hesabın var mı? giriş yap

  • ayrılık deyince en acısı aşkta olur zanneder insanlar. aşk nedir ki? ya atlarsın, ya düşersin, baktın olmaz vaz geçersin...

    daha önce kuzey kore'de kalmış bir insanın oradaki anılarının her kelimesini pür dikkat dinleyen bir güney koreli ile karşılaştıysan,

    güney kıbrıs'ta büyümüş bir yunan kız, sana saatlerce kuzey kıbrıs'ı anlattırdıysa,

    yunan bir arkadaşın istanbul'a seni görmeye gelirken, istanbul doğumlu dedesi gelmesini istemediyse ve bunun tek nedeni istanbul'u görürse selanik'e dönmek istemeyeceğinden korkması ise,

    beyrut'ta yolda yürürken biri kahramanmaraşlı, diğeri vanlı iki ermeniyle karşılaştıysan ve ikisi de nenelerinden öğrendikleri kırık ve eski bir türkçeyle seninle konuşmaya çalıştıysa,

    bosna doğumlu bir sırp, sana anneannesinin evini, çocukluğunu, şimdi her biri başka devlet vatandaşı iki sıra arkadaşını anlattıysa,

    bir muhacirin kızı olan annen "tuna anlattıkları kadar güzel mi" diye sorarken sesinin titremesini engelleyemiyorsa,

    bir kadın ve bir erkeğin birbirlerinden ayrılmalarının, bahse değmeyecek, en beleş acı olduğunu anlar, susarsın.

  • dünyanın en eski düalist dinidir, ancak zerdüşt inancına göre bu düalizm sonsuz değildir. dünyanın sonunda ahura mazda’nın mutlak hakim olmasıyla sona erecektir. cennet-cehennem inancı, sırat köprüsü, nihai yargı, melek inancı ve mesih beklentisi ile semavi dinlere benzer. zaten 642’deki islam fethinden sonra zerdüştlük ehl-i kitap kategorisine dahil edilmiştir ve bu durumun günümüzdeki yansıması olarak zerdüştlük inancına sahip olanlar, günümüzde iran’da resmi olarak kabul edilen dört dini azınlıktan birisini oluştururlar.

  • buna medeniyet diyen yazarları göstermiştir.

    ne kadar mahremiyetten yoksun ve gereksiz bir şey yahu. gerçek medeniyet bu değil.

  • öncelikle,bu başlıktaki olumsuz entrylere inanmayın.herkes unutmanın ya da kendini bulmanın farklı bir seviyesinde çünkü.yolun yarısındakiler yolun sonunu bilmez.

    kilit soru:unutmak istiyor musunuz gerçekten? buna evet diyene kadar kendinizi zorlamayın.acıyı yaşayıp tüketin,yasınızı tutun.unutmayı gerçekten istemeye başladığınızda tebrikler,yolun en zor kısmını aştınız.bu kısımdan sonrası şöyle ilerleyecektir;

    tamamen unutana kadar ara ara nüksedecek,umutsuzluğa kapılacaksınız.acı bir gidip iki gelecek iki gidip bir gelecek böyle böyle tamamen yok olacak.birden kaybolmaz.

    umut etmeyi bırakmanız gerekecek.hiçbir şekilde olmayacağını kendinize yedirin.sindirin bunu.en ufak bir ümidiniz kalırsa bu içinizdeki aşkı sinsice taze tutar.hiç beklemediğiniz anda yüzünüze çarpar unutamadığınız ve sarsılırsınız.

    içinizde bir şey kalmamalı.bir şekilde her şeyi söyleyin ona ya da içinizde kalanları yazıya dökün,sanata dökün,müziğe dökün veya zaten dökmüş olanların eserlerine bakın.bunu yaptıkça rahatlattığını göreceksiniz.

