hesabın var mı? giriş yap

  • 2. dünya savaşı sırasında italya ile ingiltere arasında yaşanan calabria savaşı sonrası iki tarafta konvoylarının korunması konusuna hassasiyet ile yaklaşmaya başlamış ve tüm akdeniz boyunca filolarını çeşitli görevlere atamıştı. calabria savaşından 10 gün sonra 19 temmuz 1940'da girit'in kuzeybatı ucunda bulunan spada burnun'da gerçekleşen ve savaşın yaşandığı yerin ismini alan bu muharebede ingiliz ve italyanların 2 küçük görev gücünün karşılaşması sonucu yaşanmıştır.

    italyan donanma komutanlığı, trablus'ta bulunan 2. kruvazör filotillasının içerisinde bulunan ve amiral ferdinando casardi komutasındaki iki hafif kruvazörü (giovanni dalle bande nere ve bartolomeo colleoni) oniki adalar'da bulunan leros üssüne yollama kararı aldı. donanma komutanlığının bu kararı almasında en büyük etken ege denizinde artan ingiliz savaş gemisi trafiğine karşı koyma kararıydı. di giussano sınıfı bu iki kruvazör 17 temmuz 1940 akşamı trablus'tan ayrıldılar.

    bu sırada ingiliz filosu calabria savaşı sonrası konvoylarının güvenliği için ege denizi ile akdenizde alman ve italyan denizaltılarını tarayarak imha etmek için bir görev gücü oluşturmuştu. bu görev gücünün başında avustralyalı kaptan john collins bulunuyordu ve görev gücünde hafif kruvazör hmas sydney ile birlikte 4 adet ''h'' sınıfı destroyer (hms havock, hms hyperion, hms hasty, hms hero) 1 adet ''ı'' sınıfı destroyer (hms ılex) bulunmaktaydı.

    italyan kruvazörleri ege denizine doğru yol alırken, 19 temmuz sabahı saat 07:30'da, girit adası açıklarında 4 ingiliz destroyeriyle (hyperion, ılex, hero ve hasty) karşılaştı ve peşine düştü. bu kruvazörler, destroyerler ile savaşmak için inşa edilmiş olmasına rağmen denizin çok dalgalı olmasından dolayı salvoları başarılı olmadı. italyan kruvazörler ingiliz destroyerleriyle saat 07: 30'da karşılaştıklarında, sydney ve havock, denizaltı tarama görevi için 40 mil (64 km) kuzeyde idi ve italyan kruvazörlerinden haberdar olur olmaz 4 destroyere yardım için güneye yöneldiler. italyan kruvazörlerin kovaladığı destroyerler ise sydney'den yardım almak için, kuzeye doğru yöneldi ve italyan kruvazörleri de bu destroyerleri takibini sürdürdü. güneye yönelmiş olan hmas sydney, saat 08: 26'da italyan kruvazörlerini gördü ve saat 08: 29'da ateş açmaya başladı. bu atışlar üzerine italyan kruvazörleri güneybatıya doğru manevra yapmaya başladılar. italyanlar manevra yaparken denizde şartların ağır olmasından dolayı atış kontrolünü neredeyse imkansız hale getirdi ve top atışları sydney'e isabet kaydedemedi.

    yaklaşık bir saat süren karşılıklı salvolardan sonra, saat 09:23'te hmas sydney'den atılan bir top mermisi bartolomeo colleoni'ye isabet etti ve dümeninin kilitlenmesine neden oldu. ingilizlerin yaptığı ikinci vuruş ise colleoni'nin kazan dairesine isabet etti ve elektrik gücünü tamamen kaybetmesine neden oldu. elektrik gücünü kaybeden kruvazörü tamamen devre dışı kaldı. kruvazörde elektrik olmadığı için ana silahları devredışı kaldı ve elle çalıştırılan 3,9 inch' lik (100 mm) silahlarını kullanarak savaşmaya devam etti. ancak saat 09: 59'da ılex ve hyperion destroyerleri tarafından başlatılan torpido saldırısında 3 torpidonun gemiye isabet etmesi üzerine gemi kısa zamanda sulara gömüldü. batan gemideki personeli kurtarmak için hyperion, ılex ve havock enkaza doğru yol aldı. bu 3 gemi batan colleoni'den kurtulan 525 denizciyi kurtardı. ancak gemideki 4 subay, 17 astsubay ve 100 denizci öldü. colleoni'nin ikinci kaptanı yüzbaşı umberto novaro kurtarılanlar arasındaydı. ancak dört gün sonra yaralarından dolayı öldü ve iskenderiye'de askeri törenle gömüldü. bu cenazede sydney'in kaptanı collins'te tabutu taşıyanlar arasındaydı.

