hesabın var mı? giriş yap

  • tamam iyi birşey de... aramızda bunu takınca fizik kurallarını bükebileceğini sanan hayvanlar var.

  • başlık: o değil de halil altıntopa helal olsun amk

    1. adamı bugünkü trabzonspor elazığspor maçında gördüm hemen ardından da beşiktaş galatasaray maçında gördüm amk hala deli gibi koşuyodu sporcu dediğin böyle olur işte

  • premierini izledim. cem yılmaz zaten cem yılmaz, farklı olanları söyliyim;

    -inançlı biri olmadığını herhalde ilk defa dile getirdi. ya ilk gösterinin heyecanı ya da artık umrunda değil.
    -az da olsa siyasi espri yaptı. bu toplara da girmezdi eskiden.
    -ingiliz komedisi gibi durum hazırlayıp espriyi sona saklamaya başlamış. londra seyircisi bunu beğendi. afyon seyircisi ne yapar bilinmez.
    -endüstriyel bir ürün izlemedik. çok içten ve samimi bir gösteriydi.

    sonuç: tahminim bu gösteriyi 45 dakika kesip fundemantals gibi soluksuz kahkaha atmalı formata sokar.
    cem yılmaz'ın hayal ettiği seyirci londra'daki seyirci diye düşünüyorum. o yüzden bu gösteri biraz farklı olacaktır. daha sonra bu kadar içten olması biraz zor.
    yorumlara bakarsak kebapçı arkadaşlar da bundan dem vurmuşlar. kebap formatına sokulmayacak bir gösteri değil. efsane olur.

    kendisine teşekkür ederiz. 40 pound verip 80 poundluk güldük.
    arkadakinin taksimetre 150 yazıyordu.

    ekleme: abi bu entry'de hoşuna gitmeyen bir şey varsa ünlü türk düşünür kenan sofuoğlu'nun da dediği gibi "kardeş sıkıntı yapma sileriz".
    dem vurmuşsun diye duydum. bul beni, 1 liraya anlaşırız.

  • insanlık tarihinin(bilinen kaynaklarla), en büyük selidir. çin'in batısından doğusundaki çin denizi'ne kadar uzanan yangtze nehrinin taşması sonucunda gerçekleşmiştir görsel. yangzte nehri ile birlikte, "yellow river" ve "huai river" nehirleri de selin şiddetini artırmıştır. 1931 çin seli, direkt ve dolaylı yollarla yaklaşık 3 milyon 700 bin kişinin ölümüne sebep olmuştur.

    kuraklıklar ve devamında gelen yıkıcı seller, çin'de 19. yüzyıldan beri giderek sıklaştı. 1800'lü yılların sonuna doğru da benzer sel baskınları görüldü. 1931 çin seli'nin nedeni ise, yine böyle bir kuraklığı takiben, insanların ve nehir havzalarının birbiri ile olan yanlış etkileşimiydi. alüvyon ve göl ovalarını işgal eden tarımcılar, doğayı dönüştürerek doğal su baskını riskini daha da artırdı. ormanların yok edilmesi, sulak alanların ıslahı ve nehir dayk ağlarının aşırı genişlemesi, akarsu ekosisteminin ayrılmaz bir özelliği olan düzenli taşkın nabzını, insan toplulukları üzerinde kaos yaratan yıkıcı sellere dönüştürdü. nitekim, çin'de 1930-1931 yılı kışları sert geçti ve nehirlerin üst kısımlarında büyük kar ve buzullar bıraktı. bu donmuş rezervuarlar, ilkbaharda eriyip alışılmadık yağış fazlalığı ile birleşti. nehirleri ve gölleri canlandırıp su seviyesini iyice yükseltti. 1931 yazındaki doğu asya musonu ile birleşip bu felakete sebep oldu. evet, 1931'deki bu sel taşkını, hem doğal hem de beşeri faktörlerin birleşmesi ile bu kadar yıkıcı oldu.

    (afet komitesi tarafından sel sonrası inşa edilen bir geçit görsel)

    (felaket ile ilgili bir karikatür görsel)

    taşkınla birlikte yaklaşık 180.000 kilometrekarelik alan selden etkilendi (sular altında kalan hankou belediye binası görsel). ülkenin büyük bir kısmı enerji kesintisi yaşadı. büyük miktarda konut ve tarım arazisi yok oldu. felaketin ekolojik ve ekonomik etkileri birçok alanı kıtlığa çevirdi. yiyecekleri olmayan insanlar ağaç kabuğu, yabani otlar ve toprak yemeye başladı. bazıları çocuklarını, hayatta kalmak için başkalarına sattı. tufanın en ölümcül etkisi; yaşanan göçler nedeniyle mülteci nüfusu boyunca süpürülen hastalıklardı. (sel sonrası bir mülteci kampı görsel) bunlar arasında kolera, kızamık, sıtma, dizanteri ve şistozomiyaz vardı. en ciddi şekilde etkilenen bölgeler anhui, hubei, hunan, jiangsu, zhejiang, jiangxi, henan ve shandong'du (selden en fazla etkilenen kentlerden biri olan wuhan'dan bir fotoğraf görsel)

