hesabın var mı? giriş yap

  • celal hocanın alıştığı durumdur diye tahmin ediyorum. başarı sıralaması yüz binlerin bile bir hayli altında olan öğrenci popülasyonunda olağan hareketler. yine de önemli olan korkmadan soru sorabilecekleri böyle değerli bir hocaya sahip olmaları. kıymetini bilip istifade etmeleri dileğiyle.
    not: başarı sıralaması her şey midir? hayır. ama bir şey midir? evet. hem de önemli bir şey.

  • tanesine 20 lira verdiği tasarruflu ampulü yeni evine takacak olan kiracıdır. 10 ampül olduğunu düşünürsek 200 lira temiz para, hele ki ev taşıyan adama... bu adama laf diyenlere bir de lafım var; aldığın buzdolabını da bırak git o zaman it.

  • arkadaşımın bir dergide okuduğu makaleden bir anısını bana anlattığı ikimizinde gözlerimizi dolduran büyük mü büyük futbol efsanesi amca.

    kariyerinin son demlerinde hollanda ile kuzey irlanda karşılacaktır. basın toplantısında kendisine gazeteciler birazda iğnelercesine "artık futbolunuzun eskisi gibi olmadığı açık sanırım sizde johan cruyff'un dünyanın en iyi futbolcusu olduğunu kabul ediyorsunuz" tadında bir sonu yöneltmişlerdir. best'in cevabı ise "maçta topu onun beşliğinden geçirdiğimde kimin daha iyi futbolcu olduğunu hep beraber görecez sizi zibidiler" tadında bir ayar vermiştir. velhasılı maça çıkılır maç esnasında bir pozisyonda best iki futbolcuyu çalımlar ve bomboş kanatta ilerlemeye başlar önü açıktır gol pozisyonu vardır fakat birden dönüp tam ters cruyff'un olduğu kanada doğru ilerler topu cruyff'un beşliğinden geçirir ve sağ elini tribünlere doğru kaldırarak durmadan yoluna devam eder...

    sanırım hakkındaki tribünlerin sloganı herşeyi en güzel şekilde özetliyor;

    maradona is good, pele is better, george best

  • bir gün atatürk'ün sözleri bilimle çelişirse bilime inanırız mutlaka.

    ama atatürk'ün sözleri dinle çelişirse dini seçecek halimiz yok.

  • ulan gene gelin buraya yok kobane yok özgürlük yok ana dil deyin de tertemiz yedi ceddinize söveyim.

    namusunuz, şerefiniz, insanlığınız hiçbir şeyiniz yok. hepiniz cehennemliksiniz. öyle görünüyor ki bu tarafta bulmayacaksınız belanızı ama öbür tarafta sizi sımsıcak bir ortam bekliyor.

    adi yaratıklar.

  • ayakta dinlemeye 7000 tl istemek vicdansızlıktır.

    11 ağustos 2019 pazar 19:00 petersburg sports and concert complex'te vereceği konser biletleri 450 tl'den başlamaktadır.

    uçak biletlerine de baktım 1700-2100 arası saatlere göre gidiş geliş toplam. 1 gece otelde yatsanız. yiyip içip gezseniz. kişi başı 3000 liraya hallolur. antalyadan çok daha fazla eğlenirsiniz.

  • "potemkin zırhlısı'nda, ünlü "branda bezi kurşuna dizilecek hükümlüleri ayırır" sahnesi, şaşırtıcı bir anlatım gücü taşır. yönetmen bu oluntuda, "hükümlülerin gözlerini bağlayan devasa bir çatkı imgesini, yani canlı varlıklar üzerine serilen muazzam bir kefen imgesini" görüyordu. oysa ki, gemilerde, ölüme hüküm giymiş kimseler hiçbir zaman böyle büyük bir bezle örtülmemişlerdi;örtü, yalnız güverteyi kan lekelerinden korumak için kullanılmaktaydı. filmin askeri danışmanı, bilgisizliğini açığa vurarak ele güne kendini gülünç göstermemesi için aynsenştayn'a yakarır; çünkü bu, gemideki yaşamı körcesine çarpıtmak demekti; ne var ki yönetmen bile bile bu gerçeğe boş verdi; ama, bununla yaşamı hiç de bozup değiştirmiş olmadı; sonunda bu küçük olay böylece bir yoğunluk kazanarak, derin, simgesel bir anlama ulaştı. diderot, sanatta hakikate-uygunluğun gerekçesini açıklarken şöyle yazar: "övgüye değer her kompozisyon, her şeyde ve her yerde doğa ile uyuşma içindedir; şöyle diyebilmeliyim: böyle bir olay hiç görmedim, ama varmış demek" diderot'nun bu düşüncesi her zaman için geçerlidir. aynsenştayn'ın filmindeki branda örtülü sahne, seyircilerde hiçbir kuşku uyandırmadı; çünkü, olayın derin hakikatine inanmışlardı."
    http://www.halksahnesi.org/…iss_sanatta_hakikat.htm