    ılex ve hyperion destroyerleri colleoni'ye torpido saldırısı yaptığı sırada hmas sydney, giovanni dalle bande nere ile karşılıklı top atışına başlamıştı. bande nere'den atılan bir top mermisi sydney'in bacasına isabet etti. ancak sydney bu hasardan çok etkilenmedi. sydneyden ateşlenen top mermileri bande nere'nin önce burun kısmına, sonra ise hangarına isabet etti ve 8 denizcinin ölümüne sebep oldu. bunun üzerine italyan kruvazör savaş alanından çekilerek bingaziye doğru yol almaya başladı. sydney italyan kruvazörü bir süre takip ettikten sonra hms warspite muharebe gemisinin başında olduğu görev gücüne mesaj çekerek kruvazörü tespit ederek batırmalarıı istedi. aynı gün ingiliz destroyerleri italyan uçakları tarafından bombalandı. bu bombardıman sırasında hms havock'un 2 numaralı kazanına bomba isabet etti ve bu bölüme su basmasına neden oldu. bande nere'yi aramak için hms warspite'den kalkan bir deniz uçağı tobruk yakınlarında kayboldu. uçak mürettebatı italyanlar tarafından ele geçirilerek esir alındı. bande nere'nin aranması sırasında yola çıkmış olan müttefik konvoylarına, port said'e geri dönme emri verildi. sonunda bande nere'in bingazi'ye ulaştığı bildirilince konvoylar yeniden yola çıktı.

    hız avantajlarına rağmen, italyan kruvazörleri, hmas sydney'i geçerek leros üssüne ulaşamadı. çünkü italyan komutanlar güneyden giderek açık olan kaçış yolu yerine, güney / güneybatı yönünde gitmeyi tercih etmişlerdi. bu yolu seçmelerinin nedeni ise ingiliz görev gücüyle girit kıyıları arasında sıkışıp saha avantajını kaybetmemekti. ancak italyanların bu manevrası avustralya kruvazörüne menzili kapatma ve isabetli atış yapma şansını verdi. ayrıca bu çatışmada colleoni ve bande nere'in hafif zırhları sydney'in top atışlarına dayanamadı ve gemilerin ciddi hasar almasına ve batmasına neden oldu. son olarak italyanların hava keşif unsurlarının olmaması ingilizlerin rahat hareket ederek başarılı olmalarında ki en önemli unsur olarak göze çarpmaktadır.

  • ahmet ümit romanlarından bir tanesi. 700 küsür sayfalık kitabı soluksuz okuyarak 3 günde bitirdim bu yaz. tabii okuduğum zaman 1 haftalık tatil dönemine denk gelmişti. kitabı okuduğum 3 günün 2'sinde denize giremedim doğru dürüst 'ay şu bölüm de bitsin, ay şu sayfa da geçsin..' diye diye.. bazı bölümlerinde okuyucuyu iyice şaşırtıyor, sesli tepkiler vermenize yol açıyor. (aaa, uuu, ohaaa, yuuh, vb..)
    yani diyeceğim o ki; kitap arayışı içinde olanlar, polisiye sevenler, ahmet ümit'e azcık da olsa bir sempatisi olanlar bu kitabı mutlaka okumalı.

  • lisedeyim. üstüm başım biraz pasaklı bir şekilde ykm'ye girmek istedim. yavşağın evladı güvenlik içeri almadı beni.

  • denizde kısmının altını çizerek ortaya attığım iddia. iddiamı tek tek nedenleriyle belgeliyorum:

    adam havuzda yüzüyor. tuzsuz suya alışık. bizim gibi denize değil. biz daha yürüyemezken denizdeymisiz, fotograflarla sabit. yüksek yüzmeye alışkınız. deniz onun için deplasman.

    adam havuzda bile gözlük takıyor. demek ki narin, zora gelemez. denizde gözü yanar. ben gözlüksüz biçimde denizde aşağıda ve yukarıda bir saniye bile kırpmam, su kacirmamayi biliyorum ama agzima, burnuma, kulagima su kactiginda da gik demem. onun gözlük sürtünmesinden dolayı +10 hp (beygir) bana ekle.

    maykıl slip mayo giyiyor. biz şortla yüzmeye alışığız, bu da yavaşlatır. bir gören olmayacaksa maykılın slipten ben de giyeyim 10 hp oradan gelir de gerek yok.

    maykıl bong-ot falan içiyormuş. ben normal sigara bile içmem. alkolüm yoktur. yoktur derken oyle degil, disiplinle: bir yudum, bir nefes dahi içmiyorum. sosyal içici bile değilim, içici değilim, sosyal de değilim. dolayısıyla ciğerler temiz. iyotlu havayı yiyince büyük ihtimal maykılın ağzına 10. kulaçta içtiği tütünden dolayı balgam gelecek, benim en büyük sıkıntım 30 dakika önce yediğim lahmacundan dolayı ağzıma mide özsuyu gelmesi olabilir.

    ondan sonra sakallarım çeneden suya surtup fren yapıp yavaşlatıyor. sakalı da kessem 10 hp de oradan gelir. dikkat edin maykıl ayro-dinamiği sağlamak için sinekkaydı tıraşlı biçimde yarışıyor. öbür türlü suya çenenizin oradan bir sürtme hissediyorsunuz.