    çalışmalar, selin ilk etabında en az 150.000 kişinin boğulduğunu ve devamında milyonlarca kişinin açlık ve hastalıktan öldüğünü belirlemiştir. hükümet verilerini kullanan li wenhai liderliğindeki çinli tarihçiler, 422.499 ölüm hesapladı. ancak batılı kaynaklar, kendi açlık ve hastalık verilerine dayanarak 3.7 ile 4 milyon civarı ölüm olduğunu iddia eder.

    1931 çin seli ile ilgili bazı veriler:

    - tarihçiler 53 milyon kişinin selden etkilendiğini bildirdi.

    - ölüm sayısı 422 499 kişi(çin hükümeti ve tarihçileri) ile yaklaşık 4 000 000(diğer tarihçiler)kişi olarak belirlendi.

    - yaklaşık 104 milyar dolarlık hasar raporu bildirildi.

    - wuhan'ın bazı noktalarında 16 metreye kadar yükselen sel suları rapor edildi.

    - ilk aşamada 150.000 kişi boğularak can verdi.

    - afet bölgesindeki halkın %40'ı yerleşim yerlerini terketti.

    - tufandan sonra 2.000 km'lik dayk yapımı için 1.100.000 kişi istihdam edildi.

    kaynaklar: en.wikipedia, history, disasterhistory, livescience, chinadialogue web siteleri.

  • su gencecik yasimda yaslandigimi hissettiren kiz. ulan dogdugun gunu biliyorum ne zaman paparazzilik oldun

  • gençlerin anlayacağı dilde yazmaya çalışacağım.

    dedem, babamı ağaca bağlayıp, kemerle dövermiş.
    babam bunu bize yapmadı. (ama 360 derece döne döne temiz dayağını yemişliğim vardır. her aklıma geldiğinde yeşilçam figüranlarına benzetirim kendimi. slow motion dönerek yere düşüyordum.)
    evet, babam bizi ağaca bağlayıp dövmedi, çünkü kişisel işletim sistemi bunun yanlış olduğunu anlamış ancak dayağın kötü olduğunu anlayacak kadar güncelleme almamıştı.

    babamlar yemek yerken, tabağa et sayılı konurmuş. mesela 2 şiş kebap yapılırsa, adam başı bir tike... babam bunu da bize yapmadı. bol bol verdi ama her yediğimiz yemek için, "beleş ekmek var yer misin?" dedi. yine aynı mesele, işletim sistemi aç yatmanın kötü olmasını anlamış ancak boğaza dizmenin yanlış olduğunu anlamamıştı.

    doğuda çok çocuklu ailelere horanta denir. birey değil, aile değil, insan değil... horanta... kelimenin sertliğine dikkat lütfen. zorunlu ihtiyaçların karşılanması yeterli bir ahır ismi gibi... bu yüzden özel ihtiyaçların için para, aile içinde paylaşılan bir şey değil, şahsen kazanılması gereken, özgürlük anahtarı bir şeymiş. babam da genç yaşta çok çalışmış, çok çalışmış, çok çalışmış. öyle bokunu çıkarmış ki, saat 09:00-21:00 arası bir iş yapmış, 21:00 - 02:00 arası ek iş... geceli gündüzlü çalışmak özgürlük getirmiyor. peki ne getiriyor?
    sinir,
    hakkının yenildiği hissi,
    dünyanın ağzına sıçma arzusu.

    babamın işletim sistemi bu tempoya 15 yıl kadar dayanmış. sonra?

    işte tam burası, bu başlığın tanımına geliyor. eğer, ortadoğu bataklığında ve cahilce büyüdüysen, eğer ninen, dedene göre, nazım'ın dediği gibi, öküzden sonra değerli geliyorsa, eğer lokman sayılırsa, çok genç yaşta insani şartların çok üzerinde çalışırsan çöküyorsun. bu çökme(fiziki değişimleri kapsadığı kadar) karakteri, aile değerlerini, sevginin önemini de kapsıyor.

    çöküyorsun! su veren itfaiye'ye, işine yaramayan papazın kilisesine, gogen'e sana ve bana... her şeye çöküyorsun.

    ben babama kızgın değilim ama benim versiyonum da ona karşı sevgi duymamayı bana öğretti. hayatımda huzurla uyuduğum ilk gece, evlendiğim gündür. gram'ı bile değerli bir şeymiş evdeki huzur. varsa kıymetini bilin dostlar.