ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir kadının en güzel olduğu an
-
recep tayyip erdoğ an. yok lan o başkaydı.
mesai saatlerinde dışarıda dolaşan kalabalık
-
arkadaş şimdi size geri zekalı desem beni şikayet filan edersiniz. bu ülkede sadece sabah 8 akşam 6 mı çalışılıyor? bunun öğlen vardiyası var akşam vardiyası var gece vardiyası var. 17:30 - 02:30 vardiyası bile var amk. bunun yanında hafta içi tatil yapanlar var. bunun yanında yıllık izinde olanlar var. bunun yanında diğer izinliler var. buna eşi çalışan ama kendi çalışmayan kadınları ve işsizleri de eklediğinizde umarım olmayan beyninizde birşeyler canlanır.
feyyaz yiğit'in komik olmaması
-
öncelikle feyyaz şive komedisi falan yapmıyor. feyyaz'ın iyi olduğu konu durum komedisi bölümü, deadpan humour ana bilim dalıdır. yani içinde bulunduğu saçmasapan ve absürt bir durum karşısında ciddi yüz ifadesiyle olayları ele alma komedisi. bunun geçmişteki en iyi temsilcisi buster keaton'dır ve eminim feyyaz'ın komedisini de etkilemiştir. ayrıca feyyaz'ı komik yapan diğer bir unsur da sahip olduğu fiziksel tip bence. adamın mizahı, ağzından dökülen kelimeler ve fiziksel özellikleri ile bir bütün oluşturuyor. "ben senin yılgın bir hoşgörüyle beni benimsemene mi kaldım" soru cümlesini ilkkan kursa komik olmaz ama işte yılmaz sorunca komik oluyor. feyyaz'ı komik ve absürt yapan şey "bak kutay, bugün sen arı olabil diye çok büyük bedeller ödendi" derken, bunu 6 yaşında bir çocuğa eğilip kararlı gözlerle ve tüm benliğiyle inanarak söylemesinde gizli.
halayı icat eden siyah elbiseli kız
şebnem bozoklu
-
erkek arkadaşıyla öpüşürken yanlarında mazlum mazlum duran sap eleman bizi temsil ediyor. kesin ekşi sözlük yazarı.
önce vatan markalı nohutun meksika'dan gelmesi
-
firmanın adı vatan, sloganı “önce vatan” ama menşei meksika.
(bkz: vatandaşı olmasan eğlenceli ülke aslında)
görsel
bonus: anadolu mutfağı ama kanada malı
görsel
teşekkür editi: başlığımı akşam fox tv’de haber olarak , bugünde mansur yavaş başkanın twiti olarak gördüm çok mutlu oldum.
görsel
yanlış anlaşılmış şarkı sözleri
kumral ada mavi tuna
-
kitabı aldığım tarih 21.06.2003. ilk bitirişim 23.06.2003. ikinci okuyuşum 15.04.2004. üçüncü okuyuşum 17.05.2005. en çok anlayarak okuduğum zaman, 20.07.2006. sonra bir kez daha okudum. 28.03.2008. her okuyuşumda kitaba not etmiş, her okuyuşumda başka bir karakteri sevmiş, onla bütünleşmişim. okuyan herkesin hayatını bir şekilde etkilediğine inandığım roman, herkesin bir şekilde mabelini aramasına neden olmuş romandır kumral ada mavi tuna.
--- spoiler ---
ilk okuduğumda aras'a aşık olmuştum. yakışıklı, güçlü, kendini beğenmiş, zeki ve biraz da pervasızdı aras. kendimi ada'nın yerine koymuştum ve arası çok sevmiştim. çocuktum çünkü 14 yaşındaydım ve aşk nedir bilmiyordum henüz. aras ise kitapta hem kendi için hem de benim için finali yapmıştı.
".... tak diye bir ses duyduk. tak!...o kadarç başka hiçbirşey duymadık. sert bir cismin başka bir sert cisme sertçe çarpma sesi. hepsi o kadar. bir daha aras olmadı! aras atladı ve bitti.
