hesabın var mı? giriş yap

  • kayakla atlamadan ispanya bisiklet turu şampiyonluğuna: dibe vuran bir spor kariyerinin yükselişi... bahsi geçen hikaye bir christopher nolan filmi değil, primoz roglic'in ta kendisi.

    89 doğumlu sloven’in kariyer geçmişinde kayakla atlamacı olduğu artık bu sporu takip edenlerce şaşırtıcı bir bilgi değil. 2023’e kadar team jumbo visma ile sözleşmesini uzatan ve büyük bir aksilik yaşamazsa vuelta 2019’u kazanarak ilk büyük tur zaferini elde edecek olan roglic’in kayakla atlama geçmişi, şampiyonlukları da barındırıyor büyük hayal kırıklıklarını da. hatta başladığı spor dalını bırakıp yol bisikletine geçişi de trajik bir deneyim sonrası gerçekleşiyor.

    roglic, slovenya'nın dağlık bir bölgesinde temel geçim kaynağının kömür madenciliği olduğu küçük kisovec isimli kasabada doğup büyüdü. şu an olduğu gibi primoz’un küçüklüğünde de kayakla atlama, ülkenin en popüler sporlarından biriydi. kayakla atlama antrenörü olan komşusundan da ilham alan 13 yaşındaki küçük roglic'i bu spor derinden cezbediyordu ve tek hayali başarılı bir kayakla atlamacı olmak, ülkesini temsil etmekti. primoz ilk basamakları büyük bir hızla geçti ve ilk profesyonel atlayışını henüz 14 yaşındayken gerçekleştirdi. kayakla atlamada dünya kupası ve continental cup'tan sonra en prestijli turnuva olarak kabul edilen ve kayakla atlama federasyonu tarafından her yıl düzenlenen fis cup’ta 51 sporcu arasından 20’nci oldu. aynı yıl tam 11 yarışa daha katıldı. en iyi derecesi isviçre’deki gençler şampiyonası’ndaki 6’cılıktı.

    primoz, oldukça vasat geçen ilk iki senenin ardından 7 ocak 2006’da planica’daki continental cup’ta 266 puan ile en yakın rakibinden 7,5 puan farkla şampiyon oldu. hayallerini gerçekleştirme yolunda adım adım ilerliyordu. 2007’de amerika continental cup zaferi ve italya’da dünya gençler şampiyonasında şampiyon slovenya takımında yer alacak ve kayakla atlama kariyerinin son 4 yılında dördüncü bir zafer daha yaşayamayacaktı.

    planica'da, katıldığı zorlu bir mücadelede 17 yaşında ona altın madalya kazandıran tumturaklı atlayışını tekrarlamak istedi, oldukça yükseğe uçtu, havada döndü ve buzlu piste korkunç bir iniş yaptı. bilincini kaybetmiş bir şekilde hastaneye kaldırıldı. yapılan ilk kontrollerde mucizevi bir şekilde hiç kırığının olmadığı tespit edildi. ancak çok sayıda hematom vardı. basitçe, kan damarının yırtılması ve kanın dışarı çıkarak doku içinde birikmesi olarak adlandırabileceğimiz bu durum, basit bir morluktan ölümcül bir sona kadar türlü sonuçlara gebeydi. ancak hepimizin bildiği üzere korkulan olmadı. roglic hızlı bir şekilde iyileşme sürecine başladı. bu talihsiz kaza roglic’in kayakla atlama kariyerinin sonu olmadı elbette; pistlere tekrar geri dönmeyi başardı ancak motive olma konusunda büyük sıkıntılar yaşadı. artık eski heyecanı duymuyor, eskisi gibi atlayamıyordu. şampiyonalardaki sonuçları hiç tatmin edici değildi. 21 yaşına geldiğinde, dünyanın en iyi atlama sporcularının seviyesinde olmadığını ve artık bu sporu yapmak istemediğine karar verdi. motosikletini sattı ve bir yol bisikleti satın aldı.

