ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
evliliğin en büyük getirisi
-
bu beyana sahip ergenler üstüne üstlük bir de "uğraşsız, masrafsız, kılçıksız ve tertemiz" olduğunu ilave ederek adamı gülmekten yararlar.
doğru yapılmış bir evliliğin en büyük getirisi size bir hayat arkadaşı sağlamasıdır. hayat arkadaşı ise iyidir, çok iyidir.
sinan oğan'ın isteklerine boyun eğmeyeceğim
-
sinan oğan'ın istekleri:
- anayasanın ilk 4 maddesine dokunulmayacak
- anayasa madde 66'ya dokunulmayacak
- mülteciler ülkeden gönderilecek
- terör örgütleri ile mücadele edilecek, terörle iltisaklı partilere mesafe konulacak
- “faiz sebep enflasyon sonuç” gibi mantık dışı argümanlarla ekonomi yönetilmeyecek. bir an önce bilimsel metotlara dönülerek ekonomi düzeltilecek.
milliyetçi ve vatansever seçmene soruyorum: siz de bu isteklere boyun eğmeyecek misiniz?
kırıkkale'de gece otelde odasına erkek giren kadın
-
(bkz: bu ne lan grange romanı gibi)
gece 3te yatağımın ucunda oturan bi yaratık görsem korkudan altıma sıçarım erkek halimle. hanimefendi kafayı yemediği için şanslı. yecüc mecüc müsün pezevenk.
öcalan'ı salıyoruz
-
"öcalan'ı salacağımızı söyleyen herkes şerefsizdir" diye bir açıklama yapıldıktan sonra gerçekleşecektir.
johan cruyff
-
johan cruyff : "doktorlar sigarayı bırakmazsam futbol oynayamayacağımı söylediler, ben de futbolu bıraktım."
gurbetçi şaban
-
gurbetçi tiplemesi çok başarılı olan film. almanya’ya işçi olarak giden şaban, memleketinde kendisiyle aynı soy ismi taşıyan ve baba adı tutan çocukların belgeleri ile alman makamlarından çocuk parası alıyor. apaçık şekilde almanları dolandıran kendisi olduğu halde almanların ne kadar kötü insanlar olduklarını anlatmaya çalışıyor. kaçak gittiği ülkede sanki onu zorla tutan var gibi hem almanya'yı yerden yere vuruyor hem de almanya'nın etinden sütünden faydalanıyor. filmdeki şaban karakteri, günümüzdeki "türkiye çoh eyi, almanya türkiye'yi gıskanıyor" deyip "niye türkiye'ye gelmiyorsun madem" sorusuna uyduruktan bahaneler bulan gurbetçilerin atasıdır. yani gurbetçi gibi gurbetçidir filmdeki şaban.
aynı ayakkabıyı üç sene giyen kız
-
onlarca ayakkabısı olduğu için ayakkabı eskimeye fırsat bulamamıştır. misal ben taştan yapılma ayakkabı alsam 1 yıl zor dayanıyor, niye? çünkü tek çift ayakkabım var, her yere onu giyiyorum.
ilkesel olarak bu tür yayınları vermiyoruz
-
kılıçdaroğlu chp grup konuşmasında dünkü ses kayıtlarını dinletirken bir anda canlı yayını kesen habertürk' ün spikerinin söylediği söz.
afedersiniz ilkenizi silkeyim.
not: gg olarak ispiyonlamayın girerse bana girer
edit: gelen mesajlar üzerine küfrü düzelttim. klavye sürçmüş.. sinirden kendimi..
yağmur atacan'ın oyunculuğu bırakması
-
babamın hentbolu bırakmasıyla eşdeğer olay.
şömineyi kale yapmışlardı az önce yeğenimle.
ankara'da araba kullanacaklara tavsiyeler
-
ankaragücü armalı herşeyden (kağnı bile olsa) uzak durun, yeter.
zevk alınan ufak sapıklıklar
-
pudingin soğumuş pürüssüz yüzeyini öpmek.
71 rektörün atıf sayısının 0 olması
-
azıcık akademi tozu yutmuş biri bunun nasıl büyük bir rezalet olduğunu bilir, öyle diyeyim size.
hayata dair gülümseten detaylar
-
siz, sendrom diye diye pazartesiyi nam nam nam yiyip bitirmeden (tamam illa yiyecekseniz, bana da bir lokma ayırın) önce, bir şey anlatayım.
bu sabah, mal varlığımın en kıymetli parçalarından biri olan "ac/dc" tshirtümü giydim. tamam, biraz eskimiş olabilir ama hâlâ çok güzel. ben gözlerim yerde, kulağımda müzik, metroya yürüyordum. kafamı bir ara kaldırdım, karşımdan 45- 50 yaşlarında bir kadın geliyordu. üzerinde de "ac/dc" yazılı bir tshirt. tshirtler farklı, ama ac/dc aynı ac/dc. birbirimize iyice yaklaşana kadar, ayırmadık bakışlarımızı. ben ne yapsam diye düşünürken, kadın benden önce davrandı ve yan yana geldiğimizde şu hareketi yaptı; devil horns
ben de karşılık verdim, ac/dc kardeşliğimizi kutsadık ve yollarımıza devam ettik. saatler geçti; rüya mıydı, değil miydi... emin olamıyorum.