hesabın var mı? giriş yap

  • çocuklarımdan biri, yılda 1000 lirayı ailesi denkleyemeyeceği için çok istediği bir bölümün (normal öğrenim kazanması da muhtemel ama risk var) ikinci öğretimini yazamıyor ve istemediği bir bölümü yazmak zorunda kalıyorken, onun yarısı kadar puan alan bir başka çocuğum "özel yazalım hocam, sorun değil" diyor. öğrencimin başı düşüyor...

    sıçayım böyle adalete.

  • fazla mesai falan yok bizim şirkette
    lakin beleşe akşam yemeği verilmekte
    toplantı odasında da plazma tv mis gibi
    ne gidecem lan eve yatarım ben ofiste

    müdürün odasında deriden bi kanepe
    gerçi biraz dar ama ederim artık idare
    kahve makinası da olacaktı bi yerde
    ne gidecem lan eve yatarım ben ofiste

  • insan zaman zaman varoluşsal bunaltılar yaşayabilen bi' varlık. varoluşsal bunaltılar yaşıyor, o hâlde var.

    entelektüel insan darlandığı zaman kaygısal devinimlerin izdüşümsel yansıması başlığına 85 paragraf entry girer, "rastlantısal varoluşu bilincim kabul etmiyor" deyip konu üzerine makale falan okur, gider kendine yeni fularlar alır. peki ben ne yaparım? buzdolabını açıp aval aval bakarım, yarım limona üzülürüm, böyle varoluşsal bunaltılar yaşamama şaşırır, nihilisttim* lan ben niye varolmanın bunalımını yaşıyorum ki, yoksa kendimi tanımıyor muyum diye daha da bunalıma girerim, halıda yatarım, tavanı izlerim. izlerdim daha doğrusu.

    bekârlık sultanlıktır, yalnız yaşamak imparatorluktur temalı yaşamıma annem bayram ziyaretine geldi. içim daraldıkça evin içinde dolaşıyorum. "evin içinde niye manyak gibi dolaşıyorsun?" diyor. halıda falan oturuyorum, "yavrum mis gibi koltuk var kalksana yerden." diyor. en sonunda dışarı çıkıp hava almaya karar verdim. hava dışarıdan bedavaya alınabilen katma değerli bi'şey. ezkaza dışarıdan bi'şey lazım mı diyecek oldum ve evden elime tutuşturulan ince bi' dostoyevski romanı uzunluğundaki alışveriş listesiyle çıktım. yazarı annem. yakında tüm kitapçılarda rafları süsleyecek. neyse. benim varoluşsal bunaltılarım sonucu eve yeşil sebze girdi yıllar sonra. benim varoluşsal bunaltım en azından bi' işe yarıyor.

    şu sahte paraları anlamak için kullanılan mor ışığı üzerime tutsalar üzerimde 55 puntoyla "benim ne işim var bu hayatta" yazar vaziyette sokaklarda boş boş dolaşmak istiyordum. evin bayram kalabalığından uzaklaşır biraz da sokakların kalabalığına üzülürüm diye umuyordum. sonra da kendimi "aman en azından sokaktaki insanlar çevirip kaç para kazanıyorsun, ne zaman evleneceksin, ev almıyor musun ev al kendine bi' tane" diye insanı darlamıyorlar diye avutmayı düşünüyordum. ama cebimde sokaktaki varlığımın izin kâğıdı olan alışveriş listesi vardı, direkt markete gittim.

    markette ürünü tüketip ambalajı kasadan geçirmek isteyen bi' adamın sebep olduğu ufak çaplı krizin ortasına düştüm. adam hansel ve gretel'deki gibi yürüdüğü yollara kırıntılar bıraka bıraka gezmiş tüm marketi. yolunu kaybetmekten korktuysa demek. bi' de alamancı bi' aile vardı. türkçe bildiği hâlde konuşmayan bi' kadın yüzünden kasada sıra oldu. kasiyerin gözlerinde magmayı gördüm. bayram günü bu beyinsizlerle uğraşan market personeline bakınca hayattaki varlığımı sorgulayışım biraz olsun azaldı. sonrasında kasiyerin 25,90 lütfen lafına kafasını gömdüğü telefondan kaldırıp cevap vermesi 15 dakika süren bi' ergen yüzünden insanlığa olan inancım tazelendi. gelecek kuşaklar da en az bizim kadar mal oluyor, çok fazla kuşak çatışması yaşamayacağız diye sevindim.