    kelebekte falan tabi ki yoruluyorum, hem kurallarına uygun yapmayı bilmem, zaten samimi fikrimi sorarsanız maykıl gibi yarışıp eve ekmek getirmiyorsanız kendinizi gereksiz yere yormaktan başka bir şey değil. ama kulaçlıda ilk 10 metrede çok net tokatlarım. (onlar artistliğine serbest diyor buna. gerçek adı kulaçtır. siz serbestte köpekleme giden adam gördünüz mü amk, fark yersin.)

    ilk 10 metreden sonra geri kalabilirim, profesyonel sporcudur sonuçta. yuzme idmani yapıyor. boyu 193'müş ve kim bilir ortaya çıkmayan ne dopingler vuruyorlar. (şarapova gibi) ama ilk 10 metrede roket gibi fiırlar arayi yarim metre açar salarim ben. sonra o geçtiginde "ben zaten salmıştım" derim.

    hele bir de fırtınalı havada 1 metrelik dalgalara karşı kapışacaksak net 10 metre ayırırım. gerci o havayı tecrube etmediyse yuzebilecegini de sanmiyorum. offroad yuzme teknikleri farkli. buyuk ihtimal "stilim bozulur" fln diyip havuzuna geri doner.

  • abd'den veya avrupa'dan donenler arasinda gercekten boyle biri yok saniyordum. yazilanlardan gordugum kadariyla var oldugu soyleniyor ama var olan kisiyi/kisileri anlatirken kullanirken tek sifat zengin olmasi. yani cok parasinin olmasi yani turkiye'nin onbin'de biri icinde olmak gerekiyormus. turkiye'nin geri kalan cok buyuk cogunluguyla muhattap olmayip, onlarin buyuk sorunlarini onemsemeyip, bana dokunmayan bin yasasin mantigiyla kendi hayatini yasamasi gerekiyormus.

    "istanbul hicbir yerden geri degil" demis bir zengin. bunu demek icin cidden etiler ve bebek'ten disari adim atmamak gerekiyor. ben de istanbul'da 10 yil yasadim, baya cok eglendigim, istanbul'u cok sevdigim zamanlar da oldu ama "geri degil" demek baska birsey. sehirde bu kadar buyuk gelir adaletsizligi varken, bu kadar cok suc istatistikleri yuksekken, toplu tasima denen olay 2013 yilinda bile halen yari yariya bile cozulmemisken, bir yagmurda/karda tum sehir iptal olurken, trafik kaza orani bu kadar yuksekken, trafikte bir yere gidip gelmek icin 3 saatlik sureyi normal goruyorken, surekli kesilen sorunlu bir internet altyapisina sahipken, elektrik kesilmeleri halen cok sik yasaniyorken, insanlari halen sokaklara bu kadar cop atiyorken, trafik kurallarina hic uyulmuyorken, herkes digerini nasil ezerim derdindeyken ve daha sayilabilecek binlerce etmen varken geri degil demek icin cidden polyanna'nin soyundan gelmek gerekiyor.

    guzel diyebilirsin, cok eglenceli diyebilirsin, 24 saat canli diyebilirsin, iki kitayi birlestiriyor, bogazi var diyebilirsin, insanlari yardimsever diyebilirsin de geri degil demek cidden bambaska bir olay.

  • ona aslında bölge abisi olduğunuzu, bizzat feto'yu pensilvanya'da birkaç defa ziyaret ettiğinizi, aslında abd'de basılmış bir kitabı türkçe'ye çevirip rahatça diploma aldığınızı, her gece teheccüde kalktığınızı, gerçekte solak olduğunuzu ama yemeği sağ elle yediğinizi, said nursi'nin risalelerini sözlüksüz okuyabildiğinizi, hepsini geçtim bu özelliklerinizin hiçbirinden bahsetmeyi sevmediğinizi söyleyin. hüngür hüngür ağlayacaktır.

  • arkadaşlarla yemeğe gittik. o zaman kerem 3 yaşında. bir ailenin 4.5, diğerinin 5.5 yaşında birer oğlu var.

    5.5 yaşındaki oğlanın oynadığı oyuncaklar kerem'in çok ilgisini çekti. belli alıp oynamak istiyor. durdu durdu.. çocuğa baktı. sonra çocuğun annesine baktı, döndü ve sordu

    "çocuğunuz paylaşımcı mıdır?"

    masa koptu tabii ve arkadaşım oğlunun önünden bir oyuncağı alıp kerem'e verdi.

    tam bir strateji uzmanı namussuz.

  • 10.000 altın
    8.000 odun
    akademi binası
    top dökümhanesi
    taksim'de cami

    gereksinimlerinden hepsinin karşılanmasıdır. önce çağ atlayan avantaj sağlar.

  • "we are about to finish zaten" gibi bir cümle kurulması... "zaten" kelimesi de cuk oturdu yani...

    bu söz, arkadaşım tarafından, tatil köyünde bir rus animatöre sarf edilmiştir...