes! kokuyu duyduğunuz anda paris aç kollarını ben geldim diyerek şener şen gibi koşmanız da ihtimal dahilinde.