hesabın var mı? giriş yap

  • artık bir esprisi kalmamış mevzudur. 5 yaşımdan beri yılda en az 2-3 kez esenler otogarına uğrarım. günün her saatinde orada bulunmuşluğum vardır. bir kere bile ne işedim ne sıçtım. ''tuvalet ne tarafta dayı?'' diye esnafa sorduğunuzda takındıkları yüz ifadeleri ve ''hayır yapma'' tadındaki ''şu tarafta yeyenim'' diyerek gönülsüzce göstermeleri bile yeterdi. hiç gitmedim. yaklaşık bir ay öncesine kadar. otogara indim, çişim vardı, ''ekrem imamson tuvaletlerin reklamını yapıyordu internette bakak hele'' dedim ve saat sabah 6 gibi esenler otogarı tuvaletine girdim. mis gibi tuvalet. istanbul kart destekleyen turnikeler, full aydınlatma, geniş iç mekan, tertemiz pisuvarlar, helalar, lavabolar. peçetesi, suyu sabunu her yeri tertemiz. ne koku var ne bir pislik ne bir şey. aha şu vaziyette tuvaletler.

    bu mevzu da bazılarının hiç anlayamayacağı bir mizah unsuru olarak tarihteki yerini aldı artık. yeni tuvaletleri yapanların, düşünenlerin ve bu halde tutanların eline sağlık.
    konu kilit.

    öyle işte.

  • “15-29 yaş arasındaki 18 milyon gencin 5 milyonu okulda değil, kursta değil, iş yerinde değil! nerede oldukları belli değil! 5 milyon genç! bu ülke kalkınır mı?

    ilk işim bu 5 milyon genci bana bulun diyeceğim” dedi.

    bu akşamın şimdiye kadar yapılmış en kıymetli tespiti. bu kaybı, bu istatistiği ortaya çıkaran ekibini kutluyorum. muharrem ince ve bu ekibin bu ülkeye faydası olur..

  • ilkokul birinci sınıf... aşı yapmışlardı ve dediler ki saat beşe kadar bir şey yemeyin.

    okul çıkışı şeker aldım. biraz takıldım aklıma geldi uyarı. hemen şekeri attım. eve geldim, kimseye bir şey demeden kanepeye yatıp ölmeyi beklemiştim. metanetle.

  • korkunç acılar yaşattığı söylenen tehlikeli hastalık. (bu tanım, tetanozun en yaygın türü içindir*) en çok acı veren hastalıklar listesinde sanırım kuduz ile birlikte en üst sırada yer alır, tanrı korusun hastalığın son evresi şu çizimden de görülebileceği üzere korkunç ağrılı spazmlara neden olur ve istemsiz olarak kasılmaktan kaburga kemikleri ya da vücuttaki hemen her kemik kırılabilir. baldırımıza bazen giren minik kramplarda bile kanter içinde kalıp nasıl acı çekiyoruz. işte onun 100 mislini düşünün! çünkü tetanoz nörotoksini bilince hiç dokunmaz yani bütün o ağrılar çekilirken bilinç (ve dolayısıyla acıyı hissetme), kristal berraklığında açık kalır. tetanozdan ölüm oranı %30 civarındadır. en iyi ve modern tedaviler uygulanırsa bu oran %10'a düşer. ancak çok şiddetli geçen bir tetanozdan sağ çıkılabilse bile kişiyi ömür boyu sakat bırakabilecek sekeller gelişebilir (bir ihtimal) ama tam iyileşme de görülebilir. (diğer bir ihtimal) ufak tefek sorunlarla da bu savaştan çıkılabilir. eğer tam iyileşme olacaksa bile bu, genellikle 6 ayı bulur. çünkü tetanoz toksini akson terminallerini yok eder vücudun bunları yenilemesi de epey bir zaman alır.

    yaygın inanışın aksine pasın kendisinde tetanoz bakterisi yoktur. ancak pas, sadece oksijensiz ortamda yaşayabilen tetanoz bakterileri (ya da sporları) için barınma alanı olabilir. tetanoz mikrobunun asıl yaşam alanı toprak, gübre ve hayvan dışkısıdır. bu nedenle örneğin bir gül dikeni çiziğinden ya da toprakla direkt teması olan bir nesne kesiğinden tetanoz kapma ihtimaliniz, evinizdeki bir paslı çividen tetanoz kapma ihtimaline kıyasla çok çok daha yüksektir. nemli ve sıcak iklim bölgelerinde, soğuk ve kuru bölgelere kıyasla çok daha fazla tetanoz bakterisi vardır. iyi temizlenmiş ve içinde parça / pislik kalmamış yaraların tetanoz kapma ihtimali, kirli yaralara göre çok daha düşüktür.

