hesabın var mı? giriş yap

  • bir kara deliğe yaklaştıkça, kendisini geçince artık geri dönüşün mümkün olmadığı sınır. bu sınır ve tekillik* arasında olan biten hiçbir şey dışarıdan doğru bir biçimde gözlemlenemez. çünkü artık ışık da singularity tarafından çekilmektedir.

    kara deliğin merkezi ile olay ufku arasındaki mesafeye schwarzchild yarıçapı denir. kütlesi güneşin 10 katı kadar büyük bir yıldızın oluşturduğu kara deliğin schwarzchild yarıçapı 60 kilometredir.

    schwarzchild yarıçapının dışındaki bir gözlemciye görünen sadece bir illüzyon olur. örneğin varsayımsal bir uzay gemisi bu sınırı geçerse, dışarıda kalan gemidekilere göre sınırdan içeri giren geminin hızı giderek o kadar azalır ki, sonunda duruyor gibi görünür. ancak aslında içeri giren gemi, hızlanarak kara deliğin merkezine yaklaşmaktadır. buradan çıkış mümkün değildir. kadıköy gibidir.

  • şimdilerde aklım hep uzun uzun yürümekte. istifa etsem ve yürümeye başlasam. bacaklarım daha fazla gidemeyecek hale geldiğinde dursam, çadırımı kurup uyusam. sabah yeniden yürüsem. çok uzaklara. yollarda yeni insanlarla tanışsam, yeni evler, ağaçlar görsem. yeni böcekler, çiçekler, meyveler, taşlar, çitler, bahçeler, çocuklar. çalıştığım kadar çok yürüsem. iki katını yürüsem. bilgisayara kaç saat baktıysam onun 5 katı kadar çok gökyüzüne baksam. ne kadar çok rapor hazırladıysam o kadar çok ayakkabı eskitsem, parçalansa hepsi ayaklarımda. parçaları yollara düşse. şirkette kaç bardak çay-kahve içtiysem 10 katı kadar su içsem, tatlı su, serin su. hep kurtulsam o kahvelerden. yıkansam. nefes alsam sonra. şehirden ve pencereleri bile açılmayan ofisten kurtulduktan sonra karnım davul gibi şişene kadar büyük nefesler alsam. ciğerlerime gökyüzü dolsa. mavi olsa hep. hava ısınsa, hava soğusa. çok rüzgar çıksa, uçarak yürüsem bazen, tutunamasam yere bir türlü. güneş yaksa, gözlerimi açamasam. günlerce yağmur yağsa, kıyafetlerim kurumaya fırsat bulamasa. ben yürüsem yine. üşüsem, hızlı yürüsem. daha da hızlı yürüyünce geçse üşümem. dayanamayınca çadırımı kursam. küçük zaten çadırım, orada kendi nefesimle ısınsam, uyusam. düşünsem, düşünmesem. toprağa yatsam, avuç içlerimi yere bastırsam, bıraksam kendimi öylece saatlerce. sonra tekrar yürüsem. hiç gitmediğim ülkelere. hiç görmediğim insanlara. burada böyle duruyor olmanın acısını çıkarsam. belki o zaman pişmanlığım azalır. ömrümü böyle saçma bir şekilde harcıyor olduğuma daha az üzülürüm. belki iyi ki doğmuşum derim. iyi ki yaşamışım, ne de güzeldi derim.

  • ollgunluk değil de, doygunluk denilse daha doğru ifade edilebilecek olgu. zira o olgunluğa erişmişseniz mezardan bir kaç yıl uzaktasınız demektir.

  • "kılıcdaroglu eksisozluk'te aniden yazar olarak, yazar olmak icin aylardır bekleyen binlerce caylagın hakkını yedi"

    sabah.

  • "sen gözlerimin önünde içindeki beni harcarken;
    ben bir an bile seni unutmaya meyletmedim...
    sen bildiğim gibi kalmadın ama
    ben unuttuğun gibiyim hala..."

  • yuzsuzlukte bi dünya markası olmak. devletin güvenlik gücünden hesap soruyor adam. arkadaş ben kafayı yiyecem sınirdan ne kaçakçılıgi yapip bu kafaya ulaşıyorsunuz? çok ilginç.