hesabın var mı? giriş yap

  • bunu yapan kişiler genelde dosyanın kısayolunu yollayıp: "aa bende çalışıyordu" derler.

  • karavan (veya rv) denen araclar iki turludur. kamyonetin arkasina baglanip cekilenler, bir de otobus gibi tek bir aracta birlesmis olanlar.

    ilki: https://res.cloudinary.com/…starcraft_satellite.jpg

    ikincisi: https://res.cloudinary.com/…/thor_freedom_elite.jpg

    bunlarin ikisinin de surumu asiri derecede zordur. ozellikle otobus veya kamyon surme konusunda tecrubeniz yoksa karavanla gezmek size kolaylik ve keyiften cok zahmet verir. bunlarin surumu ayri dert, park edilmesi ayri dert, yakiti ayri dert, saymakla bitmez. bir de ilk siradaki karavan cesidini cekebilmek icin normal araba yetersiz kalir. turkiye'de cip denilen araba turleri (suv) bile bu karavanlari ikina ikina cekebilir ve yokuslu, tumsekli veya engebeli yollarda asiri derecede zorlanir. duz yolda da saatte 50-60 km hizla bile zar zor ceker. bu karavanlari hakkini vererek cekebilmek icin toyota hilux veya ford f-150 gibi pick up kamyonete ihtiyac duyulur.

    aslinda bunun guzel bir cozumu var, o da karavan ile araba arasinda olan "camper" adi verilen araclardir. camper'lar gunumuzde ortalama bir minivan'la ayni boyutlarda olan, arka koltuklarin yataga donustugu, catinin yukseldigi muhtesem araclardir. surmesi de, bakimi da, park etmesi de, kullanimi da normal karavanlara gore cok daha kolay ve hesaplidir. ayrica bir rv'ye gore ucte bir oraninda (bazen de yari yariya) daha az benzin yakar. camper arac turleri tam bir muhendislik ve dizayn harikasidir cunku ufacik bir alana cok fazla fonksiyon sigdirilir ve bunlari gordukce dizayn eden muhendislerin zekasina hayran kalirsiniz (asagidaki videolara bakabilirsiniz).

    bu konuda favori aracim volkswagen california. bu arac boyut olarak bir minibusten daha ufak ama aracin icinde bir rv'yi aratmayacak kadar ozellik var. bahsettigim arac sudur:

    https://i.ytimg.com/…/swtpoh-hzgy/maxresdefault.jpg

    aracin icinde ufak bir mutfak, ufak bir firin, dus seti, 2 tane cift kisilik yatak, elbise asmak icin ufak dolaplar, ufak bir buzdolabi ve dondurucu, katlanabilir masa ve sandalyeler bulunmakta.

    https://images.honestjohn.co.uk/…california~(7).jpg

    https://res.cloudinary.com/…jltkentcdtbpdjnuim3.jpg

    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…hhvwf0svgy0pnpp

    https://www.campervantastic.com/…3a0f9_dsc_2442.jpg

    bu kadar ufak bir alana bu kadar sey sigdirmak tam bir tasarim harikasidir. adamlar bildigin bir rv'nin yari veya ucte biri boyutundaki bir araca bir rv kadar sey sigdirmislar (tuvalet haric). aractaki her sey katlanarak baska seylere donusuyor.

    https://www.youtube.com/watch?v=6fb2ejskhyy

    su abimiz aracin altini ustune getirerek tum ozelliklerini uygulamali olarak gostermis: https://www.youtube.com/watch?v=swtpoh-hzgy

    mutlaka izleyin derim.

    bu hatun da surekli camper'iyla geziyor ve seyahat konulu guzel bir youtube kanali var. su videoda gezdigi camper'i tanitmis: https://www.youtube.com/watch?v=eoxinbjqg1a

    aslinda camper'lar 1960'lardan beri bilinen bir konsept. mesela yan komsumda cok eski model bir camper var ve hala kullaniyor. yine de eskiden mercedes, volkswagen, toyota gibi firmalar camper isine epeyce yatirim yaptiktan sonra bir sure boyunca pek yatirim yapmamislar ve yenilikten uzak durmuslar. son 5-6 senedir de yeniden bu alanda yatirimlar yapilmaya baslanmis ve araclar yeniden guzellesmis ve yeni inovasyonlar kazanmis. son yillarda instagram gibi uygulamalar sayesinde insanlar daha fazla seyahat edip kamp yapmaya baslayinca ve benim gibi rv ve karavan surmekten nefret eden bir suru insan olunca bu alanda daha da cok yatirim yapilmis.

    mesela su video'da 1996'dan kalma bir camper tanitiliyor: https://www.youtube.com/watch?v=72qi7ll5-qu

  • bahçede çalışan ya da sabahın kuru ayazında işe giden kadınlar değil de, işte, yurtta, kapalı mekanlarda yani, üşüdüğünü, çok soğuk olduğunu, ince narin yapısının buna dayanamadığını sürekli tekrarlayan kadınlar arasında var bu durum. ben hiç sıkıntı çekmedim, el üstünde büyüdüm, çok nazlıyım vs. bir sürü alt metni var bu çok üşümenin.

    edit: dolmuşlarda camı açma ceyran çarpıyor diyen teyzeler de bambaşka bir konumuz olacak.

