hesabın var mı? giriş yap

  • sadece özür dilemek yerine konuyu uzatıp, saçmalamıyorsunuz. insanlar kendi ülkelerinde otel rezervasyonunu ucuz yapabilmek için kendilerini başka ülke vatandaşı gibi gösteriyor. yaşananlar aynı levent kırca parodisi gibi..

    kendi ülkende mülteci gibi davranılıyor, sebep olanlar utansın.

  • yaklaşık 50 yıllık şalgamcı bir adamın (kendisi tarsus'ta bir efsanedir) torunu, yine yaklaşık 30 yıllık şalgamcı bir adamın oğlu olmamdan dolayı; sanırım tanımını en iyi benim yapabileceğim içecektir.

    doğar doğmaz elime kara havuç vermişler benim. fotoğrafım var. kara havuç dediğim, mor renkli bir havuçtur ve şalgama bordomsu rengini o verir. şalgam ismi ise; bir turp türünden gelir. irice bir turp türü olan şalgam turpu, aslında yemeğin yanında yenen turpa pek benzemez lezzet olarak. şekil olarak da pancara benzer. şalgam kurulurken (mayalanırken) havuçla birlikte biraz da şalgam turpu konulur "reyha" ve lezzet vermesi için. ki verir de.

    bulgurdan yapılmış unumsu bir şeyle mayalanır. asitli olmasının nedeni budur. içine pakmaya da karıştırılabilir.

    şalgam, en iyi tahta fıçıda olur. ayrı bir lezzeti olur ve daha keskin olur. fakat son yıllarda (nerden baksan 10 sene olmuştur gerçi) tahta fıçının sağlıksız olduğu gerekçesiyle devlet tarafından yasaklanılmış ve plastik fıçılara geçiş yapılmıştır. nasıl bir mantıkla böyle bir yasak getirilmiştir aklım almıyor. konuya neresinden bakarsam bakayım, plastik bir fıçının tahta bir fıçıdan daha sağlıklı olabileceği gibi bir savı aklım almıyor. umarım bu yasak bir an önce kalkar ve hem daha sağlıklı, hem de daha lezzetli şalgamlar içeriz.

    içine tül bir bez içinde çok az hardal karıştırılırsa mayalanırken, çok daha lezzetli olur. bu yolla yarışma kazanmışlığı vardır bizimkilerin. zaten o yarışmayı hardal koymadan da kazanmışlardı birçok kez. bir kereliğine de şov yapmak istemişler sanırım. yaptılar da.

    şalgamın içindeki havuca ise "tane" denir. taneli şalgam içmek makbuldür ama tane 4 mevsimde olmaz. sadece yılın belli zamanlarında güzel, lezzetli ve diridir. diğer aylarda ezik büzük olur.

    tüm bilinen kanıların aksine; yüzeyinde sigara külü çırpılmış gibi beyazlıklar bulunduran şalgam; şalgamın iyi mayalandığını gösterir. yani kaliteli olduğunu gösterir. kimi işbilmezler şalgamın bozuk olduğunu sanıp içmezler bu yüzden.

    şalgam soğuk tüketilmelidir. fakat iyi şalgamı ılık da içebilirsiniz. böylece lezzetini daha iyi anlayabilirsiniz. kalite kontrol testleri genelde soğuk şalgamla değil; soğutulmamış şalgamla yapılır. daha doğrusu yapılmalıdır.

    mayalanırken içine turp da konulmuşsa eğer; o turptan muhakkak yiyiniz.

    bir başka önemli mevzu ise; şalgamın acılı mı acısız mı içilmesi gerektiği. nasıl seviyorsanız öyle için. ama eğer acılı seviyorsanız; acının "süs biberinden" yapılmış olduğuna emin olun. kaliteli acının rengi turuncudur. eh hadi biraz sarıya kaçanları da makbuldür. fakat tamamen sarı olanlar süs biberinden yapılmamıştır. içmeyin. tamamen kırmızıya yakın veya çok koyu turuncu olanlar ise süs biberinden değil, pul biberlerden yapılmıştır. onları da içmeyin. gerçek şalgam acısı; kırmızılaşmış taze süs biberinden yapılmalıdır. yapımı oldukça meşakkatli ve zor olduğundan; daha çok pul biberinin kaynatılmasıyla yapılıyor. kolaya kaçıldığı gibi hem sağlıksız, hem de lezzetsiz oluyor. soğan doğramaktan şikayet edenlerin bir de şalgam acısı yapımına şahit olmalarını çok isterdim.

    bir kerede iki bardaktan fazla içmeyin. ishal olursunuz.

