hesabın var mı? giriş yap

  • ülkemiz şartlarında normal olan durumdur.
    çünkü ilk entryde de belirtilmiş bizde akademisyenlik öğretmenliğin bir tık üstü. devlet memurusun, pozisyonun garanti kadroyu aldıktan sonra etliye sütlüye karışmasan da haftalık belli derslere girerek emekliliğine kadar rahatça yaşarsın. stressiz bir iş.

    yurtdışında ise böyle değil. daimi kadron yok, devamlı grant yazarak, oradan buradan para dilenerek hem kendi maaşını, hem yanında çalışanların maaşını hem de araştırma bütçeni ayarlamak zorundasın. ayarlayamadığın zaman ocak dışısın. yani sadece derslere girmek yetmez, aldığın grantlerle üretmek de zorundasın. üretemediğin zaman bir sonraki grant tehlikeye girer, ve yaşın kaç olursa olsun akademiden ayrılmak zorunda kalırsın. yani sadece zorlu ve her günü stresli bir süreç değil, ciddi riskli de bir süreç. istatistiklere bakmadım ama gene negatif bir ayrımcılıkla kadın akademisyenlerin bu grant alma oranı da erkek akademisyenlere göre muhtemelen daha düşüktür.

    yurtdışında bu akademik koşullar ve rekabet o kadar çetin ki, mesela bizim bölümdeki bir doçent kadın (ki kendisi 40'lı yaşların sonlarında, eşinden boşanmış, 2 çocuğuna bakan yalnız ebeveyn bir kadındı) grantlerden önümüzdeki sene için yetecek parası olduğu halde 3 sene idare edecek parası olmadığı için üniversiteden kovulmak üzereydi, son anda aldığı bir grant ile o parayı denkleştirip sözleşmesi yenilendi. yoksa 2 çocuğuyla beraber işsiz, ki o yaştan sonra yeni bir kariyere de başlamak ne kadar mümkün olabilir o da tartışılır, açıkta kalacaktı.

    yurtdışında doktorasını yapan bir kız bu durumu görüyor, durur mu akademide? mezun olur olmaz özelde daha risksiz, daha garanti işler tercih ediyor. sonuna kadar da haklı.

    bu arada yazıda çokça bahsettiğim ve kısa olması açısından ingilizcesini kullandığım grant= çalışmalarınız için çeşitli kurumlardan aldığınız hibe, bağış vs.

  • ülkem adina güzel bir gelisme. hadi bakalim kopektaparlar laf degil icraat zamani. barinaklardaki kopekleri evinize alın da görelim.

  • bozok sevenlere tek bir soru sormak istiyorum.

    sevgilinizle yolda yürüyorsunuz, karşıdan bozok ve hakan geliyor, bozok öküz gibi gözlerini hiç kaçırmadan sevgilinize bakıyor,laf atıyor, hakan'da bozok'la aynı ölçüde sevgilinizi güzel ve alımlı buluyor fakat ayıp olur diye gözlerini hep kaçırıyor başını öne eğip geçip gidiyor.

    şimdi siz gidip sen olduğun gibi bir adamsın bozok,içinden geldiği gibi hareket ettin,duygularını bastırmadın tebrik ederim mi dersiniz ? bozok'u sevdiğinize göre böyle dersiniz.

    toplum içinde yaşıyorsanız bazı duygularınızı,yönlerinizi bastırmanız gerekir,ben sinirliyim arkadaş ona göre davranın bana diyeni haklı görürseniz,birgün biri çıkar ben sapığım arkadaş,karınızı kızınızı sokağa çıkartmayın yoksa tecavüz ederim der.

  • + aşkım ezgilerle oturuyorduk büyük bir patlama
    sesi duyduk iki terörist içeri girdi bir tanesi
    canlı bomba olduğunu diğeri ise psikopat
    olduğunu söyledi kolumu kırdı yüzümde ve
    vücudumda çizikler var 5 yerimden bıçaklandım
    arkadaşım öldü , polis zor kurtardı bizi bu
    mesajı da bir başkasına yazdırdım.

    - ezgi kim?