hesabın var mı? giriş yap

  • her hafta birilerine ''izlemeyin kardeşim'' diyen murat bardakçı da bu lafı duydu*

    m. bardakçı: nurhan hoca minyatür anlatmasın, konuğun sözünü kesme, konu dışına çıkmayın, erhan bir sus konuşayım, işimin gücümün arasında sizi izliyorum.

    e. afyoncu: izleme kardeşim, otur kitabını yaz.

  • kesinlikle altına imzamı atacağım önerme.

    " cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir..."

    ha sen başka bir şey mi kastettiydin bacım?

    edit: başlık başa kalmış ya da ilk entry sahibini engellemişim. ikisi de ihtimal dahilinde.

  • ilk baslarda sadece modaydı. bugun artık feta, metaxa ve ouzo gibi yunanistanın milli urunlerinden biri. buyuk kesifler sans eseri olurmus derler, bir rivayete gore frappe de sans eseri kesfedilmistir. 1957 yılındaki uluslarası selanik fuarında nescafe tiryakisi katılımcılardan biri nescafe yapmak icin sıcak su bulamayınca soguk su kullanır. seker ve kahvenin erimesi icin de uygun bir kap icerisinde* calkalar. ortaya cıkan zengin kopuk ve tad cok begenilr ve boylece frappe dogar. diger bir rivayete gore ise yunanistandaki nescafe distributoru firma yaz aylarında dusen satısları arttırmak icin bu yeni urunu selanik fuarında tanıttıgı yonundedir. isminin frappe olmasının sebebi ise yunanlıların da turkler gibi yabancı hayranı olmasından kaynaklanmaktadır. yabancı olan her sey daha kaliteli daha iyi gorulmektedir.
    frappe boyle baslamıstır yolculuguna. kısa sure icerisinde moda olur ve tum yunanistanda icilmeye baslar. bugun artık yunanistanda kahve denilince akla frappe gelmektedir. evde, cafede yapılmasının yanı sıra hazırları da satılmaktadır.plastik shaker icinde tenanaki marka hazırları satılırdı eskiden. kahve ve seker sudan ayrı bir bolmedeydi. elinizle bastırınca aradaki plastik catlar kahve ve seker suyla kavusurdu. elde calkalanıp icilirdi. pek te guzeldi. sonra icindeki su durgun oldugundan saglıga zararlı diyerek yasaklandı zannediyorum.
    daha sonra icinde su olmayan turevleri cıktı. hazırlarından en cok satılanları fantastic ve giorgino sanırsam. ama tenanaki baskaydı.

    bu arada bugune kadar ictigim en guzel kahveyi morsinek kisisi yapmaktadır. ben siz degerli suserlerle damak zevkimi paylasmak icin entry kasarken kendisi bir cırpıda buz gibi kaaveyi yapmıs onume dayamıstır. kendisi sozluk ortamlarına kayıtlı okur olarak takılmakta olup kısa sure icerisinde yazarlıga terfi etmeyi arzulamaktadır.
    kaave guzel olmus eline saglık artliim*

    hazırlanısı "lezzet ayrıntıda gizlidir"

    malzemeler:
    -nescafe classic
    -seker*
    -sut*
    -3-4 adet buz
    -0,3 litrelik uzun, cam bardak (tercihen frappe bardagı)
    -shaker (plastik olması onerilir) (shaker bulunmadıgı durumda bardagın icine atacagınız su kahve ve sekeri el mixeriyle krema kıvamına gelene kadar karıstırıp sırasıyla buz, süt, soguk su ilave edilerek de hazırlanabilr ancak gercek bir frappe icmek istiyorsanız shaker edinmelisiniz.)
    -koruklu kamıs