    çok önemli bir konu da, şalgam lekesinin geçmediğidir. evet, zor bir lekedir. fakat limon tuzu ile kolayca geçirebilirsiniz. bir miktar limon tuzunu suda eritin. o suyla şalgamın lekelediği bölgeyi iyice silin.

    eğer gerçek bir şalgamseverseniz, doğanay vs. gibi markaların yaptığı şalgam değil. gerçek şalgamı adana, tarsus bölgelerinde pek az yerden içebilirsiniz. şalgam yapmak çok kolaydır. bu yüzden birçok şalgam üreticisi peydah olmuştur. ama iyi şalgam yapmak inanılmaz zor bir iştir. tıpkı şarap yapımı gibi. dolayısıyla pek az kişi adını şalgamla özdeşleştirmiştir. şalgam, perakende olarak satılmamalıdır meyve suları gibi. çünkü yapısı gereği iyi şalgam yapıldığı birkaç gün içinde tüketilmelidir. ve plastik şişelerde saklanmamalıdır. raflarda yer alan markaların yaptığı tam olarak bu.

    şalgam yaparken, "tane" yerken parmaklarınız, dudaklarınız mor bir renk alır. bu mor rengi az önce bahsettiğim limon tuzu ile kolayca geçirebilirsiniz.

    ve ben evimden kilometrelerce uzakta, o mor rengi çok özledim.

  • tarihi olarak sel felaketlerinden en fazla etkilenen ülkelerin başını çeken çin, eylül 1887'de ölü sayısı bakımından en az 930.000 kişinin ölümüne neden olan en büyük felaketlerden birini yaşadı.

    yüzyıllardır, çin'deki sarı nehir civarında yaşayan çiftçiler, nehirleri kontrol etmek için setler inşa etmişlerdi ancak zamanla bu nehirler, taşmalarına izin verilmediği için siltlerini* nehir yatağına bırakmak zorunda kalarak yükseldi. 1887'de yoğun yağışlı birkaç günden sonra yükselen bu nehir, 28 eylül civarında setleri aştı ve büyük bir sel meydana geldi.

    sarı nehir'in sularının genellikle henan eyaletindeki zhengzhou şehri yakınlarındaki huayuankou'daki setleri delip geçmiş olabileceği düşünülmektedir. bölgedeki alçak düzlükler nedeniyle sel, kuzey çin genelinde çok hızlı bir şekilde yayıldı ve tahmini 130.000 km2 alanı kaplayarak tarım, yerleşim yerlerini ve ticaret merkezlerini sular altında bıraktı.

    selin ardından, iki milyondan fazla kişi evsiz kaldı. temel ihtiyaçların eksikliği, salgın hastalıkların yayılması, gıda eksikliği en az doğrudan selde kaybedilen kadar çok sayıda insanın yaşamını kaybetmesine neden oldu. bu, hem çin hem dünya tarihindeki en fazla insanın yaşamını kaybettiği 2.* felaket olarak tarihte yerini aldı.

  • şampiyonlar ligi kapısının kapanmamak üzerere türklere açıldığı maçtır.. sadece galatasaray için değil, türk futbolu için dönüm noktasıydı..

    bu maçtan sonra 1994 senesinde türkiye'den 1 takım direkt olarak ön elemesiz şampiyonlar ligine katılacaktı.. lakin 1994-95 senesinde tekrar ön eleme oynadık, 1997-98 senesinde yapılan değişiklikle 2 ön eleme turu hayata geçirildi... artık ülkemizden 2 takım ön eleme oynamaya başladı..

    1998-99 senesinde ibnelik yaptılar, 2 takımımız ön eleme oynarken, bu sayıyı 1'e indirdiler..

    1999-00 senesinde tekrar değişiklik yapılarak ön eleme turları 3'e çıkartıldı ve tekrar ülkemizden 2 takım ön eleme oynadı.. şampiyon takım 3. ön eleme oynayarak , 2. olan takım ise 2. ve 3. ön eleme turları ile şampiyonlar ligine katılıyordu..

    2001 senesinde oynan çeyrek finalden sonra uefa kupasına katılım da şekillendi.. 3. ve 4. takımlar uefa'ya direkt olarak, 5. ve 6. takımlar ise ön eleme oynarak katıldılar.. (hepsi elendi o ayrı)

    örnek olarak 2001-02 senesinde gençlerbirliği ve gaziantep uefa'da ülkemizi temsil ettiler...

    uzun lafın kısası:

    kasasına avrupa futbol organizasyonlarından para koyan bir çok kulübümüz için de çok önemli bir maçtır.

    bir kez daha teşekkürler galatasaray...

    edit: link düzeltildi.

  • "keşke o hala hayatta olsaydı" eski sevgilimin eski sevgilisiydi o, genç yaşta ölmüş, bir kavga sırasında söylemişti bunu bana. o an evet keşke hayatta olsaydı diye düşünmüştüm, artık yaşamayan biriyle sevgide rekabet edilemiyor çünkü.