    ilk yol bisikletini 2011 yılında alan roglic’in kariyer değişiminde bisiklete binen pek çok arkadaşının olması, fransa bisiklet turu’nu büyük bir keyifle izlemesi ve sporculuk geçmişinden dolayı dayanıklılık sporlarında başarılı olabileceğini düşünmesi etkili oluyor. başlangıçta duathlon ve triahlonu denedi. roglic'in yeteneği tıpkı bir enstrüman gibiydi. hiç çıkarılmamış sesleri çıkarmayı deniyor ve bunu başarıyordu da. roglic bir enstrümanın barındırdığı sonsuza yakın ihtimalleri gerçekleştirmeyi seviyordu

    roglic vücudunun dayanıklılık sınırlarını zorlamayı çok seviyor; kas, kalp ve beyin koordinasyonunu bisiklet üzerinde kusursuz bir şekilde yönetebiliyordu. çok güçlü bir havsalaya sahipti. 2012'de yani 23 yaşındayken amatör bir ekipte dikkatleri üzerine çekmeyi başardı ve ertesi yıl slovenya bisiklet turu'nun organizatörü bogdan fink tarafından yönetilen 10 kişilik uci continental ekibi adria mobil ile sözleşme imzalandı. roglic ilk sezonunda italya, avusturya, slovakya ve dubai'de yarışlara gitti; daha ilk senesinde slovenya yol bisikleti şampiyonunu belirleyecek olan yarışta 10'uncu oldu. 2014'te çok daha iyi bir performans sergiledi ve ilk iki galibiyetini kazandı: azerbaycan bisiklet turu’nun ikinci etabı ve tek günlük hırvatistan-slovenya yarışını en ön sırada tamamladı. romanya’da gerçekleştirilen sibiu bisiklet turu’nda takım arkadaşı 35 yaşındaki radoslav rogina genel klasman şampiyonluğunu kazanırken, roglic dağların kralı mayosunun sahibi olmuştu. artık yol bisikletinde kendine sonsuz bir güven duyuyor ve sansasyonel başlangıcının tadını çıkarıyordu.

    ilk galibiyet azerbaycan bisiklet turu'ndan

    2015... hırvatistan turu genel klasman 2’nciliği. settimana internazionale coppi e bartali haftalık turunda dağların kralı mayosu, ve 4 etaplık slovenya bisiklet turu genel klasman şampiyonluğu. roglic’i bu başarılar tatmin etmiyordu. daha zorunu, daha büyüğünü istiyordu. hedefi belliydi. o artık 3 haftalık büyük turlarda yarışmak istiyordu. ve ona bu kapıyı ardına kadar açacak olan teklif, hollandalı team lotto nl-jumbo’dan geldi. roglic artık bir world tour takımında pedal çevirecekti.

    primoz roglic lotto jumbo'da

    takımdaki ilk senesinde takımın iskeletini robert gesink, wilko kelderman, steven kruijkswijk, dylan groenewegen, sep vanmarcke, paul mertens, george bennet gibi tecrübeli veya geleceği parlak bir çok bisikletçi oluşturuyordu. roglic hollanda ekibinde sınırsız potansiyelini keşfetmeye, yeteneklerini geliştirmeye ve güçlenmeye devam ederken değeri paha biçilmez bir silah keşfetti. zamana karşı…

    bisiklet kariyerinin henüz dördüncü senesinde, ilk büyük tur olan italya bisiklet turu’nda dokuzuncu etaptaki zamana karşı yarışında müthiş bir performans ile ilk sıraya 'primoz roglic' ismini yazdırmayı başardı. üstelik bu galibiyeti iki kat değerli kılan, matthias brandle, bob jungels, fabian cancellara gibi zorlu rakiplere karşı kazanmasıydı. görkemli zaferini sadece 25 gün sonra slovenya zamana karşı şampiyonluğu izledi.

    2017 yılında sırada dünyanın en prestijli ve en çok izlenen spor organizasyonlarından olan fransa bisiklet turu vardı. 17’nci etapta çok sıkı bir tempo tutturdu. ilk olarak 12 kilometrelik telegraphe kapısını il sırada geçti ardından finişe 34 kilometre kala galibier yokuşunda müthiş bir atak yaptı ve hc olarak sınıflandırılmış olan tırmanış kapısındaki en yüksek puan olan 20 puanı cebine koymayı başardı.rigoberto uran uran, chris froome, romain bardet ve warren barguil’in 1:13 saniye önünde finiş çizgisini ilk geçen isim oldu. belini düzeltti, objektilere kendini hazırladı, kollarını havaya kaldırdı ve finişi geçti. gözlerini kapattı. tarifi mümkün olmayan bir mutluluk...