    -frappe icin tek uygun kahve nescafe classictir, taklitlerinden randıman alınmaz.
    0,3 litrelik bir bardaga 3-4 tane buz atılır ve biz diger islemleri yapana kadar bir kenara bırakılır.
    -kahve ve sekeri karıstıracagımız shaker kuru olmalıdır yoksa icine atacağımız kahve shakera yapısır.
    - shakera ne kadar su koyacagımız onemlidir. shakerin tabanı klasik frappe bardagı capındaysa*kahve ve sekeri ortecek ama bundan fazla olmayacak kadar su kafi olacaktır. ancak bu kahvenizi sade veya cok hafif iciyosanız gecerli degildir. bu durumda su fazla gelecektir. ayrıca su soguk olmamalıdır aksi takdirde sekerin erimesi zorlasacaktır.
    -calkalama*:
    shakerı kapagından tutarak acımadan en az iki dakika calkalayın. seker taneleri iyice eriyene kadar calkalanmalıdır. eger iyi calkalanmıssa shakerin icindeki basınc dusmustur ve kapagı acarken "paf" diye bir ses duyulur. korkmayın, iyiye isarettir. icerik artık krema kıvamına gelmistir. sabun kopugu gibi olmamalıdır. kopuk bardagımızın buzlarla birlikte yarısını dolduracak hacimde olmalıdır.
    -artık hazır olan kopuk shakerdan icinde buz olan bardaga bosaltılır. shakerin icinde ve kapagında kalan kopukte cok az soguk su ile durulanarak bardaga doldurulur.shaker ve kapagında hic kopuk kalmayana kadar islem tekrar edilir. bu sayede hic kopuk ziyan etmemis oluruz. bu asamada istege baglı sut ilave edilebilir. sut %8-%10 yaglı olmalıdır. miktarı tercihe gore degisebilir. onerilen 15 gr dır. light sut ve sut tozu kullanılması tavsiye edilmez. maksimum fayda yunanistanda satılan noynoy sutlerinden saglanmaktadır. (dondurma vs. bu ince ruhlu kahvenin tadını bozar, yazık eder.(bkz: yapmayın etmeyin)
    artık bardagımızın geri kalan kısmını buz gibi soguk suyla doldurup icine bir de kamıs* attık mı frappemiz hazırdır.

    afiyet olsun

  • buluşmalarının bir hikayesi var tabii ki.

    lennon’ın çektiği kısa film cannes film festivali'nde gösteriliyor. kısa filmin konusu bir balon. bu balona kamera bağlı. balonu çözüyorlar, balon yükseliyor yükseliyor ve bembeyaz gökyüzü. 20 dakika boyunca beyaz bir gökyüzü.

    filmden memnun kalmayan seyirciler bir ekşici edasıyla filmin yarısında çıkıyorlar.
    ancak erkin koray çıkmıyor. yanında da dönemin meşhur gazetecisi hey dergisi muhabiri arda uskan var. amaç belli. dergi için 3-5 satır röportaj koparmak, tabii bu arada erkin koray da john lennon’la tanışmak istiyor. fakat john lennon seyircinin tutumundan memnun olmamış bir şekilde salondan ayrılmaya hazırlanıyor. erkin koray, arda uskan'a ''hadi şu randevuyu al da konuşalım'' diyor. arda uskan, “sıkıyorsa sen al, adam ne halde” diyor. erkin koray kalkıp john lennon'ın yanına gidiyor ve diyor ki:
    “vay demek bu kadar yükseğe çıkanlar da var…”

    böylece ertesi gün kaldıkları otelde buluşmak üzere randevuyu alıyor. sonucunda da o meşhur fotoğraf ortaya çıkıyor.

    kaynak :(bkz: güven erkin erkal)

  • gezi olayları akabinde, o hınçla yayalaştırma projesini yarım bırakıp, meydanı betonla kaplayıp, yeni traş edilmiş genital bölge gibi bırakan kendileri değil mi, bu nasıl laf ulen? sanki geziciler yaptı tüm onları 2013 sonrasında. taksim meydanındaki çirkinlik eylemcilerin kurtardığı gezi parkı mı sayın pırofesör?