    ancak usta'nın örtünün altında kendisinin de bulunduğunu yazmakta olan er'in davranışından kendi kuramı açısından çıkardığı sonuç biraz fazla iyimser geliyor bana. "film, görgü tanığını bile güçlü bir empati ile etkileyip onun anılarındaki gerçek olayı değiştirebilmektedir." demek yerine, sözkonusu askerin basit bir şarlatan olduğunu düşünmek daha mantıklı görünüyor nedense. ama bu yine de sıradan izleyici gözünde sahnenin yumruk etkisini değiştirmez elbette.

  • benim annem de hangi umutlarla buna izin verdi bilmiyorum da tum evi boyamama ragmen resim becerim sifir. tablolarin sergilendigi muzelere gitmeye bayilirim cunku dukkanlarinda cok guzel seyler satiliyor. hatta gidip dukkani gezip bir tane tabloya bakmadan cikmisligim da coktur. ama cocuklugumda sehpalarin altina girip terslerini bile boyardim. adeta bir resim asigiydim. ranzanin ustune cikar bos kalan yerleri de degerlendirirdim. cok mukemmel ciziyordum ya o yuzden.
    annem koltuk minderlerinden ev yapmama da karismazdi. hatta tencereleri asmak istedim diye salonun ortasina ipler germisti. ne kadar tencere tava varsa asmistik. onlari calip dans ediyordum. oyle gerzomat cocugum olursa dover miyim acaba ya simdi onu dusundum. bir de mayo giyip kendimi de boyuyordum cunku kizilderiliymisim. annem karismazdi, bazi seylerin esyadan, evden daha onemli oldugunu biliyordu cunku. ya da benden bikmisti:/ hatirliyorum da o ev hala cocuklugumuzdan kalma resimlerle dolu iken evi boyatmaya verecekleri para ile bana teleskop, mikroskop almislardi. ev bir sene daha oyle kalmisti da arkadaslarimi cagirmaya utaniyordum.
    sonra bir komsumuz vardi, kizi arkadasimdi, duvarlari boyamayi birak oyuncaklarini bile sirayla oynayabiliyordu, daginiklik olmasin diye. iste boyle psikopat olmayin. ben cok eglendim cocukken. annem sacma sapan seylere yasaklar koymadigi icin super bir cocukluk gecirdim. ha tabii soyle bir konusma da oldu aramizda:
    s: cocukken hic beni dovesin gelmiyor muydu?
    a: camdan bile firlatasim geliyordu bazen
    s: tamam:(
    sonucta firlatmamis:/ dovmemis de, boyle olmusum. bi garip yani o yuzden siz bilirsiniz bu izin verme konusunu millet.

    cocugum olsa ben de hic karismam. boyali duvardan daha guzel bir sey olabilir mi? cizsin her yeri, koltuk minderlerinden de ev yapsin, sandalyeleri ters cevirip sandal yapsin, carsaflardan cadir yapsin, camlari bile boyasin - ben boyamistim.
    o boyamazsa da ben boyar cocuk boyadi derim valla.

    10 yıl sonra gelen edit: çocuğum oldu ve birçok şeye izin veriyorum evet. ancak sınırlar konusu var insan bunu çocukla yaşarken öğreniyor. oğlum duvarı boyamaya çalışmadı, çalışırsa odasını boyamasına izin veririm tüm evi değil. çünkü sınırlar. ve burada yazdıklarım hiçbir şeymiş meğerse. ne biçim sınavlardan geçiyoruz oğlan çocukla, bunlar ne ki:)