  • bugün 28 ocak 2010 ankara'da kar yağışı olayı ile bir arada düşünüldüğünde yalnızca dumur değil, sinir, stres, soğuk ve nihai son (başta ayaklar olmak üzere komple) uyuşukluk olarak başımdan geçti bi tane. böyle de iğrenç bir girişi olur entry'nin. utançla devam:

    aslında servise binmek üzere çıkmıştım evden. şoför, yollar kapandığından gecikeceğini ve zahmet olmazsa biraz yukarıda beklememi, bu yağışta aşağıya inemeyeceğini söyleyince tamam dedim, ağzımı da şu güzel ortamı da bozmayım diye mutlu mesut başladım yokuşu tırmanmaya. sanıyorum ki, ben gidene kadar servis de gelmiş olur, binerim hemencecik ısınırım. dayan yalnızlığım. çıktım baktım yollar felaket, trafik kilitlenmiş, servis mervis hak getire. bekledim biraz daha, aradım, kaza yapmış ama 10 dk 'ya geliyorum dedi. kafamda bu iki veriyi bağdaştıramadım. başımın çaresine bakayım, ne gelirse binip gideyim diye durağa doğru yürüdüm ya da süründüm. bu ikisinden biri, zira bilincim bulandı soğuktan. yıllarca görmediğim arkadaşlarıma gülümsemem bu yüzdendi ulu orta...

    başıboş bi otobüs geldi. üzerinde semt, gideceği yer filan yazmıyor: ego genel müdürlüğü yazıyor. kapılarını açtı bekliyor. normal olarak sordum: "abi, bu otobüs nereye gidiyor?" abim sinir yapmış, muhtemelen egosuna da, belediyesine de, karına da trafiğine de giydiriyor içinden. diyor ki bana:"arkadaşım, etrafına bi bak ne görüyosun?" (yıllarca görmediğim arkadaşlarımı?) "hiç bi tane otobüs gördün mü?" (sen varsın ya, yiğidim?) "sence bu yoldan otobüs iner mi?" (pas?) sıralıyor soruları. yahu tamam da sen nereye gidiyorsun? abi yalnızca gidemeyeceği yerlere odaklanmış inatla cevap vermiyor! nihayetinde, ben de allah'ın bi kuluyum der gibi "ben ring için geldim." lafını alabildik ağzından. ama bununla bitmedi tabii, ring de nerenin ringi? hangi yöne gidecek? abi düğmesine basmış gibi başa sarıyor: bu karda kışta ilerlemenin zorluklarından bahsediyor. baktım anlaşmanın imkanı yok, en azından ayaklarım ısınsın diye bindim otobüse. istisnasız her yolcu ile aynı diyalog yaşandı, otobüs nereye gidiyordu ve evrensel ahlak yasası var mıydı? ikincisini ben uydurmuş da olabilirim çünkü buzu çözülen ayaklarımın sızısı inanılmazdı. sessizce izledim ve doyurucu bir cevap alamamalarına rağmen otobüse binen insanlarımıza hayret ettim... insanları gerçeklerle yüzleştirmeye and içen belediye şoförünün hiç de spesifik sayılmayan "gidebildiğim yere kadar gideceğim..." cevabı üzerine hakkımızda denilebilirdi ki: (bkz: bindik bir alamete)

    - ulus'tan geçecek mi?
    - geçer diyemem.

    hayır öyle bi boyutta ki, şoför bizi çok alakasız bir yerde de bıraksa cümlesi belli: "ben size mutluluk vaadetmedim."

    sonunu bilmediğim bir yolculuğa çıkmayı hep istemiştim de, bu kadar da ucuz değildi be abi.

  • mesela kipa markette 2,70 liraya satılan "kahveli bisküvi" var, bulgaristan'da üretilmiş.. bu fiyata gerçekten nefis birşey diyebilirim.. bugüne kadar hiç denemediyseniz mutlaka denemelisiniz.. elin adamı nasıl yapıyor bilmiyorum ama yapıyor işte;

    görsel

    edüt: görsel güncellendi..

  • her sabah metroda şahit olduğum olay.
    metronun kapısı açılıyor. önden bir kaç kişi 100 metre koşucusu gibi fırlıyorlar.
    önceden bunların geç kalan insanlar olduğunu sanmıştım, sonra fark ettim ki asansöre koşuyorlar.
    hani öyle bir koşuyorlar ki o hızla merdiven çıksalar asansörden daha önce çıkarlar yukarı zaten.
    yaşlılar engelliler falan da bunların işinin bitmesini bekliyorlar asansöre binebilmek için.

    engelli asansörüne binebilmek için bile hızlı koşmak gerekiyor bu ülkede.

  • elinde bıçakla kalabalığa doğru yardıran genç içeren görüntüler.

    mermiden hızlı koşamamış ve muhtemelen demirden zannettiği, etten kemikten bedeni delinmiş.

    demek ki neymiş; karşında devlet ve görevlileri varsa, çakallığın alemi yokmuş. artizlik mermiden korumazmış. "nasılsa silah kullanamaz" diye, molotof atıp yaktığınız, bıçakla satırla kestiğiniz kolluk güçleri artık silah kullanıyormuş.

  • çiprasçılardan da, yunanistan'a tatile gidenlerden de, kürtlerden, zazalardan, kıpçaklardan, eskimolardan ziyade akp'lilere çaktığı yazı. öyle bir robotlaşmışsınız ki okuduğunuzu anlamaktan aciz hale gelmişsiniz. yılmaz özdil görünce "faşist ulusalcı izmirli tukaka". ulan bi okuyun be. adam araştırmış. resimlerle belgelemiş, yazmış. sabah'taki, yeni şafak'taki sikimsonik yazarlar gibi "ben dedim oldu, nasıl olsa ne yazsam inanırlar" yapmamış. oturun o yazdıkları, koyduğu resimler gerçek mi onu tartışın ilk önce.

    sayenizde akp'nin rezillikleri yine arada kaynayıp gidiyor.