ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rhythm 0
-
underrated bulduğum performans. hem felsefi temeli hem performansı muhteşemdir.
öncelikle, saatlerce tepkisiz kalmak ve tüm risklere açık olmak, fiziksel acı çektiği halde nötr kalabilmek olağanüstü bir duygu kontrolü gerektirir. üstelik işkence ve hatta ölüme zemin hazırlayan bir düzenekte güç gösterilerine yaptırım uygulamadan tepkisiz kalmak, cesaretle salaklık arasındaki o ince çizgidir resmen. 'sanat için soyunmak', sanat için bedenini ortaya atmak, bir performans sanatçısının sınırları zorlaması ve bundan zevk alması...
insan, nötr olduğu bir yabancıya nasıl yaklaşır? bu yaklaşım zaman içerisinde nasıl değilir? yabancının tepkisizliği, insanın davranışlarını ne derece etkiler? insan hangi limitten sonra güç kullanır? güce verilen tepki/tepkisizlik güç kullanımına ne derece etki eder? bir insan ne zaman ve neden hayvani içgüdülerine yenik düşer?
bir insan neden sırf 'yapabiliyor' diye karşısındakine zarar verir?
fakat işin en muazzam tarafı, sahip olduğu güce güvenerek karşısındaki yabancıya işkence eden bir insan, yabancıda en ufak bir güç belirtisi olduğunda (ki bu performanstaki güç belirtisinin yalnızca kadının yürümesi olduğunu düşünürsek ben şahsen çok eğlendim) neden korkularını bürünüp kaçar ve yüzleşemez? yüzleşemediği karşısındaki midir, karşısındakinin gücünden mi korkar? yoksa kendisi midir, kendi hayvani içgüdüleriyle yüzleşmekten mi korkar...
senaryo çok tanıdık gelmiyor mu size de?...
8k usd dubai vs 5k euro amsterdam vs 3k euro izmir
-
(bkz: 4k uhd samsung)
23 kasım 2022 düzce depremi
-
tam yatağa yatıp yorganı üstüme çekmiştim ki sallamaya başladı, tek düşündüğüm şey babamı nasıl taşırız.. allah kimseyi elden ayağa düşürmesin , hiç kimseye acı vermesin inşallah
piston aşağı indi
-
gerizekalı şoförün bok yemesi.
ulan o şekilde sen kendini bir bok varmış gibi telaşla dışarı atmaya çalışırsan, bırak piston aşağı inmiş demeyi, abuzittin desen millet yine atlar aşağı.
baba olmak
-
eşinizin sana birsey söylecem sözü ile başlayıp ömür boyu süren kelimelerle tarifi olmayan olgu.
anne ve babadan binlerce kere duyulmuş anne baba olunca anlarsın sözünün hakllığı karşısındaki boyun eğiş.
hamilelikle beraber bütün ilgileri üzerine çeken eşin kıskanılır ama vereceği hediye karşısında nefret ettiğiniz kaprisler bile çekilir. çünkü ödül çok büyüktür. karnındaki varlığın hayal edilmesi, onun nasıl birsey olacağı, acaba doğru mu yaptık, daha erken değil miydi, bu boktan dünyaya bir canlı getirmek bana mı kaldı, ona bana sağlanamayan şeyleri sağlayabilecek miyim, bana mı benzeyecek annesine mi sorularıyla geçen dokuz koca ay. sezeryan tarihinin belli olduğundaki içinde kopmaya başlayan fırtınalar.
ve büyük gün.
ameliyathane önünde hastanede neden sigara içilmiyor lan şeklindeki küfrediş. anne babanızın olm tamam kendine gel telkinleri. doktorun hemşireye ufak dozda bir anti-depresan verelim emri. 15 dakikalık bir operasyonun yıllardır sürüyormuş hissi. elin ayağın birbirine dolaşması.
veeeee
hemşirenin kollarına bıraktığı minik şey. "şey" çünkü ne olduğuna karar vermek güç. "şey" çünkü dünyada onu anlatmak için bir kelime türetilmemiş. şey çünkü o aslında sen. şey çünkü ben ne büyük sevgiler yaşadım tezinin çürütüsü.
hoşgeldin kızım bebeğiiimmmm
kimsenin ağlatamaz dediği sen kollarındaki minik şeye bakarak hüngür hüngür ağlıyorsun. kollarındaki savunmasız canlının sıcaklığı bütün benliğini yakıyor. yaprak gibi titretiyor içini bedenini.
kimselere vermek gelmiyor içinden. hemşire "almam lazım bazı kontroller yapacağım" dediğinde yavrusuna gelen saldırı karşında aslanlaşan kediyi şimdi çok daha iyi anlıyorsun.
hastaneden eve gelişi, ağlaması uykusuz geceler, annesinin emzirdiği anlardaki olağanüstü büyü, doğallık. ben neden emziremiyorum neden tek vücut olamıyorum serzenişi.
ilk sokağa çıkışı, ilk gülüşü, ilk ses çıkarışı, ilk dişi,ilk,ilk,ilk,ilk,ilk...................
