ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar
-
tadilat halindeki bir binaya giriş için yöneldiğim sırada telefonuma tanımadığım bir numaradan boş mesaj gelmesi. mesajı okumak için telefonu elime almam bu arada bir kaç saniye kaybetmem ve hemen akabinde tepeden dikey uzun bir inşaat demirinin düşmesi.
sonra defalarca kez mesajı gönderen numarayı aramam ama hattın kapalı olması.
istiridye mantarı
-
soğanla, salçayla hiç edilmemesi gereken leziz gıda.
özel tarifimi vereyim de tam olsun:
-------------------parmesanlı ve kuru domatesli istiridye mantarı--------------------
-öncelikle 2-3 diş sarımsağı çok hafif pişiriyoruz wok tavamızda iki kaşık zeytinyağı ile,
-ardından, yarı kurutulmuş domatesi parçalara ayırıp sarımsağa katıyoruz, bir miktar daha kızartıyoruz, 1-2 dakika.
-el yordamıyla parçaladığımız istridye mantarlarımızı tavamıza ekliyoruz ve var gücümüzle kavurmaya başlıyoruz orta ateşte, sarımsakların yanmaması için dikkat ediyoruz,
-rengi değişip ölmeye başlayan mantarlarımıza yarım paket krema ekliyoruz,
-krema ile pişirmeye devam etmeden önce değirmenden bir miktar karabiber çekiyor ve ekliyoruz,
-bir adet muskat cevizinin 1/3'ünü rendeleyip ekliyoruz ve hepsi beraber 5 dakika daha pişiriyoruz,
-artık iyice ölen, kremasını çeken mantarlarımızın üzerine bir avuç parmesan ekleyip çok fazla karıştırmadan 1-2 dakika daha pişiriyoruz,
sonra hapur hupur yutuyorsunuz. iyi hissetmek ve hakkını bir nebze daha vermek için soğuk bir beyaz şarap açın.
tam olarak bu tarifi yapın ve hakkını verin şu meretin.
çanakkale belediye başkanı'nın 18 mart konuşması
-
+18 mart konuşması olmuş efendim. ağzına sağlık.
internetten film indirip kaçak elektriğe kızmak
-
kaçak windows kullanmakla başlar. doguda kacak elektrigin parasi bizden cikarken internetten indirdigimiz filmin parasi sizden cikmiyor. haksiz onerme.
beyni ışıkla kontrol edilen fare
-
sen ne konuşuyorsun lan değişik demeden önce aşağıdaki videoları izliyoruz. önündeki yiyeceğini mutlu mutlu yemekte olan fareye kafasına bağlı fiberoptik kablodan ışığı basınca tok olduğuna karar verip ortamı terk ediyor. burada da tersi yapılmış, aslında tok olan, hatta epey semiz olan faremizin ışığı açılınca yemeyi durduramıyor. başka bir videoda da sakin sakin yürüyen faremiz ışığı beynine beynine yiyince sola çekip daire çizmeye başlıyor. bu teknikle beyinde doğru yere ışık vererek farelerin saldırganlaştırıldığı, cesaretlerinin arttırıldığı, hatta önceden öğrenip unuttukları davranışların geri getirildiği deneyler de yapıldı.
bu ışıkla sinir hücresi (dolayısıyla beyin) kontrol etme metodunun adı optogenetik, altı yedi yıllık bir geçmişi var, hızla da ilerliyor. fareler normal fareler değil, ışığa tepki veren bir proteini kodlayan gen tek hücreli alg'lerden alınıp bir virüs yoluyla farelerin sinir hücresine aktarılmış. böyle hücreler belirli dalga boyunda ışığı görünce aktive oluyor ( bu noktada science bitch diyorum).
iyi de ne niye yapıyorlar bunu , araştırmacılar jerry'nin tom'a yaptıklarının acısını mı çıkartmaya çalışıyor farelerden? yok tabii ki, optiği iyi biliyoruz, ışığı gerekirse tek sinir hücresine odaklayıp sadece onu aktive etmek bile mümkün, böylece beyindeki bölgeleri tek tek kurcalayıp ne işe yaradıklarını anlamak amaçlanıyor. fare olması da şart değil, sinir hücresi her hayvanda var, zaten teknik de solucanlardan balıklara, hatta sineklere kadar bir sürü deney hayvanında kullanılmış, ışıkla sağa sola gitmesi ayarlanan solucan var artık.
bu tekniğin (etik değerleri bir yana koyarsak) insanda da çalışmaması için bir sebep yok. doğru noktalara birer led taktırıp ruh halimi kontrol edebilme düşüncesi güzel bile geliyor, fakat kumandayı başkasına kaptırırsak ölene kadar daire çizerek koşturmak da var işin ucunda.
diego ribas'ın bayburt maçı yorumu
leyla ile mecnun
-
--- 74. bölüm spoiler ---
şantiye şefi olan ismail abi'den geliyor;
tutmayın beni, yemin ediyorum çok işim var. daha gidip 2. kattan kumların üzerine atlıycam.