    tetanoz belirtileri muhtemel tetanozlu yaralanmadan 3 ila 30 gün arasında ortaya çıkar. çoğunlukla ilk belirti çenedeki anormallikler, minik çene ağrıları, spazmlarıdır. tetanozun şiddeti ile belirtilerin ortaya çıkma hızı doğru orantılıdır. yani belirtiler yaralanmadan sonra ne kadar çabuk ortaya çıkarsa tetanoz o kadar ağır geçer ve ölüm tehlikesi de o kadar yüksek olur. dolayısıyla belirtileri yaralanmadan sonra 6. günde ortaya çıkan bir kişi büyük ihtimalle yoğun bakımda yaşam savaşı verebilecekken belirtileri 28. günde ortaya çıkan biri hastaneye bile yatmadan antibiyotik kullanımıyla hastalığı atlatabilir. (tabi kesin bir dil kullanılamaz yine de ) tetanoz başlangıcında semptomlar henüz tam ortaya çıkmamışken ama çıkmak üzereyken doktora gidilirse doktor basit ama geçerli bir test yapar. boğazınızın içine, üst tarafa uzun bir nesneyle dokunulur, eğer öğürürseniz tetanoz değilsiniz demektir ama eğer çeneniz istemsiz olarak kapanıverirse tetanozsunuz demektir. bu testin geçerliliği ve güvenilirliği bilimsel testlerle kanıtlanmıştır.

    tetanozdan korunabilmenin yolu vardır. o da tetanoz aşısı. ancak bu aşı ömür boyu koruma sağlamaz ne yazık ki. sanırım 1980 ve sonrasında doğanlar (ve okullarda aşıları tam olarak yapılmışlar) için tek doz bir tetanoz aşısı 10 yıl koruyor. ama aşılar geçmişte tam olarak yapılmadıysa arayla 3 kere tetanoz aşısı olmak gerekiyor koruma için.

  • tatlı su hümanistleri de teşrif ettiğine göre mükemmel bir haberdir.

    edit: bu entry'de hümanizme bir sataşma tespit eden adam, su katılmamış bir gerizekalıdır. solunan oksijene yazık. kadın küçücük çocuklara işkence yapıyor, arkasından oklava sokup bağırsaklarını deşiyor. kendinize gelin.

    edit 2: "tatlı su hümanistleri" dedim diye, bu kadın kadar cani olduğumu iddia edenler beni çok şaşırttı ve üzdü. benzer her olayda "oh iyi oldu" diyen bir insan değilim. ama burada o iki çocuğun çektiği eziyetleri görünce bir robot olmadığım, duygularım olduğu için kadının canının yanmasına sevindim. makatından oklava sokulup bağırsakları parçalanan, 2 ay hastanede yatan o güzel çocuğun hayatı bitti. bu travmadan sonra onun güzel bir hayat geçireceğini kimse düşünmesin.

    evet, kadının acı çekmesi hoşuma gitti. bu beni o kadın kadar cani yapıyorsa, o zaman buyrun şikayet edin, ben de gireyim içeri. potansiyel bir tehditim sonuçta.

    tekrar izleyin görüntüleri: http://www.liveleak.com/view?i=d38_1450956945

    ama kulaklık takın, sesi sonuna kadar açın, gözlerinizi kırpmadan izleyin.

  • osmanli'nin koylusunun durumunu anlatan mektup. sonra cumhuriyet bin bir zorluklarla ve kentlilerin verdikleri vergilerle anadolu'ya okul yapti, hastane yapti, baraj yapti, doktor yolladi, insanlari asiladi. boylece kilo alabildiler, temiz su icebildiler, dogumda olumler azaldi, cocuk olumleri azaldi, sayilari cogaldi ve cumhuriyetten nefret edip akp'yi sectiler.

  • bana gore kendisi telefonla konusurken, durup dururken, dur bak sana kimi veriyorum diyerek telefonu uzatip, 32 dis siritan insandir.

    kendi kafasi oyle guzel ki, senin de mutlu olabilecegini dusunuyor.

    kas goz yapip bozmayin su guzel adamlari ya.
    canim canim.

  • atatürk havalimanı saldırısından sonra müşteri seçip 400-500 tl fiyat çekerken bu günlerinizi düşünecektiniz.

    daha beter olun.