    roglic atağa kalkıyor
    zafer anı
    ilk tour de france podyumu

    aynı yıl dünya zamana karşı şampiyonasında ise altın madalyayı tom dumoulin’e kaptırdı, gümüş madalya ile yetinmek zorunda kaldı.

    bisiklette eylül ayı demek ispanya bisiklet turu (vuelta a espana) demektir. roglic'in sürekli yükselerek devam eden kariyeri bir başka büyük başarının hatta elde edeceği en büyük başarının eşiğinde. emin adımlarla ilk büyük tur şampiyonluğuna giden ve bu yazı yazıldığında kırmızı mayo üzerinde, şampiyonluk kupasını kaldırmasına sadece 2 etap kalan roglic’in kuşkusuz ki hala sınırına dayanmamış bir potansiyeli var ve 2020 yılı için bizleri fazlasıyla heyecanlandırıyor. 2020’de giro’da mı yoksa tour’da mı yarışacağı henüz belli olmasa da gelecek sene team ıneos’a çok ciddi bir rakibin geldiğini söylersek yanılmış olmayız.

    önemli şampiyonlukları:
    2 x tour de romandie genel klasman şampiyonluğu
    tirreno-adriatico genel klasman şampiyonluğu
    ıtzulia basque country genel klasman şampiyonluğu
    uae tour genel klasman şampiyonluğu
    3 x giro d’italia etap galibiyeti (bir tanesi ttt)
    2 x tour de france etap galibiyeti
    2 x tour of slovenia genel klasman şampiyonluğu
    volta ao algarve em bicicleta genel klasman şampiyonluğu
    4 x tour de romandie etap galibiyeti
    3x 3 x vuelta al pais vascoetap galibiyeti
    1 x national championship slovenia

    edit: fotoğraf eklenmiştir.

  • (bkz: hani nickimden anlamadıysanız doktor olduğumu)

    edit: sık sık favlanıyor bu entry. nicki drxxyyy gibi bir formatta olan bir arkadaşın hastalarından duyduğu kendince komik anılarını anlattığı bir entry vardı, bu entry silindiği için benim entrym anlamsız görünüyor ama sözlük ahalisi yine de çakmış olayı *. hekimlere diğer insanlardan çok daha büyük saygı duyarım. ancak hekim olmayan insanların, vücut sistemlerine, anatomiye, hastalıklara entelektüel bir ilgi duyması nedense bazı hekimlerde son derece gereksiz bir alerji yaratabiliyor. vücudumda bir anormallik hissettiğimde doktora gidip yaşadıklarımı detaylı şekilde açıklıyor, olası hastalıkları hekim gözüyle değerlendirmesini istiyorum. pek çok doktor kendisine yardımcı olan bu bilgilere ilgi gösterirken bazıları sığ bir bakışla "googlecı bu" tavrı takınıyor. burada eleştirdiğim şey de bu.

  • bilale anlatır gibi anlatmaya çalışacağım.
    iki ilaç arasında aynı etken maddeye rağmen fiyat farkını oluşturan iki değişken vardır.
    1- ilacın etken maddesinin yapıldığı ülke
    2- etken madde eşdeğerlik kontrol ve testlerinin yapıldığı fabrika-ülke

    yani ucuz ilaç, hindistan-çin menşeli etken maddeden yapılmıştır ve yine bu ülkelerin kurallarının geçerli olduğu labratuvarlardan eşdeğerlik-etkinlik onaylarını almıştır. buna karşılık pahalı dediğiniz marka ve bilindik ilaçlar örneğin fransa veya almanya gibi avrupa ülkelerinde üretilir ve test edilir ve haliyle bu ülkelerin ürettiği ve test ettiği ilaçlar daha güvenilirdir. etrafınızdan sıkça duyduğunuz "falanca ağrı kesici bana iyi gelmişyor ama filanca şak diye ağrımı kesiyor" hikayesi bununla ilgilidir.
    yani arkadaşlar olayın pek çok boyutu mevcut. söz konusu olan karmaşık organik moleküller topluluğudur. üzerinde etken madde aynı yazıyor diye içindeki kimyasal da aynı olmak veya aynı etkiyi göstermek zorunda değildir.
    son söz: konunun doktorla, eczacıyla, mümessille falan alakası yok. devletin sağlık harcamalarını subvanse etme yeteneğinin sonuna geldik. yani para bitti. kapitalist sistemde paran bittiyse donlarını avm den değil, çarşamba pazarından alırsın.

