hesabın var mı? giriş yap

  • üstünkörü anlatmak gerekirse le corbusier'nin ütopik bir şehir yapılandırma planı vardı:

    binalar büyük sütunlarla yerin birçok metre üstüne inşa edilir, binalara ulaşım asansörlerle gerçekleşir. binaların altında kalan kısma yeşil yeşil parklar yapılır ya da olan doğal güzellikler elde tutulur. böylece yerin güzelliği ve ferahlığı sağlanmış olup, doya doya doğada gezip tozabiliriz.
    ayrıca binaların çatıları açık olacağından(bu zaten kendisinin getirdiği yeniliklerden biridir), çatılara yine yeşil ortamlar, gerektiğinde okul(havadar), havuz(güneşli), tenis kortu gibi şeyler kurulması en iyi seçim olacaktır.
    araba trafiği yer altından yapılıp(gerekli havalandırma sistemi ile), yüzeye çıkmak yine asansörlerle gerçekleşecektir.

    bu ütopik planlamadan da anlaşılacağı gibi le corbusier asansörü büyük bir teknik ilerleme olarak görmüş ve bunu en ileri düzeyde(fonksiyonel) kullanmak istemişti.

    bir de le corbusier'nin aslında mimarlık eğitimi almadığını, isviçrede bir saatçide(meydan saatleri olsa gerek) aldığı formasyonla buralara gelmiş bir şahıs olduğunu da söylemeden olmaz. yani resmi olarak mimar olmadan asrın en büyük mimarı olmayı başarmış bir insan, alaylı mimar, fikir adamı.

  • anne: necati hoşgeldin.. aldın mı burak'ın fotolarını!! (baba liseden mezun olan kardeşin okuluna gitmiş, mezuniyet fotolarını almıştır)
    baba: aldım aldım... (suratı biraz limoni, kendisi az buçuk keyifsizdir)
    anne: ver bakıyım...
    baba: al.. (anne zarfı açarken baba dikkatle tepki olcer)

    anne: necati bu burak değil ki!!!
    baba: değil mi... ?
    anne: sen oğlunu tanımıyo musun necati???
    baba: ya aslında bana da bi gariplik var gibi geldi, ama butun resimlere baktım burak'ınki yoktu, en çok bu çocuk benziyodu bende bunu aldım geldim...
    anne: bulamadıysan başka çocuğun resmini niye alıyosun??
    baba: emin olamadım ne biliyim, fotografcı da iste abi sana cok benziyo kesin senin oğlundur bu dedi... yanılttı beni eşek herif...

    bu sırada ben ve kardeşimin gülmekten gozunden yaş gelmiştir, anne sinirinden güler, hatta baba da dayanamaz kendi kendine güler...

    baba: ya bakın ama kravata da dikat ettim bak burak seninki de boyle çizgili değilmiydi oğlum ya... ??
    anne: necati ilk iş yarın gidiyosun o okula değiştiriyosun o resimleri, bu olaydan da bahsetmiyoruz kimseye...

    not: bu olay tek bir kelimesi abartılmadan aktarılmıştır.

  • hırsızın elinde silahı görür görmez karşı tarafa belli etmeden elinin usulca silahına gitmesinin, tabancasını belinden çektiğinde silahın halihazırda kurulu olmasının, hırsız etkisiz hale gelip yere düştükten sonra yanına giderek ayağıyla hırsızın silahını elinden uzaklaştırmasının ve hırsızı etkisiz hale getirdikten sonra dışarı çıkarak hırsızın yardımına gelen kimse olup olmadığını kontrol etmesinin olayın ana karakterinin de bu tip durumlara yabancı olmadığını gösterdiğini değerlendiriyorum.

  • arap hayranlığındandır. bu yaşıma kadar hiç duymadığım bir isim. çocuğuna mary jane ismini koymak kadar özenti bir seçimdir.