    "it's a break up because it's broken."
    en temel gerçek şudur,gerçekten size göre bir şey olsaydı bu ilişki/aşk kesinlikle hayatınızdan gitmezdi.bir yolunu bulur yine olurdu.hayatınıza ya bir şeyleri değiştirmek ya da farkındalık kazandırmak için girmiş demek ki.her şey çok güzel olurdu falan demeyin o yüzden.

    sevmek sevilmek nedir ne değildir psikolojik kaynaklar aracılığıyla öğrenin ya da gözlem yapın.karar verin zaten çok geçmeden o eski ilişkiye bakıp sevmek/sevilmek bu değilmiş diyeceksiniz.

    kendinizi ve onu affedin.affetmemekle sonsuza kadar her gün hatırlamak ve öfkelenmek gibi bir bedel ödersiniz.ona ayılıp bayıldığınız için değil kendi canınızın sağlığı içinizin rahatlığı için tam da affedin onu.

    koyvermeyin.acının ilk ve en zor kısmı geçtikten sonra yasınızı tuttuktan sonra kararlı olun.sonra koyvermek alışkanlık haline gelir iyi olayım derken daha kötü olursunuz süreç uzar.

    aynı yollardan geçmiş,geçmekte olan insanlarla ve arkadaşlarınızla konuşun.yalnız olmadığınızı bilmek burada çok önemli.

    bir şeyler yapmak için mutlu olmayı beklemeyin.ne zamandır planladığınız istediğiniz bir şeyi yapmak için hatta cumartesi günü dışarı çıkmak arkadaşlarınızla takılmak için bile önce bunu yapacak kadar iyi hissetmeyi beklemeyin.enerjim yok içimden gelmiyor falan demeyin önce bir yerlere takılır bir şeyler yapar sonra iyi hissedersiniz.önce iyi hissedip sonra bir şeyler yapmak gibi bir şey yoktur.takılın gezin tozun planlar yapın muhabbetlere katılın.

    sırf yalnız kalmamak için hemen biriyle sevgili olmaya kalkmayın.onu unutana kadar değil de yalnızlığı sorun etmeyecek güce ulaşana kadar karşılaşacağınız,takıldığınız herkes yalnızlığı dindirmekten başka bir şey ifade etmez.çok daha kötüsünü ifade eder.sizin ona muhtaç olduğunu hisseden insan sizi yağmalar ve manipüle eder.diğer bir ihtimalle de siz onu yağmalar ve manipüle edersiniz.al sana mis gibi berbat ilişki.öylesine konuştuğunuz birileri olabilir ama hemen yeni bir sevgili yapmayın.siz bir insanı yaranızı sarmak için değil sadece o olduğu için sevmediğiniz,sevemediğiniz sürece zaten bunun ne anlamı var.intikam için böyle şeyler yapınca gerizekalı gibi gözükürsünüz.eski sevgilinizi üzmeyi başarırsınız belki ama kısa zamanda elinize yüzünüze bulaşır bu emin olun.

    sonuç olarak her şey az çok yoluna girmeye başladığında tek başınızayken de iyi hissedebildiğinizi farkedince (bkz: law of attraction) güzel şeyler zaten kaçınılmaz bir şekilde olacaktır.

    aklıma geldikçe arttıracağım yollardır.

    edit:artırdım.

  • sırada bekleyen hastalarının hakkını yedirmeyen doktora helal olsun. ülkenin böyle yürekli insanlara çok ihtiyacı var.
    normal çalışan bir hukuk sisteminde hsyk’nın bu ve benzeri durumlarda (halı saha maçında öğretmenleri gözaltına aldıran savcı https://eksisozluk.com/…retmenin gözaltına alınması - link için @mavibalinahemdeminik’e teşekkürler) gerekli adımları atması gerekirdi.
    edit: hsyk değil hsk imiş. “yüksek” ibaresi son referandumla çıkarılmış. @kafto’ya bu bilgi için teşekkürler.

  • küçüklüğümü hatırlatan durum.

    annem küçükken aşure dağıttırırdı, asosyal bir çocuk olarak zille basmadan geri döner "anne evde yoklarmış" derdim.

    aynı.