hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye'de hiç gözlemlenemez. neden? çünkü salçayla, bulgurla, makarnayla beslenen fakir bir ülkeyiz biz. az çorbaya yarım ekmek bandıran milletiz. elin amerikalısı koyuyor tabağına bacağım kadar eti, pilavsız ekmeksiz indiriyor mideye. adam söylüyor pizzasını, masa kadar pizza getiriyorlar, oturuyor altı tane birayı katık edip yiyiyor bir başına, sonra gidiyor sıçıyor affedersin, her taraf buhar her taraf duman, metan haliyle. ben salça ekmekle doyuruyorum karnımı, ekmek bağırsağa bile varmadan atomlarına ayrılıyor midemde, salça ekmekle nasıl buhar çıkartsın bu millet rögar kapağından. demem o ki, o buhar bir milletin refahının göstergesidir.

  • eşinin finosu haline gelmiş bir amerikan çomarının "lütfen ödülümü geri almayın" özrüdür.

    eşini gi jane'e benzetmiş lan adam, hastalığıyla küstahça dalga geçse tamam diyeceğim. başta sen de güldün ve relaks oturuyordun, sonra eşinin 5 karış suratını görünce düğmene bastı ve tokatladın chris'i.

    işte kadınlar adamı rezil de eder vezir de eder. tarihtede koca koca hanedanlıklar, krallıklar çökmüş, will smith'in kariyeri bi kadın yüzünden 5 paralık olmuş çok mu.

    debe edit: debe için teşekkürler. (bkz: sureyya arlican cicek cinayeti)

  • marshall mcluhana göre söylenenin önemi yoktur, önemli olan nasıl iletildiğidir. burdan yola çıkarak mc luhan, matbaanın bulunmasıyla beraber insanlar linear bir hayata adım attıklarını ve daha sonra bu linearliğin endüstri devrimini ortaya çıkarmış oldugunu savunur. ayrıca milliyetciliğin de matbaanın bulunmasına bağlı oldugunu; insanların kiliselerde latince vaazlar dinlemek yerine kendi dillerinde ibadet etmeye başlayıp yan kilisedekilerden farklı olduklarını anladıklarını, böylece ayrışmanın ve gruplaşmanın başladıgını söyler.
    ona göre teknoloji zihinsel güçlerimizin uzantısıdır.

  • dolu dolu 13 sene, sıfır çocuk sıfır sorun.

    gecenin 4 ünde arabaya atlayıp 600 km uzaktaki antik kenti görmeye gitmek, sabah kahvaltıdan sonra şirince'ye şarap tatmaya gitmek, 2 küçük valizle istediğin ülkeye seyahat etmek. hatta son gittiğimiz tanzanya'ya tek büyük bir bavulla gitmek. akşamları evde rahatça film izleyip 12 den sonra iki tek atmaya rahatça çıkmak. iki kapılı araba sahibi olup bagaja ihtiyaç duymamak.

    neşe ve huzurla dolu 13 sene ve daha nice senelere.

  • türkçe konuştuğunuzda sizi anlamayan birinden ayrılıp, türkçe konuştuğunuzda sizi anlamayı reddeden birine dönmektir.

  • çağının ticaret burjuvazisinin çıkarlarını temsil eden merkantilizm sanayi kapitalizminden önceki döneme adını vermiştir. sistem, parasal zenginlikle özdeşleşmiştir. merkantilistlere göre zenginliğin temel kaynağı, maddi değer kaynaklarının üretimi alanında değil, ihracat ve iç ticaretin düzenlenmesiyle paranın ve eşyanın dolanımı alanındaydı.

  • "avrupa birliği neden mültecileri almıyor" gibi abuk sabuk bir rte beyanından daha mantıklı olan bir cümle.

  • hala gsliler ''bizim kongre çok iyi, herkes saygılı'' falan diyor. ulan 20 yıllık diktatörlüğü yıkmak kolay mı amuğa koyduklarım.