hesabın var mı? giriş yap

  • bir tören. varoluşsal bir tören. kendini var eden bir tören. yazılamayanı yazmaya koyulan, yüzüne çarptığı suda boğulan, ateşler içinde yanan, yandıkça yakaran bir tören.

    ışıklar içinde o son ve aynı zamanda ilk ışığı arayan, hızla ve hızsız sürüklendikçe bekleyen, bekledikçe susan, sustukça bilen bir sanatçının pişmanlığının, hayatını sanata ve şiire adayan vergilius'tan hayatını bu adamanın anlamına adayan broch'a kadar, silah seslerinin ve yaşam kaygısının altında duyuluşu.

    tek anlamıyla "eşsiz" bir yolculuk, öze dönük, öznel bir ayin. gücünü güçsüzlüğünden alan, dileklerle dolu mütevazi bir buyruk: yok olma, evine dönme. tüm bilinmezliklerin içinde bilinmeye gebe, öğrenilmeye mahkum olan: kendini aşmak dikey bir yolculuktur.

  • erkekler tuvaletinden "carrrrrrt" şeklinde ped açma sesleri yükselirdi.
    ses çıkmasın diye yavaş yavaş açmaya çalışırlardı, fakat bu kez de "cczzzzz" şeklinde daha uzun süreli sesler çıkardı.
    "ulan en iyisi bir kerette açayım" modunda olurlarsa, kısa süreli fakat desibeli daha yüksek olan "caaaaaart" sesi duyulurdu.
    eninde sonunda o sesin duyulacağı teorisini erkekler de bilirlerdi.

  • bu nasıl tikky bir baraj ismidir dedim duyduğumda, önce bağdat caddesine yaptılar sandım.

  • (bkz: paraya sadık kal)

    kaynak

    --- spoiler ---

    sinan oğan’ın ankara’nın gölbaşı ilçesindeki ballıkpınar mahallesinde seçimden sonra yaklaşık 30 milyon değerinde 6 dönüm arazi daha aldığı, bulunduğu bölgedeki arsaların planlarını hukuksuz bir şekilde değiştirdiği, karayollarına ait yolu da yaptırdığı kapıyla kapatıp zimmetine geçirdiği ortaya çıktı. oğan’ın kapattığı yolun bitişiğindeki arsanın ise yakın arkadaşı akp milletvekili cantürk alagöz’e ait olduğu öğrenildi. oğan böylece seçim sonrası toplamda 120 milyonluk yeni mülk edinmiş oldu.

    --- spoiler ---

    haberde şurası önemli:

    seçim çalışmalarında emekli maaşıyla geçindiğini söyleyen sinan oğan’ın seçim sonrası 90 milyonluk mülk alımını veryansın tv ortaya çıkarmıştı. oğan yine gölbaşı’ndan 30 milyonluk malikane, aynı ilçeden tarla vasfında henüz imara girmemiş 30 milyonluk arazi ve çankaya beysu konakları’ndan 1 milyon dolar değerinde ev satın almıştı.

  • facebook'ta paylaştığı bir gönderide;

    --- spoiler ---

    suçlusun basbakan asgari ücret 184 tl iken 760 tl yaptın......
    suçlusun halk bankası sen den önce esnafa %47 faizle kredi veriyordu sen %13,%10 en son olarak %5 yaptın
    suçlusun erdoğan sosyal dayanışma fonu 892 milyon tl iken 2milyar 365milyon tl ye yükselttin
    suçlusun erdoğan kişi başına milli geliri 1.300 dolardan 10.000 dolara çıkardın
    suçlusun gariban sofralarında iftar açtığın için..
    --- spoiler ---

    gibi paylaşımları bulunan eleman. ama 2000-3000 dolarlık arabası yanınca kişi başı milli gelirin 10000 dolara çıktığını unutmuş olmalı ki hüngür hüngür ağlıyor. o övündüğü sosyal dayanışma fonundan alsın parasını madem. ya da o övündüğü düşük faizlerle çeksin bir kredi.