... o gece kuzguncuk uyumadı. o gece aras'la birlikte benim de bir parçam gitmiş, tümden yok olmuştu. o gece hepimiz bir şeyler yitirmiştik. geleceğimizden bir parça, umutlarımız ve neşemizden kocaman bir parça. o geceden sonra hiç bir şey bir daha eskisi kadar güzel olmadı. hiçbir şey!
ah aras, ah böyle nereye?..."
sonra okuduğumda ada'yı sevmiştim, kup griyeyi, fethipaşa korusunu (okurken bilmiyordum ama ilk sevgilime, aşık olduğum tek adama mabelim diyecek ve onunla beraber gidecektim oraya 3 sene sonra) sevmiştim. en çok da adanın mabele de arasa da duyduğu ayrı ayrı sevgiyi.
tuna'ya
"sen hiç kimsenin olamayacağı kadar çok şeyimsin benim. yüreğimde sana ayrılan yer herkesinkinden büyük. yalnız bir arkadaş, bir kan kardeş, bir sırdaş, bir çok yakın değil, bir büyük sevgisin sen... yanında sonsuz şımarabileceğim ve hala kaybetmekten korkmayacağım tek kişi. yani biraz annem, biraz babam, hatta hiç görmediğim dedem, belki de hiç doğmayacak oğlum... sonra daimi hayranım ve tabii dokunulmamış sevgilim... sen benim masumiyetimsin tuna. benim en yakınımsın! aslında belki öbür yarımsın? bütün bunlar ne demek anlıyor musun? hı?"
diyişini,
ve sonra meriç'i sevdim, başta en sevmediğim karakter olmasına rağmen. mabeli ne demek olduğunu bilmeden "ma belle" (güzelim) sanışını, tunaya olan umutsuz aşkını anlamıştım, ben de umutsuzca ve karşılıksız seviyordum o dönemde çünkü.
ve en son. ah tuna..
"beni senden koru ada" diyen tuna.
aras için yıllar sonra ada'ya;
"ona hep aşıktın sen..." diyen tuna. (kırık ama anlayışlı bir sesle.)
"onu ilk gördüğümde yaşantımda çok önemli bir yer tutacağını anlamıştım ama henüz o, bunu bilmiyordu. anlamasın diye elimdeki taşa sakladım gözlerimi. bunu hissetmiş olmalı ki, o taşı bana armağan etti ve aslında gözlerimi bana geri verdi.
ada'yla tanıştığımda ben beş yaşındaydım, o benden iki yaş büyüktü ve çok kumraldı. ada hep öyle kaldı." diyen tuna.
"ada'yı yitirmemiştim, ama adayı bir başkasıyla paylaşıyordum. tek tesellim ada'yı paylaştığım kişinin hayattaki ilk kahramanım, ağabeyim olmasıydı. ayrıca benim için asıl önemli olan ada'yla birlikte olmak ve onun beni sevdiğini bilmekti. daha fazlasını istemedim hiç. sanırım herkesin bir sevme tarzı vardır ve benimki de buydu..." diyen tuna
"başımı kaldırdığımda ada'nın hüzünlü kumral gözleriyle karşılaştım. sevgiyle bakan iri ela gözler. o bana acıyarak koruyarak bakmadı hiç. onun bakışlarında hep "yanında olacağım, seni anlayacağım ama sana ait olmayacağım" altyazılarını okudum ben" diyen tuna.
ve sonra ada için ondan vazgeçip meriç'le evlenen tuna.
--- spoiler ---
kumral ada mavi tuna kadıköye baylana uğratır kup griye yedirtir, fethipaşa korusuna yolunu düşürür insanın, siyah dik yaka kazak giyen kısacık kumral saçlı kızlara, mavi gözlü kıvırcık saçlı gözlüklü genç adamlara baktırtır. 43 numara lacivert converse gözlerini bile yaşartabilir insanın. kumral ada mavi tuna iz bırakır.
paten kayan çocuğu döven otobüs şoförü
-
+ bir daha arabalara tutunarak patenle kayma emi oğlum.
- tamam abi bir daha yapmam.
ekşi sözlük yazarlarının hayallerindeki ütopya.
bıçaklı saldırganı etkisiz hale getiren polis
-
ümraniyede bıçaklı saldırganı bacaklarından vurarak etkisiz hale getiren polis memuru. gerçekten çok temiz bir hamle olmuş. bıçak sallayan elemana sırtını dönmeyip nizami geri çekilme hareketi ve bu arada silahını çıkarmak her yiğidin harcı değil. bravo
link
- edit: ankara tıp fakültesi cebeci'de lösemi tedavisi gören hasta için acil ab rh+ aferez trombosit kana ihtiyaç vardır.
irtibat: belgin tiryaki
05054785349
emre aköz
-
arkadaşın evreni paralel olsa yine iyi, bizimkini dikine kesiyor.