hesabın var mı? giriş yap

  • üniversite bölüm tercihi yaparken kendinize sormanız gereken 6 soru:

    1. insanlarla olan ilişkim mi daha iyi yoksa verilerle olan mı?

    - eğer insan ilişkileriniz güçlüyse mesela doktorluk, avukatlık, öğretmenlik gibi bölümler sizin için daha iyi bir tercih olabilirken verilerle olan ilişkilerde istatistik, mühendislik vs. gibi tercihler daha akıllıca olabilir.

    2. bu bölümü sadece okumakla kalmayıp hayatımın sonuna kadar yapacak kadar çok seviyor muyum?

    - eğer gerçekten emin olmadığınız bir bölümü seçerseniz bu demek oluyor ki en ufak sıkıntıda, zorlukta pes etmek, daha iyisi için savaşamamak demek. yani iyi bir kariyer ve mutlu bir pazartesi sabahından bir adım uzaktasınız. bir daha düşünün.

    3. tercih etmek istediğim bölümü okumaya yetecek yeteneğe sahiden de sahip miyim?

    - evet, bölümü seviyor olabilirsiniz ama belki de yeteneğiniz buna izin vermiyor. mesela endüstri ürünleri tasarımı, mimarlık gibi meslekler geniş bir hayal gücü ve üretme yeteneği gerektiren bölümler. bu konuda kendinize olan inancınız tam mı?

    4. tercih edeceğim bölümün getireceği zorlukları şimdiki hevesimle göğüsleyebilecek inancım var mı?

    - evet, bölümü şimdi çok seviyorsunuz ama getireceği zorlukları düşünerek bir kere daha gözden geçirmekte fayda var. belki uzun mesailer harcamayı ve hatta sabahlara kadar çalışmayı gerektiren bölümlerdense daha programlı çalışma hayatı vaat eden bölümler size daha uygun olabilir.

    5. gelecek vaat eden bir tercih mi?

    - bölümünüzü gerçekten seviyorsunuz belki ama bunun gelecekte payı olan bir meslek olup olmadığını da düşünmelisiniz. mesela yazılım gibi tercihler sizi gelecekte daha da yıldızlaştırabilir.

    6. tercih etmek istediğiniz bölüm sadece ülke sınırlarıyla mı sınırlı yoksa yurt dışında da önü açık bir meslek mi?

    - globalleşen dünyada bu çok önemli bir soru. gelişen teknolojiyle sınırların bir önemi kalmadığı için her yerde geçerliliği olan bir bölüm, kariyerinizin geleceği açısından değerlendirilince oldukça faydalı olabilir.

  • valentina tereshkova, uzaya giden ilk kadın. 1937 yılında rusya’da dünya geliyor. çiftçilik yapan yoksul bir aileye sahip. ikinci dünya savaşı’nda babasını yitiriyor. maddi zorlukların daha da baş gösterdiği bu devrede liseyi yarıda bırakarak fabrikada çalışmaya başlıyor. tereshkova bir yandan da amatör paraşütçülükle ilgilenerek uzaya selam çakmaya başlıyor aslında.

    1960’larda abd ile sovyetler birliği arasındaki meşhur uzay yarışı var. her iki tarafta ilkleri gerçekleştirmeye çalışıyor. valentina tereshkova o dönemlerde rusya’daki politik bir toplulukta sekreter olarak çalışıyor.

    sovyetler 1961’de yuri gagarin’in uzaya çıkan ilk isim yaparak bir ilke imza atıyor. ikinci hedef uzaya ilk kadını çıkarmak. sovyetler birliği geniş çaplı bir seçme yapma kararı alıyor. bunun için aranan şartlarsa şunlar: adayların 30 yaşının altında ve paraşütçü olmaları, maksimum 1.70 boy ve 70 kg’ye sahip olmaları. 400’ün üzerindeki adaylar arasından ilk dörde girmeye başaran valentina tereshkova, bu dörtlünün arasından birincisi seçiliyor. valentina’nın sosyalist dünya görüşü, azimli kişiliği dönemin sovyetler birliği için önemli bir artı olmuştur. seçilmeyi başararak yoğun bir eğitim programına giriyor tereshkova.

    16 haziran 1963 günü vostok 6 adlı uzay yolculuğu gerçekleşiyor. valentina tereshkova, dünya etrafında tam 48 tur atarak 3 gün uzayda kalıyor. bu süre, o güne kadar en fazla 36 saat uzayda kalabilmiş abd’li astronotların da önüne geçen bir süre oluyor. kozmonotun bu yolculuğu sırasında atmosfere dair çektiği fotoğraflar da bilim dünyasında kullanılıyor.
    https://youtu.be/yyr7z90ut4i

    valentina tereshkova sayısız insanın hayalini gerçekleştirdikten sonra “altımda bir göl vardı. paraşütüm çok büyüktü ve 3 km kala açmam gerekiyordu. bu yüzden benim için planladıkları yere, göle iniş yapmam gerekti. aklımdan geçen ilk şey: tanrım, uzaya bir kadın gönderiyorlar ve geri gelir gelmez ilk yaptıkları şey o kadını ıslatmak oluyor.” diyor.

    bugün 83 yaşında ve mars’a gitme hayali varmış. hayal etmek güzel bir şey.

  • ak partinin çöküşünün en çok ona oy verenleri vurmasından etik olmasa da mutluluk duyuyorum. içlerindeki aşağılık kompleksi ile biz kentlileri sopalasın diye tuttukları adam kentlilerden yurtdışı seyahati&iyi bir otelde tatil gibi imkanları almış olsa da kendi kesiminden marketten yumurta alma hakkını aldı.

    bazı şeyleri bazı toplumlar aç kalmadan tüm onurları ezilmeden anlayamazlar gerçi bazen bunlar olsa da anlayamazlar

  • çinli bir turistle çekilen fotoğrafın altında şöyle yazıyor;

    çin'de iç karışıklık yokmuş. sizi çok ucuza çalıştırıyorlar dedim. verdim fitneyi. darısı yeni mültecilerimizin başına.

  • mikrofonun karşısına kendini atıp dakikalarca propoganda yapıyorsan sonuçlarına da katlanacaksın. dede mede fark etmez.

    neden bizim dedemize ninemize böyle şeyler yapan olmuyor acaba bir düşünelim bakalım. belki parti örgütünden fırlamış gibi konuşmalar yaparak insanları dellendirmedikleri içindir.

    ek: bu entry'i düşünce ve ifade özgürlüğü açısından eleştirenler olmuş. ben dede fikrini açıklayamaz demiyorum, açıklar. ama onun fikrine katılmayanlar da bunun karşılığında dedenin eline verm- protesto hakkını saklı tutar. sonuçta burada akp'lilerin diğer partililere yaptığı gibi sözlü ya da silahlı bir saldırı yok. basit bir tepki gösterme var. demokrasi böyle bir şeydir. öğreneceksiniz zamanla.

  • askerde bizim arkadas sunguyu kaybetmis, depocuyu falan baglamis, idare et demis, carsiya cikmis ertesi gun nereden bulduysa almis bi tane bicak gelmis, depoya koymus, obur gun bulunmus, depoda fazla var, yine gerilim. sonra alip cekmecede sakladilar aylarca:) kaybetsen dert bulsan dert