--- 74. bölüm spoiler ---
dünyanın en tuhaf mahluku
-
nazim hikmet'in kimi insanlari cok iyi anlattigi bir siiri... (bkz: onlar kendilerini bilirler)
akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
1947
ilk insandan son insana toprağa gömülecek olmamız
-
(bkz: son insanı kim gömecek ulan)
30 nisan 2022 bağdat cad. fb'li ve ts'li kavgaları
-
taraftarlık* ve geri zekâlılık arasında bir bağlantı olduğu tartışmasız bir gerçek.
ispatı:
(bkz: 1 mayıs 2022 bir arabanın bir insana çarpması)
yaran facebook durum güncellemeleri
-
'ey tokalaştıktan sonra "yanaktan da öpeyim mi acep" stresi yaşatan az samimi olduğumuz insanlar, ömrümüzü yediniz.'
kılıçdaroğlu'nun masasındaki gizli seçim anketi
-
anketi gönderen sonar ama bilgilerinize arz edip imzasını atan kılıçdaroğlu.
akp zekasını ortaya koyan bir başka belge
yenilen şeyin neye benziyorsa ona iyi gelmesi
-
yıllardır çikita muz yiyen biri olarak katılmadığım önermedir.
ekber was here
-
metrobüs yoluna yönelik terör tehditlerinin konuşulduğu, iddia edildiği ve beklendiği şu zamanlarda "ekber was here" yazılması değil, muhtemelen aynı sisteme bağlı iett kameraları, gps trackerlarına ve iletişim ağına da girilmiş olması meselesidir.
o yazıya takılana kadar bu veri tabanından ne bilgi çalındı onu düşünmek gerek.
ama zaaf yok tabii, herşey on numara beş yıldız!
sınavlarda alınmış komik notlar
-
üniversite son sınıf, artık okul bitse de gitsek modundayız.
dersin hocası abim. evet bildiğin baya kan bağlısından hem de.
ne yalan söyleyim sınavdan 2-3 gün önce belki nerelerden çıktığını söyler diye yapmadığım şebeklik etmediğim yalakalık kalmadıysa da adam en ufak bir tüyo bile vermedi. bırak tüyo vermeyi üstüne bi ton da laf yedik ayaküstü. nasıl adammışım da hiç mi utanmıyormuşum, hak hukuk falan filan.
neyse bu laflar bende yaşar usta'nın fabrikatör adama verdiği ayar etkisi yaptı. yediğim o ayarla arkadaş oturdum 3 gün boyunca bir hırsla çalıştım ama ne çalışmak!
neyse işte girdik sınava, 90 civarı bi not bekliyorum.
sınav açıklandı, 100 almışım! lan!
nasıl kızgınım nasıl atarlanıyorum ama anlatamam. hani adam bana laf koydu ya. bir anda dünyanın en dürüst en vicdanlı adamı oldum.
ne laflar hazırladım; "ya noldu hani haktı hukuktu niye 100 verdin!!11! neyi hakettiysem onu alırım raad ol, şş" modunda kendimden geçiyorum. tabi arkadaşlar da yanımda. onlara da yaptım havamı "ben bu notu haketmedim arkadaş, içime sinmez" falan diye. dedim gençler bakın şimdi arıyorum hocanızı**, açtım hoparlörü;
+ alo?
- abi hayırdır? nooldu hakka hukuğa!!1! (kaş göz oynar)
+ ne diyon lan, işim var çabuk söyle
- sınavı diyom sınavı!?! (kaş göz "hey yavrum hey" modunda)
+ ne olmuş sınava?
- 100 vermişsin, ben 90 bekliyodum, ben haketmediğim notu alamam!!! (kaş göz halaya durmuştur artık)
+ gerizekalı zaten 100 almadın. sınıfta iki kişi 83 almışınız size göre bütün sınıfı öteledim 17 puan. hatta o puanı da nasıl aldın onu da anlamadım (ekstra 17 puanı duyan sınıf alkış tufanı koparmıştır bu arada)
- ??!!! 100 almamış mıyım hakkaten?
+ yok almadın nerde sen de o beyin?
- abi ama..
+ dıııt dıııt dııt