  • bugün 10 kasım, anıtkabir'in tasarım ve yapım süreciyle ilgili bazı bilgiler verelim.

    yerin belirlenmesinin hikayesi ilginç. zamanında yapılan bir gezi sırasında atatürk rasattepe'ye istinaden "bu tepe bir anıt için çok güzel olur" dediği söyleniyor. ölümünden önce gömüleceği yerle ilgili bir vasiyette bulunmadığı için yer arayışında aydın milletvekili mithat aydın burayı öneriyor. kurulan komisyon, araziyi gezdiğinde uygun buluyor ve kabul ediyor.

    ardından uluslararası bir yarışma yapılması kararı alınıyor. başlarda sadece yabancı mimarların katılımı istense de gelen tepkiler doğrultusunda türk mimarların da katılmasına karar veriliyor. mimari proje yarışmalarında şartname hazırlanır. anıtkabir için hazırlanan şartnamenin temel esasları şöyle:

    1. anıtkabir, bir ziyaretgâh (ziyaret yeri) olacaktır. bu ziyaretgâha, büyük bir giriş bölümünden girilecek; ziyaretgâh, binlerce türk'ün, ata'sı önünde eğilerek saygılarını sunmasına ve bağlılığını bildirerek geçmesine elverişli olacaktır.
    2. bu anıt, büyük ata'nın, asker mustafa kemal, devlet başkanı gazi mustafa kemal, büyük politika ve bilim adamı, büyük düşünür ve nihayet yaratıcı büyük dehanın vasıflarının, güç ve yeteneklerinin bir timsali (sembolü) olacaktır ve onun kişiliği ile oranlı bulunacaktır.
    3. anıtkabir'in yakından görüldüğü kadar, uzaktan da görümesi gerekir. bu bakımdan, ulu bir siluet sağlanmalıdır.
    4. atatürk'ün adı ve kişiliği altında türk ulusu sembolize edilmiştir. türk ulusuna saygılarını göstermek isteyenler, büyük ata'nın katafalkı önünde eğilerek bu isteklerini yerine getireceklerdir.
    5. anıtkabir'in bir şeref bölümü bulunacaktır.
    6. anıtkabir'de bir atatürk müzesi olacaktır.
    7. anıtkabir'de bir şeref holü yapılacaktır. atatürk'ün lahti buraya konulacağı için şeref holü, bu anıtın ruhu ve en önemli bölümü olacaktır. şeref holü, başta, büyük ata'nın yarattığı türk ulusu olduğu hâlde, ulusumuza saygılarını sunacak yabancı devlet kurumlarının, ata'nın lahtine yönelecekleri büyük bir salon olacaktır. bu holde sağlanacak azamet (ululuk) ve güçlülük tesirleri, yarışmacılara bırakılmıştır. bundan ötürü holün biçimi, boyutu ve yüksekliği için hiçbir ölçü verilmemiştir.
    8. büyük atatürk'ün lahdinin yeri, şeref holü'nün ruhunu teşkil etmektedir. ancak, lahdin konulacağı yeri de yarışmacılar seçeceklerdir.
    9. bunlardan başka, anıtkabir'ı ziyaret edecek büyüklerimizin ve yabancı devlet kurumlarının duygu ve düşüncelerini yazacakları bir altın kitap bulundurulacaktır.
    10. atatürk'ün müzesi, ata'nın hayatının türlü devirlerine ait fotoğrafları ile kıyafetlerini ve elyazıları, imzaları, bazı eşyaları ile okudukları, inceledikleri kitapların sergelenmesine elverişli olacaktır.

    yarışmanın jüri üyeleri:
    alman prof. p. bonatz, isviçreli prof. ivan tenghom ve macar prof. karoly wickinger ile ünlü türk sanatçıları prof. arif hikmet holtay, bayındırlık bakanlığı yapı ve imar işleri reisi yüksek mimar muammer çavuşoğlu ve ankara imar müdürü yüksek mimar muhlis sertel'dir.