  • asgari ücretin 1594 euro olduğu almanya'da ortalama bir asgari ücrete evin neredeyse tüm beyaz eşyası rahat bir şekilde alınabilirken, asgari ücretin 2324 tl olduğu güzel ülkemde bir kalem beyaz eşyanın anca alınabildiğini görmek artık şaşırtmıyor. bu arada yerli ve milli taş gibi arçelik, beko, vestel gibi baba firmalarımız varken bu durumdayız. hadi bunu da geçtim almanya'da yerli malı beko buzdolabı 299 euro iken, aynı marka buzdolabının aynı modeli bizde 3490 tl. elin almanı kendi maaşıyla türk malı buzdolabından 5 tane alabilirken biz 2 ayda 1 tane alabiliyoruz. bu milletin alım gücünün bu kadar düştüğü başka bir zaman olmamıştır.

    kaynak:
    almanya fiyatı
    türkiye fiyatı

    edit 1: yazım yanlışı düzeltildi.
    edit 2: hala yok kargo ücreti, yok indirimde yazan beyinsiz sürüsüne verecek cevap bulamıyorum. nişanlı ve ev dizme arifesinde biriyim. ota boka verilen paraları, her şeyin nasıl ederinin 3-4 kat pahalı satıldığını görseniz ağlarsınız. ben cebindeki paranın nasıl 5 kuruş değeri olmadığını vurguluyorum hepsi bu! hadi indirime girsin 2500 lira olsun ne fark ediyor? adam senin malını kendi ülkesinde şaka gibi fiyatlara alıyor maaşına kıyasla. kilosu 99 cent olan muzun kilosu bizde 14-15 liralarda. hiç mi ağrınıza gitmiyor ben anlamıyorum.

  • bu tiplerin düşünceleri de, üslubu da beş para etmez. bu yaz itibarıyla kim bunları başımıza musallat ettiyse pipisi kopsun. fenalık geldi artık şunların ergen atışmalarından.

  • telefonla arayıp, sorup soruşturup bulamadığım arkadaşın. sahilde güneşlenirken yamaç paraşütüyle yanıma inmesi.

  • trajikomik görüntülerdir.. bu ülke insanı bu hâle düşecek kadar perişan hâldeyse, vah bizim hâlimize.

    ülkeyi afganistan ve venezuela karışımı ucube bir kabile devleti hâline getiren cahil ve yobazlar sürüsü eserleri ile iftihar etsinler. şu hâle bakın.. türk vatandaşlığı hiçbir zaman bu kadar ayaklar altına alınmamıştı. 5 tane düşman ülke, 10 tane terör örgütü birleşse bu kadar zarar veremezdi bu ülkeye. irtica ve örgütlü cehalet, pkk teröründen bile daha büyük bir tehlikeymiş meğerse. türkiye'nin en büyük varlık sigortası ise ulu önder mustafa kemal atatürk ve türk silahlı kuvvetleri imiş meğerse. ülkemizin itibarını, bayrağımızın ve pasaportumuzun haysiyetini, gençliğimizin istikbâlini ve milletimizin selametini bu güçler tesis edip, koruyorlarmış. ben artık buna iyice ikna oldum.

    fakat şu hususu da belirtmeden edemeyeceğim.. demek ki bir savaş çıksa, düşman bir ülkenin taaruzuna falan uğrasak, nüfusun kahir ekseriyeti buhar olup tüyecek.. alın görün işte. ortada savaş yokken arkasına bakmadan ülkeden kaçan zihniyet, birde savaş çıksa kim bilir ne yapmaz?

  • bunu diyen kadınların esas derdi sevdiği insanla birlikte olmak değil evlenmektir. yani "ya evlenelim ya da ben ayrılmak istiyorum"un meali aslında: "ya evlenelim ya da evlenmek için zaman kaybetmeden başkasını aramaya koyulayım"dır.

    geleneksel & yarı geleneksel türk ailesinde yetişmiş kadınlar türk aile yapısınca tanımlanmış 'evlenme yaşı' alt sınırına geldiklerinde (mesela 26-27), kendileri üzerinde, ister istemez, "artık evlenmeliyim" şeklinde bir baskı yaratmaya başlıyorlar. yaş ilerledikçe bu baskının şiddeti de maalesef giderek artıyor. sonrasındaysa "ya evlenelim ya da ben ayrılmak istiyorum"... ve ardından 6 ay süren evlilikler ya da ayrılık.

    kadınlar üzerinden anlatmaya çabaladım ama bu türk aile yapısı denen ataerkil nane, karar almada hepimizin önünde bir duvar - lanetimiz. insan hayatıyla ilgili bir karar almadan kendine cesurca sormalı: "ben gerçekte neden evlenmek istiyorum?" ve dürüstçe cevaplamalı.