seni çok seviyorum
hoş geldin kızım
hoşgeldin şimalim
baban
eye of the tiger
-
birakin dinlemeyi, gaza gelmeyi, entry'sini gorunce bile $inav cekilesi $arki.
bahçeli'nin erdoğan'a sorduğu tarihi soru
-
erdoğan: kızım başörtüsü yüzünden amerika'da okumak zorunda kaldı...
bahçeli: oğlun da mı başörtülü???
ailesiyle yaşayan 25 yaş üstü insan
-
hele ki ailesi kendiyle birlikte kalkıp istanbullara geldiyse şanslı insandır. okulu bitireli 4 sene oluyor, üniversiteyi de ailemin yanında okumuştum. sonra istanbulda iş buldum, seninle gelelim mi dedi annem, gelin dedim. iyi ki de demişim. ne çılgın bi gece hayatım var ne de aman kapım açık sıçayım gibi bi derdim. işten geliyorum yemek hazır, çamaşırlar yıkanmış. kazandığım cebimde kalıyor. hoş bunlar olmasa da sadece yanımda oldukları için mutluyum. tek çocuk olduğumdan onları boynu bükük bırakmak istemiyorum belki de. hala arkadaşımda kalmak için izin istiyorum. ama erkek arkadaşım yemeğe gelip bizde kalabiliyor. ne kezbanım ne de asosyal. tam 25 senedir ailemleyim, allah onları başımdan eksik etmesin.
bold pilot
-
o güzel atlar o guzel gökyüzünün yeşil cayirlarında kosturuyor şimdi.
atın eşşeğine jokeyin picine kaldik
lin pesto
-
pek çok önyargıyı pek çok şarkının sevmediğimiz üslubu ve tarzını günümüz rengine uyduran başarılı işler çıkaran sesiyle de bir o kadar büyüleyici olan bir isimdir lin pesto.
atınç nukan'ın mükemmel fiziği
-
(bkz: havalar da ılıdı)
halloween
-
açılın doktor geldi. başlığı aradım taradım ama kimse bilgi vermemiş kökeni nedir, ne değildir diye. cadılar bayramı'nın kökeni keltlerin samhain festivaline dayanır.
samhain bir kelt festivalidir. "yaz" ve "son" kelimelerinden oluşur. isminden anlaşılabileceği üzere esasında yazın bitişini ve soğukların başlangıcını temsil eder. keltler de tarih öncesi ve ilkçağ döneminde avrupa'da yaşayan bir halk, yaşadıkları bölge kuzey avrupa olduğu için orada soğukların ne denli keskin olduğunu tahmin edersiniz.
samhain aslında bu festivallerin oluşmasını sağlayan bir çeşit şeytandır efsaneye göre. kelt'lere göre, 31 ekim gecesi, yılda bir kere ölüler alemi ve canlılar arasındaki sınırları oluşturan perde incelmektedir; o gece, samhain'in gecesidir. samhain'in uyandırılması için 29 - 30 ve 31 ekim'de üç ayrı kurban verilmesi gerekmekte. böylelikle samnhain yeryüzüne çıkar, buradaki ölüleri diriltir, hayaletleri canlandırır ve bu şekilde kıyamet başlar.
cadılar bayramında kullanılan tüm ritüeller aslında bu antik çağlarda yaşanıldığı yazan efsanenin dönüştürülmüş halidir. örneğin; maskeler: cadılar bayramı'nda takılan maskeler, efsaneye göre aslında samhain'in insanları fark edememesi için yani ondan saklanmak için takılmaktaydı; kapıya bırakılan şekerler samhain'in karnını doyurmak için ve son olarak evlerin önüne konulan balkabağından kafalar ise ona tapınanların evlerini göstermek için kullanılıyordu. balkabakları, samhain'in müritlerini tanıması ve onlara zarar vermemesi için bir işaretti. bir geleneğe göre balkabaklarının içinde mum üç gün boyunca söndürülmezmiş, aksi yapılırsa samhain o evi altüst edermiş. yine efsaneye göre samhain yüzyıllar önce cehenneme gönderilmesine rağmen ritüeller devam etti...
@kircheherly uyardı: antik kelt döneminde balkabağı yoktu, bunun için turp kullanırlarmış. zira balkabağı amerika kıtası'ndan gelen bir gıda. kökeni de meksika. bildiğimiz turuncu kabuklular kuzey amerika kızılderililerin yetiştirdikleri versiyonu imiş.
kaynak: wikipedia ve azıcık da kahramangiller
dokuzdan dördü çıkaramadığı için elenen yarışmacı
-
dokuzdan dördü çıkaramayan itü mezunu inşaat mühendisinin yaptığı evlerde oturmak
edit : inşaat mühendisleri ve itü mezunlarından bolca hakaret içerikli mesaj aldım genellikle yanlış anlamış olamaz mı minvalinde. inşallah oturduğunuz evlerde, geçtiğiniz köprülerde statik - mukavemet hesaplarını yanlış anlamamışlardır sayın inşaat mühendisleri.