  • ''bir misafirliğe gitsem
    bana temiz bir yatak yapsalar
    herşeyi, adımı bile unutup
    uyusam...

    kalktığımda yatağım hala lavanta koksa
    kekikli zeytinli bi kahvaltı hazırlasalar
    nerde olduğumu hatırlamasam
    hatta adımı bile unutsam''

    (bkz: melih cevdet anday)

  • atar yapan magandalık yapana haksız olana birden fazla kişi engel olmaya kalkınca haksızı tutmak gibi bir huyu var bizim milletin. adam barzo adam hödük. adamın ensesinin kalın olması avrupa görmüş olması bir şey ifade etmiyor. eşeklik bakii. hem gücü yettiği ile üstelik uçakta kavga etmeye kalkıyo. başkaları kulaklarından tutup s..ip attılar diye haksız mı olacaklar. aferin onlara.

  • a noktasından b noktasına yürüyerek gitmek mi istiyorsun. gidemezsin kardeşim bu lanet olası şehrin her sokağında köpek çıkıyor karşına. bazen 2-3 tane bazen 10-15 tane. bilmen mümkün değil saldırgan mı değil mi.

    spor olsun diye koşmak mı istiyorsun kardeşim, yakında bir yerde parka mı gideceksin koşmak için. gidemezsin kardeşim. parklar da artık köpeklerin elinde. hepsinde bir sürüsü hayatını geçiriyor. koşsan peşinden gelecek mi ne yapacak bilemezsin.

    insanların hayatlarını kısıtlayan köpeklere artık bir çözüm bulunması gerekir.

    not: istanbul

  • halil diye bir arkadas var, kulaklari cinlasin, doksanli yillarin sonunda universite ogrencisi. kiz arkadasi da punk bir kiz arkadas, ki hayattaki alternatif durusunun duru duragi yok, oylesi ki alternatifi kavram olarak yikip yikip tekrar yogurup hamurundan fak yu heykeli yapar. neyse, erkek istemek kismina gelirsek, kiz bir aksam artik ne derecede bir icmekse, aliyor efendi gibi iki yuz elli gram baklavasini kolunun altina, halil'in ailesiyle kaldigi katin kapisi calip "hayirli bir is icin geldim" diyor. buyur ediyorlar, iceride halil'i istiyor "oglunuza talibim" diye. yuzunu yikayip kahve icirip yatirmislar o gece. hala hatirlayinca guleriz, de halil benim oglum olsa, canim gelinim diye bagrima basardim yeminler ediyorum.

  • pet shop'ta konuyla alakasız olduğu her halinden belli olan bir adam bir akvaryumun önünde tezgahtarla konuşmaktadır.

    -şu mavi balıklar ne kadar?
    -abi o balık 20 lira.
    -kilosu mu?

    kilosu mu dedi ya ahjasjdsgdskads

  • bir dolu tanimadiginiz adamla ( ben diyim 20 siz diyin 50) bir kogu$a sokulursunuz, ustunuze giymeniz icin bir pijama vermi$lerdir ki eger minyon bir tipseniz 2 beden buyuk, car$aflar temiz gibi gorunsede ya $ilte... bir de ustune ustluk kogu$un pencereden uzak bir ko$esinde alt ranzaya du$tuyseniz...saat daha 8.30 ya da 9.00 dur. "ulan bu saatte yatilir mi" diye du$unmeyin, sabah erken kalkacaksinizdir. kogu$ta sigara icmek yasak. osuruk seslerine, ayak ve ter kokularina daha ali$mami$siniz.
    sevgilinizi du$unursunuz. onun $efkat, sevgi dolu kucagini. beyoglu' nu, kadikoy'u du$unursunuz, insanlar geceye hazirlik yapiyordur $u saatlerde, diye. cevrenize bakarsiniz, "insanlar her yerde, her yerde, her yerde, yalnizlik her yerde". burnunuzun diregi sizlar, "napiyosun lan burda aglanir mi?" diye kendinize gelirsiniz. "korkuyorum anne, al beni icine" diye telefon edesiniz gelir ama telefon yasak. her turlu bete sokan $arki, $iir, ani film $eridi gibi gozunuzden gecer, bir ara sizar kalirsiniz, gozlugunuzu bile cikaramadan.