    katılan 47 projeden 3 tanesi ödüle layık bulunuyor. bunlardan biri ünlü tannenberg anıtı'nı yapan alman prof. johannes kruger'in, biri italyan prof. arnoldo foschini'nin, biri de istanbul mimarlık fakültesi profesörü emin onat ile doçent orhan arda'nın projeleriydi.
    ancak jüri üçü arasında bir seçim yapamıyor. hepsi için bir takım eleştiri ve çözüm önerileri yazıp raporu meclise iletiyor. nihai kararı bir çok yetkili kişinin görüşüne başvurduktan sonra hükümet üyeleri veriyor. sonuçta türk mimarların projesi kazanıyor. yapımına 9 ekim 1944'de başlanıp ve 1 eylül 1953'de tamamlanıyor.

    aynı zamanda kaynak olarak kullandığım bu yazıdan diğer projelerin neden seçilmediğine dair bilgiye de ulaşabilirsiniz.

    halkın parasıyla, halk için yapılacak binaların nasıl değerlendirilip seçilmesi ve yapılması gerektiğine güzel bir örnektir anıtkabir. ülkemizin bir daha özgürlüğüyle sınanmak zorunda kalmamasını ve böyle bir anıta ihtiyaç duymamasını dilerim.

  • sonuncuyu istiklal marşı için bahçeye çıktığımda bi ergenden duydum:

    "hocam siz çıkmayın dışarı. iki güneş fazla bize"

    gönlümü fethetti kerata.

  • ben burda 10 bin lirayı boklayanları görünce şaşırıyorum. pardon da siz hangi ülkede yaşıyorsunuz? sektörde kimin ne aldığı aşağı yukarı bellidir. elbette 25 bin tl ve üzeri maaş alanlar var, anca buraya sizin gibi gelip 10 bin lira para mı yea demez. bu paranın altında da alsam üstünde de alsam gelip buraya 10 bin tl para mı yea muhabbeti yapmam. çünkü bence türkiye şartlarında "kötü" bir para değil. maaşlı çalışanların yüzde kaçı 10 bin tl üzerinde çalışıyor acaba?

    beyler uyarayım, böyle kız da düşüremezsiniz. "vaayyy errrrkeğe bak 10 bin tl para mı diyor, off demek ki çok zengin" dediklerini sanıyor olamazsınız. umarım sanmıyorsunuzdur.

  • geçenlerde şâhit olduğuma göre "sayın yolcularımız, aranızda doktor varsa kendisini kabin ekibine tanıtmasını rica ederiz." anonsunun ardından yüzlerce kişinin arasında yerinden kalkan tıfıl bir doktorun, tüm yolcuların hayranlık dolu bakışları altında kahraman edâsıyla koridorda ilerleyip business class'ta fenalaşan bir yolcuya müdahale etmesiymiş. amma karizma yaptıydı lan çocuk piiiii.

  • kim bilir belkide bakan bey de failin musterilerinden biridir.

    edit: bircok arkadas bu girdiden dolayi basimin agriyabilecegini yazdi. basimin agriyacagini dusunmuyorum, sonucta gece kulubu isletmeciligi de gece kulubune gitmek de legal . bakan da gider milletvekili de

  • son yıllarda cok açıkça belli oldu ki lozan antlaşması bu ülkedeki en güvenilir turnusol kağıdı. hangi sebeple olursa olsun bu anlaşmanın karşısında duranların bir şekilde bu milletle bir derdi oluyor.

  • kayıtlara geçsin diye söylüyorum, kendisi benden çok daha yakışıklıdır, kız olsam şu anki halime vermeyip direkt rüzgar'ı tercih ederdim. ciddiyim.

    28 m turkey.

  • ben bir kere küçükken bu konuyu dedeme açtım. "işte ona renk körü denir" dedi. konu kapandı.