    eve dönerken aldığım orduluk erzaklarla dolu poşetler parmaklarımdaki kan dolaşımını kesti, kangren olma tehlikesiyle hızlı hızlı yürürken varoluşumun sancısı tamamen geçti. teşekkürler anne. iyi ki varsın.

  • yıllar önce bir arkadasim kredisine kefil olmami istemişti zor durumda olduğunu biliyorum dedimki ben sana kredi alayim kefil olmamak için yeminim var. gözden çıkardığım tutar için kredi aldim ve verdim . artık vermese de ne yapayım dedim. taksitleri gecikterek de olsa ödedi. ben kredi tarihinde kendim ödeyerek kredi skorumu bozmamıs oldum .kredi bitti ben bir oh çekmişken bir hafta sonra aradi bana tekrar kredi alırmısın dedi. bende isyerimi degiştirmemi düsünuyorum kısa surede iş bulurmuyum bulmazmıyim belli değil
    durumu kendisine anlatip tekrar kredi alamiyacagımi ilettim. bana küstu ve bir daha da aramadi.yorum size kalmış

  • dunyanin en yanli$ uygulamalarindan biridir. "$ifre" adi altinda harf rakam ozel i$aret kari$ik boyle sozluklerde olmayan hece kumeleri olu$turuyoruz sirf dictionary attack, brute force gibi saldirilardan kurtulmak icin. ama o ne:

    secret question: kopeginizin ismi?

    cevap: arap

    bravo. esas $ifreniz olan fiw472mv$194 'u asla bulamayacak olan hacker'in i$inin zorlugunu "20 tane kopek ismi arasindan dogrusunu tahmin etmece" oyununa cevirdiniz. kopek ismi olmasin da anne kizlik soyadi olsun. turkiye'de teoride en fazla 70 milyon farkli soyad olabilir. oysa ki sadece harf/rakamlardan olu$an 6 haneli oldugu garanti bir $ifre bile 2.1 milyar kombinasyona sahip. hele hele i$in icine degi$en $ifre uzunlugunu, ozel i$aretleri, buyuk harfleri de katarsaniz (bkz: sozlukte acilabilecek maksimum ba$lik sayisi), anormal rakamlara ula$maniz olasi.

    onu geciyorum, "arap" ya! soruyu bilmesem yine cevap olarak denerim tuttururum yani. kim bulmu$ bu secret question'i? secret'mi$. hacking'i social hacking'e cevirmekten ba$ka bir i$e yaramayan "abi biz sizinkilerle akraba olabilir miyiz annenin kizlik soyadi hur$it degil miydi yav? hmmm yok degilmi$iz" gibi basit bir diyalogla, "benim bir kopegim vardi sen sever misin kopekleri aa cok $irin adi ne?" gibi kandirma yollariyla hacking yapmaya yeni cigir acan yuzyilin denyolugu.

    bir de bu i$i uc be$ soruyla sinirlamiyorlar mi; "kopeginizin adi", "en sevdiginiz renk" (pantone 405 olacak hali yok herhalde), "dogum yeriniz" (tau ceti'de dogdum bilmesi imkansiz)

    bu uygulamayi icat edeni alin, secret question cevabi olarak riemann hipotezinin ispati olan bir hesabi hack edene kadar hucresinden cikarmayin. bari hayatinin geri kalaninda dunyaya faydali bir insan olsun.

  • adamın evinde dolabın içinde don, gömlek yakalanmış. bir de adamı bıçaklamış altı yerinden, yaptığı savunma "babam ve iki kardeşim suriye'de bomba saldırısı sonrası öldü. annem ve kardeşlerimle türkiye'ye geldik. aileme ben bakıyorum. annem hasta. adaletinize sığınıyorum" şeklinde.