  • hava çok soğuktur ve iki kirpi vardır. kirpiler ısınmak için birbirlerine sokulurlar. bedenleri ve nefesleriyle birbirlerini ısıtırlar. çok sokulduklarında, dikenleri birbirlerine batar; uzaklaşırlar. bu sefer de üşümeye başlarlar. tekrar sokulurlar, tekrar dikenleri incitmeye başlar; tekrar uzaklaşırlar.
    kirpiler böyle yakınlaşıp uzaklaşmaya devam edip dururlar, ta ki en uygun mesafeyi bulana dek...
    öyle bir mesafe olmalıdır ki bu kirpilerin arasındaki; ne dikenleri birbirine batacak kadar yakın, ne de donacak kadar soğuk olmalıdır. ve en sonunda bir mesafe bulurlar, hem ısınıp hem de dikenlerden yaralanmayacakları...

    bu mesafe ikilemi insanlarda da aynıdır. insanları da diğer insanlara çok yakınlık rahatsız ederek incitir, çok uzaklıksa yalnız bırakarak ruhunu üşütür. ne insanlarla yapabilirler, ne de yalnız kalabilirler. onlar da tıpkı kirpiler gibi en uygun mesafeyi bulana dek mutlu olamazlar. işte hayat genelde bu doğru mesafeyi bulmaya çalışmakla geçer. ilişkilerdeki bu doğru mesafeyi ayarlamaya çalışmanın adı da kirpi metaforu'dur.

  • --- spoiler ---

    akp adıyaman milletvekili mehmet metiner: sevsinler sizin anayasanızı… anayasanızı ne zamandan beri referans göstermeye başladınız ya. anayasa vesayetin son kalesidir. onu da paramparça edeceğiz merak etmeyin….
    --- spoiler ---

    kaynak

    üzerine yemin ettiği anayasa için söylemiş bunları.
    “namusum ve şerefim üzerine”…

    bu konuşma bana abd başkanı obama’nın şu sözlerini hatırlattı;
    “2. dönemindeyim ancak anayasaya göre devam edemem. seçime girsem kazanırım fakat bunu yapamam. hiç kimse yasanın üstünde değildir,başkan bile. bir lider görevde kalmak için kuralları değiştirmeye kalkarsa ülkesine istikrarsızlık ve çatışma riski getirir”

  • korkmayın birim para hesabı yapmaya gelmedim.

    8 ay önce viyana'ya gelen ricky gervais'in armageddon gösterisine viyana'nın en büyük salonlarından biri olan (en büyüğü de olabilir) wien stadhalle'de kategori c'ye denk gelen bir bileti 60 euro'ya almıştım. bilet

    şu an ise 11 ay sonra aynı salonda olacak cem yılmaz'ın gösterisinin aynı kategori bileti 125 euro kategori c, sıra 11.

    yıllık enflasyonu %20 alsan bile neredeyse 1.5 katından fazla pahalı.

    sanırım bir şeylerin türklere pahalı olması için türkiye'de olması gerekmiyor.

    hangi komedyenin daha iyi olduğunu ise takdirinize bırakıyorum.

    edit: klavye hassasları için rick, ricky olarak değiştirildi. ne çok ruh hastası varmış, sanki bunu konuşuyoruz. müptelaları için, başlıkta cmylmz yazdığım da cem yılmaz aslında. sığmadı da, ondan öyle açtım başlığı.

    edit 2: bilet alıp almadığımı yazmamama rağmen “paran yoksa gitme”ciler ile “alma o zaman bak gör nasıl düşüyor fiyatlar”cılar dolmuş başlığa. konu para olup olmamasından ziyade, o gösterinin ederi. 60€’luk herhangi başka bir şeye 125€ ödemeyi sorun etmiyorsanız zengin değilsiniz enayisinizdir. ya da size göre 125€ da ediyordur, ona da söyleyecek bir şey yoktur.

    işbu entarinin amacı yukarıda belirttiğim kıyası tartışmaya açmaktır. ama bayılıyorum cağnım ülkemin fikir yobazlarına. bizde “bence” diye bir şey yok. “ya benim gibi düşünüyorsundur ya da malsındır” var.

  • mersin'in öğlen sıcağında belki ölürler diye sahneye çıkartılmak suretiyle komple teorisine maruz bırakılmış bir black metal grubuna ev sahipliğini içermektedir.

  • "seni seviyorum" dan sonra "aşkım", "canım", "bitanem", "sevgilim" gibi sevgi sözcükleri gelebiliyorken;

    "seviyorum seni" den sonra "lan", "ulan", "kız" gibi argo sözcükler gelmesi muhtemeldir.